6 Nisan 2014 Pazar

Tiyatro Öteki Hayatlar’ın “Üç Yapraklı Yonca”sı

Tiyatro Öteki Hayatlar’ın “Üç Yapraklı Yonca” isimli piyesini seyrettim. Oyunu seyretmiş olmaktan dolayı memnunum. Eda Erman ve Ufuk Karagöz’ün oyunculuklarını beğendim. Özellikle Eda Erman’ın sahnede âdeta başka bir kişi olmasını sahnenin büyüsü ile açıklayabildim. Elbette onun tiyatroyu sevmesinin rolü var(herhalde). Her iki oyuncunun güzel oyunculukları oyunu sıkılmadan seyretmemi sağladı. Ancak oyun daha kısa olabilir miydi diye de düşündüm.

Metinle ilgili tereddütte kaldım. Tek bir metin üzerinden yazarını değerlendirerek yanlış yapmak istemedim. Bu nedenle oyunun yazarına, H.Can Utku’ya ulaştım. Yazarlığı üzerine hataya düşmemek için kendisini tanımak istediğimi, özgeçmişini ve basılmış oyun metinlerini nereden bulacağımı sordum. Mitos-Boyut’tan çıkmış “Ölü Güvercin”(2004)den başka  oyununun basılı olmadığını söyledi. Ben de özgeçmişini ve  mümkünse kendi seçeceği oyunların metinlerini bana göndermesini rica ettim, Adviye(2003), Karşılaşmalar(1999), Başıbozuklar Zirvesi(2013) isimli oyunlarının metnini ve özgeçmişini gönderdi. Mitos-Boyut’tan çıkmış olan “Ölü Güvercin” de “Mitos Boyut 1. Oyun Yarışması(2006)” ödül almış oyunların birlikte basıldığı kitabın içindeydi. Kütüphanemde vardı. Bu yazıyı yazmadan önce “Üç Yapraklı Yonca”(2013) da dahil olmak üzere H.Can Utku’nun beş oyununu okudum.

H.Can Utku, 1978 doğumlu.  Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü (Fransızca) mezunu. 1997’de yazdığı ilk oyunundan bu yana 2014 tarihi itibariyle tam yirmi sekiz oyun yazmış. Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu ile oyunlar yönetmiş. Tiyatro Öteki Hayatlar topluluğunda oynanan oyunlarını kendisi yönetmiş. 2001 yılından bu yana oyun, roman, deneme, felsefe kitabı olmak üzere pek çok çeviriye de imzasını atmış. 2006 yılında 1. Mitos-Boyut Oyun Yazma Yarışması’nda Ölü Güvercin ile Başarı Ödülü; 2007 yılında 11. Afife Tiyatro Ödülleri’nde Karşılaşmalar ile  Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü ve  Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nde Elim Sende ile Mansiyon’a değer görülmüş. 35. Ulusal İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri'nde, "İsmet Küntay Özendirme Ödülü"ne H.Can Utku'nun yazıp yönettiği "Düriye Teyze"(2008) oyunu ile Tiyatro Öteki Hayatlar lâyık görülmüş. Görüldüğü gibi kitaplar ve tiyatro içinde dolu dolu geçen bir hayat.

Okuduğum piyesler Başıbozuklar dışındakiler kadın erkek ilişkileri üzerine idi. Başıbozuklar ise bir örgüt içindeki hesaplaşma ve kahraman yaratmanın arka plânını anlatıyor.

Benim çıkış noktam Üç Yapraklı Yonca olduğu için diğer oyunlarından edindiğim izlenim ile o oyunu anlatmam gerekiyor. Üç Yapraklı Yonca bir ilişkinin zaman içinde değişen evrelerini üç aşamada anlatıyor: Tanışma, evlenme-ayrılma ve yıllar sonra karşılaşma. Çok bilindik bir hikâye anlatılıyor. Kadınla erkek tanışır, evlenir, anlaşamaz ayrılırlar ama ilişkiden bir tortu kalmıştır. Yazar üç zamanı tarihteki üç olaya bağlamış. Almanya’da duvarın yıkılması, Amerika’da Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılışı ve Maya Takviminde olduğu söylenen 21 Aralık miti. Bence bu seçimlerde de eşit olmayan bir şey var. Maya Takvimi ilk iki olaya göre farklı karakterde. Ayrıca bu olaylar ile kadın erkek arasındaki ilişki arasında bir ilinti kurmak da mümkün olmuyor. Oyuna ismini veren yoncanın dört yapraklısını bulma metaforu dialog akışı içinde anlamını kaybediyor.  Metindeki dialog, kesintisiz akıyor ama bence zaman zaman çok uzuyor. Her bir sahne gerçek zamanlı olarak başlıyor ve bitiyor. Dialog sorularla genişliyor ya da birisinin aklına gelen bir şey konuşmanın yönünü değiştiriyor. Ben şöyle yorumladım: Yazar oyuna başlarken hikâyenin ana hatlarını kararlaştırıyor ve yazmaya başlıyor. Dialog eğer açmaza girerse yazar zengin dağarcığından bir şey buluyor ve yeni bir kapı aralıyor. Dialog slalom yaparak dağdan aşağı hızla inen bir kayakçının inişine benziyor, kimi zaman kapılara çarparak kimi zaman iki kapının tam ortasından geçiyor kayakçı(yazar). Yazar da sağ salim finişe varıyor ama oyunun rafine edilmesine ihtiyaç var. Belki de geri dönüp ortaya çıkan metnin yeniden ele alınması ve de oyunun amacını belirleyen cümleye göre budanması/kurgulanması gerekiyor. Bu hâliyle bazı dialoglar hedefsiz görünüyor. Piyes olması için “dialog”un yetmediğini düşünüyorum. Diğer bir husus da şu: üç perdeden oluşan oyunun perdeleri tek perdelik oyun gibi değil. Anlam, üç perde yan yana gelince ortaya çıkıyor. Ancak oyun üç sahnelik oyun bütünlüğüne de sahip değil, üç sahne kopuk duruyor. Stella Adler “Aktörlük Sanatı” isimli kitabında : “ ‘Tartışmak’ eylemini anlayabilmemiz için de ‘konuşmak’, ‘çene çalmak’, ‘sohbet etmek’ gibi bazı eylemlerden başlamakta yarar vardır” diyor. Oyun yazarının amacı bir “tartışma” ortaya koymaktır. Bunu da en ekonomik olarak yapması gerekir. Dolayısıyla sahnedeki kurgu günlük hayattan farklı olmalıdır.

Utku’nun okuduğum oyunları genellikle 2-3 kişilik. Ölü Güvercin oyununda iki erkek dört kadın, altı kişi var. Tiyatro metnine en yakın bulduğum Ölü Güvercin. Bu oyunun kurgusundan geliyor. Ama hepsi için ortak bir saptama yapabilirim. Can Utku gösteriyor ama oyunlarında “kendisi” yok. Yazar ne diyor? İletmek istediği ne? Okuduğum oyunlar hakkında tek bir cümle kurmak istediğimde oyunu anlattım hep. Tüm karakterler aynı şekilde konuşuyor, benzer cümle kalıpları ile ifade ediyorlar kendilerini, aynı şekilde mantık yürütüyorlar sanki hepsi aynı kişi yâni yazar.  Edindiğim bir izlenim de şu: Sanki oyunlar bir hikâye, roman olarak yazılmış da anlatım satırları çıkarılmış dialoglar kalmış gibi geride. Can Utku seyirciye pek fazla iş bırakmıyor.(Adviye hariç.) Ben bu yazış tekniğini, yazarın aynı zamanda pek çok kitapla uğraşmasına bağladım. Çeviriler onun oyun yazarlığını etkilemiş diye düşünüyorum. Can Utku’nun “dolu” ve söyleyecek çok sözü olan bir insan olduğunu hissediyorum. Gözlemciliği mükemmel. Bilgi birikimi özel. Ancak tiyatro dilinin özgünleşmesinin kendini salt tiyatroya ayırması ile yerini bulacağını düşünüyorum. Yazıyla ve tiyatroyla bu kadar iç içe yaşayan bir yazarın çok daha iyi oyunlar yazacağına inanıyorum ve bekliyorum.

Dekor tasarımı(Artun Özsemerciyan ve Kerem Alhas) minimal, amaca hizmet ediyor, pratik ama oyunun yapısına uygun mu? Sözün önüne geçmemeye çalışmış olduğu belli. Ancak balkon sahnesinde fondaki siyah perde yerine balkona açılan bir pencere ve kapının olmasını beklediğimi, park sahnesinde bir bankın yetmediğini; asansörün bizim hayâlimize bırakılmasını basit bulduğumu ve havadaki hayâli düğmelere basılmasından daha farklı çözümler bulunabileceğini düşündüğümü söylemek isterim.

Küçük salonlar ışık tasarımını(Ufuk Karagöz) göstermiyor ışık sadece aydınlatma olarak kalıyor, belki de daha fazla ustalık istiyor.

Kostüm ile ilgili bir sorumlu yok. Yazarın tanımına uyulmuş.

Oyunun Yönetmen Yardımcısı Berrin Dinçer, sahne asistanları Cansu Tan, Nezaket Erden, Taha Adal, Yağız Gürcan. Kerem Alhas fotoğrafları çekmiş. Afiş broşür tasarımı Artun Özsemerciyan’a ait.  

Tiyatro Öteki Hayatlar’ı hayata geçirenlerin yolları Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda kesişmiş. Yaklaşık 10 yıldır Tiyatro Öteki Hayatlar’da birlikte tiyatro yapıyorlar.  Tiyatronun fedakârlık olduğunu gösteriyorlar.

Tiyatro Öteki Hayatlar topluluğu ve H.Can Utku üzerine onların onuncu yılında yazı yazdığım için geç kaldığımı itiraf ediyorum. Onların gösterdiği çaba daha fazla ilgiyi hak ediyor.


Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder