25 Ağustos 2018 Cumartesi

Sezona Damga Vuran Oyun: Nora (İBBŞT)


İbsen, 1869 senesinde, Nora'yı yazmadan tam 10 sene önce, Dresden’de eserin gerçek kahramanı olan Matmazel Laura ile evvela mektuplaşarak tanışmış ve daha sonraları aile muhitine giren bu kadının hayatı, İbsen’e ileride Nora’yı yazmak cesaretini vermiş. (Cevad Memduh Altar)

Norveçli yazar İbsen(1828-1906), ataerkil dinin etkisindeki kentsoylu ahlâkına ve 19.yüzyılda ortaya çıkan kentsoylu çekirdek ailenin feodal düzenin kalıntısı olan ataerkil yapısında, kadının eş ve anne olmanın dışında toplumsal bir rolü, kimliği olmamasına karşı çıkar. (Mitterauer)
Ibsen’in tartışma konusu ettiği sorunların başında kadının toplumsal konumu, kimlik ve varoluşunu belirleyen eşitsizlik gelir. Çünkü kadınlar, yani insanlığın yarısı aydınlanma ve kapitalist liberalizmin erkeğe sunduğu hak ve özgürlüklerden yoksundur. Belki de bu yüzden  İbsen'in kadınlarının erkekler üzerinde büyük etkisi vardır.


Ibsen’in sanatının en büyük yeniliği modernist özelliğinde yatar ve içsellik ve öznelliği tiyatroya sokmuş olması, bunu bilinçaltının derinliklerine inerek başarmış olması onu tiyatro tarihinde öne çıkarır. Ibsen’in oyunlarını yazdığı dönemde Freud ve Jung’un bilinçaltı kuramları henüz yazılıp yayımlanmamıştı. İbsen'in onlardan önce bilinçaltı olgusunu çeşitli yöntemlerle karakter çizimi, diyalog ve olay örgüsüne yansıttığını görürüz.
Bilinçaltıyla bilincin çatışmasını Nora’nın aşırı endişeli davranışlarında, canına kıymayı düşünmesinde, “takıntılı” yinelemelerinde, kendinden geçercesine dans edişinde buluruz. Nora’da kullanılan Tarantella dansı bu dönüşümün bedensel “eğretileme”si, esrikleşen kadın bedeni ise bastırılmış özgürlük—erkeğe eşit bir birey olma—dürtüsünün bilinçdışı anlatımıdır. Aynı zamanda tarantella bilinçdışını akıldışı büyüsellikle buluşturan mistik bir simgedir. Dünya mitolojilerinde tarantella, kadınların erkek gibi davrandığı bir danstır. (Erinç Özdemir)


Oyunun adı  'Nora, Bir Bebek Evi'dir. Evdeki yılbaşı ağacı evin bir dekorasyonu Nora'yı sembolize eder, Nora da onun gibi bakılmasından hoşlanılan eve güzellik katan bir nesnedir. Aslında oyundaki tüm karakterler bir bebek evinin oyuncakları gibidir.
 Üç çocuklu Nora bu evin içinde bir bebek gibi  muamele görmektedir. Thorwald ile ilişkisi bir karı kocadan daha ziyade bir baba kız ilişkisine benzer. Thorwald, eşinin sosyal meselelere karşı ve her aklı başında insanı ilgilendirmesi gereken işler üzerinde fikir yürütmesini hiç istemez. Ona göre iyi kadın, yalnız evine, kocasına ve çocuklarına bağlı olan kadındır. Esasen babasının evinde de bu yolda bir terbiye almış olan Nora, sekiz senelik evlilik hayatında da kocasından aynı muameleyi görmüştür. Geçmişte hasta olan kocasının tedavisi için para bulması gerekmiş, Nora babasının imzasını taklit ederek kocasına duyurmadan bankadan kredi almıştır. Bu olayı yıllarca saklamış ve kredi taksitlerini gizli gizli ödemektedir. Yıllar sonra kocası o bankaya müdür olur ve geçmişte Nora'ya kredi veren Krogstad'ı işten çıkarır. Krogstad Nora'ya gelerek kocasını bu karardan vazgeçirmesini ister. Aksi takdirde elindeki sahte imzalı belgeyi deşifre etmekle tehdit eder. Thorwald  gerçeği öğrenir, işini kaybetme korkusu ile hezeyanlar içinde Nora'yı olmadık şekilde aşağılar. Oysa bu arada Krogstad eski aşkı ve Nora'nın arkadaşı Linde  ile karşılaşmış onun da tesiri ile tehditlerinden vazgeçmiştir. Thorwald, birdenbire lehine dönen bu durum karşısında çılgınca bir sevinç içinde yaptıklarını unutarak Nora'ya tekrar sarılmak ister. Oyunun başında çocukça bir karakter olan Nora, kocasıyla birlikte yaşadıkları hayatın içinde kendine biçilen değeri görür ve  radikal kararını alır. Ancak şu soru seyirciye kalır: Nora nereye gidiyor ya da gitsin?


Yönetmenin(Ali Gökmen Altuğ) rejinin tüm ögeleri ile yaptığı iş birliğinde ve ortak sahne dili oluşturmadaki başarısı oyunun keyifle izlenmesini sağlıyor. Bence çok iyi bir 'oyun okuması' yapmış yönetmen. Masalsı hava yaratan müzik(Tolga Çebi), kostümler(Gamze Kuş), ışık(Kemal Yiğitcan) ve  bebek evinin yansıması olan dekor tasarımı(EylülGürcan) şahane bir ortam yaratıyor. Yeşim Koçak unutulmaz bir  Nora çiziyor ve bu yılın dikkate değer oyunculuklarından birine imzasını atıyor. Linde'yi oynayan Berna Adıgüzel, gizemli, içine kapalı bir kadının yıllar sonra karşılaştığı aşkı ile yaşadığı ruhsal değişimini verirken incelikli bir oyunculuk sergiliyor. Mert Tanık, karısına evin içindeki herhangi bir dekorasyon nesnesi olarak bakan Thorwald'ın Nora'daki değişime ters yönde  güvenden güvensizliğe giden yoldaki durumunu çok iyi veriyor. Cengiz Tangör'ün, işini kaybetme korkusu ile acımasız olan bir adamdan, elini tutan bir kadının tesiri ile içindeki şefkat ve iyiliği dışarı çıkaran Krogstad, Hakan Arlı'nın gizli kalmış bir aşkın tesirindeki  Doktor Rank canlandırmaları ile Canan Kübra Birinci ve Nurdan Gür'ün kısa rollerindeki titiz oyunculukları, oyunun genel atmosferinin oluşturulmasına ve oyunun başarısına önemli katkılar sağlıyor.
Nora, 2017-2018 tiyatro sezonuna damgasını vuran bir oyun.  İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın son dönemlerdeki en iyi oyunu. Tiyatromuz adına da örnek alınması gereken bir düzeyin göstergesi. Seyirci eminim ki Nora'ya hak ettiği ödülü verecektir. Mutlaka seyredilmeli.


Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder