12 Ekim 2016 Çarşamba

Aladdin(Disney Theatrical Productions) New Amsterdam Theatre(NY)

Alaaddin,  1001 Gece Masalları içinden bir Doğu hikâyesi. Batı bu hikâyeleri yıllardır sinemada, sahnede kullanıyor. Başka bir ifadeyle kaynağı allayıp pullayıp Batı'nın Doğu  algısını yeniden  oluştururken (Orientalizm) hikâyelerin de "üstüne oturuyor". Doğu kendi hikâyesini perdede, sahnede "ağzı açık" seyrediyor. Hatta hikâyenin kendisinden çıktığını bile unutacak hâle geliyor. Bu, kapitalizmin emperyal oyunlarından biri. Aladdin işte böyle bir yapım.  Aslına bakarsanız artık Doğu ve Batı yok, Batı ve Batılılaştırılan Doğu var.  Bu algı ile bakarsanız Aladdin ve benzeri "oyunlar" bir amaca hizmet ediyor.  Ben "Ay çok şirin Aladdin'i oynayalım" dendiğine inanmıyorum. Bu kararın arkasında iyi bir hesap kitap olduğunu düşünüyorum. Disney bu işi iyi yapıyor. Broadway müzikalleri bir üst/üstün aklın yarattığı stratejik bir yapı bence. Bu üst/üstün akıl dünyayı tiyatro ile şekillendiriyor. Tiyatronun gücü bu. Ülkemizde tiyatroyu kısır ve sığ bir tartışmanın sınırlarına sıkıştıran "akıl"larımıza sesleniyorum. Adamlar Alaadin'i çalmış senin beynini oyuyor ağabey sen ne diyon?




Aladdin'i Amerika'nın doğusunda, New York'ta seyrettim. Amerika'nın batısında, California'da da başka bir Aladdin vardı. Disney Aladdin'i daha önce sinema yapmıştı. Disney bu işi biliyor.

Hikâye malûm. Fakir Alaaddin, lambadan çıkan cin, Prenses Halime(burada Jasmine olmuş) ve bazı kaynaklarda büyücü bazılarında kötü kalpli vezir arasında geçen sonu "iyilerin" kazandığı bir masal. Disney konuyu basitleştirmiş. Broadway müzikallerinde hedef ortalama seyirci. Dünyadan dünya kadar seyirci geliyor. Onları yormadan, fantastik sahne oyunları ile şaşırtmak, hayran etmek, eğlendirmek lâzım. Allah için bunu çok iyi yapıyorlar. Formülü belli bir iksir içiriyorlar seyirciye.  Daha önce içmiş olsa da her seferinde seyirci sarhoş bir halde salondan çıkıyor. Ne kalıyor geriye? "Ay şahaneydi". 

Gerçekten Aladdin özellikle sahne düzeni ile göz alıcı bir gösteri. Sahne üzerindeki yollardan sanki kendi kendine yer değiştiren dekor, sahnede birdenbire açılan deliklerden fırlayan oyuncular, renkli ışıklı ağaçların dansözlere dönüşmesi, Cin'in sahne altından özel bir düzenekle ortaya çıkışı ve tabi ki uçan halı. Uçan halı bilinen bir tekniğin sahneye uygulanması ile yaratılmış. Yukardan asılı ip falan yok.(Broadway bu nedenle California'dan bir adım önde) Buna rengarenk giysileri(337 adet kostüm dikilmiş), dokuz ülkeden getirilen kumaşları(içinde Türkiye de var), kostümlere dikilmiş 1428 adet Swarovski kristalini, binlerce wattlık ışığı, arabesk emdirilmiş caz müziğini, Doğu gibi başlayıp Batı ritimlerine dönüşen dansları  ve de iki buçuk saat boyunca nefes almaya fırsat bulamadan sahnede şarkı söyleyen, dans eden ekibin enerjisini ekleyin ortaya çıkan olağanüstülüğün gözünüzü boyamasından kurtulmanız kolay değil. Genie rolünde James Monroe Iglehart aklımda kalan oyuncu. O cüssesinin altında müthiş bir esneklik, beceri dolu bir oyunculuk var. En sonunda "Adamlar yapıyor abi" dedirtiyorlar. Okuduğunuz masaldaki resim/karton karakterler etli kanlı sahnede karşınızda. Unutmayın onları resmeden ve zihinlerinize çakan da Batı. Bu bir ekip işi. 180 kişilik bir ekip.



Çok da kasmaya gerek yok. Önünüze çıkarsa seyredin derim ben. Sizin de içinizde yatan çocuğun uyanması ve biraz tebessüm etmesi hakkı. Üzül üzül nereye kadar.


Melih Anık       

Merak ederseniz:
https://www.youtube.com/watch?v=h4sl3sQPzgc
https://www.youtube.com/watch?v=7XH4IEcJ0bs
https://www.youtube.com/watch?v=-UL0CDMhjj4

Theatre at Disney California Adventure :
 Hyperionhttps://www.youtube.com/watch?v=o-gLbgpzCc8

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder