27 Mayıs 2014 Salı

Hitler mi “Adolf” mu? (Bo Prodüksiyon)

Almanya Cumhurbaşkanı Hindenburg’un ölümünden sonra 19 Ağustos 1934’de yapılan plebisit oylamasında, Hitler, oyların %88,1’ini alarak Cumhurbaşkanı seçildi.

29 Mart 1936’da yapılan seçimlerde Hitler’in Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi oyların %98.80’ini alarak parlamentodaki 741 sandalyenin sahibi oldu. Aslında bu seçim değil içine iki konu sıkıştırılmış tek sorulu bir referandum idi. Daha önce “müttefiklerce paylaşılmış Rhineland’ın Almanya tarafından işgal edilmesini ve sadece  Nazilerden oluşan bir parlamentoyu kabul ediyor musunuz?” sorusunun cevabı “evet” olmuştu.

23 Mayıs 2014 Cuma

Başarısız Bir Shakespeare Uyarlaması: Kral(Soytarım) Lear (İKSV 19.İstanbul Tiyatro Festivali)

Kral (Soytarım) Lear’i, Propeller’in Bir Yaz Gecesi Rüyası’nı seyretmeden önce seyretmiş ve yazmaya başlamıştım. Yazıyı Propeller’ın Yanlışlıklar Komedyası’nı seyrettikten sonra tamamladım. Bunun Kral(Soytarım) Lear yazısı için kötü bir tesadüf olduğu düşünülebilir ama  Kral (Soytarım) Lear’den çok daha  önce ben Propeller’dan III.Richard’ı seyretmiştim.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Propeller'in III.Richard'ını Boston'da Seyretmiştim

Bu akşam(20 Mayıs 2014) Propeller'dan Bir Yaz Gecesi Rüyası'nı Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde seyrettim. Çok beğendim. Daha önce Propeller'dan III.Richard'ı Boston'da seyretmiştim. geçmişte yazdığım yazının Propeller ile ilgili bölümünü yeniden paylaşıyorum: 

19 Mayıs 2014 Pazartesi

İBB Kültür A.Ş. Gösteri Sanatları Merkezi- 12.Üniversitelerarası İstanbul Tiyatro Festivali(2014)

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Gösteri Sanatları Merkezi tarafından düzenlenen 12.Üniversitelerarası İstanbul Tiyatro Festivali, Ayşen İnci’nin sunduğu,  Soma faciası nedeniyle çok sade tutulmuş bir ödül gecesi ile sonuçlandı. Programım elverdiği ölçüde takip etmeye önem verdiğim bir festival bu. Yoğun bir programı hazırlayan, planlayan Genel Sanat Yönetmeni Hüseyin Sorgun olmak üzere  ince ince notlar tutarak takip eden Hüseyin Sorgun, Ayşen İnci, Elâ Aydemir, Güneş Yakın, Savaş Aykılıç, Murat Derya Kılıç’tan oluşan bu yılki jürinin verdiği fedakârlık boyutundaki emeği takdir ettiğimi belirtmek isterim. Sahne arkasında ama varlıkları hep hissedilen  Osman Genç, Özgür Genç ve  Erim Erdoğan’ı  anmadan geçmemek gerek. Hani yokluklarında varlıkları hissedilen insanlar vardır ya işte onlar öyle insanlar. Sessiz sedasız Festival'in kusursuz olması için her şeyi yaptılar.

16 Mayıs 2014 Cuma

Grzegorz Jarzyna, Nosferatu ve Polonya Tiyatrosu (İKSV)

Dracula 1922’den beri dünyanın gündeminde. O günden bu yana  Dracula’nın kızı, oğlu, evi, lâneti, Frankeştayn ile kapışması üzerine filmler, tv dizileri yapılmış. “Mal” iyi yâni.. İyi satıyor. 92 yılda  Grzegorz Jarzyna’nın Nosferatu’sunu da katarsanız yaklaşık 30 Dracula. Her üç yılda bir Dracula. Sayıya bakarsanız Shakespeare’in eser sayısına yakın. İçerik?

12 Mayıs 2014 Pazartesi

İngiliz Usulü Orta Oyunu: Dövüş Gecesi (DOT)

Bir zamanlar sohbet edebildiğimiz Murat ve Özlem Daltaban ile şimdi aramız iyi değil. Bence neden, onlar hakkında düşündüklerimi açıkça yazmam ve onların da bundan hoşlanmaması. Onların ise yazılarımda “kötü niyet” arayıp bulduklarını tahmin ediyorum. Hatta bu konuda Özlem Daltaban tarafından telefon konuşması, mesaj ve twitlerle sorgulanmıştım da. Ama gene de aklım almıyor, oyunları beğenilmedi diye insan küser mi? Hele onlar gibi çok tecrübeli bir çift? Olsa olsa onları bir milyon dolarlık bir gelirden mahrum ettim ki bu kadar öfkeliler diye düşünüyorum.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Kara Bahtlı Kardeşlerin Bitmeyen Şen Gösterisi (Altıdan Sonra Tiyatro)

Bu oyunla birlikte Yiğit Sertdemir’in Altıdan Sonra Tiyatro ismi altında yaptığı tüm oyunlarını seyretmiş ve yazmış oluyorum. (Bekleme Salonu'nu İBBŞT'da seyrettim.) Davet edildiğim halde seyretmediğim gösteri Çinka bu hesabın dışında. Seyrettiğim videolar, hakkında okuduğum eleştiriler bana seyretme arzusu da vermedi doğrusu. Şu anda devam ediyor mu edecek mi bilmiyorum. Çinka’yı, işaretlerini daha önceden verdiği, Sertdemir’in yorgunluk döneminin sonundaki ürün olarak kabul ediyorum. Bu hususa yıllar önce dikkat çekmiştim. Yazar, yönetmen, tiyatro sahibi, oyuncu, proje yaratıcısı, yurt dışı organizasyonların yapımcısı, dekor tasarımcısı yâni kısaca içinde tiyatro olan her şeyin bir parçası olma gayreti içinde olan Yiğit Sertdemir’in dinlenmesi gerektiği çok belli(idi). Bu insanüstü gayretten öte vazgeçilmez bir tutku, bir yaşam biçimi şeklini almış. Ama insanı tüketen bir süreç de aynı zamanda. Oysa Yiğit Sertdemir gibi gücü yaratıcılığından ve zekâsından gelen bir insanın pilini şarj etmesi gerekiyor(du).  

6 Mayıs 2014 Salı

Fiziksel Tiyatro: “Clout Theatre” İstanbul’da idi.

Önce bir haber geldi  “Vize verilmeyen yönetmen (Mine Çerçi) oyununu skype’dan yönetti.”

Sonra yönetmenden davetiye “İki oyunla İstanbul’dayız. Gelirseniz …

İstanbul’a gelmeden Bir Adam Böyle Ufalandı  “Total Theatre Award 2012” adayı olmuş, “Audience Award Physical Fest 2012” ödülünü kazanmıştı.  “Sonsuz Beyhudeliğin Muhtelif Yaşantıları” “Total Theatre Award 2013” adayı olmuş, “Onestop Arts Audience Award 2013” ödülünü kazanmıştı. Yâni her ikisi de dünyanın dikkatini çekmiş gösterilerdi.

1 Mayıs 2014 Perşembe

"Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan" (KarmaDrama)

“Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan” oyununun  ismini ilk duyduğumda aklıma Mario geldi hemen. Ateşli Sabır’ı seyrettiğimde Postacı filmindeki Mario aklımdaydı. Ateşli Sabır’da da Mert Turak çok hoş bir karakter yaratmıştı. Belki de Mario’yu hatırlamamın nedeni bu. Postacı filminin saf, temiz postacısının ağzından çıkan sıcacık,  samimi, sevgi dolu bir sesleniş. “Sen ölürsen hayatım bomboş kalacak”ın başka türlü ifadesi. “Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan”ı seyretmeye bu duyguyla karar verdim.