31 Mart 2012 Cumartesi

Yiğit Sertdemir’den Yüzünüze ve Boğazınıza Bir Yumruk: “Gerçek Hayattan Alınmıştır”

Altıdan Sonra Tiyatro 1999’da kuruldu.(vikipedi)
Tiyatronun kökeni taklitten gelir. (Medeniyet Tiyatrosu-MT)
Biz inanmasak sahnedeki şeye, sizi nasıl inandırırız?(MT)
Sanat hayvan olmamak için gerekli bize.(MT)
Kumbaracı50, Kasım 2009’da açıldı.(Gazeteler)
Artık o sihirli kutulardan ne söyleniyorsa inanıyor, onunla yetiniyor, hiç üretmiyor, hatta sohbet bile etmiyorlardı.(MT)
Bu kutuda efsunsuz olaylar izliyorlarmış.Kutu da ne hikmetse canlı canlı gösteriyormuş bu ölümleri..(Öldün Duydun mu-ÖD)
Gerçek bitti. Artık insan değilsiniz. Artık insanın ne olduğunu gösteren bir makinesiniz. Kendinizi programlayacaksınız, insan önüne çıkacaksınız. Artık siz yoksunuz . Sadece bir görüntüsünüz. Artık prodüksiyonun malısınız.(O.B.E.B.)
Aman sistem tıkırında gitsin, ben de risk almayayım. Ne olur yani işler biraz aksasa ne olur?(444)
Aman sağa sola bakmayayım, aman hiçbir sorun çıkmasın, aman var olanı bozmayayım, aman idare edeyim. Neyi idare ediyorsun ya? Üç kuruş ikramiye alacaksın diye girdiğin zahmete bak! Gör bak ne hale getirmişler seni!(444)
Olmaz mı doktor bey, ne yazık ki yaşam her zaman eylül serinliği kadar huzur vermiyor size. Kimi zaman oluyor ki tüm yaşadıklarınızı koparıp savurmak istiyorsunuz gök yüzüne. Dokunduğunuz insanların üstündeki o gri nihilist kalkana çarpıp düşmüş buluyorsunuz kendinizi.(O.B.E.B.)
Sıkılınca, hayat anlamsızlaşınca, mutsuz olunca, çevrenizdeki her şeyin giderek yitip gittiğini görünce, yani ruhunuzun, aklınızın, kalbinizin boşaldığını yitip gittiğini hissedince ne yaparsınız?(MT)

30 Mart 2012 Cuma

Neruda’ya Güzelleme : Ateşli Sabır(İBBŞT)

Ateşli Sabır, Skármeta’nın Neruda(1904-1973)  ile röportaj yapmak için Kara Ada’ya gidişi ile doğar. Skármeta hayranı olduğu Neruda’nın hayatından, konuşmalarından, şiirlerinden, anılarından  yararlanarak bir roman yazar. Yazdığı romanı sinemaya uyarlar(1984 Biarritz ve Hvelva Film Şenliği Ödülü) Daha sonra  eseri bir piyes olarak sahneye taşır.

Ateşli Sabır’ı belgesel bir piyes olarak saymak mümkün, Neruda’nın 1969 ile 1973 yılları arasındaki hayatının son 4 yılına dair bir piyestir. 1969 yılında Neruda, Şili Cumhurbaşkanlığı için aday gösterilir, Allendé(1908-1973) lehine adaylıktan çekilir. Allendé, Latin Amerika’da seçimle iktidara gelen ilk Marksist Başkan’dır. 40 yıllık politik mücadelenin sonunda 1970’de Başkan olmuş 1973’de kendine bağlı kuvvetler ile Başkanlık Sarayı’nı saran diktatör Pinochet’nin askerî darbesi sırasında ölmüştür. Allendé’nin Fidel Castro’nun hediye ettiği silahla  intihar ettiği söylenmiştir.

23 Mart 2012 Cuma

Sıkıntılı Bir Oyun: Yanık (İstanbul DT)

Wajdi Mouawad Lübnan doğumlu(1968), Kanada’lı bir yazar. İç savaş yüzünden 1977’de Fransa’ya göç etmiş bir aileden. Yanık 2003 doğumlu bir oyun. “İncendies” ismi ile filmi çekilmiş.  Oyunun İngilizce ismi “Scorched”,“dağlamak, kavrulmak, rüzgâr gibi uçup gitmek, geri çekilen kıtalarca istila eden düşmanın önünden her şeyin yakılması” anlamlarına geliyor. “İncendies” ise “Kundakçılar” demek. Gerçi  sözlük anlamlarının hiç biri bu oyunu anlatmaz ama “Yanık” bence oyuna en uzak olanı.  “Bağrı yanık” mı anlatılmak istenen, emin değilim. Olsa olsa o geliyor aklıma, “Bağrı YANIK Ana”..


16 Mart 2012 Cuma

Tiyatroda Psikanaliz : Günlük “M” Sırlar (İBBŞT)

Başlıktaki “M”yi ben öyle bıraktım. Siz yerine istediğinizi koyun. Benim önerilerim :  
Muzır, muhteşem, mahcup, münasebetsiz, musibet, mübalağalı, meymenetsiz, muamma, münafık(iki yüzlü), mekkâr(aldatıcı), muhataralı(korkulu), muhannes(alçak), müdebbir(tedbirli), müzevvere(uydurulmuş söz), müttaki(günahtan kaçınan), münezzeh(çirkinlikten uzak), mubassır(basiretli), mergup(rağbet edilen), müsamahasız, meczup,  mugayir(karşıt), muhalif, mugatti(üstü örtülü), mugaşşi(bayıltan), muhaccel(süslü gerdeğe oturtulmuş), muhaccis(utandıran),  muhafazakâr,  muhacat(karşılıklı bilmece sorularak yarışma) …. Aman dikkat! Ne koyarsanız o sizi ele verecek! Kullandığınız kelimeler sizi ele verir çünkü.

7 Mart 2012 Çarşamba

KaST’ta Masanın Altında(Roland Topor)

KaST, internet sayfasında oyunu anlatıyor:  (http://tiyatrokast.blogspot.com/)
Kadıköy Sanat Tiyatrosu (KaST) bu sezon, Fransız yazar Roland Topor’un kendi yaşam öyküsünden yola çıkarak yazdığı Masanın Altında oyununu sahneye koyuyor. Bir kara mizah örneği olan Masanın Altında’da, çevirmenlik yapan genç bir kadın (Florence Michalon) çalışma masasının altını bir göçmene (Dragomir) kiralamış. Yazar, bu oyun için ‘Göçmenler insanlık düzeyinin altında muamele gördüklerine göre, masanın altında yaşamaları da anormal görülmemelidir.’ demiştir. Günümüzde de göçmenlerin yaşadığı sorunlar halının altına süpürülen kir gibi gözlerden uzak tutuluyor. Ancak ne ev sahibi-kiracı ne de ben-öteki olma durumu iki kişi arasında bir bağ kurulmasını engelleyemeyecektir. Oyunda her bireyin ayrı ayrı yalnızlıkları, sevinçleri ve üzüntüleri kara mizah tarzıyla görünür hale geliyor ve globalleşmenin yarattığı değerlerin ciddi bir eleştirisi olarak karşımıza çıkıyor.”

Göçmen olmanın, Topor’un ilgisini çekmesi şaşırtıcı değil. Zira Fransız sürrealist, illüstratör, ressam, film yapımcısı, şarkıcı, aktör, yazar Topor(1938-1997) da bir Polonya göçmeni.

1 Mart 2012 Perşembe

Kent Oyuncuları’ndan Ölümüne : “Düşünceyle Sömürmek”

Daha önce bir yazımda belirtmiştim “eleştiri seçmekle başlar”. (http://melihanik.blogspot.com/2011/12/tiyatroda-elestiri-secmekle-baslar.html)
Kent Oyuncuları’nın Ölümüne isimli oyunu da o yazımda bahsettiğim bir ön inceleme sonucu “seyredilmesi gerekli oyunlar” listeme girdi.  Elbette oyun üzerine yazılan diğer eleştirileri de okudum ama doğrusunu isterseniz benim oyunda “gördüğüm” ile ilgili bir yazı okumadım.  

Üstün Akmen’in  oyunun “üzümün mayalanıp şaraba dönüşmesi ya da hamurun kabarması gibi” sahnelenmesi ve “ölerek geride kalanlara yararlı olabilmek” alt başlığı ile verdiği çerçevenin  açtığı “geniş ufka” hayran  kaldığımı açıkça ifade etsem de bu ifadenin “çok dinsel” bir çerçeve çizdiğine  inandığım  için oyunu seyretme nedenim o değil. Yazılarında övgüyü “yağ-bal” olarak kullanarak yazdıkları ile bana hangi oyunu seyretmeyeceğim hususunda “tersten kriter olan”  yazarlar ile “yazar yasaklayanlar” da benim seyretme arzumu kabartmıyor. Ben, oyunu tarihi bir çizgi içinde okudum, heyecanlandım , Ölümüne’yi seyretmek ve düşüncelerimi  paylaşmak istedim.