Antoine de Saint-Exupéry, 30 Aralık 1935 günü Libya
çölünde Natrun vadisine çakılır. Bu, daha önce ve daha sonraki
çakılışlarından farklıdır. Zira "Küçük Prens burada doğar. Yedi yıl sonra kitap
olur. Tilkiye burada rastlar. Kuyu imgesinin kaynağı da buradadır. Varlığının
arka yüzüyle burada tanışır."
Biri(Kale)
yarım kalmış altı kitap yazmıştır. Tüm kitaplarının toplam sayfa sayısı binin
altındadır. Küçük Prens yazdığı son kitaptır. Kitapta ondan önce yazdıklarından
pek çok iz bulunur. "Bütün yazdıkları otobiografik özellikler taşır. Sanki
yaşadıklarını bir anı defterine kaydetmiş sonra da sanal karakterler
kurgulayarak roman formuna sokmuştur."
"Kitabın
pek çok alt karakteri Saint-Exupéry'nin hayat serüveni içinden damıttığı
tiplemelerdir. Örneğin coğrafya bilgini Lyon'daki dedesi fernand, sokak
lambalarını yakan ise çocukluğunda yaşadığı köyün aydınlatma görevlisidir.
Görkemli baobab ağaçları Dakar'daki serüvenlerinden kalmıştır. Gülünü
yemesinden korktuğu koyun Moskova'da bir diplomat çizmiştir. Esas oğlan tilki ise
Juby Burnu'ndan yadigârdır . Gerçek hayatında 'yıldızlar arasında uzun
yürüyüşlere çıkarım' dermiş. Satranç oynarken vezire prens dermiş. (Hayatı bir masal gibi yaşamış yâni.) Kırda
karnının üzerine yatan Küçük Prens deseninin modeli komşusu yazar Denis de Rougement'tur. Gülün sadece dört
dikeninin olması onun küçük kızı,
büyücüsü, egzotik iklimlerin gök kuşağı renkli kuşu, 'pimprenelle'i ve gülü,
Küçük Prens'in ne onunla ne onsuz olabileceği kozmik aşkı olan Consuelo'yu
işgal altındaki vatanında korunmasız bırakıp Amerika'ya kaçmasından duyduğu
vicdan azabını yansıtıyormuş. 'Consuelo(avutucu, teselli edici) Merye'min sıfatlarından en
sevdiğim olanıydı' diyerek Consuelo'nun hayatı içindeki yerini belirtmiştir. İlk tanışmalarında Consuelo'ya 'Ben koca bir ayıyım ehlileştirmek istemez
misin beni?' demiş. 'Ehlileştirmek-evcilleştirmek' Küçük Prens ile tilki
arasında geçen konuşmada da yer alır. Saint-Exupéry,
Consuelo'nun anlattığı doğum hikâyesini unutmamıştır: 'Doğduğum gün Quetzalpec, Azteklerin tüylü
yılanı, gündüz ışığı kaybolmayan yüce tanrısı öfkeli homurtularla dünyayı
sarsmaya başlamış.'" Küçük Prens'te
geçen muhtemelen o yılandır. O yılan, 'Aztek
metinlerine göre, ölümün ve dirilişin, göksel suların ve rüzgarların tanrısıdır.
Aynı zamanda bir yıldız tanrıdır, sabah yıldızı tanrısıdır. İnsanlarla yaşadıktan sonra, göklere
dönüşünde kalbi sabah yıldızı haline gelmiştir. Aztekler bir gün onun geri
döneceğine inanırlar.' Saint-Exupéry de Küçük Prens'in geri döneceğine inanır. Küçük Prens 'Günde tam kırk dört tane
gün batımı gördüğüm olmuştur.' der. 20.yüzyılın başında(1900) doğan Exupéry 44
yaşında ölür. "1944 yılına girerken ölüm arzusu Saint-Exupéry'nin
duygusal dünyasını iyice kuşatmıştı. İntihar etmek değildi istediği, Fransa'nın
kurtuluşa ermesi için kendini kurban etmekti."
Saint-Exupéry'in her uçuşu, o zamanın teknolojisi ile bir sandukayı
andıran uçaklar içinde bir anlamda ölüme doğru bir uçuştur. Posta uçakları
içinde geceyle mücadele eder. 'Ölümle karşılaşınca ölüm olmaktan çıkıyor ölüm.'
diyecek kadar adanmışlıktır (derinlik sarhoşluğu?) onunkisi. 'Yeterli miktarda
yakıtı olsa yeryüzüne dönmeyeceğini' söyleyecek kadar yıldızlara yakın olmaktan
büyük bir haz alır.
Saint-Exupéry, çok kez denenmiş ölüm provalarından,
yaşama sevincini hava-i fişek gibi fırlatır göklere. Onun yaptığı, erginlenme ritüelini
reddetmektir. 'Erginlenme(initiation) terimi en genel anlamda maksadı
erginlenecek olan şahsın sosyal ve dini statüsünde kesin bir değişim meydana
getirecek olan ritüeller ve öğretiler bütününe işaret eder. Erginleyici ritler senaryosunda ölüm kaosa geçici dönüşe
karşılık gelir. Bundan dolayı da o, varlığın bir tarzının-cehalet modu, çocuğun
sorumsuzluk modu- sona erişinin paradigmatik bir ifadesidir.'
"Küçük Prens'e göre insan en bozulmamış halini çocukluk
sürecinde yaşar. Hayatın ilerleyen dönemlerinde ilk masumiyete dönüş
çabalarının ise tek çıkış kapısı vardır: ölüm." Uçuşlarının gözü pek
olmasının nedeni bundandır.
'Çocukluğumun anılarıyla dolu olan bu dünya benim için,
içinde yaşadığım dünyadan hep daha gerçek olacak. Hayatımda beni her zaman
üzüntüye sevk eden şey yetişkin olmaktır.' der Saint-Exupéry. Ancak ölüm onu
'erginleştirecektir'.
'Erginleyici ölüm çoğu kez mesela karanlıkla, kozmik geceyle,
dünyevi döl yatağı ile, kulübe ile ve bir devin karnıyla sembolize edilir'.
Bazı kabilelerde erginleşmesi beklenen aday havaya atılır. 'Adayın havaya
fırlatılması adayın semavi varlığa takdimini içerir.' Saint-Exupéry'nin
hayatında tüm bu motifler vardır.
Ali Poyrazoğlu, bence fevkâlade bir iş yapmış. Saint-Exupéry'nin hayatı ile Küçük Prens'i aynı sahneye getirmiş. Saint-Exupéry'nin
hayatı ile Küçük Prens'i birbirine bağlıyor. Yaratılan bu atmosfer, sizi
Saint-Exupéry'nin büyülü, bilge dünyasına
sokuyor. Müziği, makyajları ile bir sirk atmosferi içinde kurgulanmış
oyun, seyirciyi hemen içine alıyor. Prolog ve Epilog bölümleri Ali Poyrazoğlu
aydınlığının göstergeleri. Ama
Poyrazoğlu'nun yaptığı bu kadarla kalmıyor. Kral tiplemesi, kuyu metaforu ile
sizi bugüne dair uyarıyor da. Oyundaki tipleri tanıyorsunuz hemen. Gözüme çarpan bir kaç hususu belirtmeden geçmek
istemem. Consuelo ile Makasçı
karakterlerinin daha iyi işlenmesini tercih ederdim. Küçük Prens'in ikiye
bölünmesi güzel bir düşünce ama ben daha dengeli bir dağılım bekledim. Aradaki farkın içine pek giremedim. Benim
tanıdığım Ali Poyrazoğlu oyunu hep yeniden gözden geçirecektir. Sanıyorum her gösteriminde de 'Küçük Prens
Bana Dedi ki'yi yeniden yazıyor zaten.
Oyunun teknik kadrosu da ustalardan oluşturulmuş. Dekor-kostüm Şirin Dağtekin, ışık Yüksel Aymaz'a ait. Işık, özenli. Fondaki ışıklı gece perdesini
çok sevdim. Deniz için yaratılan sahneyi başarılı buldum. Genel olarak
çocukluğa bir anıt olan eserde dekorun oyuncaklardan oluşması bence doğru. Kostümleri beğendim. Müzikler
insanın içine yaşama sevinci veriyor kanınızı ateşliyor.
Oyunda Ali Poyrazoğlu, Bülent Kayabaş, Özdemir Çiftçioğlu,
Nur Gürkan gibi tecrübeli oyuncuların yanında çok yetenekli gençler var. Tecrübeliler
için ne diyebilirim ki. Ali Poyrazoğlu bence kişiliğinin bilge döneminde.
'70'li yıllardan bu yana benim tiyatro ufkumda katkısı var. Radyo
programlarındaki dinlediğim tariflerini uygulamak için mutfağa girmişliğim çok.
Okuduğum kitapları, oyunlarının içine yerleştirdiği 'yönetim ve işletme
dersleri' ile yaşam koçluğu yapıyor. Yazmakta olduğunu öğrendiğim anılarını
okumak için sabırsızlanıyorum. Bülent
Kayabaş ismi, sinema ile daha çok hatırlanıyor. Ben seyrettiğim oyunlardan onu güzel
hatırladığım için onun sinemaya kaptırılması karşısında biraz hüzünlüyüm. Benim için o bir tiyatrocu. Tiyatronun
uçuculuğu işte. Şimdi yeni bir oyunda Özdemir Çiftçioğlu ile birlikte Anadolu'yu
dolaşıyormuş. Dilerim zamane, onun tiyatroculuğunu öğrenir, hatırlar. Özdemir Çiftçioğlu'nun
Kral tiplemesini görmelisiniz. Dokunuşların 'nodul' gibi olması gerekmiyor. Çiftçioğlu 'sivilce' gibi hissettiriyor. Nur Gürkan bana sempatik gelen bir oyuncu. Consuelo'da
da o duyguyu aldım. Bu duygumun CNNTürk'deki programda tanık olduğum samimiyeti ve alçak gönüllüğünden kaynaklandığını anladım.
Şimdi bir başka oyunda, dizi için rolünü bırakan bir oyuncunun rolünü
üstlenecekmiş. Bence o oyuna katkısı çok olacaktır. Daha önceki oyunlarda oyunculuklarını
beğendiğim Eser Ali(Küçük Prens), Yonca Gezgin(Gül, İş Kadını) bu oyunda da
umutlarımın boş olmadığını gösterdiler. Yonca Gezgin'in televizyon
programındaki sergilediği aklı hep sürdürmesini dilerim. Yonca Gezgin'de ben
Suna Pekuysal havası seziyorum. Kendisi
ile sokakta rastlaşmalarımız çok olduğu için ayak üstü konuşma fırsatları bulduğum ve o nedenle tiyatro sevgisini bildiğim ama bir
türlü seyretme fırsatı yakalayamadığım, çektiği fotoğraflardaki 'gözü' beğendiğim
Anıl Ayvalıoğlu'nu (Kendini Beğenmiş) beğenerek
seyrettim. İlk defa seyrettiğim
oyunculardan Kıvanç İvriz(Küçük Prens), Şamil Taşkın(Sarhoş), Selam
Sevim(Yılan), Ufuk Kurtuldu(Coğrafyacı) bana umut verdi. Hepsi yüksek bir
enerji ve samimiyetle oyuna katkı sağlıyor. Özellikle İvriz ve Taşkın'ın oyunculuklarını
kaydettim. Özdemir Çiftçioğlu ile
birlikte hazırladıkları koreografinin Şamil Taşkın tarafından icrasını çok
beğendim. Küçük Prens'leri oynayan Kıvanç İvriz ve Eser Ali'ye(ve de yönetmene) küçük bir notum
var: Birlikte ortak bir biçim geliştirin. İvriz, Küçük Prens'in kulağına
konuşuyor gibi. Eser Ali ise kuklayı konuşturuyor. Ben Eser Ali'nin biçimini
daha doğru buldum. Tüm genç oyuncuların ustalarla aynı sahnede olma şansını iyi
kullanıyorlar. Eminim ki sahne arkasında da ustalara gereken saygıda ve yardımda kusur
etmiyorlardır. Gençler, bulunduğunuz
yerin kıymetini bilin.
Oyunu seyrettiğim andan itibaren kütüphanemdeki Saint-Exupéry kitaplarını indirdim. Eskileri yeniden okudum, okumadıklarımdan bulabildiklerimi satın aldım
okudum. 'Küçük Prens Bana Dedi ki', sizi Antoine de Saint-Exupéry'nin gezegenine girmeye
kışkırtacak; gülünüzü koyuna kaptırmamak için çaba gösterme(m-n)iz, baobablar
tarafından yutulmamak için uyanık olma(m-n)ız, çölde kuyu açmak için el ele verme(m-n)iz
gerektiğini hatırlatacak. 'Küçük Prens Bana Dedi ki' ülkemizin(ve benim) içinden geçtiği(m) bu dönemde bana iyi(teselli gibi) geldi. Oyun, yüreğinizin gözlerini açacak; hayat arkadaşınızla, sevgilinizle
el ele tutuşarak aynı yöne bakmanın nasıl bir mutluluk olduğunu size gösterecek.
Sanıyorum, her gece seyirci başka bir renk 'yün çilesi'ni cebine koyup gidecek.
Melih Anık
NOT:
Bu yazıyı özellikle iki kitaptan ('Küçük Prens Çöle Düşen
Yıldız' ve 'Doğuş ve Yeniden Doğuş') derleme yaparak oluşturdum. Yaptığım
alıntıları tırnak içinde verdim.
Yararlandığım Antoine de Saint-Exupéry'nin kitapları:
'Küçük Prens' (Türkçesi:
Cemal Süreya- Tomris Uyar -Bilgi Yayınları)
'Savaş Pilotu' (Türkçesi: Bertan Onaran- Bilgi Yayınevi)
'Gece Uçuşu' (Türkçesi: Bertan Onaran- Bilgi yayınevi)
'İnsanların Dünyası' (Türkçesi: Alper Turan- Zeplin Roman)
'Yel, Kum ve Yıldızlar' (Everest) (Bu kitap 'İnsanların
Dünyası'nın Tahsin Yücel tarafından yapılmış çevirisi)
Kaynaklar:
'Küçük Prens Çöle Düşen Yıldız' Mehmet Coral - Doğan Kitap
'Doğuş ve Yeniden Doğuş' Mircea Eliade Çevirmen: Fuat Aydın (Kabalcı
Yayıncılık)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Antoine_de_Saint-Exup%C3%A9ry
Tüylü Yılan http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCyl%C3%BC_y%C4%B1lan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder