Mario Fratti, 1927 İtalya doğumlu bir yazar. 1963 den beri Amerika Birleşik Devletlerinde yaşıyor. 33 oyunu 19 dilde yayımlanmış ve 600 tiyatroda sahnelenmiş.
Kafes 1963 de yazılmış , 1966 da sahnelenmiş ilk kez.
Rakamlara bakarsanız Fratti dünyanın çok önemli bir yazarıdır. Hatta bazıları onun tiyatro dehası olduğunu söylüyorlarmış.
Kafes , rakamları doğrulamayan bir oyun.
Fettan kadının aşığına, kocasını öldürtmesi yeni bir hikaye değil. Basında bir 3.sayfa haberi. Ama oyunda vurgulanacak ana husus bu değil . İlginç olan “kafes”e yapılan metaforik gönderme. Kafes görünür ya da hissedilir. Herkes bir şekilde kafes içinde. Hatta beyinler kafesli.
Metni sorunlu bir oyun , salt bir metafor, kafes içinde çekilmiş birkaç kare resim için sahnelenmeli mi ? “Oturmamış” karakterleri, zorlama diyalogları ve inandırıcı olmayan bir söylem ile temellendirilmiş bir oyun neden seçilir?
Küreselleşme karşıtı ve anti-emparyalist Fratti’nin ilginç tarafı ünlü isimlerin peşine takılması . Dokuz , Fellini’nin 8,5 Hafta isimli filminden hareketle yazılmış Altı Tutkulu Kadın’ın müzikal uygulaması. Che Guavera isimli bir oyun var. Son eseri Chavez üzerine olacakmış. “Berlusconi üzerine oyun yazacak mısınız” sorusuna “Hayır. Ben hak eden şeyler üzerine yazarım” demiş . Amerika’nın Irak’ı işgali üzerine yazdığı son oyununu telif hakkı almadan dünyaya armağan etmiş. Çehov’u hatırlatan Üç Kız Kardeş isimli bir oyunu daha var.
Kafes de Çehov üzerine kurgulanmış bir oyun. Hatta sanki oyun, önceden çıkarılmış Çehov’a ait bilgi, hikaye, not , diyaloglarla birbirine bağlanarak oluşturulmuş. Bana öyle geldi ki yazar önce Çehov bilgilerini derlemiş sonra lafı ona bağlamak için dolanıp durmuş.
Çehov…Çehov…
İşte bazı örnekler :
“1.Genç- Ve birkaç ay içinde üstat…Senin de Herkül’ünkiler gibi kasların olacaktır.Ha aklıma gelmişken üstat.Ne zaman doğdunuz?
Christiano-1978
1.Genç-Ne rastlantı.Herkül de öyle.Söylesene ona.
2.Genç-Doğru ben de on yedi ocak 1978 de doğmuşum.
Christiano- On yedi Ocak mı? Ne tuhaf.17 Ocak 1860’da kim doğmuş biliyor musun?
2.Genç- Elbette..(doğru dürüst telaffuz edemeyerek) Çeçkov. Düğün,Üç Kız Kardeşin Bahçesi’nin yazarı. O söyledi bana.(Arkadaşını gösterir)”
Sanki oyunun başında sahneye sokulan bu iki genç adam salt bu dialog için var sahnede. Lafı doğum tarihinden Çehov’ bağlamak için.
Devam edelim :
“1.genç- ve onların tümü en az bir kere kesinlikle –ayna onların kötü kederlerini….
Christiano-“Ayna”(ezberden ve kendinden geçmişçesine okur)…..”
Ayna kelimesinden çağrışımla Ayna hikayesine..
Chiara “oysa bir kadın,kendisini çok seven ve onun uğruna öldürmeyi göze alan bir adama asla ihanet etmez”dediğinde , Christiano hemen bir Çehov hikayesi bulur “Seven bir Kadın”..Ve hikayeyi okur.
“Sergio-…elbette her insan kendi hayatını ve mutluluğunu bina eder.
Christiano-Yanlış(ezberden okur)Bu sadece bir diş ağrısı,ya da dırdır ederek bir adamın mutluluğunun içine eden bir kaynana demektir.Mutlu Adam öyküsünden..”
Christiano , uzun bir toplumcu tiradı “En akıllı soruları Çehov’un yazdıklarının Rus devrimini başlatıp başlatmadığıdır” ile bitirir ki bu,yeni bir soru ve dialog yeşertsin. (“Oğlanın aklı fikri Çehov’da onun için” diyenler olacaktır kuşkusuz!)
Christiano “İlanlar beni ilgilendirmiyor” diye başlar ve yerdeki gazetelerden başlıkları okur. Bu başlıklar ahlaksızlık,görev ihmali,doktorların gereksiz ameliyat yapması, LSD kullanımı, açlıktan ölen çocuklar, işgal altındaki Irak’daki çarpışmalar dahil ölüm ve savaş haberleri üzerinedir.Ve Christiano lafı gene “Korku insanı mahveder “diyerek Çehov’a getirir, “Korku” hikayesinden bir bölüm okur.
Fratti’nin “toplumcu eleştirisi” de gazete başlıklarını okumakta kalmış Kafes’de.
Oyun karakterleri -hiç beklemezsiniz ama- birer Çehov uzmanı kesilirler konuştukça.
“Biraz” Çehov okuduğunu söyleyen Sergio “Çehov’un dünyası böyledir.Trajik ve umutsuz” diye ahkam keser ve de Christiano için “Muhtemelen kişiliğini onda buluyordur” şeklinde bir teşhis yapar.
Çehov’u ve tüm kadınlarını ezbere bilen Christiano bir kadın tarafından kandırılır. Christiano, Çehov’un “Hoppa Kadın”ını , “Eczacının Karısı”nı bilmiyor olamaz.
Kafes
Kendi kafesini inşa etmiş ve kendini hapsetmiş olan Christiano’nun ihtiyaçlarını karşılayan annesidir.
Anne oğlunun o kafesten çıkmasını ister, Christiano’nun kafes dışına attığı anahtarı ona verir , çıkması için yalvarır ama oğlunu ikna edemez ama kafesin kilidini de açmaz. (Nedense) Anahtar üzerine konuşmalar yapılır, “Al , sen aç … ” vb gibi. Anahtar Christiano’ya verilir o dışarı atar. Kilitli olmak , nedeni anlaşılmayan bir fiziksel gerçekliktir. Kendini izole etme kararlılığında olan birinin kilide mi ihtiyacı vardır ? Onu zorla çıkarmak gibi bir durum da söz konusu değildir.
Christiano’nun izolasyonu onun ihtiyaçlarını gören aile fertlerine bağlıdır ve aile fertleri onun ihtiyaçlarını karşılamasalar o da izolasyonu sürdüremez. Eğer kendini öldürme niyeti yoksa -ki yok gözüküyor- kendini içine soktuğu izolasyon başkalarının iyiniyetini suistimal etme üzerine kurulmuş şımarık bir ruh halidir. Bunu anlamak da kolay değil.
Kafes içinde olmak iyi bir metafor ama “Fratti’nin kafesi” anlamlı bir temelden yoksundur.
Diğer
3 yıldır kafesten dışarı çıkmamış Christiano televizyonu kırdığı için evde televizyon yoktur. Ayni evi paylaşan anne,erkek ve kız kardeş ve gelin -“duruş”larına bakarak inandırıcı olmasa da- Christiano’nun tercihine uymuşlardır.
Kocasına “annem senin cenazeni görmek için dayanıyor” diyebilen Chiara karşısında “Güçlü, kaba ve otoriter” diye tanımlanmış Pietro, bu sözlere düşmanlık dolu bakış atar sadece.(Bir tokat atacağına…)
Oyun metninin başındaki “Kişiler” bölümünde “Christiano: Kişiliğindeki derin korku ve güvensizlik duygularını , dışa yönelik düşmanca ve aşağılama tavırlarıyla gizleyen,şair ruhlu ve duygusal ,genç bir adam” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlama bir hikaye içinden alınmış gibidir ve oyun yazmada çok sık rastlanan bir durum değildir. Fratti , sözlerinden anlaşılmayacağını bildiği için bu açıklamayı yapmış diye düşünüyor insan.
Oyun üzerine örnekler çoğaltılabilir. Tiyatro dehası diye adlandırılan Fratti herhalde Kafes ile başlayan yolculuğunda , yaza yaza o mertebeye yükselmiş.(!)
Bu çerçeveden bakınca bu oyunun seçilme nedeni benim için meçhul . Keşke “deha”sını gösteren bir oyunu seçilseymiş.
Genç Tiyatro
Kafes, Genç Tiyatro ürünü . 1975 doğumlu bir tiyatrocunun (Ali Gökmen Altuğ) ,İ.B.B. Şehir Tiyatroları’nda yönettiği ilk oyunmuş. Daha önce 6 oyun yönetmiş.
Şimdi “Gençliği” nerede aramalı ? Yönetmenin İ.B.B. Şehir Tiyatrolarında yönettiği ilk oyunu olmasında mı ? Yönetmenin yaşında mı? Oyuncuların yaşlarında mı? Oyun olarak yığınlarca defosuna rağmen ilk oyunlardan biri olmasında mı ? Yazarın Türkçedeki ilk oyunu olmasında mı ? Nerede?
Eminim ki ilk oyununu Fratti’den daha iyi yazan bir yerli yazar bulunabilirdi. Kafes'in sahnelenmesi kaynakların boşa harcanmasıdır ve de başkasının hakkını yemektedir.
Oyunculuk
Garip gelecek ama seyrederken “tuhaf” gelmeyen bir oyun, Kafes. Kafes’de TV dizilerinin “uyuşturucu” etkisi var. Eminim ki şu ana kadar beğeneni de olmuştur. Ama düşünmeye başlayınca (hele bir de okursanız) tutulacak yeri çok az.
Sahnenin “başarısı” ise oyuncuların eseri.
Kabare’deki performanslarından memnun olmadığım Senan Kara(Chiara) ve Mert Turak (Christiano) oyunculukları ile bu başarıya önemli katkı veriyorlar. Ama benim bu oyunda dikkate sunmak istediğim oyuncu Caner Çandarlı.(Pietro)
Oyundaki müzik ve efekt(Ersin Aşar) çok iyi.
Oyun temposunu bulmakta zorlanıyor. Bulduğu zaman da ilk perde bitiyor. İkinci perde ile yeniden ama daha çabuk toparlanıyor. Bana kalırsa -sahnede kalmaya devam edecekse- oyun kısaltılmalı ve arasız oynanmalı. (Ama kısaltacağız diye 1.Genç’in , ikinci perde başındaki “3.madde”sini budamayın lütfen!)
Yukarda yazılanların önemsiz olduğunu düşünüyorsanız gidin görün. Ne de olsa tiyatrodur!
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder