Oyunu, övgülerin yatışmasını bekledikten sonra seyrettim.
Ben seyrettiğimde Yarkın Ünsal'ın
oyunculuğu ödüllere lâyık görülmüştü. Oyun hakkında pek çok yazı yazılmıştı. Oyun
hakkında yazılanları okudum. Aynı coşku, yazanları büyülemişti sanki. Doğrusu oyundan
çıktıktan sonra beni de coşturan duyguların yatışmasını bekledim bu yazıyı
yazmadan önce. Belki bu yazıyı
yayımladığım zamanlarda iki yıldır sahnelerde olan oyun son gösterilerini
yapmakta olacak. (Aslında devam etsin isterim.) Olsun bu oyunla ilgili benim de
yazım kalsın geleceğe. Bazı yazıları, unutulmayan oyunlar unutulmaz yapar.
Oyunun çarpıcı etkisi kuşkusuz ki Yarkın Ünsal'ın önce şok
eden sonra kendine hayran bıraktıran oyunculuğundan kaynaklanıyor. Bu oyunculuk düzeyinin arkasında aylar süren çalışma
olduğu çok açık. Koreografinin(Uğur Can Arıkan) başarısını da vurgulamak
gerekiyor. Abartıya kaçmadan, ayrıntıları ıskalamadan, başkalarının sözlerine
aldırmadan, yüksek enerji isteyen bu rolü başaracak az oyuncumuz var. Ancak mesleğinize olan olağanüstü tutkunuz
bunu bu düzeyde yaptırabilir. Bu rolün bu düzeyde başarılmasının bir de kötü
tarafı var elbette: Sıradaki rolün yaratacağı baskı. Dilerim Yarkın Ünsal Olympos dağının zirvelerinden normal
insanların arasına oksijenini kontrol ederek geri döner. Eminim ki o önüne çıkacak yeni rollerde de
aynı tutkuyu sahneye koyacaktır. Türk Tiyatrosu'nun böyle bir oyuncuya sahip
olması şanstır.
Sevtap Özaltun ve Cansu Fırıncı, Yarkın Ünsal resitalinin
altında kaybolmadan oynuyor. Zaten onların oyunculuğu bu kadar iyi olmasa Son
Zenne bu kadar keyifli bir seyir olamazdı. Nesime ve Şahin, hikâyenin
inandırıcılığını sağlayan karakterler olarak yorumlanmış.
Ben oyunu CKM'de
seyrettim. Oyunun özgün mekânı(dekor ve kostüm tasarımı: Oğuz Şahin)
Bo Sahne'de nasıldır bilmiyorum. Gönül istiyor ki sahnelerimiz turnedeki oyunlara özgün düzenlerini uygulama imkânı verecek şekilde olsun. Sanıyorum Bo Sahne(ve diğer topluluklar) dekor ve mizansenleri değişik mekanlardaki sahnelere göre yeniden düzenlemk zorunda kalıyor. Ben CKM'den edindiğim izlenim çerçevesinde oyunun mekânı daha farklı düzenlensin, Zenne'nin dans sahneleri seyirci arasına kurulsun isterdim. Bu seyirciyi oyunun içine alacaktır. O takdirde Zenne'nin odasının sığınak anlamı daha iyi vurgulanacaktır. Ayrıca Şahin ile Zenne arasında geçen son sahne görünür olacaktır. Zenne'nin gizli odasını bir perde saklıyor. Bunun Şahin'in saldırganlığı karşısında cılız kaldığını düşünüyorum. Döner platform üstünde kurulu bir kapısı olan duvarlı bir oda daha iyi olurdu.
Bo Sahne'de nasıldır bilmiyorum. Gönül istiyor ki sahnelerimiz turnedeki oyunlara özgün düzenlerini uygulama imkânı verecek şekilde olsun. Sanıyorum Bo Sahne(ve diğer topluluklar) dekor ve mizansenleri değişik mekanlardaki sahnelere göre yeniden düzenlemk zorunda kalıyor. Ben CKM'den edindiğim izlenim çerçevesinde oyunun mekânı daha farklı düzenlensin, Zenne'nin dans sahneleri seyirci arasına kurulsun isterdim. Bu seyirciyi oyunun içine alacaktır. O takdirde Zenne'nin odasının sığınak anlamı daha iyi vurgulanacaktır. Ayrıca Şahin ile Zenne arasında geçen son sahne görünür olacaktır. Zenne'nin gizli odasını bir perde saklıyor. Bunun Şahin'in saldırganlığı karşısında cılız kaldığını düşünüyorum. Döner platform üstünde kurulu bir kapısı olan duvarlı bir oda daha iyi olurdu.
Oyunun
müzikleri bir tasarım sonucu çıkmamış
anlaşılan. Son Zenne şarkısının Zümrüt Şahin'e ait olduğu, bir şarkının da
Hümeyra'dan("Gidemediklerimiz") alındığı belirtilmiş. Müzik ihtiyaç
gideriyor ama böyle bir oyuna bütüncül bir müzik tasarımı gerekirmiş diye düşünüyorum.
Işık (Onur Alagöz) seçilen sahne düzenine göre ön ve arka sahneyi ayırmış. Bunu da iyi yapmış. Kostümler en kısa yoldan karakterlerin çizilmesine yardım ediyor. Işık ve kostümde yapılanlara tasarım demek fazla olur.
Kafama takılan bir konu da oyunun ismi. Seyretmeden önce "Son
Zenne" ismi zihnimde değişik çağrışımlara yol açmıştı. Seyrettikten
sonra oyunun isminin, oyunu doğru yansıtmadığını söylemeliyim. Bo Sahne'nin Son Zenne'si "zenne" değil ve "bu zenne" de bu dünyada "son"
değil. Uluslararası tiyatrolarda da görülmüş ve
bizim tiyatromuzun da geleneksel
ögelerinden olan "zenne", "kadın rolüne çıkan erkek
oyuncu"dur. Aslına bakarsanız "son"lanmakta olan geleneksel
tiyatromuzun "zenne"sidir. Bu ayrıntının oyunun seyir keyfini
azaltacağını düşünmüyorum ama yeni nesiller için yanlış bir bilgiye neden
olmaması için bu notun düşülmesi
gerekiyor.
Son Zenne'nin
maddi imkânların sınırına takıldığını ve bu nedenle dar bir ufuk içinde kaldığını sanıyorum. Oyunun uluslararası alan için daha büyük bir
potansiyel taşıdığını görüyorum. Dileğim Son Zenne'nin daha çok daha çok
seyredilmesi ve Bo Sahne'nin uluslararası için düşünmeye ve araştırmaya başlamasıdır. Böyle bir oyunun sadece yerli
seyirciye ulaşması yazıktır, Türk Tiyatrosu için kayıptır. Ey seyirci oyunu seyret.
Melih
Anık
n'aber melih? bi yoklayayım didim seni araya fazla zaman sokşturmadn.. aklımdasın ha! keçi sakala devam, bakıyorum. yaksr melih efendiye. sçs kib aeo
YanıtlaSilSen KORKAK, ŞEREFSİZ, YÜZSÜZ, AHLÂKSIZ VE BOYNUZLU BİR YARATIKSIN!
Sil