29 Mart 2013 Cuma

Eskişehir BB Şehir Tiyatroları’nda Troyalı Kadınlar (Euripides)


Kısaca hatırlatmakta yarar var.
Troya Savaşı M.Ö.1200’e tarihlenmiştir. Savaşın, 9 katlı (kimine göre 19) bir şehir olduğu belirtilen Troya’nın VIIa diye adlandırılan dönemine denk geldiği sanılmaktadır. Troya’nın hikâyesi M.Ö. 700’lerde  Homeros tarafından İlyada ve Odysseia Destanları’nda anlatılmıştır. Tragedyanın üç önemli isminden biri sayılan Euripides’in, M.Ö. 415 yılında Troya’nın Kadınları’nın da içinde olduğu  bir dörtleme ile ikincilik ödülü kazandığı bilinmektedir.  Dörtlemenin oyunları, Aleksandros, Palamedes, Troyalı Kadınlar ve Sisüfos. Euripides’in yaklaşık 90 oyun yazdığı sanılıyor ancak elde bulunan 19 eseri arasında dörtlemenin Troyalı Kadınlar dışındaki oyunlarına ulaşılamamış. Belki o oyunlar bilinse Troyanın Kadınları’nın yorumlanması daha farklı olabilirdi.

25 Mart 2013 Pazartesi

Evaristo ile Civan Canova Tiyatrosu’na Devam (6 Üstü Oyun Projesi)


Bu yazı, Kızıl Ötesi Aydınlık ile ilgili yazdığım uzun  yazının devamı  sayılabilir. (http://melihanik.blogspot.com/2013/03/vardiya-oyuncularndan-civan-canova.html)
Bu kez Evaristo penceresinden Canova tiyatrosuna bakma fırsatını değerlendirmek istiyorum. Evaristo,  Canova’dan okuduğum ilk tek kişilik oyun.  Diyaloglu tiyatroda kendine özgü bir tiyatro dili oluşturmuş  olan Canova’nın  Evaristo’su, onun  “monolog tiyatro”su üzerine düşüncelerimi paylaşma fırsatı verdi.

20 Mart 2013 Çarşamba

Vardiya Oyuncuları’ndan Civan Canova “Aydınlığı”: Kızıl Ötesi Aydınlık

            “Yaşamak. Tek arzum bu. Kendimce. Bir Maranta çiçeği gibi

Kızıl Ötesi Aydınlık’ın ilk hâlini yazıp tamamlamıştım ki Ezgi Atabilen’in Civan Canova ile yaptığı röportaj yayımlandı  Hürriyet Keyf’de(17 Mart 2013). Civan Canova o anda masamda yayımlanmayı bekleyen  iki oyununu(Kızıl Ötesi Aydınlık ve Evaristo) anlatmış açık açık. İçimden keşke anlatmasaydı diye geçirdim. Onun kendi oyunlarını yönetmesini de doğru bulmadığımı söylemiştim yüzüne.  Zira yönettiğinde metnin zenginliği içinden çıkabilecek farklı “okumalara” kapılar kapanmış; şimdi de oyunlarını anlatarak seyirciyi şartlandırmış oluyordu. Oysa o “seyircilerin/okurların hayâl gücüne teslim etmemiş” miydi oyunlarını?


15 Mart 2013 Cuma

Tiyatro Kedi’de “Yalnızlık Konuşur Bazen” (Ersan Katırcıoğlu- Hakan Altıner)


Ne garip insanın birini öldüresiye döverken umduğu tepkiyi alamaz ise karşısındakinden korktuğunu ilk kez o zaman fark ettim

Hasan Ali Toptaş “Hausa Distosi’nin Büyük Romanı” isimli denemesinde diyor ki:
12 Eylül’den on dokuz yıl sonra kütüphanem ikinci kez ellerimin arasından kayıp gittiğinde , kala kala geriye yazar arkadaşlarım tarafından imzalanan 45-50 kitap kalmıştı…. Bildiğim şu ki ertesi sabah (yatağımda) gözlerimi açtığımda içimde kocaman bir çöl vardı.  Öyle ki o günlerde artık her şeye kaybettiğim kitaplara bakar gibi bakıyordum. Kimi zaman elimi uzatıp hayâlimde dokunuyordum hatta, raftan alıyor büyük bir hasretle evirip çeviriyor, içlerini açıp karıştırıyor ve hangi sayfada hangi satırların altını çizmişsem hepsini bulup tek tek okuyordum.  Genellikle geceleri, başımı yastığa koyup gözlerimi kapadığımda yapıyordum bunları. … Onlarda kalan eski dokunuşların sıcaklığını bularak derin bir hazzın içinde kaybolma vaktiydi.”

13 Mart 2013 Çarşamba

Cumhuriyet'i Shakespeare ile Anlatmak : Biz Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık - Can Merdan Doğan(BGST-Tiyatro Boğaziçi)


Can Merdan Doğan’ı  tiyatro camiası “bu”ndan sonra tanımaya başlayacak. “Bu” dediğim “Biz Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık”(BKBOO) piyesi..

Ben Can Merdan Doğan’ı önce tiyatro yazıları ile fark ettim. Mart 2011 tarihli yazımda (http://melihanik.blogspot.com/2011/03/tum-tiyatro-odulleri-hastaafife-de.html )  ondan bahsetmiştim. Fark edilmemesi imkânsız  bir birikimi ve bakış açısı vardı, kalemi düzgündü, iyi ifade ediyordu, akıcı yazıyordu. Merak ettim,  kendisi ile tanıştım. Üniversitede bitirme tezi olarak yazdığı “Pencerelerde Duran Neydi ?” isimli oyununu okudum. Oyunu konuştuk, onu daha yakından tanıdım. Felsefî bir derinliği vardı. Sağlam duruyordu. Yapmak istediklerini anlatıyordu, yürüyeceği yolu biliyordu.  Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı (2006-2010) mezunu olduğunu öğrendim. Can Merdan Doğan, şu sıralarda  Kadir Has Üniversitesi  Sinema ve TV Bölümü’nde master öğrencisi,  Reha Erdem Sineması üzerine çalışmakta.