Charlotte Jones 1968 doğumlu İngiliz yazar. 'Airswimming-Havada
Yüzmek' isimli ilk oyunu 1997 tarihinde sahnelenmiş. Jones 29 yaşındaymış.
Yazarların ilk oyunlarını kaç yaşında yazdıkları ile ilgileniyorum son zamanlarda.
Bunun nedeni bizim 'genç' yazarlarımızla karşılaştırmak. Maalesef bizim
'genç'lerimiz yurt dışındaki yaşıtlarının yanında sınıfta kalır. 'Airswimming' kısa bir gazete haberinden çıkmış. İnsan ve toplum vicdanını sızlatan bir
olayın ele alınışı, işlenişi, oyun hâlinde kurgulanışı ve sadece kendi
toplumuna değil dünyanın da ilgisini kazanabilecek bir oyun olarak yazılışının
bizim gençlerimiz için örnek olmasını isterim. Öte yandan ülkemizi yönetenlerin
de eğer görmeyi ve düşünmeyi biliyorlarsa
tiyatrodan öğrenecek çok şeyleri olduğunu da gösteriyor bu oyun. Bizde
neler eksik ki örneğin bir Jones, Greig çıkmıyor? (Ben kime diyorum!)
Charlotte Jones'un dikkatini çeken gazete haberinde 1920'li
yıllarda topluma zararlı oldukları gerekçeleriyle sabıkalı akıl hastaları hastanesine
kapatılan Miss Kitson ve Miss Baker'in 1970'lerde hastaneden tahliye
edildikleri yazılı imiş. Kadınların
suçu(günahı) gayri meşru çocuklar doğurmuş olmalarıymış. Aileleri bu kadınları
kendi elleriyle hastaneye teslim etmiş ve unutmuş. İki kadın 20'li yaşlarda girdikleri
hapisten yaklaşık 50 yıl sonra çıkarılmışlar. Yazar bu iki kadından Dora ve
Persophone karakterlerini yaratmış.
Dora, erkek gibi giyinmeyi tercih eden pipo içen bir kadın olduğu için, Persephone ise gayrimeşru çocuk doğurduğu için ailesi(ve de toplum)
tarafından dışlanarak hastaneye bırakılan kadınlar olmuş. İçinde yaşadıkları
toplumsal ahlâkî koşulların kurbanı olan bu iki kadının paylaştıkları kader ve
yıllar onlara, önce birbirleri ile sonra da kendi içleri ile olan ilişkilerini
gözden geçirmelerine; yarı gerçek yarı hayâl bir dünyanın içinde yüzmeye
çabalayarak hayatta kalmalarının yolunu öğretmiş. Oyun ile ilgili araştırırken
bu iki kadının durumunun Godot'yu bekleyen Vladimir ve Estragon'u andırdığını
okudum. Gerçekten de bu oyun işte o
noktada İngiltere'de geçen bir olay olmaktan çıkıyor tüm kadınları ve erkekleri
ilgilendiren bir başka boyuta geçiyor. Toplumun tutturduğu anlamsız ahlâkî
kuralların boyunduruğunda 50 yıl akıl
sağlığınızın tehlike altında olduğu bir yerde dışarıyı hayâl ederek yaşamaya
direnmek artık iki kadının sıradan bir hikâyesi değil bir insanlık direnişi
hâline geliyor. Olayın bir başka yönü de
farklı sosyal statülerden gelen birbirinden çok farklı iki kadının aynı
sıkışmışlıkta hayâllerini birleştirmeleri. (Ortak bir hayâlde birleşmeleri) Jones bu hikâyeyi kurgularken bir
başka şey daha yapıyor, tarihte topluma başkaldırmış kadınları da hikâyenin
içine dahil ederek Airswimming ile
kadınların isyan ve direniş
tarihini yazarak onlarla geçmişi hatırlatırken gelecek için bugün
mücadele etme gücü veriyor.
Oyun Tiyatro Jest
yapımı. Seçil Honeywill tercüme etmiş. Yönetmeni Murat Sarı. Dekor tasarımı
Murat Gülmez'e, kostüm tasarımı Beril Sönmez'e, ışık tasarımı Özkan Sezer'e,koreografi
Tanju Yıldırım'a ait. Oyunun iki oyuncusu Neriman Uğur ve Zeynep Gülmez. Kısaca
söylemek gerekirse ekip çok iyi bir oyun çıkarmış.
Öncelikle oyuncu seçiminin çok doğru olduğunu düşünüyorum. Zira
bu oyunun başarısı iki oyuncuya bağlı. Oyuncuların temel niteliklerinin iyi olmalarının yanında oynadıkları rollere
uygunlukları da çok önemli. Neriman Uğur ve Zeynep Gülmez her iki açıdan da çok
doğru seçim. Uğur'un içi yumuşak ama dışı kabuklu Dora'sı ile Gülmez'in içi hayâlperest
dışı kırılgan Persophone'u bence tam da
metnin aradığı karakterler. Oyuncuların birbirine uyan kimyası da oyunun
seyirciye geçmesinde en önemli etken. Her iki oyuncuyu da çok beğendim.
Bir oyunda son kararların yönetmende olması gerektiğini
düşündüğümden Murat Sarı'yı oyunun her ayrıntısından sorumlu sayıyorum. Doğal olarak bunun içine oyuncuların çok iyi
olan performansları, oyunun anlatımına
çok şey katan dekor ve kostüm
tasarımlarının başarısı da giriyor. Doğal olarak, gördüğüm bazı hususları da Murat Sarı'nın
hesabına yazıyorum. Merdivenden girişle başlayan sahnelerde merdivene arkadan
bir çıkış verilmesinden yanayım. Böylelikle
sahneye bindirilen görüntülerin önünden geçilmemiş olur. Murat Sarı sahneyi ön ve arka diye ikiye
bölmüş bence de doğru yapmış. Ön sahnelere cızırdayan eski tip bir flaş
patlaması ile geçmesi de çok güzel bir fikir. Önden arkaya geçişte de bir yöntem olsaymış keşke. Kenardaki masa yerine ön ve arka arasında ve de dekor
sınırları dışına çıkmadan yerleştirilmiş arkalıksız bir sırayı tercih ederdim. Gerçek ve hayâl sahneler arasındaki geçişlerin
birbirinin devamı olması, bu kapsamda hiç müziksiz arka sahnelerden ön sahneye müzikle
geçilmesi de fena olmaz diye düşünüyorum. Arka sahnelerdeki konuşmalar
sırasında müziğin(müzik kimin tasarımı?) fon yapmamasını, dış ses
kullanılmamasını daha çok severdim. Ön
oyunu sevmedim. Sahne geçişlerinde kullanılan görüntü bindirmeleri ile oyunun
başlaması fena olmaz mıydı diye düşünüyorum. Ön sahnelerde ışığın yüzlerde çok
gölge yaptığını gördüm. Çözümü iki oyuncunun aynı hizada durmaması olabilir mi
bilmem. Adı havada yüzmek olan bir oyunda yüzmenin illa ki suda yüzme
hareketleri ile verilmesi yerine bir kuşun havada yüzmesi(süzülmesi) ve
hareketlerin abartılması bana daha doğru
geldi. Fotoğraflarda görülen küvetin kullanılması da genel tabloyu tamamlayan
bir ayrıntı olurdu.
Yukarıdaki hususlar oyunu daha da iyi yapabilecek ufak
ayrıntılar, hiç bir şekilde oyunun başarısını gölgelemiyor. Havada Yüzmek'in bu
sezonun hem seçim hem de sahneleniş açılarından en iyi oyunlarından biri
olduğunu düşünüyorum. Ben çok keyif alarak seyrettim. Neriman Uğur ve Zeynep Gülmez'in oyunculuğu
için oyunu bir kere daha seyrederim.
Melih Anık
Kaynaklarım:
http://www.playbill.com/news/article/charlotte-jones-airswimming-the-story-of-injustice-toward-women-gets-its-u.-201450
http://www.theguardian.com/culture/2001/jul/18/artsfeatures.arts
https://vimeo.com/58779304
video
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder