http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmed_Vefik_Pa%C5%9Fa
adresinde Ahmet Vefik Paşa ile ilgili şu bilgileri derledim:
“Osmanlı devlet adamı,
diplomatı, çevirmen ve oyun yazarı Ahmet Vefik Paşa, 1879-1882 yılları arasında
Bursa Valiliği yaptı. Doğum yılı 1823 olduğuna göre Bursa’ya geldiği zaman 56
yaşındaymış.
Valiliği sırasında
Bursa yolları ve caddelerini Paris belediye başkanı George Euègene
Haaussmann’dan esinlenerek yaptırdı. Bursa’da zarar görmüş pek çok önemli
anıtın onarımı şehre getirttiği Fransız mimar Leon Parvillee tarafından
gerçekleştirildi. Ayrıca şehre Hükümet Konağı, Memleket Hastanesi, Belediye
Binası, Tiyatro binası yaptırdı. Ahmet Vefik Paşa’nın kurduğu bu tiyatro, İstanbul
dışında Anadolu’da kurulan ilk tiyatro idi
18 Mart 1877’de
çalışmalarına başlayan ilk Meclis-i Mebusan’ın İstanbul üyesi olarak seçilen
Vefik Paşa, Mebusan'ın başkanlığını yaptı. İki defa Maarif Nazırlığı (Eğitim
Bakanı) yaptı; ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında İstanbul vekili olarak yer
aldı ve başkanlığı üstlendi; 4 Şubat 1878 - 18 Nisan 1878 ve 1 Aralık 1882 - 3
Aralık 1882 tarihleri arasında iki defa Başvekillik (Sadrazamlık, Başbakanlık)
görevine getirildi. Ahmet Vefik Paşa, 3 günlük Başbakanlığı’ndan sonra ölümüne kadar Rumelihisarı’ndaki evinde ilmi
ve edebi çalışmalar yaptı. Oluşturduğu kütüphane, “İstanbul’un en zengin
kütüphanesi” olarak tanındı. 2 Nisan
1891’de (kimi kaynaklara göre 1890’da İstanbul’da, Rumelihisarı’ndaki köşkünde
hayatını kaybetti; Rumelihisarı’nda Kayalar Mezarlığı’na defnedildi.
Vefik Paşa, Moliere’in
16 eserini uyarladı, Victor Hugo ve Voltaire’in eserlerini tercüme etti.
Tahran’da elçilik
binasını Osmanlı Devleti toprağı olarak ilan edip bayrak çektiren Ahmet Vefik
Paşa, elçilik binalarına bayrak asma âdetini getiren kişi oldu.
Meclis-i Mebusan'ın
başkanlığını yaparken oturumları diktatörce idare ettiği yolunda eleştirilere
uğradı.”
Bu derlemeye baktığınızda Paşa’nın zamanının ötesinde ve
özel ve de ilginç bir insan olduğu
anlaşılıyor. Ben Paşa’nın Paşa kıyafeti ile bir fotoğrafını bulamadım. Bulduğum
fotoğraflar benim zihnimde canlanan
Paşa’ya çok benziyordu ya da ben onu öyle hayâl etmek istedim, 16 dil bilen
gözü ve gönlü açık bir insan ve halktan biri.
Aklına geldiği gibi konuşan ama ‘küfürle seven’ bir insan. ‘Zorlayan’
ama halkını ‘seven’ bir insan.
Yazar Gökhan Erarslan da Paşa’yı tanımadı ben de. Ama ben
oyun metnini okurken sahnede görünen Paşa ve çevresi ile karşılaşacağımı hiç
aklıma getirmedim. Sahnedeki Paşa, sevgisiz biriydi. Halkı zavallılar, gericiler, işe
yaramazlar falan gibi ayırmıştı, sevmedim. Tiyatro seven bir insandan
beklemezdim bu tersliği. Paşa’nın
Meclis-i Mebusan toplantılarını
‘diktatörce’ yönetmesi onun halka karşı da öyle olmasını gerektirmiyor(bence),
hatta Hoca Asım Efendi’ye bile davranışını abartılı buldum. Paşa ile Asım
arasındaki sahnelerin şiddeti beni rahatsız etti. Ben daha babacan ama
karşısındakine sevecen biraz da espri ile yaklaşan bir Paşa bekledim. Paşa 'yanlış' olunca oyun 'doğru' olmamış bana göre. Oysa oyunun içinde çıkış noktası olarak alınacak bir replik de var: "Eee nüktedanlık bizim milletin kanında var. Nasreddin
Hoca’nın torunlarıyız nihayetinde. Olacak o kadar canım. Hem serde tiyatro
sevdası da var, bilirsin."
Ben oyunda yapılan her şeyin sorumlusu olarak yönetmeni kabahatli
buldum. Yönetmen ‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’nı aklında tutmuş ona benzemesin
diye uğraşmış sanki. Bu çaba oyunun kendi sesinin soluğunun ortaya çıkmasını
engellemiş. Yönetmen elindeki oyuncu, ışık, müzik, dans, dekor’dan ‘oyun’
yapamamış gibi geldi bana. Oysa ‘modern’ sayılacak bir müzik yapılmış. Epik
unsurları var müziğin. Danslar kendi başına düzgün. Kostümler fena değil. Oyunda her şeyden biraz var ama ne epik
olabilmiş ne dramatik. Komikliklere bile gülemedim. Sahne ortasında oyun içinde
sahne olarak hazırlanmış hareketli bir
platform var. Dekor oyun başındaki görüntüsüne
kavuşarak oyun sona eriyor. Bu açılan ve
kapanan parantez arası da oyun ama metinde öyle bir biçim yok. Oyuna eklenen 'Afife'li sahne gereksiz.
Sahnede 30-35 kişi saydım. Programda adı geçen
daha çok. Aklımda kalan tek oyuncu İrfan(Ali Çelik). Oyunun genel oyunculuk ortalaması 'orta'. Tipler karikatür gibi olmuş. Doğrusu
herkes kendi kafasına göre takılıyor gibi. Tiyatronun her öğesi kendi başına hareket ediyor. Bunları ‘bir’lemesi gereken kişi yönetmen değil midir?
Oyunun afişi ilginç ve anlamlı. iki apolet arasında tiyatro.
Hem övgüye hem yergiye gelir. Üstüne düşünürseniz neler neler çıkar.
Oyundan içimi ısıtan
bir şey bekledim olmadı. Ama seyirci seviyor seyrettiğim gece anladım. Ama seyirciyi anlamadım.
Ben aynı anda üç oyunu sahnelenmiş, bu sezonun en başarılı piyes yazarı olarak
gördüğüm Gökhan Erarslan için üzüldüm en çok. Oyunu anlaşılmamış.
Melih Anık
Not:
Dergi kapağında yazarın soyadı ‘Eraslan’ arkasında ‘Erarslan’
Derginin içindeki yazarın özgeçmiş sayfasında da ‘Eraslan’ Hangisi doğru?
(Erarslan)
Oyunun Künyesi:
Yazar Gökhan Erarslan
Yönetmen Mutlu Güney
Dramaturg Günay Ertekin
Dekor Tasarımı
Medine Yavuz Almaç
Giysi Tasarımı
Mihriban Oran
Işık Tasarımı Serhat
Akın
Dans Düzeni Ercan Kazbek, Gülendam Kazbek
Müzik Orhan Enes
Kuzu
Yönetmen Yardımcısı
Müge Arıcılar
Yönetmen Asistanı
Deniz Gürzumar
Oyuncular:
Hüseyin Öztürk, Cengiz Daner, Halil Doğan, Ali Çelik, Ahmet
Somers, Cem Zeynel Kılıç, Murat Sarı, Emir Tayla, M.Coşkun Ülgen, Ahmet
Taşdemir, Altay Özbek, Onur Erolus, Mehtap Gündoğdu, Aybanu Aykut, Seda Gün,
Gökhan Türkal, Nesrin Sütçü, Tuğrul Ozan Tuğrul, Emin Gökhan Eroğlu, Zeynep
Anacan, Eray Abdullah Pekcan, Beliz Sözer, Kazım Semih Varol, Mehmet Cem
Sürgit, Nilay Gök, Ali Murat Altunmeşe, Burcu Gül Kazbek, Cihan Ayhan, Nevzat Cengiz,
Doruk Ordu, Müge Gülgün, Ömer İvedi, Eda Şahin, Oğulcan Kayacan, Deniz Gürzumar
Şarkı Sözleri Deniz
Gürzumar
Koro Şefi Cihan
Ayhan
Orkestra :
Orhan Enes Kuzu, Ersin Ersavaş, Pınar Babutçu, Hikmet
İplikçi, Gökhan Demirdöğmez
Sahne Amiri Mahsuni Yılmaz
Kondüvit Gökhan Koç
Işık Kumanda Korhan
Boduroğlu
Suflöz Şeyda Pektok
Merhaba,
YanıtlaSilSizin gibi çıkarsız bir tiyatro yazarı olmadığı için, sizin adınıza sevinirken, sizden başka çıkarsız tiyatro yazarı olmadığı için, ülke adına sessiz gözyaşı döküyorum!...
Bulunmaz
Erarslan'ın eleştirilerinize bakışı çok hoşuma gitti. Örnek olsun tüm tiyatroculara. Sizin de emeğinize, gözleminize sağlık Hocam.
YanıtlaSil