Tiyatro AŞHK 2012 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
başkenti Lefkoşa’da kurulmuş. Topluluğun ilk oyunu “Hüseyin Köroğlu ile
IŞIĞA YÜRÜTEN ADAM” olmuş. Topluluğun ikinci oyunu Tatminkar Ödül 30 Eylül
2014 tarihinde Kıbrıs Tiyatro Festivali’nde seyirci ile buluşmuş. İstanbul ‘da 21 Ekim 2014 tarihinde ilk kez
oynandı. Oyunun yazarı Carole Fréchette, Ece Okay tercüme etmiş, Hüseyin
Köroğlu yönetmiş, Şenay Saçbüker ve Hüseyin Köroğlu oynuyor. Oyunun konusu
: ‘Zengin bir kadın, kendisini
etkileyecek, hislendirecek, cezb edecek bir erkek aramaktadır. Kazanana
tatminkar ödül vaat etmektedir.’ Bir adam gelir..
Yazarın feminist yanını ‘bir erkeği sevince’ diye başlayan
cümlelerde bulmak mümkün. Yazar modern dünyanın kadınlara verdiği görevin
klişelerinden haz etmediğini dolaylı olarak vurguluyor. Kadın toplumdan
uzaklaştırılmış, yalnızlaştırılmış. Hayata çok uzaktan bakıyor. Kendini (rüyalarına) kapatmış. Bir enkaz içinde
hapsedilmiş demek de mümkün. Yazar, ‘erkek toplum’un, kadına nasıl davrandığını
biliyor. Kadının ezilmesinin nasıl bıçaklı ellere neden olduğunun farkında. Bıçaklı el doğuran kadın bir kısır
döngünün ifadesi. Toplumsal yapı sorumlu, bu kısır döngüden.
Toplumlarda kadınlar onlar için kurulan cümlelerle onlara
tayin edilen rolü oynamaya zorlanıyor. Kadınlar toplumdan uzakta (‘bir
gökdelenin 33.katında’ topluma uzaktan bakarak) yarattıkları yalnızlık içinde
susamışlıklarını çeşitli oyunlarla gidermeye mahkûm oluyorlar. Oyunun erkek
kahramanları ise bir mücadele modeli olarak hayatlarını ödüller üzerine
kuruyorlar. Her iki taraf için de sonuç mutsuzluk oluyor. Oyun bana İngmar Bergman’ın ‘Scenes from a
Marriage’(1973) isimli tv serisini anımsattı.
Son bölümde erkeğin kendi hayatını yaşama isteği ve kadının içine
düştüğü panik anlatılıyordu. Erkeğin ‘kaçma’ kadının ‘koruma’ istekleri hep
var(olacak) anlaşılan.
Tatminkar Ödül’ün ilginç bir metni var. Metaforları
düşünmenizi, sonlara doğru kadının adamın ateşine baktığı sahneden sonrasını
dikkatle seyretmenizi öneririm. O sahne
oyunun başı mıdır? Oyun içinde oyun mu
oynanıyor? Oyunun sonu başına bağlanıyor olabilir mi? Bu bir rüya mı? Her ne
ise ama yazarın oluşturduğu metnin dengesi
çok sağlam ve iyi hesaplanmış. Oyuna katılan bir sepet elma ile yazarın ufkunu
anlamak mümkün. Yönetmen de bu metni, bazı cevapları seyirciye bırakarak ince bir yorumla
sahnelemiş.
Yönetmen ve dramaturg iş birliği ile bazı
değişiklikler yapılmış. Kapı anahtarının elektronik olması, kapının uzaktan
kumanda ile açılması , bıçak yerine tabanca kullanılması ufak
değişikliklerden sayılır. (Terk edilmiş bir gökdelende klasik anahtar, anahtarın atılması bence daha uygun ama) Yukarıda
bahsettiğim son sahnenin yorumunda
farklı okumalara açık metnin bu hâliyle yorumlanması ise bence metnin üzerinde iyi düşünüldüğünün bir göstergesi. Aynı şekilde sahnedeki -ikisi
büyük olmak üzere- su şişeleri, yarısı yenmiş elma(ELMA!) koçanları da metnin yorumunun tasarımda tamamlayıcısı. Oyun
sonunda büyüyen gölgeleri beğendim. Koreografi, efekt tasarımı ve ışık tasarımı
bir ekip çalışmasının ortak anlayışı içinde.
Sahneleme ile ilgili zihnimde soru işaretleri yaratan bazı
hususlara dokunmadan geçmek istemiyorum. Sahne önünde gerili olan tel oyun
boyunca keşke olmasa dediğim bir şeydi. Gerekli ama sahneyi bölüyordu. Béatrice’in
ön oyunu bana uzun geldi. İtalyan aryaların ‘acı’sının seyirciye geçtiği
hususunda kuşkularım var. Bu daha ziyade huzurlu bir atmosfer tesiri yapıyor.
Kadının, çalınan kapı zili ile birlikte son hazırlıklarını yapmasını
tercih ederim.
Uzun bir süredir başarılı oyunculukları ile beni keyiften
dört köşe yapan bir ikili seyretmemiştim. Şenay Saçbüker ile Hüseyin
Köroğlu’nun oyunculukları bana bu keyfi yaşattı. Metin, kadının tepkilerine
daha çok bağlı. Bu nedenle kadın
oyuncunun yorumu, oyunun başarısında daha etkili diye düşünüyorum. Şenay
Saçbüker karakteri yorumlarken renkli, ince
oyunculuğu ile sanki birazcık önde gibi duruyor. Ben her iki oyuncunun
da hakça bir değerlendirme ile oyunculuk ödüllerine aday olmaları gerektiğini
düşünüyorum.
Tatminkar Ödül, iyi sahnelenmiş , başarıyla oynanan bir
oyun.Oyundan çıktığımda ‘tiyatro gibi tiyatro’ dedim kendime.
Tiyatro AŞHK, afiş tasarımı, kurumsal iletişimi ve sahnesine
kadar titiz bir çalışmanın, tiyatroya saygı ve sevginin güzel bir örneği. Yolu
açık, kalıcı, alkışı ve bereketi bol olsun.
Melih Anık
Not: Keşke bütün 'çıkartma'lar hep böyle sanatla dolu olsa..
Künye:
Yazan: CAROLE FRECHETTE
Çeviren: ECE OKAY
Yöneten: HÜSEYİN KÖROĞLU
Dramaturgi: DİLEK TEKİNTAŞ
Sahne Tasarımı: HÜSEYİN KÖROĞLU
Koreografi: ÖZGE MİDİLLİ
Efekt Tasarım : ERSİN AŞAR
Işık Tasarım: CENGİZ ÖZDEMİR
Afiş: DİDEM İNCESAĞIR
Oyuncular: ŞENAY SAÇBÜKER, HÜSEYİN KÖROĞLU
Yönetmen Yardımcısı: ARDA ALPKIRAY
Asistan: ALARA KÖROĞLU
Fotoğraflar: ÖZGÜR COBUTOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder