Tarih
1483-1485 yılları arasında kral olan III.Richard İngiltere’nin ‘Plantagenet’
Krallarının sonuncusudur. Naipliğini yaptığı
V.Edward’ın yerine geçmiş,
yerini (istemeye istemeye) Tudorların kurucusu VII.Henry’e bırakmış. VII.Henry (Tudor), III. Richard'ı 22 Ağustos
1485'te Bosworth Field Çarpışması'nda yenerek öldürmüş. Bosworth Field Çarpışması, Güller Savaşı’nın sonu. Güller
Savaşı, İngiliz tarihinde 1455-1485
yılları arasında gerçekleşen iç savaştır. Savaşa bu adın verilmesinin nedeni,
savaşa neden olan York Hanedanının
armasının beyaz gül, Lancaster Hanedanının
armasının üzerinde ise kırmızı gül olmasıdır.(Wikipedi)
Shakespeare oyunu 1592-93 tarihlerinde yazmış. O tarihlerde İngiltere, Tudor sülalesinden Kraliçe
I.Elizabeth’in hükmü altındadır.
Shakespeare’in kaynağı, Tudor
propagandası yapan Thomas More’un(1478-1535)
‘The History of King Richard III’ isimli kitabıdır. Shakespeare çok
temkinli bir adamdır. Christopher
Marlowe’un 29 yaşında sır ölümü ile Thomas Kyd’in düşüşünü ve tüm parmakları kırılmış ölüsünü hiçbir zaman
unutmamıştır. Bu nedenle Tudorların yendiği III. Richard’a Tudor hükmü altında
bakışında, içinden geçtiği tarihin önemli olduğu söylenir. Belki de
III.Richard’ın anti-kahraman oluşunun nedeni budur. Belki de Shakespeare’in
III.Richard’ı hem bedenen hem de ruhen bu kadar çirkin yapmasının nedeni odur.
Shakespeare I.Elizabeth'i üzmek istememiştir. Aslında üzmeye cesareti de yoktur.
Oyun IV. Edward ın ölümü (1483) ile başlar, V. Edward’ın kısa krallığını(1483 Nisan- Haziran) geçer; oyun başında Gloucester Dükü sonunda III.Richard ismi ile kral olan kahramanımızın 1485 Ağustos’unda Bosworth Field Çarpışması sırasında ölümü ve VII.Henry’nin kral olmasıyla biter. III.Richard Shakespeare’in daha önce yazdığı VI.Henry oyununda(1589-1590) Gloucester Dükü olarak arz-ı endam etmiştir.
Shakespeare’in korkusu belki de onu aşırıya sürüklemiş
olabilir. III.Richard’ı sahneye
çıkarırken her olanağı kullanmıştır. Shakespeare III.Richard’ında ‘dil’ çok
önemlidir. Zira III.Richard, ortama ve duruma göre amacına ulaşmasını
sağlayacak en uygun dili bulur ve kullanır. Kimi zaman ikna için kimi zaman
tehdit ve sindirme için. Kolaylıkla yalan söyler. Oyunda pek çok kez geçen yaban domuzu III.Richard’ın
sembolüdür. Ehlileştirilemeyen ve şiddeti kontrol edilemeyen bir hayvandır.
Döneminin seyircileri için algısı çok kuvvetlidir. Doğa üstü olaylar, rüyalar oyunda çok önemli
bir yer tutar. Savaştan bir gece önce ortaya çıkan hayaletlerin pençesinde içindeki kötülüğü ve korkusunu dışa
vurur. Rüyalar karakterlerin iç dünyasını korkuları öne çıkarırken III.Richard
da tanıtılmış olur. Hatta nedamet getirir gibidir. III.Richard Shakespeare’in
en kanlı oyunlarından biridir. Şiddet en önemli ögedir. III.Richard acımasızdır. Hedefine varmak için
gözünü kırpmadan öldürtür.
Yukarıda belirttiğim hususlar dikkate alındığında III.Richard’ı tarihsel gerçekliği olan bir oyun gibi seyretmemek gerekir. Zaten
bugün dünyada III.Richard’ı aklamaya çalışan bir takım toplum örgütleri de
vardır. Bu ışığın aydınlattığı
III.Richard’a bir de Tiyatro-Dor’un penceresinden bakalım. Yönetmenin rejisi
size ne yapmak istendiğini ortaya koyacaktır.
Yönetmen Murat
Şen’in Rejisinden Anladığım
Murat Şen’in yapmayı hedeflediği şeyleri şöyle anladım:
Shakespeare’in ikinci en uzun oyunu olan III.Richard’ı kısaltmak, olay akışına
öncelik vererek akışı hızlandırmak. Seyircinin İngiltere’nin tarihi içinde
kaybolmasını önlemek, oyunla vermek istediği mesajı anlamasını
temin etmek. Yalın bir ifade ile basitleşmeden anlatmak. ‘Shakespeare zor
anlaşılır’ algısını kırmak. Mesajı masalsı bir söylem ile vermek. Ayrıntılarda
kaybolmadan ama ayrıntılara hassasiyet göstererek ‘bu çağda Shakespeare oyunu nasıl olmalı’yı
örneklemek. Tarihi gerçeklikten ziyade
önündeki engelleri ortadan kaldırarak her şey mubah anlayışıyla iktidara giden
hırslı bir adamın portresini çizmek. Bunu yaparken de III.Richard’a boyun eğen çevresini vurgulamak. Eninde sonunda
da tiranlar da bir gün ölecektir demek. Tiyatro-Dor’un ifadesi ise şu: Oyun, ‘şaibeli
adli ve mali soruşturmaların gündemimizi işgal ettiği bugünlerde dikkat çekici
bir bakış açısı sunuyor.’
Yönetmenin
düşüncelerini sahneye aktarırken yaptıkları da şunlar:
Oyuna bir ön oyun
eklemiş. ‘1001 Gece Masalları’nı çağrıştırıyor. Bir dans eşliğinde sunuluyor bu
giriş.( Sanıyorum kaynağı şu replik:"Savaş
toplantılarımız cümbüşlere,korkunç adımlarımız yumuşak rakslara döndü"
III.Richard)
Masal İbrahim Peygamber’in oğlu İsmail’i kurban edişi
hikâyesine bağlanmış. Oyunun sonunda, başta açılan parantez kapatılarak
insanların nasıl ‘kahraman’lar yarattıklarına dokunuluyor.(‘Canımız
başımıza feda olsun’) Bir anlamda kahramanları(ve de tiranları) yaratanın halk
olduğu vurgulanıyor. III.Richard’ın tiradındaki ‘Savaş çığlıklarımızın yerini eğlenceli toplantılar aldı’ repliği
ile maskeli baloya geçiş yapılırken
oyuna giriliyor. Bu sahne ‘yalan dünya’yı
ortaya koyuyor. İki sahnenin düşünsel
düzeyini beğendim ama uzun olduğunu
düşünüyorum. Oyuncuların ön oyunu, seyircilerin arasından seyretmesi de epik
bir öge. ‘Bizler oyuncuyuz’
Genel olarak şunu söylemeliyim. Murat Şen, Shakespeare oyununu akıcı ve anlaşılır kılmak adına metinde değişiklikler yapmış. Kendi metnini oluşturmuş. Başkalarının eserlerini kullanan Shakespeare bunu anlayışla karşılar sanırım. Murat Şen olayları III.Richard'a anlattırarak süreklilik sağlamış. Shakespeare'i klâsik hâliyle sevenlerin memnun kalmayacağını sanıyorum. Zira tiradların tadı kaçmış. Ancak Shakespeare'i sıkıcı bulan bir yeni neslin var olduğunu da unutmamak gerek. Ben yapsam bu yolu seçerdim ama tiratları bu kadar kısaltır mıydım emin değilim.
Oyunda iktidar savaşı , satranç oyununa bağlanmış. Bu nedenle
dekorda satranç oyununun kale, şah, fil
ve at taşları kullanılmış. Bu dörtlünün
yerleşimi ve renkleri aynı zamanda bir perde oluşturduğu için resim, fotoğraf ve videolar onun üzerine
aksettirilmiş. (En son sahnede öndeki kalabalık arka tarafı kapatıyor.)
Birdenbire savaş sahnelerinde yansıtılan satranç tahtasının daha önce bir
hazırlığı olmalı diye düşünüyorum. Örneğin sahneye satranç tahtasının yansıtılması gibi. Şah taşı üzerine kilise
vitrayı yansıtılarak kurulan kilise bağlantısı güzel bir düşünce. Satranç taşları üstüne
III.Richard’ın öldürdükleri kişilerin resimlerinin yansıtılması da güzel.
Böylelikle III.Richard’ın iktidar uğruna taşlarını bir bir feda ederek ‘Pirus
zaferi’ne yürüdüğü iması yapılmış.
Kostümler titiz bir
seçim yapıldığını gösteriyor. Çağdaş kostümler, karakterleri hemen seyirci
algısına yerleştiriyor. Saat, tabanca, cep telefonunun kullanımı da oyunu
bugüne getiriyor.
III.Richard bedensel
kusurlu biri. Kamburlu, bir kolu ve
bacağının sakat olduğu söyleniyor. Bulunan iskeletinde omurgasının kıvrık
olduğu görülüyor. Murat Şen bu özelliği
öne çıkararak oynuyor. Bedensel deformasyonun III.Richard’ın karakter deformasyonuna bağlanması
, kötülüğün dışa vurumu olarak yansıtılması oyunla ilgili yerleşmiş bir algı.
Tiyatro-Dor’un sahnelemesinde III.Richard’ın çevresindeki herkes de bir türlü
sakat. Kimi sekiyor, kiminin kamburu var, kiminin boynu eğri, kimi ellerini
kullanamıyor. İyi bir fikir. Zira bu
III.Richard, yanındakileri de kendine benzetiyor ya da benzemeye zorluyor. Ancak benim önerim
III.Richard dışındaki karakterlerin onun yanında onun gibi olmaları ama yalnız
kaldıklarında sakatlıklarından sıyrılmaları. Onun yanında
olanların III.Richard’ın egemenlik
alanından çıktıklarında kendileri olduklarının gösterilmesinin bana daha doğru
geldiğini söylemek isterim. III.Richard’ın yerine geçen Richmond’un da sekmesi 'iktidar sakatlar' mesajı mıdır
bilmiyorum? Annenin evlâdına ağlayışı sırasında ölen çocuk fotoğraflarının yansıtılmasını çok gerekli bulmadım ama tiyatronun 'hatırlatma' görevini düşünerek karşı da çıkmam. Zaman akışının iç anonslarla verilmesi, Richmond’un
III.Richard’ın kırmızı ceketi renginde yelek giymesi ayrıntılarda dikkati gösteriyor. Oyunun en meşhur
repliğinin (‘Bir ata krallığım’) satranç atına bağlanması da değişik bir yorum.Oyunun duruşuna uygun buldum. Murat Şen, savaşı da kılıçsız vermiş zaten. Tiratlar kılıç yerine
kullanılmış. Tümüne katılmıyor olsam da
oyunla ilgili uzun uzun düşünülmüş ve çalışılmış olmasına çok değer veriyorum. Oyunun iki
afişinden (afiş tasarımı: Irmak Susup) birinin Kevin
Spacey’in III.Richard’ından esinlenmiş olmasını ise sevdiğimi söyleyemem.
Oyun sırasında tuttuğum notlara baktığımda başlarda bir
yerde ‘radyo tiyatrosu’ diye
yazmışım. Gerçekten de arada kullanılan müziklerle de desteklenen tüm oyunun
bir radyo tiyatrosu mantığında kurgulanması bir tesadüf mü yoksa oyuncuların
pek çoğunun seslendirme kökenli olmasından mı ileri geliyor? Özellikle
ön oyun bittikten sonra oyunu bir süre gözlerim
kapalı kulağımla seyrettim. Size de öneririm. Çok keyifli. Türkçe
çok güzel bir tonlama ile konuşuluyor. Yaratılan bu nostaljik duygu belki 'seslendirmeye' bir saygı duruşu..
Oyun dergisi yoktu, internet sayfasında da kimin hangi rolü
oynadığını bulamadım. Bu uygulamayı sevmiyorum. Daha az tanınanlara haksızlık
yapılıyormuş gibi geliyor. Oyunculuğunu beğenmediğim kimse olmadı.
Oyunun dekor ve
kostümü(Sahra Kınay) oyunun reji anlayışı ile uyum içinde, temiz, titiz. Kostümler karakterlerin kolay algılanmasını sağlıyor. Murat Şen’in -başka bir isim
verilmediğine göre- hanesine yazılacak
olan dramaturjisi, rejisi ve oyunculuğu ile birlikte oyunun dekor ve kostümünün
de ödüllerde kendisinden bahsettirecek bir yer bulacağını düşünüyorum.
Seçilen müzikler güzel ama dağınık geldi bana. Derlemenin sorumlusu da bilinmiyor. Murat Şen’e yazalım. Türk Marşı
ile bitişi ise anladım da anlamadım.
Işık( Erkan Kalkan ) ihtiyacı karşılıyor ama özel değil.
Tiyatro-Dor’un III.Richard’ı Shakespeare oyununun çağdaş sahnelemesine
iyi bir örnek çalışma. Örnek görmek isteyenlere, gençlere, Shakespeare’i şimdiye
kadar ‘ağır ve anlaşılmaz bulanlara’ ve her şeye rağmen 'klâsik Shakespeare' sevenlere tavsiye ediyorum.
Melih Anık
Künye:
III. RICHARD
YÖNETMEN: Murat Şen
ÇEVİRMEN: Berna Moran
SAHNE VE KOSTÜM TASARIMI: H.Sahra Kınay
IŞIK TASARIMI: Erkan Kalkan
AFİŞ TASARIMI: Irmak Susup
YÖNETMEN YARDIMCISI: Sebahat Demirhas
OYNAYANLAR: Umut Aksoy, Ekin Tekelioğlu, Murat Şen, Yaşar
Kemal Habiboğlu, Murat İlgar, İsmail Yıldız, Suzan Acun, Mustafa Çolakoğlu,
Füsun Özgeç, Ziya Çiçek, Erkan Kalkan, Zehra Erkuş
Kaynak
III.Richard – (Çeviren:
Özdemir Nutku) Türkiye İş Bankası yayını)
Kral III.Richard(Türkçesi:Ali
H.Neyzi) Mitos-Boyut
VI.Henry
(Çeviren: Hamit Çalışkan) İmge Kitabevi
Shakespeare ve Hamlet
(Mîna Urgan) Yapı Kredi Yayınları
Peirui Su,
"Method Acting and Pacino's Looking for Richard" page 2 of 8
CLCWeb: Comparative Literature and Culture 6.1 (2004): http://docs.lib.purdue.edu/clcweb/vol6/iss1/9
Richard III: Victim
or Monster? By Harold Bloom
Plantagenet Hanedanı
http://tr.wikipedia.org/wiki/Plantagenet_Hanedan%C4%B1
Tudor Hanedanı http://tr.wikipedia.org/wiki/Tudor_Hanedan%C4%B1
Tiyatro-Dor http://www.tiyatrodor.com/#!gallery/cff9
Görseller:
İskelet fotoğrafı: http://www.abc.net.au/news/2013-02-04/researchers-confirm-skeleton-is-that-of-richard-iii/4500598
III.Richard portresi(16.yy) : http://en.wikipedia.org/wiki/Richard_III_of_England
Sonradan eklediğim için yorum olarak yazdım:
YanıtlaSilPropeller'dan seyrettiğim III.Richard kan akıtan, korku salan sertlikte idi. Vahşetin kokusu sahneden taşıyordu demek mümkün.
Tiyatro-Dor Shakespeare'in kanlı bir oyunu olmasına rağmen şiddet sahnelerini çok abartmamış.Zaten şiddet içinde yaşayan bir topluma şiddeti anlatmak tuhaf gelmiş olabilir.