'Oyunun Oyunu', İngiliz yazar Michael Frayn'ın (1933) en
çok bilinen oyunu. Yazarın yaşam öyküsünü okuduğunuzda görüyorsunuz ki bu oyundan çok çok ötesi var. (https://en.wikipedia.org/wiki/Michael_Frayn)
Oyunlar, romanlar yazmış ödüller almış bir yazar. Türkiye'de Çehov çevirileri,
Kopenhag, Sesler Ziller Bizler, Burada isimli oyunları oynanmış, Casuslar isimli romanı yayımlanmış. Metin Zakoğlu 'Aşk Başına Gelince' isimli oyununu Frayn'ın 'Hayır Demek Evet Demektir' isimli
oyunundan uyarlamış.
Frayn oyunun önce prototipini yazmış.('Exists') Sonra onu
genişletmiş Oyunun Oyunu(Noises Off)ortaya çıkmış.(1982) (https://en.wikipedia.org/wiki/Noises_Off)
Oyuncuların bu kişisel
sorunları yanında provası yapılan Çırılçıplak oyunu da çok kapılı, çok giriş
çıkışları olan bir fars. Oyunda satışa çıkarılan eve çapkın emlâkçı bir kaç
saat felekten zaman çalmak için sevgilisi ile geliyor. Evin yurt dışında
oldukları sanılan sahipleri karı koca da vergi memurlarından kaçarak eve
saklanmak üzere geliyorlar. Hepsi evin boş olduğunu sanırlarken evdeki hizmetçinin
ve kendilerinden başkalarının olduğunu fark ediyor ve ev içinde kaçma
kovalamaca başlıyor.Eve bir de hırsız giriyor. Tam bir curcuna yaşanıyor.
İkinci perdede provası
yapılan oyunun sahne arkasından oyunun ilk gecesine bakıyoruz. Sevgililer
arasında yanlış anlaşmalara neden olan olaylar, içki tutkunu oyuncunun içmesin
diye kollanması, yanlış kişilere giden çiçekler, yanlış girişler, çıkışlar, kan
tutma, kavga dövüş, terslikler ve bunların seyirciye duyurulmaması amacıyla
yapılan saçma sapan düzeltmeler oyunu zıvanasından çıkarıyor.
Oyunun Oyunu kurgusu
açısından çok akıllıca kotarılmış teksti olan bir oyun. Bunu sahnede hayata
geçirmek, büyük bir enerji, doğru zamanlama istiyor. Hem yönetmenin hem de
oyuncuların işleri zor.
İBBŞT'da oyunu Ali Gökmen
Altuğ yönetmiş. Olmamış ya da daha iyisi şu olabilirdi diyeceğim bir şey
olmadı. Tekstine, bu tür oyunların kuralına uygun bir reji gördüm. Sahne
tasarımında kapılar oyunun kilit noktası. Sanırım açılmadık kapı kalmıyor. İki
katlı mekânı düzenlemenin bundan başka alternatifi de yok. Oyunun matematiği
sahne tasarımının matematiğine çok bağlı. Kostümler ihtiyacı karşılıyor. Prova
ışığı gerçeğine benziyor ama 'oyun içinde oyun'da loş kalmış gibi.(Özellikle
sahne önü) Provanın oyun hâline uyan bir ışık olsaydı dedim. Oyunculuklar için
de bu görüşü kullanmak isterim. Onların sahnede prova diye 'oynadığı' aslında
oyunun bir parçası yâni 'prova da oyuna dahil'. Bunu Vicky-Brooke rolünde
örneklemem mümkün. Ben ikisi arasında çok da fark görmedim. Oyundaki aptal sarışının
aptal sarışın rolü oynamasını tercih etmezdim, her iki rol arasında bir geçiş
görmek isterdim. Tüm oyuncular hızlı akışa kapıldıklarında ister istemez
sürükleniyorlarmış gibi hissettim. Bu ayrım yâni oyuncu, oyunun içindeki
provadaki oyuncu ve oyunun içindeki oyundaki oyuncu arasındaki ayrım çok da
belirginleşemiyor. Bunun bir istisnası Destan Batmaz. Özellikle ilk perdedeki
canlandırması düşünceme çok yakın idi. Bu, seyircinin keyfini kaçırmayan bir
ayrıntı. 'Oyunun Oyunu', oyunu ilk defa seyreden bir seyirci için eğlencesi çok
olan bir oyun. Seyrettiğim gece seyircinin bitmeyen kahkahası tanığımdır.
Bu oyunu daha önceden
farklı tarihlerde iki ayrı topluluktan seyretmiş biri olarak ben 'Oyunun Oyunu'
defterimi kapattığımı söylemek isterim.
Dün akşam anladım ki bazı oyunlar için bir kez seyir yeterli. Hadi
bilemediniz iki kez. Oyunun Oyunu, matematiği olan bir oyun. Sahneleme yorumu da bu
nedenle ister istemez sınırlı bir çerçevede kalmak zorunda. Matematik işin
içine girince yorum farkı ortadan kalkıyor. Oysa tiyatro, yorum farkı ile güzel.
Aynı oyunu defalarca seyretmenin keyfi yorum farkından geliyor. Matematikli
oyunları yazarken oyunun sınırlarını düşünmeden yapacağınız eleştiri ile en son seyrettiğinize haksızlık
etme ihtimaliniz de büyük.
Oyunun Oyunu, ülkemizde pek çok kez sahnelenmiş, modası
geçmeyen, geçmeyecek bir oyun. Her nesilden seyirci bir kere seyretmeli. Sahnenin
önü ve arkasını izlemek tiyatronun ruhunu hissetmek açısından seyirci için ayrıca
güzel bir tecrübe olur.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder