“Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan” oyununun ismini ilk duyduğumda aklıma Mario geldi hemen. Ateşli
Sabır’ı seyrettiğimde Postacı filmindeki Mario aklımdaydı. Ateşli Sabır’da da
Mert Turak çok hoş bir karakter yaratmıştı. Belki de Mario’yu hatırlamamın
nedeni bu. Postacı filminin saf, temiz postacısının ağzından çıkan sıcacık, samimi, sevgi dolu bir sesleniş. “Sen
ölürsen hayatım bomboş kalacak”ın başka türlü ifadesi. “Pablo Neruda, Lütfen
Ölmeyin Sevgili Ozan”ı seyretmeye bu duyguyla karar verdim.
Oyunun başlangıcında oyun metninde ağırlığın Skarmeta’nın Ateşli
Sabır oyunundan geldiği; bu nedenle “zenginleştirilmiş Ateşli Sabır”
seyrediyorum hissine kapıldım. (KarmaDrama Skarmeta'nın romanından yola çıktığını belirtiyor.) Her ne kadar Ateşli Sabır’dan farklı olarak
Neruda’nın hayatına ilişkin tarihsel çerçevenin çizilmesi daha çok derinleşse de
oyun sonunda beni tam anlamıyla doyurmayan bir şeyler vardı. Sanki bir şeyler
eksik kalmıştı.
Bende bıraktığı izleri doğru tanımlayabilmek için oyunu hemen
yazmadım. Aradan geçen zaman sonunda kendime göre aklımı kurcalayan şeyi teşhis
ettim. “Lütfen ölmeyin sevgili ozan”ın bir metafor olarak kullanılmaması bana
eksik gelmişti. Bana Mario’yu hatırlatan sözlerin daha geniş bir perspektiften
bakılarak Neruda gibi anıt kişilerin hayatımızdan çıkmaması gerektiği mesajını
hissetmek istiyordum. Zira ölümsüz olan Neruda’nın edebî ve siyasî kişiliği ve
eserleri tüm halkların tesellisi, dayanağı, yol göstericisidir/olmalıdır.
İçimizdeki ateşi taze tutan, geleceğe sabırla ve tutkuyla bakabilmemizin yolu; vicdanın ve mücadelenin anlamı Neruda’yı hiçbir zaman öldürmemekten geçer. “Pablo
Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan”da olması gereken, bulamadığım bu duygu/sesleniş
idi. Oyun, bu anlama yönelik ihtiyacı olan coşkudan uzaktı. Sahildeki çakılları döven dalgaların
tutkusunu, gökte birden kararan bulutların arkasından güneşin görüneceği umudunu hissettirmedi bana. Belki de o nedenle oyunun hemen başlarında adını
koyamadığım bu duygu nedeniyle Nalan Gıdak Doğan, Damla Özen Kılıçoğlu ve
A.Togay Kılıçoğlu’nun seslerinden ve yorumlarıyla dinlediğim Neruda’nın sözlerine, şiirlerinin güzelliğine, bir oyun yerine bir şiir gösterisi seyretmeye bıraktım
kendimi. Bundan da çok memnun oldum.
"Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan", 2009’da kurulan KarmaDrama’nın
ilk oyunu imiş. Sırasıyla “Kökler”, “Kahvede Şenlik Var”, “Kod Adı: Limonata”
isimli oyunlardan sonra aynı oyunu tekrar sahneye çıkarma ihtiyacı hissetmiş
olmalarını anlıyorum. İlkini seyretme şansım olmadığı için “oyundaki yenilenmeyi ve farklı
bir tarzı” anlama şansım yok ama Neruda’nın hayatını anlatmak yerine
yukarıda değinmeye çalıştığım hususların öne çıkarılmasının daha iyi olacağı düşüncesindeyim.
Oyun sade bir dekor içinde oynanıyor. Bir video perdesi
önünde üç sandalye ve baştan ayağa beyaz kostümler (Maskara by Altınok) içinde üç oyuncu, sözü öne çıkaran bir
performans sergiliyor. Önden gelen görüntülerin perdeye yansıması sırasında
kesiklik olmaması için oyuncuların beyaz kostümler giymesi iyi bir düşünce.
Ancak sahne aydınlanır aydınlanmaz gördüğüm kostümlerin biçimi bana uzak doğu sporcularını
hatırlattı ki bunun oyunla ilgisini çok kuramadım ve alışmam zaman aldı. Oyunun anlatımına ilave bir etkisini görmediğim ses ve
ışık Zeynep Üstünsöz’e ait.
“Pablo Neruda, Lütfen Ölmeyin Sevgili Ozan” Neruda’yı hatırlamak
için fırsat yaratan bir gösteri.
İlk defa seyrettiğiniz bir topluluğun yaptığı işleri ve amaçlarını öğrenmek onları anlamanıza yardım eder. Bunun için KarmaDrama’yı kendi ifadeleri ile anlatmak isterim: “KarmaDrama yalnızca bir tiyatro değil,
görsel sanatların pek çok alanında ürünler sunabilen, tüm disiplinleri kullanan
bütünleşik bir yapıdır. Adındaki 'KARMA' kelimesi buradan gelir. KarmaDrama
'bileşik' yazılır, her iki kelimenin baş harfleri de büyüktür. Biz şu anda
Eğitim, Genç, Çocuk, Dans ve Kitap olmak üzere beş alt ana başlık altında
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Eğitim birimimizin bünyesinde, konusunda son
derece yetkin psikolog, pedagog ve eğitmenlerle, hem yetişkinlere hem de genç
ve çocuklara görsel sanatlar konusunda çok çeşitli eğitimler sunuyoruz.“
KarmaDrama, böbrek hastası gençlerle yürüttüğü tiyatro
çalışmaları, görme engelli ilkokul çocuklarıyla drama ve değişik disiplinlerle
sanat atölyeleri gibi sosyal sorumluluk projelerinde de etkin. Ayrıca çalışan tiyatrosu da yapıyor. KarmaDrama, "Yorgun
Dünya ve Kötü Gezegen Kalimara" ile "Diş Fırçası ve Macun Mikroplara
Karşı" adlı iki oyunla kukla tiyatrosu yapmaya başlamış.
Şunu belirtmem gerekiyor, KarmaDrama’nın önemsediği değerler
konusunda onlarla aynı dünyaya ait olduğumu hissettim. Önümüzdeki
sezon planları içinde olduğunu söyledikleri Aristophanes’in “Eşek Arıları” ve
Civan Canova'nın "Neon" adlı oyunların, onların değer, disiplin ve
anlayışıyla yorumlanmasını seyretmek isterim.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder