27 Kasım 2010 Cumartesi

Selam Sana Shakespeare ve Tiyatro Boğaziçi

26 Nisan 1564’de vaftiz edilmiş,  1582 de evlenmiş,  evlilikten 6 ay sonra en büyük kızı vaftiz olmuş, büyük kızının doğumundan iki sene sonra ikizleri dünyaya gelmiş. Vasiyetnamesini 1616 Mart’ında hazırlamış ayni yıl, 1616’da (52 yaşında) ölmüş.

39 oyunu var, daha çok olabilir ; 154 sonesini biliyoruz ama daha çok olabilir.

Ölümünün üstünden 394 sene geçmiş olmasına rağmen  dünyanın her tarafında bir “tanışı”nın olduğu  Shakespeare hakkında bildiklerimizin en güvenilir tanığı  “To be or not to be”. Geri kalan her şey “ayna”nın içindeki gibi buğulu.

22 Kasım 2010 Pazartesi

İstanbul Devlet Tiyatrosu – “Ölüleri Gömün” de Yaşayanlar Ne Yapsın?

Irwin Shaw 1913 doğumlu Amerikalı bir yazar. 1984 yılında ölmüş.21 yaşında radyo programlarına metinler yazarak, Dick Tracy için uyarlamalar yaparak başladığı kariyerinde 1936'da Ölüleri Gömün isimli oyunu yazmış.Oyun yazarı olarak başladığı kariyerinde yarattığı karakterlerle  “kısa hikaye yazarı” olarak Hemingway, John Cheever ve John O'Hara ile karşılaştırılmış.1948 yılına kadar devam ettirdiği oyun yazarlığına 1967’ye kadar ara vermiş. 1982 yılında yazdığı son eserine kadar hayatı  romanlar, film metinleri, senaryolar, hikayeler yazmakla geçmiş.1948'de yazdığı ve 1958’de film olan,  Marlon Brando, Dean Martin, Montgomery Clift’li kadrosu ile The Young Lions(Genç Aslanlar) ile tüm dünyada hatırlanan yazar, 1975’de ülkemizde de uzun süre gündemde kalan Rich Man, Poor Man(Zengin ve Yoksul) dizisi ile hayatımıza Rudy Jordache(Peter Strauss), Tom Jordache(Nick Nolte) ve de (Dallas’ın JR’ından önce tanıştığımız kötü adam) Anthony Falconetti (William Smith ) tiplerini sokmuş.

13 Kasım 2010 Cumartesi

İstanbul Devlet Tiyatrosu – “Beğendiğiniz Gibi” Beğenilecek Gibi Değil !

Doğrusu ne yazacağımı bilmiyorum. Biliyorum da nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum desem daha doğru. Oyundan çıktıktan sonra, kendimle fena halde dalga geçilmiş olmasının öfkesini yumuşatarak twitter’da “Çok kötü bir Shakespeare sahnelemesi” yazdım.

Gerçi eleştirmenlerin nasıl yazdığı bunca yıldan sonra kulağıma küpe ama gene de  oyun öncesi okuduğum eleştirilere kandım mı desem yoksa oyun, oyuncular ve de yönetmen Hakan Çimenser’in isimleri yanılttı beni mi desem.  Ama  “Devlet Tiyatrosu” bu, adı bile insanı bir beklentiye sokmaz mı!

İnsanın aklına gelir mi “Devlet’in tiyatrosunda”, ödüllü bir yönetmen ve büyük isimli , bazısı ödül almış oyuncular, artık amatör tiyatrolarda bile görmeyeceğiniz bir sahnelemeyi  Shakespeare diye, oyun diye ortaya çıkarsınlar. Böyle zamanlarda tiyatronun, sinema olmayışına seviniyorum. Bu oyundan geriye bir şey kalmayacak. Ama keşke bu oyunu tiyatronun, kaydetmesine izin vermeden  ve çok  tanık bırakmadan tarihe gömseler.    

9 Kasım 2010 Salı

Arif Akkaya’nın Cevabına Cevap - Arzunun Onda Dokuzu

Önce kronolojik olarak bir hatırlatma yapayım.
Yazımı 19 Ekim 2010’da kendi blogumda (melihanik.blogspot.com) yayımladım. Yazı ayni gün Mimesis portalinde yayımlandı. Arif Akkaya ayni tarihte blogumdaki yazının altına yorum yaptı : “yazınıza yanıtım gelecek merak buyurmayınız arif akaya” Ben de altına cevap-yorumumu yazdım.
20 Ekim 2010’da Arif Akkaya cevabını mesaj olarak gönderdi. Ben kendisini ayni gün mesajla cevapladım.
Yazı 25 Ekim 2010’da Tiyatro Dünyası portalinde yayımlandı. 3 Kasım 2010’da Arif Akkaya cevabının yayımlanması talebini belirten (muhtemelen editöre bir not) bir yorumu yazının altına eklemiş:  “Melih Anık bey in eleştirisine yanıtımı kendisine yollamıştım. Cevap hakkı doğurduğu için lütfen o yazıyı da yayınlayım lütfen. Saygılarımla”
Arif Akkaya’nın yanıtı 8 Kasım 2010 da  Tiyatro Dünyası portalinde “Arif Akkaya'dan Melih Anık'a Cevap” başlığı ile yayımlandı.

4 Kasım 2010 Perşembe

“BENİM (Kemal Başar’ın) Romeo ve Jüliet’im” – İBB Şehir Tiyatroları

“Klâsik Shakespeare izlemek niyetiyle tiyatroya gelenler belki de hoşnut kalmayacaklar yorumumdan. Metinle oynadığımı söyleyenler olacak , karakterlerle, ilişkilerle.. Çok bilenler olacak hatta hepimizden çok!  Olsun varsın, ne yapalım! Benim ‘Romeo ve Jüliet’im bu!  Ne söylemek istiyorsam, düşüncelerimi ifade etmek için kullandığım araç olan metin de ona göre eğilip bükülecek, çaresi yok!”

Oyunun yönetmeni Kemal Başar’ın  “Oyunum İçin” başlıklı yazısında bir dostu(Seyhun Ayaş) yâdetme, teşekkürler dışında “ONUN” Romeo ve Jüliet’i için yazdığı tek paragraf bu!

Beni öncelikle düşündüren  “ONUN” oyunu değil, bu paragrafta söyledikleri.  Aslında söylemin “tonu”.
1963 doğumlu Kemal Başar iyi eğitim almış, Devlet Tiyatroları’nda yöneticilik yapmış, yurt  içinde ve dışında oyunlar yönetmiş, uluslar arası alanda önemli işlere imza atmış; şimdi de önemli pozisyonlarda bulunuyor.  Bu nedenle de söyledikleri  önemli.