Bu oyunla birlikte Yiğit Sertdemir’in Altıdan Sonra Tiyatro
ismi altında yaptığı tüm oyunlarını seyretmiş ve yazmış oluyorum. (Bekleme Salonu'nu İBBŞT'da seyrettim.) Davet
edildiğim halde seyretmediğim gösteri Çinka bu hesabın dışında. Seyrettiğim
videolar, hakkında okuduğum eleştiriler bana seyretme arzusu da vermedi
doğrusu. Şu anda devam ediyor mu edecek mi bilmiyorum. Çinka’yı, işaretlerini
daha önceden verdiği, Sertdemir’in yorgunluk döneminin sonundaki ürün olarak
kabul ediyorum. Bu hususa yıllar önce dikkat çekmiştim. Yazar, yönetmen, tiyatro
sahibi, oyuncu, proje yaratıcısı, yurt dışı organizasyonların yapımcısı, dekor
tasarımcısı yâni kısaca içinde tiyatro olan her şeyin bir parçası olma gayreti
içinde olan Yiğit Sertdemir’in dinlenmesi gerektiği çok belli(idi). Bu
insanüstü gayretten öte vazgeçilmez bir tutku, bir yaşam biçimi şeklini almış.
Ama insanı tüketen bir süreç de aynı zamanda. Oysa Yiğit Sertdemir gibi gücü
yaratıcılığından ve zekâsından gelen bir insanın pilini şarj etmesi
gerekiyor(du).
İlk seyrettiğim oyunu 444’dü. Son yıllardaki oyunları o ilk
oyunlarının yapısında değildi. Sertdemir, Fail-i Müşterek ile farklı bir
kulvara doğru akmaktaydı. Onu Üçleme
ve Katilcilik takip etti.
Geleneksel tiyatro kalıplarından yararlanan, yeniyi arayan bir tiyatro biçimine doğru bir seyahat.
“Yeniyi aramak” “avangart”tan ziyade kelimenin tam anlamıyla sezona “yeni” olan
bir şeyler yetiştirmek anlamına geldi ve telâşından kaynaklandı(sanırım) ve
sonuçlandı. Bu kadar çok oyunun kısa süreye sığdırılması üzerindeki baskının da
bir sonucu diye düşünüyorum.
Kara Bahtlı Kardeşlerin Bitmeyen Şen Gösterisi de bu dönem
oyunlarından biri. Eğlenceli bir oyun/gösteri. Yiğit Sertdemir’in zekâsını ve
alaycılığını hissettiğiniz bir gösteri. Havai fişeklerin aydınlattığı grotesk,
karnavalesk şenlik alayı. Ama biraz umudunu yitirmiş yorgun bir ses duyuluyor:
“Bizden bir bok olmaz /
İkimizden de / Tavşan boku gibiyiz / Kokusuz hem de” satırlarında
toplumsal eleştirisini acı bir gülümseme ile sarmış gibi. Bu Fail-i
Müşterek’teki sesten farklı.
“Ne gösterecek bir şey var / Ne de görmek isteyen / Trapaze
tutunduk / Kayıverdi ip elden“ derken sanki tiyatro için çabalamalarından
yorulmuş da direnmek için son gücünü kullanıyor gibi.
Bu anlam çerçevesi içinde bakarsanız Karabahtlı Kardeşler
kim, anlarsınız.
Şimdi 19.İstanbul Tiyatro Festivali için bir oyun çalışıyor.
Umarım ve dilerim bir ara verir ve dinlenir. Zira tiyatromuzun ona ihtiyacı
var.
Melih Anık
Not:
Bu yazıda Yiğit Sertdemir’den başka bir isim geçsin
istemedim. Gösterinin künyesi şu adreste:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder