1 Şubat 2015 Pazar

Çok İyi Bir Oyun : 'Uyanış' (Tiyatro Oyun Bandı)


Oyun okumadan yönetmen ve dramaturg ödülü veren tüm jüri üyelerine...


Yakup Almelek eminim ki tiyatroyu seviyor. Eminim ki dünyaya ‘gören’ gözlerle bakıyor. Gördüklerini tiyatro yoluyla anlatmaktan mutluluk duyuyor. Ancak Uyanış,  bir oyun teksti olarak sorunlu bir metin.  Bana Nâzım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, İbsen, Shakespeare esinlenmeleri ile dolu, karışık, karmaşık bir metin gibi geldi. Konunun sahneler ve dialoglar hâlinde yazılmasının ‘tiyatro olmaya’ yetmediği çok açık. Belki de bir hikâye olarak çok da güzel olacak bir konu, tiyatro olmaya zorlandığı için, içinde taşıdığı  hassasiyetleri tam olarak ortaya koyamamış. Okuduğunuzda, derinliği olmayan, çok uzun , sadece olaylar dizisinin anlatıldığı düz bir metin ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu nedenlerle Uyanış’ı seyretmek için içimde bir arzu duymadım. Bir gün, oyun  fotoğraflarını gördüm. O zaman oyunu seyretmeye karar verdim.















İyi ki seyretmişim. Seyretmesem üzülürdüm. Uyanış, bir yönetmenin  dramaturg ile birlikte bir metni nasıl başarılı bir hâle koyduğunun bir örneği, âdeta kanıtı. Oyundan keyif almak için metni okumak zorunlu değil zira sahnedeki 70 dakikalık ‘olay’, ilginç bir sahne dilinin tanığı olmanızı sağlıyor. Ancak tiyatronun nasıl bir büyü olduğunu anlamanız için okumanızı hararetle tavsiye ederim. Zira yazılı olan ile sahne arasındaki farkın algılanması  eminim ki hissettiklerimi doğrulayacak, hislerimin paylaşılmasına neden olacaktır.

 Oyun, 14 yaşında geçirdiği bir kazanın izleri ile hayatı kararmış şimdi 28 yaşındaki Ayla’nın vicdanına ağır yük hâline getirdiği iç hesaplaşmasının dış dünyasına yansıması üzerine kurulu. Ayla kendine göre kurduğu  dünyanın azgın dalgaları içinde, kurtulmak ile kurtulmamak arasında gidip geliyor.

Yönetmen, Ayla’nın dünyasındaki ilişkileri ve kişileri, yazılandan farklı(ya da tekstte ortaya çıkmayan) bir şekilde önümüze koyuyor;  Ayla ile annesi, Ayla ile kuzini Perihan, Ayla ile iş çevresi, hayatına giren erkekler arasındaki ilişkilere gerçek-hayâl  ‘git- gel’leri içinden bakıyor;  oyunu da zihnin yarattıkları  ile gerçek dünya arasına kurmuş. Başka bir ifade ile yeni metaforlar, alegorik anlatımlar yaratmış. Böyle olunca oyun derinleşmiş. İnanıyorum ki yazar Almelek de oyununun bu şekilde değerlendirilmiş olmasından memnundur.

Öncelikle bu oyunu seçtiği ve bu oyunda bir kaynak bulduğu için Tiyatro Oyun Bandı’nın kurucusu ve Sanat Yönetmeni Yağmur Yağmur’u kutlarım. Yağmur Yağmur aynı zamanda oyunun dramaturgu. Bu nedenle ayrıca tebrik ediyorum. Yönetmen Saydam Yeniay ile birlikte fazlalıkları budayarak, uzun olanı kısaltarak  yepyeni ve hızlı bir akış hazırlamışlar. Yağmur Yağmur’u bu yılın En İyi Dramaturg’u ilân etmem gönülden hissettiğim bir çağrıdır.

Yönetmen Saydam Yeniay, dekor, müzik ve ışık tasarımlarını çok iyi kullanmış, yarattığı mizansenlerle estetik, anlaşılır bir sahne dili yaratmış. Işık ve gölge, anlatımın bir parçası olmuş. Şeffaf fon üzerinde farklı renklerin kullanılması, yansıtmalar sırasında seçilen ışık  gücü hesaplı bir iş yapıldığının göstergeleri.   Oyunun ruhuna uyumunu çok başarılı bulduğum müziğin (Orhan Enes Kuzu bunu hep yapıyor) oyun içindeki yerini ve zamanlamasını çok beğendim. Dekor tasarımı ise mükemmel.(Şirin Dağtekin Yenen şaşırtmadı.)  Hem yansımaların hem de ışığın ve gölgenin kullanılmasını sağlıyor. Döşemenin yerleştirilme açısı ve labirentli çizgileri çok iyi bir düşünce.  Yaratılan  basit ama akılcı mekânlarla ışık ve müzik ile birlikte her sahnenin duygusunun ortaya çıkmasını sağlanıyor.  Sahne arkasından yansıtılan video görüntüleri oyunun anlatımını güçlendiriyor. Kostüm renkleri, modelleri, oyunun zihinsel dünyasının görsel yansıması sanki, çok başarılı. Tiyatronun  tüm ögeleri kullanılarak  hayâl ve gerçek çok iyi canlandırılmış ve fevkalâde bir atmosfer oluşturulmuş. Dekor, kostüm, müzik ve ışık dallarında bu oyunun ödüllendirilmemesi tiyatro dünyasındaki pazarlıkları açık eder, o kadar.  Bu oyundaki yönetmenliğini ve oyun ‘okuması’nı  gördükten sonra Saydam Yeniay sezon sonunu beklemeden benim bu sezon,  ‘En İyi Yönetmen’imdir.   

Oyunla ilgili ‘keşke’lerimden en önemlisi Ayla’nın sahne dışına hiç çıkmamasının sağlanamamış olması. (Nedenini anlıyorum ama..)  Zira sahne Ayla’nın bazen aydınlık bazen karanlık bazen hayâl bazen gerçek içine sıkıştığı dünyası. Ayla orada kalmalıydı diye düşündüm. Diğer karakterler Ayla’nın (zihninin?) ‘misafirleri’ çünkü. Diğer küçük ‘keşke’lerin ise oynadıkça ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Oyunculuklar ile ilgili dikkat çekmek istediğim en önemli husus ‘casting’deki başarı. Oyuncular, canlandırdıkları  rollere her yönleriyle çok uygun. Oyundan aklımda kalan ilk  isim,  Dikmen Seymen.  Seymen’in beden dili  ve tonlaması ile yarattığı  ‘doğru’ Ayşe karakteri, Ayla’nın ruh hâlinin daha iyi anlaşılmasına yardım ediyor. (‘En İyi Yardımcı Oyuncu Ödülü’ başka nasıl hak edilir?)  Ayla’yı canlandıran Özlem Öçalmaz  iyi bir oyuncu olduğunu gösteriyor.  Canlandırdığı  Ayla, onun yorumladığı kadar dramatik mi bakıyor kendi hayatına emin değilim. Sanki Özlem, Ayla’ya acıyormuş gibi. Duygularını kontrol ederse başarısı  daha çok  artacak. Daha önce beğenmediğim bir oyunda beğendiğim için aklımda kalan oyuncu  Alayça Öztürk, Ayla’nın anti-tezi  Perihan’ı canlandırıyor. Alayça Öztürk’ün tonlamasına, mimik ve jestlerine yansıttığı 'iyi oyuncu işi' ince ayrıntıları çok beğendim. Ayla ile Perihan ilişkisi oyunun can damarı. Bu nedenle her iki rolü oynayan oyuncunun birbirleriyle daha çok iletişim içinde olmalarını dilerim. (Bu da oyunun daha çok oynanması ile mümkün.) Elçin Hanbay Kaya’nın ‘Betül’ yorumunu sevdim. Kaya, iyi oyuncu. Kadın rollerinin önde olduğu bir oyunda Barış Aytaç  ve Batuhan Sezer canlandırdıkları rollerin verdiği imkânı iyi kullanıyor, ekip başarısına katkı sağlıyorlar. Kısacık rollerinde usta iki oyuncu,  Kubilay Karslıoğlu ve Saydam Yeniay seyirciye verilmiş  armağan gibi.  

Uyanış kaçırılmaması gereken bir oyun. Dilerim daha çok oynanır, daha çok seyirci ile buluşur.

Melih Anık    

Not:  
1.       ‘Doluluk oranını’ artıracak böyle bir oyunu ödenekliler neden sahnelerine almaz acaba? Zaten dışarıdan hazır oyun alıyorsunuz,  bu çocuğu da evlât edinin.
2.       Oyun, Mitos Boyut tarafından kitap olarak yayımlanmış. (www.mitosboyut.com.tr)


 Oyunun Künyesi:
 Yazan: Yakup Almelek
Yöneten: Saydam Yeniay
Proje Tasarım ve Proje Sanat Yönetmeni: Yağmur Yağmur
Dramaturji: Saydam Yeniay, Yağmur Yağmur
Dekor Tasarım: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarım: Murat Özdemir
Kostüm Tasarım: Dilek Kaplan
Müzik: Orhan Enes Kuzu
Afiş Tasarım: Genco Demirer
Video: Can Çakmakçı
Mapping: Erdi Bağcıvanoğlu
Efekt: Yusuf Tuncer
Oyun Fotoğrafları: Yavuz Yılmaz

Oyuncular:
Ayla: Özlem Öçalmaz
Perihan: Alayça Öztürk
Doktor Erol: Barış Aytaç
Ayşe: Dikmen Seymen
Betül: Elçin Hanbay Kaya
Baba: Kubilay Karslıoğlu
Genç: Batuhan Sezer

Dr. Çelikkol: Saydam Yeniay

1 yorum:

  1. Hemfikirim sizinle Hocam. Bir seyirci olarak bu sezon izlediğim iyi oyunlardan biri Uyanış benim de... Umarım hakettiği değeri, seyirciyi ve alkışı alır... Emeklerine sağlık tüm ekibin...
    Cahide Acar

    YanıtlaSil