Yeton Neziray, Kosovalı bir yazar. İDT oyun kitapçıklarından
vazgeçtiği ve sadece oyunun künyesinin yazılı olduğu bir karton verdiği için seyirci
yazar hakkında bir bilgiye ulaşamayacak. DT internet sayfasındaki bilgi şu:
İlk Oynama Tarihi:
07.10.2014
Yeton Neziray’ın
kaleme aldığı, Senem Cevher’in çevirisini yaptığı oyun, Kosova Devlet
Tiyatrosu’nda geçmektedir. Uzun zamandır Devlet Tiyatrosu’nda çalışan ve
maaşlarını alamayan tiyatro sanatçılarına Spor Bakanı Sekreteri tarafından bir
emrivaki teklif gelir. Başbakanlık, Kosova’nın bağımsızlığını ilan edeceği
tarihte sanatçıların bir gösteri yapmalarını ister. Ancak bağımsızlık günü
belli değildir. Dahası başbakanlık genelgesinde konu sınırlaması/ sansür
getirmiştir. Bu süreçte tiyatrodaki oyuncular, yapım için çalışmaya başlarlar.
Ancak karşılarında devlet bürokrasi, rüşvet, çıkarcılık ve sahtekârlık vardır.”
Yazarın Mitos Boyut tarafından beş kitapta yayımlanmış altı
oyununa Türkçe olarak ulaşmak mümkün.
Yazar 1977 doğumlu.
‘1999 ile 2008 yılları arasında Birleşmiş Milletler
idaresinde bir bölge olan Kosova 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı olarak
bağımsızlığını ilan etti. Kosova'da bağımsızlık ilanının ardından, denetim,
Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne geçti.’ Osmanlının çok ilgilendiği ‘Kosova
Vilayeti, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Sırbistan Krallığı’na bırakıldı.’
Ancak Türklerin Kosova ile ilgisi her zaman çok yakın olmuştur. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kosova)
Yazarın Kosova’nın son dönemlerinin tanığı olduğunu çok
açık. Genel olarak (kendi) insanın çaresizliği, devlet içinde işlerin yolunda gitmemesi üzerine ve kapitalizmin yarattığı düzeni eleştiren oyunlar yazmış.'Geçtim Ama Tiyatrodan' isimli oyunu yazmayı 2012 tarihinde bitirmiş. Ben okuduğum oyunlarında zekice yapılmış kurgular, hoş hikâyeler buldum. Yazarın oyunlarından Kosova rüzgârını koklamak mümkün.
Oyunu İDT tarafından verilmiş ismiyle ararsanız
bulamazsınız. Zira oyunun özgün adı "One
Flew Over the Kosovo Theater". Mitos
Boyut tarafından da “Kosova Tiyatrosu’ndan
Bir Kuş Uçtu” ismiyle yayımlanmış. Oyunların farklı isimler ile sahnelenmesi
alışılmadık bir durum değil. Meselâ yazar ‘Şehir Büyüyor’ isimli oyununu ikinci
defa düzenlediğinde oyun ‘Madelein’in Kulağı’ adı altında yayımlanmış. Yazar
sonradan gördüğü bir video üzerine oyunu Yue’ya
adamış ve oyun "Yue Madeleine Yue" ismiyle anılır olmuş. Herhalde
İDT da yazardan kuvvet alıp oyunun
ismini ‘Geçtim Ama Tiyatrodan’ yapmış. Bu ismin anlamını çözmek kolay değil,
ne demek isteniyor anlamak, bir yere bağlamak da mümkün
değil. Bence Türkçe olarak da yanlış.
‘Geçtim Ama Tiyatrodan’ isimli oyuna baktığınızda oyunun bizim
algımıza, anlayışımıza ve de yaşadıklarımıza çok yakın olduğu görülecektir. Ülkemizdeki
sanat ile siyaset ilişkisinin bir eleştirisi olabilir rahatlıkla. Sanırım İDT
yöneticileri de oyunu bu maksatla seçmişler. Vatanseverlik, gücü elinde
bulunduranın kullandığı bir silah.
Devletler, tiyatroyu sanat olarak değil, kendi anlayışlarının bir
ifadesi olarak kullanmayı da çok seviyor. Maalesef bu amaca uygun tiyatrocu bulmak da kolay. Zira herkesin genellikle
maddiyattan kaynaklanan kişisel bir sorunu
ve kaptırdığı bir kolu var.
Oyunun özgün ismi ‘One Flew Over the Kosova Theatre’, ‘One
Flew Over the Cuckoo's Nest’ filmini hatırlatıyor. İster istemez Kosova
Tiyatrosu ile Guguk kuşunun yuvası arasında bir bağlantı kuruyorsunuz. Yazar,
tiyatroyu da bir delilik olarak ele alıp otorite ile mücadele eden kendi McMurphy’sini yaratmaya çalışmış.Gerçeği ararsanız 'uçan' falan yok. Belki herkes kendini kurtarıyor ya da kurtardım sanıyor.
Oyun metnine baktığınızda yazar, başlıkları verilmiş
sahnelerden oluşturmuş oyunu. Bu hâliyle ‘epik’ bir yapısı var oyunun.
Gel gelelim yönetmenin ne yapmak
istediğini anladım diyemem. Öncelikle oyuncuların oyun stilleri birbirinden çok
farklı. Bu hususta en sivri örnek Yönetmen’i oynayan Şahin Çelik’in oyunculuğu.
Şahin Çelik, bağımsızlığını ilân etmiş
gibi. Başlarda yorumuna bir anlam yüklemeye uğraştım. Epik desem epik değil,
komik desem komik değil. İşin içinden çıkamadım. Çok çok abartılı tiplemesiyle
neyi eleştiriyor? Canlandırdığı rolde sanki Kosova Tiyatrosu yönetmeni değil, o kendisi yâni Şahin Çelik ve o da DT’na olan öfkesini çıkartıyor. Beni rahatsız etti. Cengiz
Baysal diğer uçta, rolünü benimsemiş, dramatik bir oyunculuk içinde. O artık Dilo.
Ben en çok Selçuk Kıpçak’ın oyunculuğunu beğendim. O rolünü taklit ediyor
gibiydi. Metnin diline çok yakındı. Gamze Yapar Şendil ile Ozan Dağara ise ‘dramatik-epik’ bir oyunculuk deniyordular
herhalde.
Oyunda beş kişiden oluşan bir orkestraya neden gerek duyuldu,
anlamadım. Bence dekor, ışık, kostüm tasarımları çok basit olan bu oyunda
orkestra ‘ağır’ gelmiş. Oyunun müziklerini sevdiğimi de söyleyemem. James’in paraşütle inişi sahnesinin başka türlü yapılması daha iyi
olurmuş gibi. Ama genel olarak bir bütünlük arz etmeyen sahnelemenin üzerinde
konuşulması gereken çok ayrıntısı var. ‘Sade’lik ‘yalınlık’ bir oyunu ‘basit’leştirmez.
Bence Neziray’ın oyunu ‘kim vurduya gitmiş’, oyunun hakkı verilmemiş, çok daha
iyi olabilirdi.
Tüm bunların kabahatini yönetmen Ali Atilla Şendil’in üzerine yıkmaktan daha
doğal bir şey yok.
‘Geçtim Ama Tiyatrodan’ Devlet Tiyatrosu ismi için ‘basit’
kalmış bir sahneleme.
Melih Anık
Yazarın internet sayfası:
Kitap:
Yeton Neziray- ‘Toplu
Oyunları 1’ - Mitos Boyut Tiyatro Oyun
Dizisi 505
Oyunun Künyesi
Yazar Yeton Neziray
(Jeton Neziraj)
Yönetmen: Atilla
Şendil
Çevirmen: Senem
Cevher
Dekor Tasarımı:
Suzan Erbilgin
Giysi Tasarımı : Suzan
Erbilgin
Işık Tasarımı : Önder
Arık
Müzik : Cenap Oğuz
Yönetmen Yardımcısı
: Senem Cevher
Yönetmen Asistanı : Çetin Demir
Oyuncular: Şahin Çelik, Cengiz Baykal, Gamze Yapar Şendil,
Selçuk Kıpçak, Ozan Dağara
Orkestra : Cenap
Oğuz, Edward Aris, Ari Aris, Hakan Ateş, Ergun Mustafa Perin
Sahne Amiri : Nursen Dağarslan
Kondüvit : Hasret
Çoşkuner
Işık Kumanda :
Oğuzhan Çelik
(İDT internet sayfasından alınmıştır. Seyrettiğim seansta Edward
Aris yoktu.)
Hemfikirim sizinle. Son cümleniz özetliyor, basit kalmış bana göre de...
YanıtlaSilCahide Acar