TEB Başkanı Üstün Akmen’in benim yazıma cevabını (http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=2102 )okuyunca Galeano’yu
hatırladım:
Kucaklaşmanın Kitabı’nda, ziyaretine gelen misyonerlerin
uzun uzun konuşmalarından sonra Paraguay’daki Chaco’lu Kızılderili reisin
şunları söylediğini aktarır: “Sözleriniz kaşıyor, iyi kaşıyor, hem de çok iyi
kaşıyor. Ne var ki kaşınmayan yeri kaşıyor!”
TEB Başkanı Üstün Akmen de cevabında, ilgisiz yerleri kaşıyor! Onun bilinçli
yarattığı karışıklığı deşifre etmek için
madde madde anlatayım.
2- Zira intihalin
konusu başkadır. Roger Garaudy'nin "D'un Realisme sans Rivage" adlı
eserinin "Gerçekçilik Açısından
Kafka" başlığı ile tercümesi Mehmet
Doğan’a aittir ve Hür Yayınları tarafından 1965 yılında yayımlanmıştır. TEB
Başkanı Üstün Akmen, bu eserin Kafka'ya ayrılmış olan üçüncü bölümünden kelime,
cümle ve fikirsel anlamda yararlanmıştır. Eseri tercüme eden Mehmet Doğan, Roger Garaudy’nin yazısı içinde Kafka’nın “Bir
Akademiye Rapor” isimli hikâyesinden yaptığı alıntılar için “Günyol çevirisi,
Ataç” tercümesini kullanmış; hikâyenin tercümanına
olan saygısı ve de ETİK anlayışı dolayısıyla alıntıları dip notu ile ve sayfa
numarası vererek göstermiştir. Üstün
Akmen’in “alıntı kaynaklarını yazı içinde gösterdiğim için” ifadesinde
gösterdiği kaynak(?) Garaudy’nin
eserinde alıntı yaptığı hikayenin tercümesinin dip notudur. Maalesef TEB Başkanı Akmen, fikirlerini “rahat
rahat kullandığı” Roger Garaudy’nin ismini yazısının içinde anmamıştır. TEB
Başkanı’nın bunu yapmamış olması karşısında, “kendimi yerden yere atamayacak,
kahkahadan çatlamayacak” kadar üzgünüm.
3- Ama bu TEB Başkanı
Üstün Akmen’in ilk vukuatı da değildir.
Benim Mefisto oyunu üzerine yazdığım yazıdan (http://melihanik.blogspot.com/2009/12/mefisto-istanbul-bbelediyesi-sehir.html
) cümleleri kendi eleştirisi (http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=1423
) içinde kullanmış, kendisine yazdığım mesaja verdiği cevapta “Melih
Anık'ın oyun ile yorumunun tersi olduğu dipnotunu düşmeyi düşünmüş olmam, ancak
her ne halse yazı yayına girerken unuttuğum, atladığım için...” diyerek
yaptığını ‘UNUTMA’YA, ‘ATLAMA’YA vermiştir ama yaptığını düzeltmemiştir de. (Takip eden günlerde SAKM’den Tülay Özkan’ın 15.
Sadri Alışık Ödül Töreni’ne davet etmesinin nedenini de TEB Başkanı ve SAKM
Tiyatro Ödülü Jüri Başkanı Üstün Akmen biliyordur herhalde.) Çok yakın zamana
kadar “sevgilerini, özürlerini” sunan TEB Başkanı şimdi “Melih Anık, ne yazık ki bu hafta
da tutumunu aynen sürdürmüş, hakkında “vay neymişsin be abi” ifadeleri
ile beni toplum gözünde “kendince” bir çerçeve içine oturtmak istemiş, “küçültmeye”
çalışmış. Kendisine benim kendimi oturttuğum yeri ve de “vay neymişsin be abi”ye, “post”a ve
unvana ihtiyacım olmadığını anlaması için geçmiş yazılarımı okumasını tavsiye
ederim. Hakkımda yazılanlar ve de bulunduğum yer(her neyse), TEB Başkanı’nın
iki dudağı arasında ise bundan da üzüntü duyarım.
4- Yazısına “Şiddet, nasıl toplumun her kesiminde
duyumsanıyorsa, kültür-sanat alanında da “kendince” kendine rakip gördüğünün
açığını arama, açığını yakaladığında yerden yere vurma, hafife alma, küçümseme,
alay etme olarak karşımıza çıkıyor, birileri birilerine sürekli “yazık” ediyor.”
cümlesi ile başlayan TEB Başkanı Üstün Akmen “Özdemir Nutku’nun çevirisine laf
eden eleştirmeni, içimden duvara çivilemek istedim.” ( http://www.tiyatronline.com/haberler/oyun-elestrisi/1148/romeo-ve-juliet-istanbul-sehir-tiyatrosu.html
) dediği eleştirmenin “BEN “olduğumu UNUTMUŞ görünmekte. “Toplumsal cinnet boyutuna gelen
saldırganlık içgüdüsü, bir türlü kontrol altına alınamıyor” derken
aslında “saldırganlığın” eyleme dönüşmüş biçiminin kendisinin zihninde yuvalanmış
olduğunu da UNUTMUŞ demek ki! TEB Başkanı Üstün Akmen’i “kendime rakip görmek” için
kendimi ikna edici nedenlerim yok, hiçbir zaman da olmadı. Ortaya çıkan son
duruma göre de hiçbir zaman olmayacak!
5- Buna rağmen, önde olanı paçasından çekmeye çalışan bu
tiyatro ortamında ömrünün büyük bir bölümünü tiyatro ile “doldurmuş” TEB
Başkanı Üstün Akmen’in arkasında durulması için söylediklerim tiyatro camiasının yabancısı değildir. Hadi
onları bilmiyor yazdığım yazıyı da (http://melihanik.blogspot.com/2011/01/tiyatro-elestirmenleri-birligi-teb.html)
UNUTMUŞ olabilir mi?
6- TEB Başkanı, AKM’yi
işgal etmeye karar verdikten sonra vazgeçtiğini; AKM için düzenlediği imza kampanyasına sadece
68 kişinin( 45 üyesi olan TEB’den ise sadece dokuz kişinin) katıldığını da UNUTTU
herhalde.
7- TEB Başkanı Üstün Akmen’in, nasıl bir zora düşmüş
olduğunu fark ederek, TEB üyeleri ve yazısının içinde ismen bahsettiği 3
kişinin desteğini alma telâşını anlıyorum. TEB Başkanı Üstün Akmen, “hem
beni, hem de Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’ni hafife alabileceğini varsaymış”
derken TEB üyeleri ile ilgili yazdıklarımı da UNUTMUŞ. TEB’in internet
sayfasının aylarca kapalı olması üzerine yazdığım yazı ve sayfa açıldığında
kendisine gönderdiğim mesaj TEB’e verdiğim önemi göstermekte ama TEB Başkanı Üstün
Akmen onu da UNUTMUŞ. Çoğu “hoca” olan TEB üyeleri, TEB Başkanı Üstün
Akmen’in yaptığını yapan öğrencilerini “çaktırmaz” mı? İsimlerini andığı üç
kişiyle ilgili olarak benim duruşumu ve gelinen noktanın ne olduğunu, onları yazının içine “sürüklemeden”
önce sorsaydı anlatırdım.
8- TEB Başkanı Üstün Akmen, “Sanki ben yazımı Tiyatro
Eleştirmenleri Birliği Başkanı sıfatımla yazmışım gibi her anışta adımın önüne
“TEB Başkanı” unvanımı takmış” demiş. Karşı çıktığı bakan, müdür vb
görevlilerin söylediklerini de görevlerinden soyutluyor mu? Şu ana kadar –istifa etmediğine göre- tiyatro
jürileri, okuyucular, tiyatrocular, eleştirmenler için o halâ TEB Başkanı. Uluslar
arası Eleştirmenler Derneği’nin(İATC) ismini kullanmanın ağırlığı, TEB Başkanı ünvanını
taşıyan biri için önemlidir. İATC bu konuda ne düşünür acaba?
9- “Mal bulmuş mağribi”nin akla getirdiği anlamları ve içerdiği
“ırkçı” söylemi okurların değerlendirmesine
bırakıyorum. Ancak yazısının başlığı “’Mal
bulmuş Mağribi’ Olmak ya da Olmamak”ı, içerdiğinin farkında olsa
kullanmazdı sanırım. Bildiğiniz gibi tarihte en ünlü “mağribi” Othello’dur. “Olmak ya da Olmamak” da Hamlet’i
çağrıştırır. Ben Othello olamam ama kararsızlık konusunda TEB Başkanı Üstün
Akmen’in Hamlet’in ruh hâlini yaşadığını
rahatlıkla söyleyebilirim. Benim kendisine tavsiyem, “var olmak” için TEB Başkanı
“olmamayı” seçmesi ve bu yıpratıcı kararsızlık içinde daha fazla kalmadan bir
an önce TEB Başkanlığından istifa etmesidir.
10- “Kendisinin mevcut tutumundan bir an önce
caymasını; tiyatro sanatının bütününe ve çıkarına yönelik hareket etme
alışkanlığını bir an önce edinmesini, eleştirilerinde kişilerin onuruna saygılı
olmasını diliyorum.” ifadesi tipik bir TEB Başkanı Üstün Akmen tarzı. “Cayma”
kelimesinin yerinde olmayan kullanılışı üzerinde durmadan, bu tarzın, kendisini
“oyuncuların eleştirmen amcası” olarak tayin etmiş bir “tonton amcanın”, kendini
çevresinden yukarıya çıkarıp, “kendince” kurduğu dünyayı kabullendirme esasına dayandığını
söyleyebilirim. Bu nedenle beni de tavsiyelerinden “mahrum” bırakmıyor. Sanırım
aynı neslin üyesi olduğumuz için bunu, “yaş” ile değil, kendisinin tiyatro camiasında işgal ettiğini
düşündüğü yere dayanarak yapmak istiyor.
Ama biraz dinlese ve düşünse , “tüm yazılarımın tiyatro sanatının bütününe
ve çıkarına yönelik olduğunu” anlayacaktır.
11- Galeano ile başladım onunla bitireyim. “Öğretmen
elindeki şişeyi öğrencilerine göstermiş ‘Sizlerin ne kadar duyarlı olduğunuzu
ölçmek istiyorum, kokuyu alır almaz elinizi kaldırın’ demiş. Şişenin kapağını
açar açmaz belli bir zaman içinde
sınıftaki bütün eller kalkmış. Hatta kokunun yoğunluğundan başı dönen bir genç
kız “Pencereyi açabilir miyim efendim” diye sormuş. Parfüm kokusuyla ağırlaşan
hava kısa zamanda herkesin soluğunu tıkamış. Sonra öğretmen şişeyi
öğrencilerine birer birer inceletmiş. Şişenin içi su doluymuş.”
Lütfen su dolu şişeyi parfüm sanmayın.
Melih Anık
İlgi:
Kucaklaşmanın Kitabı
- Eduardo Galeano - Türkçesi: Nihal Yeğinobalı - Can Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder