Alaaddin, 1001 Gece
Masalları içinden bir Doğu hikâyesi. Batı bu hikâyeleri yıllardır sinemada,
sahnede kullanıyor. Başka bir ifadeyle kaynağı allayıp pullayıp Batı'nın Doğu algısını yeniden oluştururken (Orientalizm) hikâyelerin de "üstüne
oturuyor". Doğu kendi hikâyesini perdede, sahnede "ağzı açık"
seyrediyor. Hatta hikâyenin kendisinden çıktığını bile unutacak hâle geliyor.
Bu, kapitalizmin emperyal oyunlarından biri. Aladdin işte böyle bir yapım. Aslına bakarsanız artık Doğu ve Batı yok, Batı
ve Batılılaştırılan Doğu var. Bu algı
ile bakarsanız Aladdin ve benzeri "oyunlar" bir amaca hizmet
ediyor. Ben "Ay çok şirin Aladdin'i
oynayalım" dendiğine inanmıyorum. Bu kararın arkasında iyi bir hesap kitap
olduğunu düşünüyorum. Disney bu işi iyi yapıyor. Broadway müzikalleri bir üst/üstün
aklın yarattığı stratejik bir yapı bence. Bu üst/üstün akıl dünyayı tiyatro ile
şekillendiriyor. Tiyatronun gücü bu. Ülkemizde tiyatroyu kısır ve sığ bir tartışmanın
sınırlarına sıkıştıran "akıl"larımıza sesleniyorum. Adamlar Alaadin'i
çalmış senin beynini oyuyor ağabey sen ne diyon?
Aladdin'i Amerika'nın doğusunda, New York'ta seyrettim.
Amerika'nın batısında, California'da da başka bir Aladdin vardı. Disney Aladdin'i
daha önce sinema yapmıştı. Disney bu işi biliyor.
Hikâye malûm. Fakir Alaaddin, lambadan çıkan cin, Prenses
Halime(burada Jasmine olmuş) ve bazı kaynaklarda büyücü bazılarında kötü kalpli
vezir arasında geçen sonu "iyilerin" kazandığı bir masal. Disney
konuyu basitleştirmiş. Broadway müzikallerinde hedef ortalama seyirci. Dünyadan dünya kadar seyirci geliyor. Onları yormadan, fantastik sahne oyunları ile şaşırtmak,
hayran etmek, eğlendirmek lâzım. Allah için bunu çok iyi yapıyorlar. Formülü
belli bir iksir içiriyorlar seyirciye. Daha
önce içmiş olsa da her seferinde seyirci sarhoş bir halde salondan çıkıyor. Ne
kalıyor geriye? "Ay şahaneydi".
Gerçekten Aladdin özellikle sahne
düzeni ile göz alıcı bir gösteri. Sahne üzerindeki yollardan sanki kendi
kendine yer değiştiren dekor, sahnede birdenbire açılan deliklerden fırlayan
oyuncular, renkli ışıklı ağaçların dansözlere dönüşmesi, Cin'in sahne altından
özel bir düzenekle ortaya çıkışı ve tabi ki uçan halı. Uçan halı bilinen bir
tekniğin sahneye uygulanması ile yaratılmış. Yukardan asılı ip falan yok.(Broadway bu nedenle California'dan bir adım önde) Buna rengarenk giysileri(337 adet kostüm
dikilmiş), dokuz ülkeden getirilen kumaşları(içinde Türkiye de var), kostümlere
dikilmiş 1428 adet Swarovski kristalini, binlerce wattlık ışığı, arabesk emdirilmiş
caz müziğini, Doğu gibi başlayıp Batı ritimlerine dönüşen dansları ve de iki buçuk saat boyunca nefes almaya
fırsat bulamadan sahnede şarkı söyleyen, dans eden ekibin enerjisini ekleyin
ortaya çıkan olağanüstülüğün gözünüzü boyamasından kurtulmanız kolay değil. Genie rolünde James Monroe Iglehart aklımda kalan oyuncu. O cüssesinin altında müthiş bir esneklik, beceri dolu bir oyunculuk var. En
sonunda "Adamlar yapıyor abi" dedirtiyorlar. Okuduğunuz masaldaki resim/karton
karakterler etli kanlı sahnede karşınızda. Unutmayın onları resmeden ve
zihinlerinize çakan da Batı. Bu bir ekip işi. 180 kişilik bir ekip.
Çok da kasmaya gerek yok. Önünüze çıkarsa seyredin derim
ben. Sizin de içinizde yatan çocuğun uyanması ve biraz tebessüm etmesi hakkı. Üzül üzül nereye kadar.
Melih Anık
Merak ederseniz:
https://www.youtube.com/watch?v=h4sl3sQPzgc
https://www.youtube.com/watch?v=7XH4IEcJ0bs
https://www.youtube.com/watch?v=-UL0CDMhjj4
Theatre at Disney California Adventure :
Hyperionhttps://www.youtube.com/watch?v=o-gLbgpzCc8
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder