Aktör Kean çok katmanlı bir metne sahip bir oyun. Ben şöyle gördüm:
Yazar(Raymund FitzSimons) kendini anlatan Aktör Kean’i
anlatmış. Yani Aktör Kean aslında anlatırken anlatılmış.
Piyes içinde birden fazla Kean var: Yurttaş Kean, Aktör Kean,
Shakespeare karakterlerinin “hizmetinde olan” Kean.
Bunların da iki safhası var: Yükseliş dönemi ve düşüş
dönemi.
Metindeki Aktör Kean kendini Shakespeare tiratlarıyla mı
ortaya koyuyor? Yazarın bize göstermek istediği bu mu? Öyleyse karakterlerin
Aktör Kean’e uyan replikleri seçilmiş mi demeliyim? Aktör Kean’in kötü şöhreti
esas alınmış ona uyan replikler de seçilmiş(sanki). Oyunda bunu nasıl anlamamız
gerekir? Bu, Kean’in önlenemez tutkusunun doğal bir sonucu
mu yoksa kendini özdeşleştirmiş olmanın bir sonucu mu? Yazarın hayâlinin
yansıması mı? Bir başka anlatımla Mr.Kean,
Aktör Kean’i mi oynuyor? Oyuncu ne zaman Mr.Kean ne zaman Aktör Kean? Yönetmen
ne düşünmüş?
Elbette yukarıda benim sorduğum sorulardan çok daha fazlasını yönetmen(Tolga
Yeter) ve oyuncu(Eraslan Sağlam) sormuştur. Zira 2 yönetmen ve 2 hoca ve 2
oyuncu var karşımızda . Ben sorduğum sorularımın cevaplarını ararım. Ben
buna “gözlemek” demem. Zira “gözleyerek” sadece olanları görürsünüz. Oysa daha
ileri gidip nedenleri niçinleri üzerinde durmak, düşünmek gerekir. Aksi halde
“kaydeden” bir “tape”den başka ne işe
yarar yazarlık(eleştirmenlik)?Ayrıca ben,
bir metin ve de sahnelemeden bir tartışma penceresi açılsın isterim.(Bizde
olmaz ya..)
Eraslan Sağlam’ın Aktör Kean yorumundan sorularımın cevaplarını
alamadım. Kimi zaman birini kimi zaman diğerini gördüm ama gördüğüm “karışık”tı.
Birinci ve ikinci perdelerin açılışlarındaki “gösterilen” Aktör Kean’ler
perdelerin farklı olacağını hissettirdi bana ama sahnede farkları göremedim.
Birinci perde yükseliş ikinci perde düşüş desem
oyun boyunca tutkuyla savrulan aynı Kean’di karşımdaki. (Ben yükseliş sırasındaki Hamlet icrası ile
düşüş sırasındaki Hamlet icralarının farklı olmasını isterdim.) Eraslan
Sağlam’ın Aktör Kean’i, haklılığını seyirciye onaylatmak isteyen biri gibi(sanki
o Aktör Kean olmuş.). Her gece yapıyor mu ama seyirci ile göz göze diz dize,
seyirciyi iterek çekerek enerjisini
geçirmek(boşaltmak) istiyor gibiydi. O anlarda oyuncu, oyunu ile kafasındaki Aktör
Kean’i göstermeye çalıştı(mı?) Oyuncu Aktör
Kean’in saldırganlığını göstermek istiyor(mu desem?) Ama “Kimse yanıma
yaklaşmayacak” diyen Kean için bu “yakınlaşma” çok fazla. O zaman bu, Aktör
Kean değil taklidi. Öyleyse sahnede de öyle olsun. Bence sorun bu noktada.
Eraslan Sağlam, Aktör Kean mi olmak istiyor Aktör Kean’i anlatmak mı istiyor?
Anlatmak, göstermek istiyorsa iki perde arasında neden sahnede oyunu devam
ettiriyor, kendini Aktör Kean, biz seyircileri Aktör Kean’in seyircileri
yaparak? Aktör Kean vakasını anlamamız değil, onun peşinde sürüklenmemiz
amaçlanmış sanki. Oyunculuğun çekici gücü öne çıkarılmış. O zaman duygu aklın
önünü kapatıyor. Oyun boyunca sürekli devam eden yüksek ve öfkeli ses bir
durağanlık veriyor oyuna. Seyirci(yani ben) bir süreden sonra ışık görmüş
tavşan gibi şoka girmiş hissediyor, ta ki oyuncu gelip fiziksel olarak sarsana
kadar.
Aktör Kean kemendi kendi boynuna geçirecek biri değil gibi
gösterildi. Kemendi boynuna geçirmesi
yönetmenin kullandığı bir metafor; o, fırtınalı hayat tercihiyle Aktör
Kean’in kendi sonunu kendinin hazırladığını ima ediyor ama bu anlatım, oyunun sahnelenme
çizgisinden bir “dış bakış” olarak yansıyor mu? Hayır. Sahnelemelerde bu tür seçimleri çok görüyorum.
Yönetmen kendini nereye koyacağını şaşırıyor sanki.
Sahnelenmeden yansıyan Aktör Kean’in “adı çıkmış dokuza
inmez sekize” gibi bir durum var. FAZLA kötü. Ama Aktör Kean de insan değil mi?
Kötü hep kötü müdür? Sahnelenen Aktör
Kean’e biraz şefkat gösterin lütfen.. Kaçırmadıysam Aktör Kean’in replikleri
içinde “insan” var zaten. Onları biraz
öne çıkarmak hem oyunu yumuşatacak hem de
dramatik gerilimi daha çok ortaya çıkaracak. Aktör Kean devamlı dışarıya
höykürüyor. Dursun içine baksın biraz,
lütfen..Dünyayla “egeşen” insanlar bile iyiliği bilir, tiyatro da… (Örnek
III.Richard)
Oyunda kullanılan -altında, arkasında metafor aradığım-
nesnelerin “boş” seçimler olduğunu gördüm. Yatak, cibinlik, örtü, perde, kutular,
gramofon, seçilen renkler, nesnelerin
farklı yerlerde kullanılışı(yatak örtüsü, masa örtüsü, harmaniye, peştamal)
arkasında düşünülmüş tercihler göremedim.Bir an için kutu kutu içinden çıkan gramofonla Aktör Kean’in sesi anlatılmak isteniyor diye düşündüm. Ama o kutu yığını araba oldu, kenara itildi. Yataktan çıktığı andan ayağından
çıkarıp fırlattığı âna kadar taşıdığı biraz önce attan inmiş ya da biraz sonra
ata binecekmiş hissi veren bacak
koruyucularının oyuna ne kattığı üzerinde hiçbir şey söyleyemiyorum. Birinci
perde ile ikinci perde arasında gömlek renginin beyazdan siyaha dönmesi bize
ikinci perdenin “karanlık” olduğunu anlattı ama o kadar. Zira biz birinci
perdede gerilmiş ve bir karanlık içine düşmüştük zaten. Gömleğin beyaz olması
yine bir yönetmen yorumu ama Aktör Kean’in umurunda değil, zira o hep “siyah”. Sahneleme
renkler arasında yapılan bu büyük farkı göstermiyor. Aktör Kean’in siyah donunu
çıkarıp içinden beyaz donun görünmesi beyazın çıplaklık olduğunu gösteriyor. (Yataktan
da çıplak çıksa?) İyi de gömlek renklerine neden o kadar özenildi ? Aslında
Aktör Kean çırılçıplak olmalıydı o sahnede, çırılçıplakmış gibi yapıldı. Bizde olmaz mı?
Bence de olmasın, zira tek olan metafor kırılması donla ilgili ve de renginde
değil ki..
Bir başka sorun da oyunu farklı mekânlarda oynamaktan
kaynaklanıyor sanırım. Aktör Kean, Hayâl Perdesi sahnesini bol bulmuş gibiydi. İtalyan
sahne için kurulmuş mizansen Hayâl Perdesi’nin imkânlı salonunda şaşırıyor,
oyuncuyu da şaşırtıyor(herhalde). Genellikle sahnenin uzun boyutuna göre yatayda hazırlanmış mizansen sahneye dik
bir mekâna doğru yayılırken mizansen zorlamaları göze batıyor. Sahneye dik
geliş ve geri dönüşler, hareketli parçaların, aksesuarların öne doğru
taşınması, sahnenin yeniden kurulması fazladan yapılan işlermiş gibi duruyor.
Oyuncunun geri gidiş gibi görünen sahnenin solundaki perde arkasına gidişleri
anlamsız görünüyor. Bence Hayâl
Perdesi’nde taşınan nesneleri oyun başlamadan önce sahnede kullanıldıkları yere
getirmek çözüm olabilir; sahne trafiği bu yararsız gidiş gelişlerden kurtulur.
Oyunda Shakespeare’in oyunlarından sahneler var. Bu oyunların icra edildikleri
sahne yerleri belirsiz, gelişi güzel.
Sanki oyuncu nerede isterse orada onları icra edermiş gibi bir hâl var. Yeri
belli(cibinliğin içi) gibi görünen Othello ve Desdamona’nın neden orada
olduğunu anlamak, Aktör Kean’in son
sahnesinin cibinlik içinde olmasına bakınca “anlaşılmaz” oluyor.
Oyunun bitmiş gibi olup da yeniden başladığı bir kaç an(biri,
Timon’un sahneden çıkışı) var. Bu
anların kaldırılması gerekiyor. O anlarda kırılmalar yaşanıyor. Öte yandan oyuncu eğilmese oyunun bittiği anlaşılmayacak. Birinci perde sonunda da aynı tereddüt
yaşatıldı.
Işık(İsmail Oğuz), müzik(direktör: Alican Kargın) ve ses “oyuncu”
olmalı tek kişilik oyunlarda, şiir arkası fonu değil. Bu kostüm(Canan Göknil)
bu sahnelenişe uygun. Her oyunun olduğu gibi bu oyunun da dekoru(Sibel Takla) var.
Aktör Kean, oyunculuğunu beğendiğim Eraslan Sağlam’ın yeni
kurduğu tiyatrosunun(Tatavla) ilk oyunu
olarak kendince doğru bir seçim. Tek kişilik bir oyun, hafif, taşınabilir dekor, aynı
dili konuşan yönetmen ve oyuncu
birlikteliği, sevilen oyuncu olmanın ve de sahnesi olan yönetmen avantajları. Her şey uygun gibi. Ben daha iyi bir sahneleme bekliyordum
doğrusu. Keşke öyle olsaydı.
Kafamdaki şu sorunun cevabını bulamadım : “Bu oyunun içinde yaşadığımız Türkiye’de ve zamanımızın kavramsallığında yeri ne?”
Melih Anık
Not: Dikkat ederseniz ben Aktör Kean’in hayatından bahsetmedim. Gala’ya
katılan davetlilerin övücü yazılarında, Aktör Kean üzerine çıkan gazete haberlerinde, oyunun broşüründe fazla
fazla var. Şu ana kadar tiyatro ile ilgili olanlar Aktör Kean’i tanımışlardır
çoktan. Benim oyunu seçmemde o yazılar benim referansım olamazdı zaten. Oyunu
gördüğüm için şikâyet etmiyorum. Kendim seçtim kendim seyrettim. Ben
yazılmayanı yazmak istiyorum.
İsterseniz o yazılar aşağıda. Seç seç al..
http://numanserteli.blogspot.com/2013/10/aktor-kean-olmak-ya-da-zirvede.html
http://asliberry.blogspot.com/2013/12/dun-aksam-yamanla-yoga-merkezinin-yeni.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder