6 Temmuz 2021 Salı

Sayın Tunç Soyer’e Açık Mektup

 Sayın Başkan,

İzmir BB olarak İzmir’e şehir tiyatrosu kazandırma girişiminizi heyecanla ve takdirle izliyorum. İzmir için eksikliği duyulan bu kurumun tesis edilmesi için gayretlerinizi samimi bulduğumu bilmenizi isterim. Ancak son günlerde sosyal medya aracılığıyla yayılan ve büyüyen şikayetlere baktığımda bir şeylerin yanlış gitmekte olduğunu düşündüm. Bu benim için sürpriz olmadı. Zira ben İzmir BB Şehir Tiyatroları’nın kuruluş aşamalarını yakından takip ettim zaman zaman da uyarılarımı yaptım. Ama kendini seçtiren GSY uyarılarımdan hoşlanmadı. Kendi facebook hesabında aramızdaki yazışmaları bir araya getirerek beni takipçilerine(öğrencileri, müritleri vb) şikayet etti ve onların bana hakaret etmesine kapı açtı  yol gösterdi. Kamusal bir kurumun başında olan şahsın bu kibir dolu davranışlarının kişisel boyutunu bir yana bırakarak kamusal varlığının gereğini yapamamış olmasını oturduğu koltuğu içine sindirememiş olmasını dikkatinize sunmak istiyorum. Zira GSY titrini isminin önüne koyduğu andan itibaren yaptıkları söyledikleri sizi de bağlar. Eleştiriye tahammülsüzlük görüntüsü işgal ettiği koltuğun sorumluluk ve yükümlülüklerine de terstir. Bunca yıldır tiyatronun içinde olan bu şahsın şekilde bile olsa eleştiriye tahammül etmesi beklenir zorunludur.  Şu sıralarda 'mücadelesi'ni kendi kişisel facebook hesabından yapıyor. Tuhaf değil mi? Ayrıca kendisini eleştirenleri özerliğe karşı gelmekle itham etmekte ve kendini ‘ak’lamaya çalışmaktadır. Bu tür davranış biçimlerinden ülkemizin çektiklerinin en yakın şahitlerinden biri de sizsiniz. Ülkece şikayet edilen bir oyunun belediyeniz sınırları içinde  oynanmasına izin vermeyeceğinizi umarım.

 Yoğun gündeminiz olanları izleme fırsatı vermemiştir. Ben size buradan özetlemeye çalışacağım.

 Danışma Kurulu GSY adaylarına çağrı yaptı. Yücel Erten, Cezmi Baskın, Eren Aysan, Hülya Nutku, Levent Üzümcü, Zeynep Altıok, Orhan Alkaya’dan oluşan Danışma Kurulu ‘Ödenekli tiyatrolar konusunda deneyim ve birikim sahibi oyuncu  ya da rejisör olmak‘ şartı ile aslında nereye doğru yürüdüklerini ima etmişler. Biz Yücel Erten GSY olunca anladık. Zira bu danışmanların önüne bu özellikte kaç kişi çıkabilir ülkemizde? Adaylardan 3 yıllık hedefleri, repertuvar perspektifleri  ihtiyaç duyacakları konuk sanatçı ve teknik eleman sayılarını da belirterek somut projelerini sunmaları bekleniyor. İlanda Danışma Kurulu’nun iki adayı seçip ve Başkan’a yani size son kararı vermeniz için sunacağı belirtiliyor. İlana sayıları 40’a varan kişi adaylık için başvurmuş. Bazıları çok iyiniyetle sosyal medya üzerinden kendilerini tanıttı. Ah ne kadar safça! Yücel Erten adayları değerlendirecek kurulun bir üyesi. Hep o konuştuğuna göre başkanı.  Basına yansıdığı şekliyle Danışma Kurulu üyelerinin teklifi doğrultusunda ön değerlendirme öncesinde Yücel Erten  kuruldan ayrılmış GSY için başvuru dosyasını vermiş. Demek ki Yücel Erten dahil olmak üzere Danışma Kurulu başvuranlar içinde kafalarına uygun aday bulamamış.  İçlerinden biri olan Yücel Erten’i aday olmaya yüreklendirmişler. Konunun etik açıdan yorumunu bir kenara bırakarak ‘conflict of interest(çıkar çatışması)’ açısından kararın yasal olarak  sorunlu olduğunu düşünüyorum. Sizi diğer adaylar için  empati yapmaya davet ediyorum. Zira onlar değersizleştirildi ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Meğerse büyük bir oyunun figüranı olmuşlar. Ama bu noktada ‘şeffaf yönetim’ ilkesini hatırlatmama izin verin. Siz şeffaflıktan yanasınız. Adaylar kendilerini İzmir Youtube kanalında tanıttı mı? Seçmenleriniz belediyenizdeki diğer ihaleleri şeffaf izlerken şehir tiyatrosu ile ilgili gelişmeler şeffaf bir şekilde ortaya kondu mu?  Maalesef hayır. Gerekli mi idi? Yüzde yüz. Siz seçimle gelmiş bir Başkan’sınız ve de her konuda olduğunuz gibi tiyatro konusunda da şeffaf olmak zorundasınız. Temsil ettiğiniz parti ve kişisel beyanlarınızdan biz bunu duyduk.(Şu anda bile ŞT Yönetmeliği’ne ulaşmak mümkün değil. Ben mesaj yazdım telefon ettim istedim. ŞT yönetimi vermiyor. Kimler kazandı açıklanmıyor. Devlet sırrı mı bu!!!) Şehir Tiyatrosu ile ilgili süreç maalesef kapalı kapılar arkasında cereyan etmiştir etmektedir.

Danışma kurulu duman doğru çıksın örneğinde olduğu gibi Yücel Erten’in yanında Telat Yurtsever’in ismini size sunarak iki aday sunma ‘görevini’ tamamladı. Bu noktada bir hususu dikkatinize sunmak isterim:  Danışma Kurulu’ndan biri aday olursa kaç aday sunulursa sunulsun kim seçilir? Tabii ki Danışma Kurulu’nun eski üyesi  yâni Yücel Erten. Yücel Erten seçileceğinden emin olmadığı bir yarışa girer mi? Hayır. Bu durumda şekil şartı doğru olsun diye iki aday sunuldu size. Yücel Erten ve Telat Yurtsever. Siz de Yücel Erten’i seçtiniz. Bu aşamada şartları sağlayan bir tek o vardı çünkü. Telat Bey de figüran oldu. Ona ayıp olmadı mı?  Bu sizi yönlendirmek anlamını taşıyor. İş kitabına uyduruluyor.  Danışma Kurulu size eşit olmayan iki aday sunarak kararınız üstüne ipotek koyuyor. Siz bundan memnun musunuz? Bu size ve şahsınızda Başkanlık makamına hakaret anlamı taşımıyor mu?

Telat Yurtsever eğitimini Hamburg’da tamamlamış ve Almanya’da tiyatro yapan bir tiyatro yapıcı. İsmi The Hamburger Sprachwerk ile anılıyor. Adı geçen kurum  Hamburg Kültür otoritesi tarafından kurulmuş. Ama bir ödenekli kurum tecrübesinden bahsetmek mümkün değil. Sanıyorum Danışma Kurulu’nun Alman ekolüne bir gönül bağı bar. İki adayı da Alman kültüründen seçmiş. İlginç olan iki adayın İzmir ile ilgisi ve benzerliği turist olmaktan öte değil. Yücel Erten’in bir artısı var: O turneye oyun getirmiş olabilir. Oyunları İzmir’de oynanmış olabilir. Devlet Tiyatrosu GSY iken de İzmir DT ile ilişkisi olmuş olabilir. Ama bir ayağı Kıbrıs’da. İzmir’de yaşamamış bile.  İzmir BB ŞT açısından ‘Ödenekli tiyatro tecrübesi’ ifadesinin  mevcut bir kurumu yönetmiş olma ile yetmemesi gerektiğini düşünüyorum. Zira siz ‘sıfırdan’ başlıyorsunuz. Yücel Erten mevcut kurumlarda görev yapmış. Hazır düzenlere gelmiş. Kurmak ile mevcut kurumda çalışma arasında büyük fark olduğunu benden çok sizin anlayacağınızı düşünüyorum. Ama benim esas itirazım İzmir BB ŞT’nun başına İzmir’de ikamet eden bir İzmirlinin seçilmemiş olmasınadır. Danışma kurulu müracaatlar içinde başka aday bulamamış Almanya'dan Telat Bey’i koymuş  Kıbrıs'tan Yücel Bey’in karşısına. Siz bunda iyi niyet buluyor musunuz? Biliyorum ki İzmir’de yaşayan ve tiyatro yapan onlarca GSY adayı bulabilirsiniz. Yücel Erten’den farkları onun kadar yaşlı olmamalarıdır. Ama ‘tecrübe yaşta değil baştadır’. Ayrıca ‘ununu elemiş duvara asmış’ olmamak da lâzımdır. 9 Eylül gibi tiyatromuza nice yetenek ve yönetici kazandırmış bir üniversitemiz var. NEDEN siz İzmir dışında arıyorsunuz kadrolarınızı?

Sayın Başkan

‘Kitabına uydurarak’  yapılan GSY seçiminin aşamalarından haberdar ve de bu koşullarda tercih yapmışsanız hemen  görevinizden istifa etmeniz gerekir. Yok ‘kandırılmışsanız’ ki ben öyle olmasını umuyor ve diliyorum Danışma Kurulu’nu hemen lağvetmeniz ve GSY atamanızı geçersiz kılmanız gerekir. Yeni bir ekiple işe başlamak şaibeli bir sürecin taşınmasından çok daha iyi olacaktır. Tiyatro sanatı bunu kaldırmaz.

Tiyatro yapıldığı yer ile ilgili bir sanattır. Hele ‘şehir tiyatrosu’ derseniz anlam ve derinlik artar. Şehir tiyatrosu özel tiyatroların rakibi değildir mesela. Başarısı üç kuruşa bilet satıp doluluk oranı ile övünmek de değildir.  Bu noktada Muhsin Ertuğrul’un idealist yaklaşımı ile doğmuş ama o ‘gittikten’ sonra hiç tartışılmamış ‘şehir tiyatrosu’ olgusundan bahsetmek gerekir. Şehir Tiyatroları şehir merkezlerinde post sermiş tiyatrolar değildir. Şehrin tüm metrekaresinde varlıklarını göstermeli ve ‘tiyatro’yu en uzak köşelere götürmelidir. Sizin ‘mahalle ve köy tiyatroları’ girişiminiz bu düşüncenin ürünüdür. Ancak yetersizdir. Sekiz ilçe arasında taşeron eliyle yürütülen bir projedir.  Şehir Tiyatrosu aslında bu fikrin de sahibi ve takipçisi olmalıdır.

İzmir’de 30 ilçe var. İlçelerin 24’ü CHP’li 4’ü AKP’li diğer ikisi de İYİ Parti ve MHP’den. Tiyatro konusunda en etkin hangisi derseniz ALİAĞA Belediyesi(MHP) derim. Diğerleri Seferihisar(Sizin eski yuvanız) ve   Bademler(Urla)dir. Diğerlerinin planı programı yok. Gösterişten öte gitmeyen işler yapılıyor. (Dikili Çandarlı’da yaşıyorum. Bilmekten öte burada tiyatro yaparken yaşadıklarımdan öğrendiğim çok şey var. Bunları Genel Sekreter yardımcınıza da anlattım ama değişen bir şey olmadı.)  İşte Şehir Tiyatrosu’nun vizyonu merkezde salon doldurmak kamyon üstünde çocuk tiyatrosu yapmaktan öte büyük olmalıdır.  Amaç tiyatro seyircisine ‘tiyatro ile düşünsel seyri’  öğretmektir.  Zira ‘tiyatro ile seyreden insan’ iyi seçmen olur. Seçmeyi bilir. Yâni sizler onları sadece eğlendirmek için tiyatro kurmuyorsunuz. Büyük bir ufuk açıyorsunuz.  Ayrıca şehrinizde mevcut özel tiyatroların da önünü açma sorumluluğunuz var. Bir anlamda açacağınız özgürlük ve demokrasi bayrağı ile onlara gölge olursunuz. Arkanızdaki güç ve  şehir tiyatrosu eliyle meydanları özgürleştirirsiniz. Şehir tiyatrosu öncelikle şehrin meselelerini sahneye getirir hemşehrileri ile çözüm yollarını tartışır. Şehrin içinde ikamet eden tiyatro gönüllülerinden bir birliktelik yaratılır. Onlar aracılığıyla tiyatro evlere girer. Hayal ediyorum elbette. Bunların hiçbiri olmadı ülkemde. Şehir tiyatroları kendi krallıklarını kurdu ve üç beş kişinin elinde oyuncak oldu. Böyle bir şehir tiyatrosu yapacaksanız yapmayın.

Sayın Başkan

Şehir tiyatrosu kurma arzunuzu  anlıyorum. Ama kurmadan önce bir ‘arama konferansı’ yaptınız mı? Nasıl bir şehir tiyatrosu gerekiyor İzmir’e, biliyor musunuz? İzmir’de 270 bin kadar tiyatro izleyicisi var. Aslında bu satılan bilet sayısı. 4 milyonluk şehirde 60 bin kişi tiyatroya bilet satın alıyor demektir bu. Ekonomik durumları ne bu insanların? Yüzde 11 yoksulluk sınırında. İstihdam oranı yüzde 47. Ortalama net maaş 1700 TL. Şehre 2 milyona yakın tursit geliyor.(Turistlere yönelik tiyatro için ne düşünüyorsunuz? Gelişmiş dünya şehirleri gösterileri izlemek için gelen turistlerden olağanüstü paralar kazanıyor. Şehir tiyatrosu bunun için ne yapacak?) Komşularla ilişkiyi yumuşatmak halkları birbirine bağlamak  için tiyatro çok iyi imkanlar sunuyor. Sizin GSY’nizin hedefleri ne? Aslına bakarsanız hedefleri önce siz koymalı ve bunu becerebilecek kadroyu kurmalı idiniz. Arama konferansının amacı da o olmalıydı. Oysa siz işi başkalarına bıraktınız.

Yücel Erten özerklikten bahsetmiş . Şehir Tiyatroları Yönetmeliği ortalarda yok. Ben internette aradım bulamadım.(Lütfen ulaşılabilir kılın) Onun için orada nasıl bir özerklik var bilmiyorum. Lafta kalmış olabilir.. İzmir BB Belediyesi organizasyonunda silsile usulü birbirine bağlı direk organizasyon bağları var. Kültür ve Sanat Daire Başkanı, Şehir Tiyatrosu Müdürü, koordinatörü gibi pozisyonlarınız ve Şehir Tiyatroları Müdürlüğü Şubeniz var.  Bunlar içinde Yücel Erten'in GSY olduğu Şehir Tiyatroları nerede? GSY’nin bahsettiği özerlik modeli nedir? Bir fotokopi makinası almak için satın alma şubesindan ihaleye çıkmasını istemek midir? Evet özerlik şarttır ama bu organizasyon biçimi içinde değil. Sizin başkanlığınız  sizden sonra gelecek başkanların iki dudağı arasına bağlı bir sistemi önleyecek bir yapı kurmak için bir şans olabilir. Lütfen bu şansı kaçırmayın.

Gelelim oyuncu seçim sınavlarına. Sosyal medyayı takip edin. Çocuklarımızın nasıl aşağılandığını görerek üzüleceksiniz. ‘Mimlenmekten’ korkmuyor artık onlar. ŞT sınavlarının böyle bir yararı oldu. Kaybedecek şeyleri kalmayan insanlar onlar. Konuşmaya başladılar. Onları aldattılar. Onların umudunu çaldılar. Torpil olacağına inandırıldılar. Eşitsizlik ve adaletsizlik bir kere daha onların boynunu büktü. GSY ve Danışma Kurulu  YÖK’e bağlı okullar tanımıyla tiyatroyu böldü. MSM ve benzer kurumları dışarıda bıraktı. Danışma Kurulu ve GSY’nin ne nefreti var bu kurumlara?

Ben kadronun böyle kurulmaması gerektiğini yazdım. Dünyadaki örneklere göre önce bir repertuvar ve stratejik plan yaparsınız. Ona göre oyuncu seçersiniz. Elinizde oyun yoksa hangi yaş aralığına göre oyuncu alacaksınız? Seçtiklerinizi hemen kadroya almamalısınız. Bir çekirdek kadro yaratır maaşlı kadrolarınızı çok kısıtlı tutarsınız. Proje bazında yapılanırsınız. Kadro uzun vadede şekil alır ve sabitlenir. Ama her zaman kısıtlı bir maaşlı kadro ile çalışmak gerekir.  Bunu yapmazsanız ‘atm’ memurları ile doldurursunuz kurumu. İşsizlik bu kadar yüksekten herkes bir yerlere kapağı atmaya çalışıyor. Kapağı atan sabit maaşa geçiyor kurumda rol ve rejisör beğenmeme hakkını(!) kullanıyor ama dışarıda tiyatro dizi yapmaya devam ediyor. Bunları çözmek gerekiyor. Ben olsam İzmir’de ikamet etmeyeni kuruma almam. Onlardan istenecek en önemli husus kabul edildikleri durumda ikametgahlarını İzmir’e aldırmak olmalıdır.  Seçici jüri müracaat eden 800 kişiyi bir iki dakika ‘şarkı söyle dans et’ ile değerlendirmiş. Sonuçları telefondan bildirmişler. Aynı kişi sabah reddedilmiş akşam kabul edilmiş. Ama en kötüsü jürinin kendini Olimpos’ta oturuyor sanması. Türlü maddi olanaklarını zorlayarak İzmir’e gelen gençler yüzlerine bakmayan onlara değer vermeyen kibir abidelerini görünce isyan etmiş. Hocaların onlara sınava girecek başka iller önermeleri de işte bu acımasız kibrin bir sonucu.

Bizim tiyatromuzda militer bir yapı var. Emretmeye çanta taşıtmaya angarya yüklemeye alışmış bir HOCALAR ordusu var. Onlar koltuk buldu mu azıtıyorlar. Benim maddi beklentim olmamasına rağmen bana da öyle davranmayı denedikleri için biliyorum. Bu davranışlara bakarak sahneden oyunlarla söyledikleri anlamını kaybediyor. Yaptıkları ile yaşamları uyumsuz . Bu kafa İzmir'de olmamalı.

Önerim bu GSY ve danışmanlar gurubundan kurtulmanızdır. Baştan başlayın lütfen. İki gün sonra dönüşü olmayan bir yola girerseniz fiyaskonun boyutu ve bedeli büyük olur. Ben böyle bir tehlike görüyorum. 50 yıla yakın iş ve 70 yıla yakın hayat tecrübem bana bunu söylüyor.

Saygılarımla.  

 Melih Anık

Tiyatro yazarı

Notlar:

Daha önce de zatınıza sosyal medyadan kerelerce yazdım. Hiçbir geri dönüş almadım. Bu mektubumu da siz görmezseniz tarih görür.

Siz bir milyon beş yüz bin  oy almışsınız Akp’nin de oyu bir milyon. Şehir tiyatroları bir kesimin tiyatrosu olamaz. Tiyatro birleştirir. Bunu yapamıyorsa varlığı kuşkuludur. O zaman ‘goebbels’i sık sık anarız.

Gösteri  bazında pek çok ihale açıyorsunuz. Onların bütçelerini topladığınız zaman epey bir para ediyor. Bence bu işleri yendien yapılandırın(Şehir Tiyatroları bünyesine alın.) Size müracaat eden gençleri de ilçelerinizde bu amaçla değerlendirin. En azından CHP’li 24  ilçede bu gençler için iş imkanları doğacaktır. Her biri 2-3 kişi istihdam etse bir tiyatro birlikteliği yaratırsınız.Tüm bunlar olaya geniş bir vizyondan bakmakla mümkündür. Ama önce meclisteki çoğunluğunuzu da kullanarak izmir’e gerçekten ÖZERK bir tiyatro kazandırın. Bu imkanı kaçırırsanız gelecek sizden hesap sorar.

Sonradan ek:

Tiyatroyu tiyatrocular yönetir denir ya yanlıştır. Tiyatroda iki başlı yönetim gerekir: Sanat yönetimi ve işletme yönetimi.