30 Mayıs 2018 Çarşamba

Hayâl Kırıcı Bir Oyun: Üçü Bir Arada (Erkekler, Futbol ve Dahası)


Seyretttiğim gece oyun, bana bir şeylerin tam olmadığına dair bir takım izlenimler verdi. Doğrusu salon kahkahalar arasında iken ben tebessüm edemedim. Uzun zamandır futbol seyircisi ruhunu kaybetmiş olmamdandır belki. Seyirci yerini tribün haline getiren sahnedeki kale, yedek kulübesi, skorbord, yeşil çimen ve tabii ki futbol topu bende bir itilme yaratmış olabilir. Oyunun tiyatro seyircisi için değil de stattaki futbol seyircisi için yapılmış olduğunu düşündüm. Bu fena bir şey değil tabii ki. Futbol seyircisi bu tür oyunlarla tiyatroya ısınacaksa çok da memnun olurum. Belki o zaman Bursaspor Teksaslılarının yaptığı gibi oyunda takımlarına küfreden(!) Beşiktaşlı var diye şehirlerine festival için gelen tiyatro topluluğuna, o oyuncuyu oyundan çıkartması için baskı yapmaz, isteklerini yaptıramaz ve şehrin tüm ileri gelenleri de bu baskıya boyun eğip susmazlar. Erkekler, Futbol ve Dahası denilince benim aklıma gelen 'daha' işte bu.      

17 Mayıs 2018 Perşembe

Türk Tiyatrosu'nda Ödül Felaketi


Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında İstanbul'da ödül felaketi yaşanıyor. 'Ülkemizde' diyemiyorum zira ödüller İstanbul'da küçük bir çevrenin ilgi alanı içinde. Her yıl çeşitli isimler altında yenileri 'türeyen' ödüllerin jüri üyeleri ile adaylar arasında esen bir heyecan fırtınası(!) ortalığı kasıp kavuruyor(!) Küçük bir grup kendi arasında eğleniyor. 
Ödül sürüsünün lokomotifi Afife Ödülleri. O belli olunca arkadaki katar kendini ayarlıyor. Afife'de adı geçmeyenler diğer ödüllerde değerlendiriliyor(!) Böylelikle herkese boncuk veriliyor.  
Ödüller Türkiye'ye hâkim olan zihniyetin aynası. Yanlışları göstermesi gereken tiyatro, ödüller ile nasıl bir bataklığın içinde olduğunu ifşa ediyor. Bu yazı son on yıllık bir takibin sonucudur. Madde madde yazayım:

15 Mayıs 2018 Salı

Bergama Tiyatro Festivali'nde Terzopoulos ve 'Ajax The Madness'


'Ajax The Madness' birincisi(2018) yapılan Bergama Tiyatro Festivali'nin kapanış gösterisiydi. Programda, kağıt üstünde, Terzopoulos ve Attis Tiyatro isimleri festivalin zirvesini belirliyordu. İki gece önce saatlerce süren yağmura ve yağmur  riskine rağmen açık hava sahnesi Asklepion'u dolduran seyirci kadar bir seyirci topluluğunu cezbetmemiş olsa da böyle bir gösteri için hiç de kötü sayılmayacak, çoğunluğu gençlerden oluşan bir topluluk vardı. Kuyrukta beklerken sohbet ettiğimiz Menemenli iki genç tiyatro ile yakın bir ilgileri olmadığı halde böyle 'ışık oyunları' olan değişik gösterilerden hoşlandıkları için orada olduklarını söyledi. Oyunun bir yerinde aktör iki elinde tuttuğu ufak su dolu plastik torbaları başının üstünde birbirine vurup patlatınca çıplak bedeninde kırmızı ışık altında parlayan su damlalarını coşkuyla alkışladı seyirci. O zaman Menemenli gençlerin söylediği aklıma geldi. Seyirci 'action' seviyordu. Sahnedeki aktör,  içinde sakladığı bıçaklar olan yumruklarını  karnına vurup bıçakları saplar gibi yaptıkça arkamızda oturan iki -yaşı bizimkine yakın- kadın çok heyecanlandı. Ama keyf aldıklarını da çıkardıkları seslerden anlamak mümkündü. Onlar da 'action'-severdi.Bu seyirci oyun sonunda yerinden fırladı ayakta alkışladı oyuncuları ve Terzopoulos'u. Bence o da 'action'dı.