Daha önce "Bir Picasso
Lütfen" ve "Bana Bir Picasso Gerek" isimleriyle oynanan Jeffrey
Hatcher'in "A Picasso" isimli
oyunu şimdi Tiyatro Dor tarafından Eda Söylerkaya'nın tercümesi ile
"Bir Picasso" ismiyle sahnelendi. Oyunun yazarı Amerikalı ve 1957
doğumlu. "A Picasso" 2005 tarihli bir oyun.
Oyun tarihsel bir gerçeğin üstüne kurgulanmış. Hitler 1933 yılında
idareyi eline aldıktan sonra parti içinde bir yıl "dejenere sanat"
tartışılmış. Esas olarak Almanlardan nefret ettiği düşünülen sanatçıların
yarattığı modern sanat eserleri Nazilerce "dejenere" sayılmış. Hitler bu
eserlerin kendi hükümdarlık alanı içine sokulmaması için toplanmasını ve hatta ortadan
kaldırılmasını emretmiş. Binlerce eser toplanmış, Yıllar süren bu süreçte eser
sahipleri sanatçılar zor zamanlar, tâkibatlar geçirmiş, baskı altında kalmış. Bazıları
ülkelerinden kaçmış, bazıları sürgün edilmiş bazıları da intihar etmiş. Eserlerinin
yok edilmesi de tarihin kara yüzünü oluşturmuş. Bu eserlerin aşağılanmasına
yönelik bir kaç sergi açılmış. Bazı eserler yakılmış. Bir kısım eserler
müzayedelerde satılmış. Bu arada Nazi ileri gelenleri toplananlar içinden bazı tabloları kendilerine ayırmayı da ihmal
etmemişler. İşte "A Picasso", o sürece bir bakış atıyor ve bazı
tabloların Picasso'ya aidiyetini
saptamak için bir resim uzmanı ile Picasso arasında geçtiği kurgulanan gerilimli
iki saatin hikâyesini anlatıyor. Picasso'nun sorgulanması giderek sorgucunun
sorgulanması ve itirafları hâlini alır. Sorgucu ve sorgulananın ortak tarafı
sanat, onları hem birleştirir hem ayırır. Jeffrey Hatcher, sağlam bir tekst yazmış. İki
kişi arasında gidip gelen denge seyirciyi de içine alıyor. Sanatçının kendi
sanatı ile olan ilişkisi, baskı karşısında sanatçının gücü, Picasso'nun
şahsında ortaya konuluyor ve seyirciye
düşünme fırsatı veriyor. Sanattan ne ister bu iktidarlar? Ne alıp veremedikleri
var? Neden tektipleştirmek isterler sanatı? Tarihten de mi ders almazlar? İşte
bak ey tiran sen gittin sanatçı ve sanatı yaşıyor.
Murat Şen kendini bize "El Bohem-Fikret Mualla" ile
hatırlattı önce. Onu biz yaptığı seslendirmelerle çok yakından tanıyormuşuz
meğerse. Sonra bir III.Richard yaptı. Esas mesleği tiyatroya döndüğüne memnun
olduk. Bir özel tiyatronun imkânları içinde doğru dürüst işler yapılabileceğini
gösterdi. "Bir Picasso" bu dönüşün üçüncü oyunu. Bu da gerek oyun
seçimi gerekse tiyatro olarak belli bir çizgiyi ve düzeyi sürdüren bir oyun.
Çok iyi oynanıyor öncelikle. Suzan Acun ve Murat Şen iyi oyuncular. Seslerinin
ahengi ve kelime ve de cümlelere tonlamaları ile kattıkları zenginlik ile
ustalıklı bir oyunculuk sunuyorlar. Yönetmen Murat Şen oyunun yorumu demek olan
renk ve sesi çok doğru bulmuş. Sahne ve
kostüm tasarımı(H.Sahra Kınay) sade ama olması gerektiği gibi. Işık
tasarımı(Hakan Özipek) ortamın baskısını yansıtmış. Bir Picasso bu sezonun
seyredilmesi gereken oyunlarından biri. Bence bu yıl bu ayarda pek az oyun var. Seyrettikten sonra
zamanınızın boşa geçmemiş olduğunu anlayacaksınız.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder