Oyun okumadan yönetmen ve dramaturg ödülü veren tüm jüri üyelerine...
Yakup Almelek eminim ki tiyatroyu seviyor. Eminim ki dünyaya ‘gören’ gözlerle bakıyor. Gördüklerini tiyatro yoluyla anlatmaktan mutluluk duyuyor. Ancak Uyanış, bir oyun teksti olarak sorunlu bir metin. Bana Nâzım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, İbsen, Shakespeare esinlenmeleri ile dolu, karışık, karmaşık bir metin gibi geldi. Konunun sahneler ve dialoglar hâlinde yazılmasının ‘tiyatro olmaya’ yetmediği çok açık. Belki de bir hikâye olarak çok da güzel olacak bir konu, tiyatro olmaya zorlandığı için, içinde taşıdığı hassasiyetleri tam olarak ortaya koyamamış. Okuduğunuzda, derinliği olmayan, çok uzun , sadece olaylar dizisinin anlatıldığı düz bir metin ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu nedenlerle Uyanış’ı seyretmek için içimde bir arzu duymadım. Bir gün, oyun fotoğraflarını gördüm. O zaman oyunu seyretmeye karar verdim.
İyi ki seyretmişim. Seyretmesem üzülürdüm. Uyanış, bir
yönetmenin dramaturg ile birlikte bir
metni nasıl başarılı bir hâle koyduğunun bir örneği, âdeta kanıtı. Oyundan
keyif almak için metni okumak zorunlu değil zira sahnedeki 70 dakikalık ‘olay’,
ilginç bir sahne dilinin tanığı olmanızı sağlıyor. Ancak tiyatronun nasıl bir büyü
olduğunu anlamanız için okumanızı hararetle tavsiye ederim. Zira yazılı olan
ile sahne arasındaki farkın algılanması eminim ki hissettiklerimi doğrulayacak, hislerimin
paylaşılmasına neden olacaktır.
Oyun, 14 yaşında
geçirdiği bir kazanın izleri ile hayatı kararmış şimdi 28 yaşındaki Ayla’nın
vicdanına ağır yük hâline getirdiği iç hesaplaşmasının dış dünyasına yansıması
üzerine kurulu. Ayla kendine göre kurduğu dünyanın azgın dalgaları içinde, kurtulmak ile
kurtulmamak arasında gidip geliyor.
Yönetmen, Ayla’nın dünyasındaki ilişkileri ve kişileri,
yazılandan farklı(ya da tekstte ortaya çıkmayan) bir şekilde önümüze koyuyor; Ayla ile annesi, Ayla ile kuzini Perihan, Ayla
ile iş çevresi, hayatına giren erkekler arasındaki ilişkilere gerçek-hayâl ‘git- gel’leri içinden bakıyor; oyunu da zihnin yarattıkları ile gerçek dünya arasına kurmuş. Başka bir
ifade ile yeni metaforlar, alegorik anlatımlar yaratmış. Böyle olunca oyun
derinleşmiş. İnanıyorum ki yazar Almelek de oyununun bu şekilde
değerlendirilmiş olmasından memnundur.
Öncelikle bu oyunu seçtiği ve bu oyunda bir kaynak bulduğu
için Tiyatro Oyun Bandı’nın kurucusu ve Sanat Yönetmeni Yağmur Yağmur’u
kutlarım. Yağmur Yağmur aynı zamanda oyunun dramaturgu. Bu nedenle ayrıca tebrik
ediyorum. Yönetmen Saydam Yeniay ile birlikte fazlalıkları budayarak, uzun
olanı kısaltarak yepyeni ve hızlı bir
akış hazırlamışlar. Yağmur Yağmur’u bu yılın En İyi Dramaturg’u ilân etmem gönülden
hissettiğim bir çağrıdır.
Yönetmen Saydam Yeniay, dekor, müzik ve ışık tasarımlarını çok
iyi kullanmış, yarattığı mizansenlerle estetik, anlaşılır bir sahne dili
yaratmış. Işık ve gölge, anlatımın bir parçası olmuş. Şeffaf fon üzerinde farklı
renklerin kullanılması, yansıtmalar sırasında seçilen ışık gücü hesaplı bir iş yapıldığının göstergeleri.
Oyunun
ruhuna uyumunu çok başarılı bulduğum müziğin (Orhan Enes Kuzu bunu hep yapıyor) oyun içindeki yerini ve
zamanlamasını çok beğendim. Dekor tasarımı ise mükemmel.(Şirin Dağtekin Yenen şaşırtmadı.) Hem yansımaların hem de
ışığın ve gölgenin kullanılmasını sağlıyor. Döşemenin yerleştirilme açısı ve
labirentli çizgileri çok iyi bir düşünce. Yaratılan basit ama akılcı mekânlarla ışık ve müzik ile
birlikte her sahnenin duygusunun ortaya çıkmasını sağlanıyor. Sahne arkasından yansıtılan video görüntüleri
oyunun anlatımını güçlendiriyor. Kostüm renkleri, modelleri, oyunun zihinsel
dünyasının görsel yansıması sanki, çok başarılı. Tiyatronun tüm ögeleri kullanılarak hayâl ve gerçek çok iyi canlandırılmış ve
fevkalâde bir atmosfer oluşturulmuş. Dekor, kostüm, müzik ve ışık dallarında bu oyunun
ödüllendirilmemesi tiyatro dünyasındaki pazarlıkları açık eder, o kadar. Bu oyundaki yönetmenliğini ve oyun ‘okuması’nı
gördükten sonra Saydam Yeniay sezon
sonunu beklemeden benim bu sezon, ‘En
İyi Yönetmen’imdir.
Oyunla ilgili ‘keşke’lerimden en önemlisi Ayla’nın sahne
dışına hiç çıkmamasının sağlanamamış olması. (Nedenini anlıyorum ama..) Zira sahne Ayla’nın bazen aydınlık bazen karanlık
bazen hayâl bazen gerçek içine sıkıştığı dünyası. Ayla orada kalmalıydı diye
düşündüm. Diğer karakterler Ayla’nın (zihninin?) ‘misafirleri’ çünkü. Diğer
küçük ‘keşke’lerin ise oynadıkça ortadan kalkacağını düşünüyorum.
Oyunculuklar ile ilgili dikkat çekmek istediğim en önemli
husus ‘casting’deki başarı. Oyuncular, canlandırdıkları rollere her yönleriyle çok uygun. Oyundan
aklımda kalan ilk isim, Dikmen Seymen. Seymen’in beden dili ve tonlaması ile yarattığı ‘doğru’ Ayşe karakteri, Ayla’nın ruh hâlinin daha
iyi anlaşılmasına yardım ediyor. (‘En İyi Yardımcı Oyuncu Ödülü’ başka nasıl
hak edilir?) Ayla’yı canlandıran Özlem
Öçalmaz iyi bir oyuncu olduğunu
gösteriyor. Canlandırdığı Ayla, onun yorumladığı kadar dramatik mi
bakıyor kendi hayatına emin değilim. Sanki Özlem, Ayla’ya acıyormuş gibi. Duygularını
kontrol ederse başarısı daha çok artacak. Daha önce beğenmediğim bir oyunda
beğendiğim için aklımda kalan oyuncu Alayça Öztürk, Ayla’nın anti-tezi Perihan’ı canlandırıyor. Alayça Öztürk’ün tonlamasına,
mimik ve jestlerine yansıttığı 'iyi oyuncu işi' ince ayrıntıları çok beğendim. Ayla
ile Perihan ilişkisi oyunun can damarı. Bu nedenle her iki rolü oynayan
oyuncunun birbirleriyle daha çok iletişim içinde olmalarını dilerim. (Bu da
oyunun daha çok oynanması ile mümkün.) Elçin Hanbay Kaya’nın ‘Betül’ yorumunu
sevdim. Kaya, iyi oyuncu. Kadın rollerinin önde olduğu bir oyunda Barış Aytaç ve Batuhan Sezer canlandırdıkları rollerin
verdiği imkânı iyi kullanıyor, ekip başarısına katkı sağlıyorlar. Kısacık rollerinde
usta iki oyuncu, Kubilay Karslıoğlu ve
Saydam Yeniay seyirciye verilmiş armağan
gibi.
Uyanış kaçırılmaması gereken bir oyun. Dilerim daha çok
oynanır, daha çok seyirci ile buluşur.
Melih Anık
Not:
1.
‘Doluluk oranını’ artıracak böyle bir oyunu
ödenekliler neden sahnelerine almaz acaba? Zaten dışarıdan hazır oyun
alıyorsunuz, bu çocuğu da evlât edinin.
2.
Oyun, Mitos Boyut tarafından kitap olarak yayımlanmış.
(www.mitosboyut.com.tr)
Oyunun Künyesi:
Yazan: Yakup Almelek
Yöneten: Saydam Yeniay
Proje Tasarım ve Proje Sanat Yönetmeni: Yağmur Yağmur
Dramaturji: Saydam Yeniay, Yağmur Yağmur
Dekor Tasarım: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarım: Murat Özdemir
Kostüm Tasarım: Dilek Kaplan
Müzik: Orhan Enes Kuzu
Afiş Tasarım: Genco Demirer
Video: Can Çakmakçı
Mapping: Erdi Bağcıvanoğlu
Efekt: Yusuf Tuncer
Oyun Fotoğrafları: Yavuz Yılmaz
Oyuncular:
Ayla: Özlem Öçalmaz
Perihan: Alayça Öztürk
Doktor Erol: Barış Aytaç
Ayşe: Dikmen Seymen
Betül: Elçin Hanbay Kaya
Baba: Kubilay Karslıoğlu
Genç: Batuhan Sezer
Dr. Çelikkol: Saydam Yeniay
Hemfikirim sizinle Hocam. Bir seyirci olarak bu sezon izlediğim iyi oyunlardan biri Uyanış benim de... Umarım hakettiği değeri, seyirciyi ve alkışı alır... Emeklerine sağlık tüm ekibin...
YanıtlaSilCahide Acar