Neil Simon,sanki bizim yazarımız gibi bildiğimiz bir yazar. 34
oyun yazmış. Gel de Borunu Öttür, Küçük Ben, Parkta Çıplak Ayak, Tuhaf İkili,
Tatlı Charity, Aşk Kokusu, Otel Plaza'da Bir Oda, Vaatler Vaatler, Büyük
Aşkların Sonuncusu, Tut Ellerimi, İkinci Caddenin Mahkumu, Güneş Çocuklar,
Sevgili Doktor, Tanrının Sevgili Kulu, California Suiti, Bizim Şarkımızı
Çalıyorlar, Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum, Müziksiz Evin Konukları,
Aklımdaki Kadınlar Türkiye'de oynanan oyunları. Görüldüğü gibi bizde çok
tutuluyor.
Neil Simon, aile içi ilişkilerini yazan bir yazar. Dünyada da
tutulmasının nedeni bu olsa gerek. Aile her yerde aynı. İnsan aynı insan. Yazarın
esprili, kinayeli bir dili var çok da iyi bir gözlemci. Oyunlarında gülmek isteyen için malzeme çok.
Düşünmek isteyen de felsefi bir şeyler bulup kendi felsefesini yapabilir oyunu
seyrettikten sonra. Simon'u Çehov'a benzetenler var ama bence Çehov'a göre yüzeysel
kalır. Çehov'un hikâyelerinden yaptığı
Sevgili Doktor isimli oyun onu Çehov yapmıyor onun Çehov sevgisini ortaya
koyuyor. Aşırı sevgi benzeme getirir elbette. Selen Korad Birkiye'nin dergideki
yazısından öğrendiğime göre kariyerinin ilk yıllarında Woody Allen ve Mel
Brooks ile birlikte bir programın senaristliğini yapmış. Bence bu üçlü
birbirini bulmuş ya da birbirini yetiştirmiş diyebiliriz. Neil Simon film
senaryoları tv program metinleri de yazmış. Pek çok ödül almış. Bana öyle gelir
ki ödülleri gişe başarısının da bir göstergesidir.
İkinci Bölüm bizde daha önce Yeni Baştan ismiyle oynanmış.
Bence İkinci Bahar bu oyuna daha çok yakışan bir isim olurdu.
"İkinci Bölüm, derin bir aşkla bağlı olduğu karısının ölümüyle yıkılmıs
ve hayata küsmüş bir yazar ile mutsuz bir evlilikten yeni kurtulmuş ve gönül
kapılarını sımsıkı kapamış bir aktris, aşkın kimyasıyla yoğurulup yeni kalıplara
dökülüyorlar bu oyunda. Oyun kişileri gerçek hayattaki Neil Simon ve ikinci eşi
Marsha Mason'i yansıtmakta. Oyun için 'Hayat bir yerde teklemeye başlayınca,
onu -yeni baştan- ateşlemek için gereken kıvılcım aşkın korlarında gizlidir'
diyor Neil Simon" (viki)
Jennie ile George'un tanışmaları sırasındaki telefon
konuşmaları pek çok seyircinin 'bizde neden olmuyor' dedirten cinsten. Faye ile
Leo'nun kaçamak buluşmalarındaki dialoglar da birbirine yük vermeyen bir ilişki
örneği olarak cazip gelecektir bir çok seyirciye. Oyundaki kadınlar ile erkekler arasında ilişki, ülkemizde yaşanan
ilişkilerin sonunu düşündüğünüzde bir rüya gibi. İkinci Bölüm bu açıdan
özellikle kadınlara terapi gibi gelebilir, soluk aldırır.
Oyuncu üzerine kurulu bir
oyun İkinci Bölüm. Oyunun başarısı oyuncuların sahnedeki her gösterideki performansına
bağlı. Dört oyuncu da sahnede rollerinin hakkını vermek için ciddi bir uğraş
veriyor, oyunu seyirciye ulaştırma anlamında görevlerini yapıyor. Neil Simon
oyunlarının ruhu o kadar iyi biliniyor ki yönetmene çok iş düşmüyor. İyi oyunculardan kurulu bir
kadronuz varsa işiniz kolay.
Dört oyuncudan öne çıkarmak istediğim isim Ayşen
İnci. Jennie'nin oyunun ana rollerinden biri olması değil sadece, bunun nedeni.
Ayşen İnci oyunun neşesini, hüznünü ayarlayan bir oyunculuk çıkarıyor. Ses
tonu, repliklerine eklediği küçük gülüşler, anlayışlı öfkeler ile hem sözleri
hem de oyunu canlandırıyor. Seyirciyi yanına çekiyor. Oyunun diğer ana rolü
olan George'u Şahin Çelik oynuyor. Ben Şahin Çelik'i bir komedi oyuncusu olarak
göremedim nedense. Onu örneğin Cadı Kazanı gibi bir oyunda hayâl ediyorum daha çok. Güzel ses tonu, diksiyonu ile çok etkileyici olur diye düşünüyorum. Komediyi
sesiyle oynuyor gibi. Ayşen İnci ne kadar coşkuyla akan bir su gibiyse Şahin
Çelik de o kadar dağları aşmak için çatlak arayan su gibi, komediyi kitabî oynuyormuş
gibi geliyor bana. Kötü mü? Değil. Ama... Veda Yursever İpek oyuna can-ruh
katan bir oyuncu. Oyunun temposunun ortaya çıkmasında onun bulunduğu sahnelerin
katkısı çok. M.Lebib Gökhan'ın komedi anlayışında büyük hareketlerle ifade var.
Bence iki erkek oyuncu da karşılarında böyle iki kadın oyuncu buldukları için
şanslı. Ayşen İnci çınlamalı gülüşleri, Şahin Çelik ses tonu, Veda Yurtsever
İpek mimikleri, Lebib Gökhan ise beden dili ile komedi oynuyor diye
özetleyebilirim. Bana bu dört farklı özelliğin ağır bastığı oynayışları bir
arada görmek ilginç geldi.
İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda
tasarruf genelgesi var sanırım. Bu toplama dekorda, kostümlerin kalitesinde
kendini gösteriyor. Fazla harcamadan oyun çıkaralım denmiş sanki. Ama evlerin
dış kapılarını da dış kapı gibi yapın hiç değilse. Dış kapı ve kilidi öyle olmaz.
Ama bunlar ayrıntı sayılır (bizde). Oyun çıktığına şükür.
Seyirci İkinci Bölüm'ü sevecektir.Seyrettiğim
gecenin tepkilerine bakarak sevdiğini söyleyebilirim.Ben de sıkılmadan
seyrettim. Kaliteli bir komedi. Neil Simon da bizden zaten!
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder