Önce bir haber geldi
“Vize verilmeyen yönetmen (Mine
Çerçi) oyununu skype’dan yönetti.”
Sonra yönetmenden davetiye “İki oyunla İstanbul’dayız. Gelirseniz …”
İstanbul’a gelmeden Bir
Adam Böyle Ufalandı “Total Theatre
Award 2012” adayı olmuş, “Audience Award Physical Fest 2012” ödülünü
kazanmıştı. “Sonsuz Beyhudeliğin Muhtelif Yaşantıları” “Total Theatre Award
2013” adayı olmuş, “Onestop Arts Audience Award 2013” ödülünü kazanmıştı. Yâni
her ikisi de dünyanın dikkatini çekmiş gösterilerdi.
Clout Theatre, Lecoq’dan eğitimli dört gençten (Jenny Swingler,
George Ramsay, Sacha Plaige ve Mine Çerçi)
kurulu bir topluluk. Sahnede ilk üç ismi görüyoruz. Dünya seyircisine
fiziksel tiyatro yapma amacında olduklarını belirtiyor. Kendilerini anlatırken
şöyle bir ifade kullanmışlar: “The company are famous for cutting-up
narrative, creating collages of “mash-up mayhem” (The Stage) story-telling.” Bence
işin özü bu ifadede. Zira fiziksel tiyatro bir görünüm, “mash-up mayhem”ise öz.
Dünyadaki “Fringe” festivallerindeki gösterilerin yüzde
kırkının komedi olduğu söyleniyor. Onların çoğu da “Mash-up mayhem” ve “Tease,
tassels and titter”. (“gıdıkla,didikle, güldür”) Ülkemizdeki sahnelerde örneklerini çok
görmüyoruz. Toplama, iç içe geçen
parçalardan oluşan, rahatsız etmeye, kaos yaratmaya yönelik sahne gösterileri bu anlayışa örnek gösterilebilir. Bir nevi
şiddete varan çatışma, kargaşa, karışıklık içeren bir tür “çorba”. Müzikte de “Mash-up mayhem”lar var. Bir
fikirden diğerine geçerek/atlayarak yaratılmak istenen farklı bir bütünlük arayışı.
Twitter’daki arka arkaya yazılan “twit”ler
gibi. Zihnin daldan dala atlaması, dıştan gelenlerle çizilen yol ama kendine
göre bütünlüğü olan bir çerçeve. Çağrışımlar çok yoğun kullanılıyor. Gitgide
yaygınlaşan twitter’da şiir yazmak, hikâye anlatmak da benzer bir anlayışla
ilişkilendiriliyor.
“Saçma humor”,
“anarşik söylem”, “şiddet” kullanarak
“alay edilecek yanları” ortaya çıkarırken sınır tanımama, bu türün özellikleri arasında. Saçma olmak zordur.
Komedi de zordur. Komik olmaya çalışan bir saçmanın zorluğunu tahmin edin.
İkisi arasında ise kıldan ince bir çizgi var.
Sanata yönelik yanı ise estetik, şiirselliği kenara atmamasında. Bunları
topluluğun sayfasından “kopya çektim”, sahnede gördüklerimi anlatabilmek için
kullandım. Ben buna bilge olması gerektiğini de ekliyorum. O bilgece tavır olmasa gösteriler kolaylıkla "ucuzlayabilir". Clout'un başarısı dengede durabilmesi.
Gösterilerden çıktığımda hissettiklerim şunlardı: İlk
gösteri benim için daha açıklayıcı idi. Belki de hikâyeyi bildiğim için rahat
takip edebildim. Daniil Kharms’ın Yaşlı Kadın hikâyesinden yola çıkan “Bir
Adam Böyle Ufalandı”nın çok başarılı bir anlatımı olduğunu söyleyebilirim.(“ekspresyonist sessiz film biçimi”)
Hikâye Clout tiyatrosu için yazılmış gibiydi.
Anlatım dili ve mekân kullanımı çok başarılı idi. Sanal, gerçek, rüya iç
içe geçmişti ve sahne üzeri, dekor parçaları ve aksesuarlar öylesine güzel
kullanılıyordu ki akışın içinde sürüklendiğimi itiraf ederim. Ancak hikâyenin
içinde yer yer değişiklikler yapılmıştı.(“Başka
hikâyeler, metafizik sorunlar, anlamsız şiddet dürtüleri hikâye akışını sürekli
engeller”) Bu nedenle orijinal hikâyedekinden farklı bir ruh ortaya çıkmıştı. Kharms’ın hikâyesinin
sonundaki “metafizik” bitiş bana daha güzel geldi.
Skype üzerinden provaları
yapılan “Sonsuz Beyhudeliğin Muhtelif
Yaşantıları” ilk oyuna göre daha
soyut kaldı. (“Çeşitli nedenlerle intihar
etmiş olan üç karakter cehennemde, bir intihar sonrası terapi grubunda bir
araya gelir. İntiharın beyhudeliği yansıtılır”) Bunun nedeninin temeldeki
hikâye eksikliği olduğunu düşünüyorum. Her şeyi tam anladığımı söyleyemem ama
tamamen de uzak kalmadım. Anlamadıklarıma kendimce anlamlar yükledim ama
onların topluluğun anlatmak istediği olduğundan emin değilim.
Gösteriler, sahne
metni üzerinden yürüyor. Kâğıt üzerinde yazılı bir şeyler olsa da olay sahnede
bitiyor ya da başlıyor. Her gecenin ruhu, sesi, tınısı ayrı oluyor diye
düşünüyorum. Piyes de her gece aynı olmaz ama fiziksel tiyatro, klâsik tiyatrodan
farklı.
Oyuncuların birlikteliği, disiplini ve enerjisi övgüye
değer.
Yapımcı Helen Goodman. Işık tasarımı Miena Mizaki, ses
tasarımı Steven Martin, grafik tasarım Carolina Vargas’a ait. Müziği beğendim. Üst yazı yer yer okunmuyordu.
Clout Theatre’ı seyrettiğim iki gecede de ilgi çoktu, salon, kapasitesinin üstünde dolu idi. Seyircinin çoğunluğu gençti. Buna da sevindim.
Clout Theatre’ın tiyatro atmosferimizde kısa da olsa esmiş
olması iyi oldu.
Melih Anık
Not:
Clout
Theatre “supported using by public
funding by ART COUNCIL ENGLAND”
Ayrıca “European Cultural Foundation”dan destek almış.
http://www.clout-theatre.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder