Yiğit Sertdemir’i tanımam 444 ile başladı. Beyoğlu
Oyuncular Kahvesi’nin küçük bir odasında seyrettim oyunu. Sertdemir Türk
Tiyatrosu’nda yeni bir soluktu. Bakış açılarımız uyuşmuştu. Bence bir matematiği
vardı oyunun. Sertdemir’in zeka ve ironisi
gülümsetirken düşündürüyordu. Ülkenin meseleleri hakkında düşüncelerini farklı
bir söylem ile anlatıyordu. Sonra onu takip etmeye başladım. Altıdan Sonra
Tiyatro neredeyse ben oradaydım. Oyunlarını en çok yazdığım yazarlardan biridir
Sertdemir. Hiçbir tiyatroya güvenmeyen ben onun tiyatrosuna sezonluk üyeliğe
para yatırdım. Bu arada bir taraftan Altıdan Sonra Tiyatro ile Kumbaracı’da
sürdüğü tiyatro hayatına İBBŞT’da yönetmen-oyuncu
titrini ekledi. 444’ü takip eden oyunlar
ve heyecan Sertdemir’in bence çok
çalışma ile gelen rahatsızlığı ile durakladı ve düşüşe geçti. Ben korkarak
gittim düşüşteki oyunlarına ve çok da memnun olmadım seyrettiklerimden. 444’de gördüğüm
ışık sönükleşmişti. Sanıyorum o bir
arayış dönemi içinde idi. Benim tonumdaki değişiklik onun ile aramızdaki
sıcak ilişkiyi de soğuttu. Oyun sonlarındaki fuaye sohbetleri de yara aldı
ister istemez. Ama bu arada hikâyenin başını bilmeyenler Sertdemir’i beğeniyordu.
Aksine ben yönettiği Tartuffe’de ve Cadı
Kazanı’nda onu bulamadım. Ağrı Dağı
Efsanesi çıkınca içimde aldım verdim. Oyun hakkında duyduklarım genellikle
oyunun çok uzun olduğu yolunda idi. Hazırlıklı olarak oyuna gittim. Oyun 15’de başladı 17:35’de
bitti. Arayla birlikte 2 saat 35 dakika. Bana uzun gelmedi.
Yaşar Kemal ülkenin efsane yazarı. Eserleri Türk Edebiyatı’nın gururu yüz akı ama Nobel’ciler başkasına,Türk halkı Yaşar Kemal’e ödül verdi. Eserlerini Türkçe yazan ve dünya dillerine çevrilen Yaşar Kemal Ağrı Dağı Efsanesi ile diğer eserlerine oranla hacmen küçük ama ellerini ayaklarını Anadolu’ya basan, kültür ve inanç farklarını bir potada eriten bir kitaptır. Gülbahar ve Ahmet’in aşkını anlatırken ülke bütünlüğünü dile getiren destansı bir öyküdür. Bazı özellikleri ile kolaylıkla ayrımcılık yaratabilir. Baharatını ve ateşini iyi ve doğru vermeniz gereken bir yemektir.
Daha önceleri Ağrı Dağı Efsanesi’nin filmi oyunu yapıldı. Ben seyrettim. İyi örneklerdi. Sertdemir’e ilave bir sorumluluk yüklemiş olduğunu düşünüyorum. Eseri uyarlayan ve oyunu yöneten Sertdemir akılda kalacak bir oyun çıkarmış. Ben oyunları seyrederken not tutarım. Gözüme batan hususları kaydederim. Bu oyun sonunda o kadar az not almışım ki onlar da keyfe keder. Dengbej söylemi çok doğru. Dengbej bir çeşit meddahtır. Sertdemir dengbeji birden fazla oyuncuya dağıtmış. Ahmet Gülbahar ve Mahmut Han dengbej değil. Oysa onların da dengbej olması ana felsefeye uyacak. Hikayeyi tek bir dengbej anlatsa dengbej tüm karakterleri oynayacak değil mi? Onlara Ahmet, Gülbahar ve Mahmut Han da dahil olsa bir bütünlük olacak. Gözüme batan ikinci husus bazı sahnelerde at geriyi maskeliyor. Yerini değiştirmek gerek. Yönetmen seyircinin solundan sahneye baksın derim. Attan bahsetmişken Seda Balaban’ın ismini vurgulamak lazım. Balaban çok başarılı bir kuklacı. Onu Surname’den hatırlıyorum. Bu oyunda kostüm tasarımları da çok işlevli ve başarılı. At’ı canlandıran Özge Midilli’ye ayrı bir satır açmak gerek. Kukla güzel de canlandıran da güzel oynuyor. Aynı şekilde oyunun müzik direktörü Burak Çöllü’yü de alkışlıyorum. Bir oyuna canlı müzik yapmak bu zamanda maddi olanakları zorlayan bir iş. Her tiyatronun harcı değil. Her ne kadar playback ile desteklenmiş bile olsa müzik Ağrı Dağı Efsanesi’nin soluğu. (Yazımı okuyan orkestradan müzikte playback desteği olmadığına ilişkin bir mesaj aldım. Tüm müzik canlı icra imiş. Ben de bu hususu düzeltiyorum. ) Dedim de aklıma geldi. Bir eseri(roman hikaye) sahneye uyarlamak kolay gibi görünen zor bir iştir. Sahnede ruhunu kaybetmiş romanlar hikâyeler seyrettim. Sertdemir ve tabii ki dramaturg kağıt üzerindeki ruhu sahnede öldürmemiş. Bu yazara saygının bir ifadesi.
Oyun bazılarının çok kullandığı gibi bir ‘ansamble’
başarısı Uyumlu tutarlı sade ama görkemli bir gösteri. Yıllar önce Surname için
yaptığım öneriyi bir daha yazıyorum.
İstanbul’da yaşayan bir yabancı tiyatro özlemini nasıl giderir? Mesela Macaristan’da dünyaya onların
tanıttığı ‘black theatre’ yapan mekânlar
vardır. Turistler mutlaka gider. Bizde neresi var? Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ni
bize özgü oyunlara tahsis edin. Ve Sûrname, Ağrı Dağı Efsanesi gibi oyunları ‘İngilizce
surtitle-üst yazı’ ile orada oynatın. Türk Tiyatrosu’na ve turizme de katkınız
olur. Aslında bu girişim başka oyunları
tetikler ve maddi fon da getirir. Bence dua da alırsınız. J)
Özet olarak Ağrı Dağı Efsanesi seyredilmesi keyifli
ve yararlı bir oyun. Gençleri teşvik edin çocukları yanınıza alın gidin
seyredin. Ama önceden onlarla konuşun Yaşar Kemal’i ve efsaneyi anlatın. Oyundan
sonra çocuklarınızla konuşacak bir konunuz olur.
Selam olsun Yaşar Kemal'e ve dengbejlere. Oyunun ömrü çok olsun.
Melih Anık
Künye
Yazan: Yaşar KEMAL
Uyarlayan / Yöneten: Yiğit SERTDEMİR
Müzik: Oğuzhan BALCI
Dramaturg: Sinem ÖZLEK
Dekor Tasarım: Barış DİNÇEL
Kostüm ve Kukla Tasarım: Candan Seda BALABAN
Işık Tasarım: Osman AKTAN
Koreografi: Senem OLUZ, Özge MİDİLLİ
Oyun Müzik Direktörü: Burçak ÇÖLLÜ
Ses Tasarım: Gökhan SUNA
“Gül Diyem Bahar Diyem” Şarkı Sözü: Yiğit SERTDEMİR
“Gül Diyem Bahar Diyem” Gazeli: Cihan KURTARAN
Oyuncular:
Arda ALPKIRAY: Kervan Şeyhi-Musa Bey-Rüstem Paşa-Halife
İbrahim-Dengbej-Dağlı- Kürt
Beyi Mahmut Han Ases-Çoban
Ayşe GÜNYÜZ DEMİRCİ: Baş Dengbej-Gülriz-Dağlı
Besim DEMİRKIRAN: Memo-Dengbej-Dağlı-Çoban-Mahmut
Han Ases-Hoşap Beyi Ases
Can TARAKÇI: İsmail Ağa-Dengbej-Dağlı-Çoban
Cian KURTARAN: Ahmet-Çoban
Emrah Can YAYLI: Yusuf-Dengbej-Kürt Beyi-Çoban-Dağlı-Mahmut
Han Ases
Emre YILMAZ: Baş Dengbej-Hoşap Beyi-Dağlı
Ertan KILIÇ: Demirci Hüso-Dengbej-Çoban-Dağlı-Kürt
BeyiMahmut Han Ases
Hakan ÖRGE: Mahmut Han-Çoban
Murat ÜZEN: Dengbej-Zilan Beyi-Molla
Kerim-Dağlı-Cellat-Mahmut Han Ases
Özge MİDİLLİ: At-Dengbej-Çoban-Anne-Dağlı
Serkan BACAK: Dengbej-Kürt Beyi-Mahmut Han
Ases-Molla Muhammed-Cellat-Dağlı
Uğur DİLBAZ: Sofi-Dengbej-Çoban-Dağlı-Hoşap Beyi
Ases
Yeliz ŞATIROĞLU: Gülbahar-Çoban
Zeynep Ceren GEDİKALİ: Baş Dengbej-Gülistan-Dağlı
AĞRI DAĞI EFSANESİ
Şef: Burçak ÇÖLLÜ
1.Keman: Ayla ÖZKAN, Seçil IŞIKSOY 2. Keman: Buse
EFSEN,Kerim BALKAN
Viyola: Eylül Sade KARAŞİN, Ceren YILMAZ Çello:
Orcan KOÇ, Emre ÖZER
Kontrbas: Utku AKINCI Obua: Buğra ÖZGÜN Klarnet: İnci
Gonca BEKER
Flüt: Ekinsu EMİNAĞAOĞLU Fagot: Defne BAYRAK Kaval:
Baran ASLAN
Perküsyon: Murat GÜREÇ, Ali Furkan YARGICI Piyano:
Güliz TEKELİOĞLU
Yönetmen Yardımcıları: Arda ALPKIRAY, Irmak ÖRNEK,
İrem ARSLAN, Oya PALAY,
Yunus Erman ÇAĞLAR
Dekor Uygulama: Sırrı TOPRAKTEPE, Batuhan BOZCAADA
Kostüm Uygulama: SİBEL USANMAZ
Butafor Asistanı: Beyza TOSUNOĞLU
Işık Uygulama: Gökhan DAVULCU, Uğur AKSU, Burak
KAPLANOĞLU
Orkestrasyon ve Mikrofon Uygulama: Gülsüm MUTLU, Yiğitcan
EFE
Sahne Terzileri: Mehmet SOYLU, Nezahat TUNA, Nedim
GÜNEŞ
Aksesuar Sorumluları: Bilal Zafer KURUOĞLU, Yasin
KAYA, Üzeyir YILDIRIM, Mehmet
ASLAN, Uğurcan BOZKURT, Ömer ÖZGÜVEN
ALAR,Koray SATIR, Burak YILMAZ ,Mehmet ATAY, Dursun
SARIAHMET ,Devran
Saç- Makyaj Uygulama: Oya SELİM
Kuaförler: İbrahim AYDEMİR, Adil UPRAK
Tanıtım Videosu: Enes Altuğ AVŞAR
Fotoğraflar: Sadi AYAN
İlk oyun: 1 Ekim 2024 Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi
Süre: 2 Perde 165 Dk.
Kostüm ve kukla tasarımında kıymetli desteği için Efe Arslan’a; müzik ve orkestra provalarındaki kıymetli katkılarından dolayı Oğuz Kabakuşak’a; danışmanlık ve bilgilendirme için bize değerli vakitlerini ayıran Mesut Alp ve Sultan Bingül’e; atölye çalışması için Ayşegül Uraz’a çok teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder