Kosta Kortidis olaylara farklı bakan bir yazar. 'İnce' bir
görüşü var. Ayrıntıları yakalıyor. İlgi alanı sıradan değil. 'Malûlen Emekli Gökbilimci Hüseyin Çineli'nin matematiksel bir yapısı
var, metin kurgusu, sıradan olmayan bir hayâl gücünün ürünü. Yazarlık farkını
yaratan da bu bence. 'Malûlen Emekli Gökbilimci Hüseyin Çineli' Kortidis'in yazarlık
özelliklerini yansıtan bir oyun. Ben oyunu seyretmeden önce okudum. Bu yazı,
oyunu seyredecekler veya seyrettikten
sonra aklında sorular kalanlar için aydınlatıcı olursa sevinirim. Çok fazla
ayrıntı vermeden anlatmaya çalışayım.
Oyun iki perde. İlk perde ile ikinci perde arasında altı ay
var. İkinci perde ilk perdeden altı ay geride. Yâni önce sonu sonra o olayların
baş tarafını görüyorsunuz. 'Neden sıralı vermemiş?' sorusunun cevabını ararsanız doğru yerdesiniz demektir.
Kendi hayatınıza bakın. Sonuçlara bakarız çoğu zaman olayları yaşarken sonucun
ne olacağı üzerine düşünmeyiz. Planlarımız vardır, her şey yolunda
gidecektir. Oysa zaman bilmediğiniz bir
şeyleri saklamaktadır. Bu hüzünlü bir durumdur.
Yaşarken geldiğiniz noktada bir tercih yapmanız gerekir. İşte o tercih
hayat felsefenizi belirler aynı Hüseyin Çineli'nin yaptığı gibi. Oyundaki
kişilerin yaşamışlıkları, yaptıkları işler onların hayat felsefelerini
belirlemiştir. Aynı geminin yolcuları(veya kurbanları) olsalar hepsi farklı
dünyaların insanlarıdır. Ânı hepimiz farklı yaşarız. Aynı şekilde ve
zamanda ölsek bile düşlerimiz farklıdır.
'Doğum'un anlamı her zaman farklıdır.
Oyun zaman üzerine bir deneme. Zaman en zorlu bir arkadaştır, düşmandır,
dosttur, doğurur, öldürür. Ben oyunda bu duyguları buldum. Ancak oyunun bu
duygusunu (ve de dengesini) bozan bir şeyler var. Meselâ Dario Moreno 'rol
çalıyor', iki perde arasındaki matematiği ve dengeyi bozuyor. Hatta Moreno
bizim yaşımızdakilerin içinde kuvvetli bir duygu yeşertse bile tüm seyircilere
aynı duyguyu vereceğinden kuşkuluyum. Bence, Moreno şarkıları metindeki hüznü yok ediyor. Sade
bir piano müziği oyun atmosferinin kurulmasına daha çok yardımcı olurdu diye
düşünüyorum. Ben olsam Moreno'yu oyundan
tamamen çıkarırdım. Moreno oyunda fazla bir
'süsleme' olarak duruyor. Oyunun, metnin
içinde iki perde arasındaki yalın ve
sade anlatımın gücünden gelen parallelik üzerine kurulması daha iyi olurdu,
'derinliği' daha çok verirdi. Moreno ağırlığı kendi üstünde topluyor ve iki perdenin paralelliğini yok ediyor. Birinci
perdede metinden gelen dönüm noktalarının hakkının verilmiş olduğunu söyleyemem.
Birinci perde o dönüm noktalarında sahnenin duraklaması(kısa bir es verilmesi),
perde sonuna doğru ışığın gitgide azalması, gölgelerin kaybolması ve kızın girmesi ile duvar saatinin birden
hareketlenmesi gibi trüklerle bence metnin içindeki duyguya yaklaşır. Hüseyin
Çineli'nin sahneyi kurmak adına değil önceki hareketlerinin bir devamı olarak
koltuğa uzanması ve orada olan kızın karşısına oturması daha iyi olurdu. Sahne
aydınlansa, kız 'beşe kadar sayacağım' dese ve perde bitse dedim içimden. Birinci perde sonundaki doğum sancısının
oyunun en sonuna bırakılması bence daha doğru. Oyun sonunda Hüseyin Çineli'nin
duygusal tiradı şu andaki hâliyle havada kalıyor. Oysa o tirat çok anlamlı ve oyunun yeniden
tasarımı ile seyirciye geçecektir diye düşünüyorum. Bir itirazım da iki perde
başında verilen videoya. Bence oyuna ilave bir katkı sağlamıyor. Adı geçen
bilim adamının görüntüsünün yansıtılması da bence ders gibi duruyor. Belki bu
metinde olan isimlerin daha iyi
anlaşılmasına yönelik bir tercih ama anlaşılmaması da bir eksiklik değil.
Sonunda oyunda iki bilim adamı konuşuyor, dilleri de onlara yakışan şekilde
olacak. Dekorda fonun Atina Okulu'nun parçalanmasından kurulmuş olması fena bir
fikir değil. Boş çerçevelerin ikinci perdede içlerinin dolu
olması daha iyi olurdu (bence).
Afişlerde oyun için 'facialı
komedi' denmesi konuştuğum seyirci üstünde bir hayâl kırıklığı yaratıyor. Hatırlatmak isterim.
Oyunun iyi bir kadrosu var. Oyunun oyunculuktan yana bir
sıkıntısı yok. İsmail İncekara ve Alptekin Serdengeçti bence çok doğru bir oyuncu
seçimi yapıldığını gösteriyor. Her iki oyuncu tecrübelerini 'konuşturuyor'. Daha
önce de seyrettiğim Kosta Kortidis'in iyi bir oyuncu olduğu bu oyunda ortaya
çıkıyor (ya da ben yeni fark ettim diyelim). Gizem Esgin ve Tuğçe Tamer, metnin onların canlandırdığı
rollere verdiği olanağı iyi kullanıyor, rollerin hakkını veriyor. Tuğçe Tamer'e (ve de yönetmene) demek isterim
ki ben doğum sancısına yüklediğim anlamı, canlandırmada bulamadım.
İki perde de aynı kostümlerin giydirilerek ne yapmak istendiğini anlasam(zihindeki iz ve
gerçek) da Sefa Çineli, Kamuran Uzunköprülü ve Nazmiye Çineli'nin kostümlerini ilk perdede 'bir'leştirecek bir ayrıntı
aradım. En azından iki perde arasında bir fark olmalıydı sanki.
Ben her zaman yazarın kendi oyununu yönetmesinin risk
taşıdığını düşünürüm. Bence bu oyunda da yönetmen Kortidis, yazar Kortidis'e
haksızlık etmiş. Belki bir başka
yönetmen oyuna Kortidis kadar şefkatle
davranmaz bence gerekli budamayı yapıp 'kıyar'dı.
Malûlen Emekli Gökbilimci Hüseyin Çineli, seyrettiğim üçüncü
Cef Tiyatro yapımı bir oyun. Cef Tiyatro'nun tiyatroya yaptığı maddi ve manevi yatırımı ve inadı takdir ediyorum. Bu kez Aysa
ile iş birliği yapmışlar. Bence bu oyunda öncekilerde görmediğim umudu gördüm. Dışarıdan
bakanın farklı anlamlar yükleyebileceği bu oyun tartışılmayı ve konuşulmayı hak ediyor.
Seyredilmeyi de. Ama öncelikle oyuna 'facialı komedi' demekten vaz geçilsin
isterim. Diğer önerilerim ise tabii ki onlara kalmış.
Melih Anık
Oyunun künyesini internette verildiği gibi aynen veriyorum:
Türü: Facialı Komedi
Süresi: 120 dakika
Yazan, yöneten: Kosta Kortidis
Yapımcı: Zerrin Şahinkaya Ongan
Dekor tasarım: Batuhan Bozcaada
Işık tasarım: Hakan Özipek
Müzik: David Arugete
Ses: Şükrü Tümşen
Afiş, video: Mehmet Selçuk Bilge
Sanat danışmanı: Beste Bereket
Yönetmen yardımcısı: Hande Dumlu
Ord. Prof. Hüseyin Çineli: İsmail İncekara
Ord. Prof. Sefa Çineli: Alptekin Serdengeçti
Prof. Kamuran Uzunköprülü: Kosta Kortidis
Nazmiye Çineli: Gizem Esgin
Dr. Zarife Çineli: Tuğce Tamer
Süresi: 120 dakika
Yazan, yöneten: Kosta Kortidis
Yapımcı: Zerrin Şahinkaya Ongan
Dekor tasarım: Batuhan Bozcaada
Işık tasarım: Hakan Özipek
Müzik: David Arugete
Ses: Şükrü Tümşen
Afiş, video: Mehmet Selçuk Bilge
Sanat danışmanı: Beste Bereket
Yönetmen yardımcısı: Hande Dumlu
Ord. Prof. Hüseyin Çineli: İsmail İncekara
Ord. Prof. Sefa Çineli: Alptekin Serdengeçti
Prof. Kamuran Uzunköprülü: Kosta Kortidis
Nazmiye Çineli: Gizem Esgin
Dr. Zarife Çineli: Tuğce Tamer
Yazma isteği uyandıran bir tiyatro değerlendirmesi...
YanıtlaSilBir yazıyı okuduğumuzda, o yazının doğurgan olmasını, yeni yazılar okuma yada yazı yazma isteği uyandırmasını arzu ederiz. Okuduğumuz yazıların ezici çoğunluğunun doğurgan olmaması, yeni yazılar okuma yada yazı yazma isteği uyandırmaması bizi düş kırıklığına uğratır. Melih Anık'ın yazılarının doğurgan olması, yeni yazılar okuma yada yazı yazma isteği uyandırması ülkemiz için olağanüstü büyük bir olumluluk...
Hilmi Bulunmaz