15 Mart 2019 Cuma

OCAK’TA BAHAR(İBBŞT- KOVAÇEVİÇ) NE DİYORSUN EY YÖNETMEN?


Duşan Kovaçeviç’in yazdığı  Ocak’ta Bahar, Bilge Emin tercümesi ve Nurullah Tuncer rejisi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi. Oyun Mitos Boyut Oyun Dizisi’nin 611 sayılı kitabı olarak yayımlandı.

Kovaçeviç, 1976/77 yılında yazdığı metni 2013 yılında yeniden düzenlediğini, metnin yerüstünde ve yeraltında yaşayan insanlara dair  hikâye için çok önemli, aynı zamanda hayatî bir noktayı oluşturan ve yayınlanmayan bazı hatıralar üzerinden oluştuğunu belirtmiş. Yeraltında(Underground) filmi bu oyundan yola çıkılarak çekilmiş. Oyun, filmin bir bölümünü oluşturuyor.


8 Mart 2019 Cuma

Seyredilmemesi Eksiklik Olmayacak Oyun: Fotoğraf 51(Craft)


İngiltere King’s College’da Rosalind Franklin’in(Funda Eryiğit) ekibinde çalışan Raymond Gosling(Orçun Soytürk) tarafından  1952 Mayıs’ında kristalize dna’nın x-ışınları ile çekilmiş fotoğrafı bilim dünyasında ona takılan isim ile Fotoğraf 51 olarak biliniyor. Bu fotoğraf King’s College’da çalışan Maurice Wilkins(Jak Cem Avnayim) tarafından Cambridge’den James Watson’a(Selahattin Paşalı) gösterilir. Watson, Francis Crick(Barış Arman / Bahadır Efe) ile birlikte diğer kaynak ve çalışmaları da kullanarak dna molekülü modelini ortaya çıkarır. Çalışmalarına ilişkin makale 1953 yılında Nature isimli dergide yayımlanır. 1962’de Watson, Crick ve Wilkins’e Nobel Ödülü verilir. Rosalind Franklin’in ismi Nobel alanlar arasında yoktur. O tarihte Rosalind Franklin hayatta değildir. Nobel ödül geleneğine göre hayatta olmayanlara ödül verilmez ve hiç bir ödül üçten fazla kişi arasında paylaştırılmaz.  Anna Ziegler  feministçe yaklaşarak Rosalind’in şahsında olayı erkek egemen  dünyada kadınların hakkının yendiği üzerinden hareketle Fotoğraf 51’i yazar. Piyesin içinde bu konu sık sık dile getirilir. Erkekler kadın meslektaşlarına ön isimlerini kısaltarak küçümseyici şekilde seslenirler.  Antipatik kadınlar laboratuvarın havasını bozmaktadır.  Saç modelleri ve giysileri alay konusu olur. Bir kadının yaptığı hata hemen göze batar. Üniversite yemekhanesi erkekler içindir Savaş zamanı İngiltere’de kadın bilim insanları çalıştırılmamıştır. Kadının kimyası erkeklerin teorileri vardır.  Kısaca  bilim dünyasında kadının adı yoktur. (Bir bilim kadını olan kızımdan da biliyorum. Bu konu hâlâ devam etmektedir.)   Fotoğraf 51 olaya yukarıda özetlediğim pencereden bakan bir oyundur. Ve kendince Rosalind Franlin’e yapılan haksızlığı ortaya çıkarmaya çalışır. Shakespeare’in Kış Masalı’nden bahsederek Franklin’in seyrettiği oyunda Hermione rolünün hangi oyuncu tarafından oynandığının hatırlanmaması ile ilgili bir dokunuş yaparak konuyu  Rosalind’in hatırlanmaması ile birleştirir. Oyunda beş erkek arasındaki tek kadın oyuncu da sanırım özellikle yapılmış bir tercihtir.

26 Şubat 2019 Salı

İBB Şehir Tiyatroları’nda II.Abdülhamid'in Hafiyesi: Amanvermez Avni


Amanvermez Avni serisi Ebussüreyya Sami tarafından yazılıp 1913-1914 yılları arasında 10 kitap halinde yayımlanmış.


20 Şubat 2019 Çarşamba

Mâziyi Süsleyip Piyes Yapmak: Aşk Kalıcıdır ( Dilek Türker - Tiyatro Ayna)


Hakan Altıner ile birkaç oyun öncesi ayak üstü birkaç cümleyi geçmeyen sohbetlerimizin dışında bir yakınlığımız olmadı. O anlarda onun kelimeleri seçişinden, ifade tarzından nâzik ve mütevazı  bir insan olduğunu biliyorum. Onun hakkındaki görüşüm özgeçmişine, sözlü ve yazılı röportajlarına, seçtiği oyunlara ve oyunlardaki oyuncu seçimlerine ve de hakkında yazılanlara dayanıyor. Hakan Bey yıllardır ödül jürilerinin çok etkili isimlerine sahnesinde yer veriyor. Tiyatromuzun çınar isimleri onun sahnesinde yer alıyor. Ancak sanırım bu Hakan Bey’in aleyhine oluyor zira ödül jürileri belki de ‘torpil’ olarak anlaşılır falan diyerek Hakan Bey’in Türk Tiyatrosu’nda yaptıklarını ödüllendirmiyor. Sanki  ödüllerde ‘torpil’ yok! Çekinmeyin Hakan Altıner’e torpil yapın. Ona yaptığınız torpi, torpil olmaz. Nice dağıttığınız ödülden daha hak edilmiş bir ödül olur.  


17 Şubat 2019 Pazar

Reji Başarısı : Kosovalı Peer Gynt (İstanbul Devlet Tiyatrosu)


İstanbul Devlet Tiyatrosu Kosovalı yazar  Yeton Neziray’ın(1977) Kosovalı Peer Gynt oyununu Senem Cevher çevirisi ile  Saydam Yeniay yönetiminde sahneledi.
Kosovalı Peer Gynt, ülkesindeki savaştan kaçarak Avrupa’da bir ülkeye iltica etmek isteyen Peer Gynt’ün serüvenini anlatır. Oyunda savaş atmosferi var. Baba’nın sözlerinden içinde yaşanılan atmosferi anlamak mümkün: “….. evde yiyeceğimizin olmaması önemli değil. Bizim özgürlüğümüz yok. O yüzden bize köpek muamelesi yapıyorlar. Onun için çok kan dökülecek.” Baba’nın kinayeli sözlerinde Kosovalının serüvenine yapılan göndermeyi anlıyorsunuz:  Vatana yardım etmek, Avrupa caddelerinde dolaşmaktan daha iyidirPeer İsveç, İngiltere ve Almanya’ya iltica için  müracaat eder. Hepsinden de reddedilir. Yazarın Avrupa’daki sözde demokrasiye, ırkçılığa, önyargılı ve iki yüzlü tutuma eleştirel bir bakışı olduğunu anlıyoruz. Peer hep ‘kürkçü dükkânına’ iade edilir. Orada da savaş onu karşılar. Yıllar sonra(2014)  Peer, Stockholm’de oğluyla buluşur. Cebinde babası ile alay konusu olan soğan, yanında yapay bacaklarının yerine geçen  koltuk değnekleri vardır. Oğluna ‘zor zamanlar için soğanı’ verir.

12 Şubat 2019 Salı

‘Kutsal Canavar’ Ali Poyrazoğlu ve Tak Tak Takıntı


‘Usta’  peruğunu, küpelerini çıkardı, rolden çıktı kendisi oldu, yaldızlı yıldızları seyircilere üfledi,  dakikalardır onu alkışlayan seyircileri 'oyuncu'nun en yalın hâliyle selamladı. Diğer oyuncular onun yanında tek sıra oldu. O akşam da gemiyi limana sağ salim ulaştırmanın keyfiyle ve saygıyla eğilerek alkışlara teşekkür ettiler. Geriye doğru dönüp sahnede onlarla aynı platformda  onları izleyen bizleri  selamlamadan önce geçen on onbeş saniyelik anda yaşadığım hazzın zevki  ile tiyatroya teşekkür ettim.  Sanki ben de yüzümdeki makyajı silmiş en çıplak hâlimle sahne ışıklarının sıcaklığını yüzümde hissetmiş, salona yayılan yıldız tozlarından payımı almıştım. 


14 Ocak 2019 Pazartesi

Kendi Gök Kubbemiz- Yahya Kemal (İDT- Sönmez Atasoy)


İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu Kendi Gök Kubbemiz bence sezonun en önemli oyunlarından biri. Oyunu seyrettiğim günden bu yana epey bir zaman geçti. Bu süre içinde ben Yahya Kemal ile haşır neşirdim. Okudukça konu derinleşti, derinleştikçe yazmaktan korkmaya başladım. Neyi nasıl yazmalıydım? Öte yandan çok da keyifli bir yolculuk oldu ve devam ediyor.