Tiyatro ve seslendirme sanatçısı Murat Şen ne yazık ki az
tiyatro yapmış. Türkiye’de daha çok “ses” olarak tanınmış. “Yazık” olduğunu El
Bohem’deki Fikret Mualla karakterini yorumlayışını seyrederken anlıyorsunuz.
Murat Şen’in tiyatrocu kimliği, yazdığı metinde ortaya çıkıyor zaten. Hayatı
bir “efsane” olmuş bir ressamın sadece hayatını değil ruhunu anlatıyor.
Murat Şen sesini ve bedenini çok iyi kullanıyor. Oyunu
seyretmeden önce kısa bir videosunu izledim oyunun. Bir sahnede dans ediyordu
Fikret Mualla. Dışarıdan baktığınızda bedeninden çok da beklemediğiniz bir esneklikle,
zarif dans ediyordu Murat Şen. Sahnede rolünü aynı incelikle oynuyor. Devamlı
içen bir insanı tadını kaçırmadan oynamak da bir hüner. Tek kişilik oyunlarda
hep yaşanan bir mesele var. Zamanın içinde mi dışında mı oyuncu? Bu ayrımın
kesin hatlarla ve ayrıntılarda yapılması oyunu daha bir renklendirir diye
düşünüyorum.
Murat Şen, çok sade bir sahne tasarımı(H.Sahra Kınay) içinde
oynuyor. Bir sandalye, bir yatak, bir masa ve bir merdiven. Ben yatağa çok
takıldım. Zira yatak oyun boyunca farklı mekânların yatağı. Hastane, bakım evi,
ev vs.. Ama size hep hastane çağrışımı yapıyor. (Konu gene zamanın
içinde-dışında olmak meselesine geliyor.) Yerinde sabit olması da bir zorunluluk
değil bence. Bence yatak da oynanan mekâna göre çok büyük. Son sahnede Fikret
Mualla’nın yüzünü görsek daha iyi olacak. Arkada kalmış masanın öne sandalyenin
yanında getirilmesi şişelerin yerden kalkmasını sağlayacak gibi. Merdiven de
tam ortaya alınsa?
Murat Şen’in kostümü(H.Sahra Kınay) Fikret Mualla’yı
yansıtıyor. Yanılmıyorsam bir sahnede ceketi değiştirdi. Ben kostüme eklenecek ayrıntıların
oyuna katkı sağlayacağı kanısındayım. Bu, yukarıda değinmeye çalıştığım zamanın
içinde-dışında olma tercihi ile ilgili.
Müzik ve ışık üzerinde çok durulmamış sanki. Zaten yapanı da
belli değil. Ben bu ikisinin sorumluluğunu Emre Kınay ile Murat Şen arasında
paylaştıracağım. Işık karartmalarla sahne geçişlerini sağlıyor. Bana fazla düz
geldi. Müzik de ihtiyaç kadar.
El Bohem’in teknik yapısı ile ilgili düşüncelerim oyunun mevcut
haliyle keyifle seyredilmesini önlemiyor. Ama iyi bir metin, iyi bir oyuncu ve kararlı bir tiyatro sahibi bulmuşken gönlümden görsel olarak oyunu daha da zenginleştirmek
geçiyor.
Bu sezon seyrettiğim oyunlar içinde eli yüzü düzgün bir oyun
El Bohem. Fikret Mualla’yı sahneye getirmesini de çok önemli buluyorum. Galiba bir ilk bu!
İlk oyunu, Tiyatro Dor’u takip etme arzusu verdi bana.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder