2 Mart 2014 Pazar

TÜSAK : Bir Yazıma Yapılan Yorumlardan Çıkan Tartışma

Eleştirmen , yazar,  Andante Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali “TÜSAK Yasa Taslağı'nın Bazı Maddeleri ile İlgili Görüşlerim” başlıklı yazımın ‘link’ini (http://melihanik.blogspot.com.tr/2014/02/tusak-yasa-taslagnn-baz-maddeleri-ile.html) ‘facebook’daki sayfasında paylaştı. Yazımla ilgili bazı yorumlar yapıldı, ben de yorumlara yorumlar yazdım. Ben kendi yorumlarımı aşağıda topladım.  Gerek yazım gerekse yorumlarım benim düşüncelerimi özetliyor:

Barolar Birliği ile yapılan İşbirliği Deklarasyonunu, Bilgi Üniversitesi'nde Bakanlık ile yapılan toplantıyı, Kültür Sanat Sen Çalıştayı'ndaki farklı sesleri ve de Sonuç Bildirisi üzerine çıkan tartışmaları; Oyunculuk Sendikası'nın 3 Mart tarihli toplantı ile ilgili çağrılarını; Özerk Sanat Konseyi Yasa Taslağı'nın '90'lı yıllardan beri rafta durmasını; bir türlü bir araya gelemeyen sanatçıları/oyuncuları; Ses Tiyatrosu Toplantısını; Tiyatro Yardımları ardından bölünen tiyatro camiasını, İBBŞT ile ilgili sonuç alınamayan Özgürlük Parkı eylemlerini; TÜSAK Yasa Tasarısı'nı tartışmak için düzenlenen Pera Müzesi toplantısına sadece 19 kişinini gelmesini, Bakanlığı mahkemeye verme girişimlerinin boşa çıkmasını hatırlayarak yukarıdaki yorumları yazmadan önce uzun uzun düşünmenizi dilerdim. O zaman belki AYIBIN nerede olduğunu, asıl meşrulaştırmanın ezbere konuşmaktan geçtiğini anlardınız.


Bu konuda düşüncelerimi bir kaç yazıda anlattım. Umarım siz de yazmışsınızdır. Oyuncular Sendikası 3 Mart'taki toplantıya katılacağını açıkladı. Sendika'nın (Kültür Sanat Sen) Çalıştayı'nın Sonuç Bildirisinin altında da imzası var. Sanatçılar Özerk Sanat Konseyi kurulmasını istemiş. Hatta yasa taslağı önermiş. Yâni sanatçılar da böyle bir kuruma karşı değil. Sanırım sizin tartışmanız gereken meslektaşlarınızdır. Benim önerim, onlarla tartışın bu konuyu. Bence daha yararlı olur. Ben esası kaçırdığınızı düşünüyorum. Bir araya her gelişinde ayni manifestoyu tekrar eden bir türlü eylem planı yapamayan bir topluluğun kazanma şansı yoktur. Zira sanatçılar "düşünülüyorum öyleyse varım" havasında. (Bu söz bana ait değil bir sanatçıya ait.) Sanatçılar arasındaki ayrışmayı görünce bu gidişle TÜSAK yasasının çıkacağı endişesini daha çok hissediyorum. Sanatçılar "MÜCADELE " ruhunu canlı tutmaya bayılıyor..Kolay gelsin..


 Orada mıydınız bilmiyorum. TOBAV adına Tamer Levent, altında imzası olmasına rağmen bu bildiriyi yayınlandıktan sonra gördüğünü söyleyerek itiraz etti. Yâni bildiri yayınlanır yayınlanmaz tartışma başladı. O bildiride imzası olan Oyuncular Sendikası Bakanlıktaki toplantıya katılacağını açıkladı.Oysa sesi duyulan bildiriciler TÜSAK Yasa Taslağı'nı yırtıp atılacak bir belge olduğunu ve kesinlikle tartışılmayacağını söylüyordu.


 Arda Aktar'ın uzlaşı dediği, konuyu yeni bir çalıştay yaparak tartışmaktı. Her çalıştay yeni çalıştay doğuruyor. Eylem planı yok. Katılımın memnuniyet vermediği açıkça belirtildi. Geçmişin hatırlanması belki ileriye doğru bir yol gösterir. Umutsuzluk veren şey sanat dünyasının BİR ve BERABER ve de GÜÇLÜ olmaması ve geçmişten ders almamasıdır. Yâni aslında camia kendi meşruiyetini kabul ettirememiştir. Slogan ile konunun çözülemeyeceğini düşünüyorum.


 Bu yorumunuz yorumla cevaplanmayacak kadar önemli. Özelde bizim tiyatrocuların(istisnaları var elbette) algı ve anlayışını ve de sorunları neden çözemediğini gösterdiği için çok önemli. Ben bu tür cevaplara çok muhatap oldum, alışığım da. “Mâdem benden yâni BENDEN yâni MUTFAKTAKİNDEN iyi biliyorsun” anlayışı sanatçının son kalesi. Benim tiyatroya özel ilgimi bir yana bırakın, ben esasında bir SEYİRCİYİM. Yâni tiyatronun olmazsa olmazlarından biri. Ben olmazsam tiyatro olmaz. Bu nedenle sorunun bir parçasıyım. Yâni BENİM anlamam, ikna olmam gerekiyor ki tiyatronun ve tiyatrocunun yanında olayım. Oysa tiyatrocu MUTFAK benzetmesi ile BENİ dışarıda tutuyor. Aslında kendini yalnızlaştırıyor. MUTFAKTAKİLER bu işi kendi başlarına çözemezler. BANA anlatmak BENİ yanlarına almak ZORUNDALAR. Sorun beni de ilgilendiriyor. Zira onlar MUTFAKTA yemeği yapmak için TEPİŞİRKEN ortaya çıkan olumsuzluk BENİ de etkiliyor. Benim ülkemde tiyatrocuların kendi aralarında yaşadıklarına SORUN YAŞIYORUZ denmez. BU bayağı bir İKTİDAR SAVAŞI. İKTİDAR SAVAŞLARININ tüm kirlilikleri var içinde. Galiba işin niteliği yüzünden SHOW da var. Ben bu tartışmaya yeni başlamadım. Sürdürmeye de kararlıyım. Bu çabayı kendim bir şey kazanmak için de yapmıyorum. Sanırım sizlerle aramızdaki fark da burada. Türk Tiyatrosu, kurumsallaşamamışlığın acısını yıllardır çekiyor. Ben bunun 50 yılına tanığım. Tiyatrocumuz ALKIŞA alışmış. Ama ben çok da BERBAT oyun gördüm. Artık boşa alkış yok. Hem tiyatro bir AYNA değil mi? Yazdıklarıma AYNA diye bakın. Bendeki görüntünüzden memnun kalmamışsanız başka aynalar da var. Ama DEV AYNASINDAN vazgeçin. Seyircinizi yanınıza almadıkça sorunu çözemezsiniz. Şunu bilin ki sizin mutfağınızda ÇOOOOKKK fazla aşçı var ve yemek yanmak üzere.
Not: Ben akıl edemedim ama siz çok doğru ifade etmişsiniz: " siz organize olamayan sanatçılara tüsak yakışır"


TÜSAK Yasa Tasarısı hakkında - Prof.Oktay DALAYSEL


SEYİRCİ sizin evinize geliyor. Organize olduğu yer de salonlar. Berlin Filarmoni'nin ilan tahtasına ve kurs benzeri programlarına bir bakın seyirci ile nasıl ilişki kurulur, nasıl salona sahip çıkarılır ve salon seyirci ile nasıl korunur eminim anlayacaksınız. Dünyadaki salonlar nasıl sanatla iç içe eminim ki biliyorsunuz. Şimdi bir de eski AKM'yi düşünün. İçinde hiç bir sanat eseri olmayan AKM'yi.Seyirciye yönelik sürekli eğitim yapmamış AKM'yi. Bana yönelik ima ve serzenişleriniz sanatı ve sanatçıları kurtarmaz. Evinize gelen seyirciyi ikna etmek sanatçının görevi. Bunu yıllardan beri yap(a)madı. Can Gürzap'ı okumuşsunuzdur. Muhsin Ertuğrul'u okumuşsunuzdur. Bizim ülkemizde sanatçı devlet bana sanatsever yetiştirsin gibi bir durumda. Sanatçının görevi yok mu o sanatseverin yetişmesinde? Sanatın alevi salonların civarındaki okulları bile aydınlatmıyor.


Sizin yorumlarınız da tartışmanın bir tarafıdır. İnsan kendi kendine tartışmaz ki. Kaldı ki yorumun ilk başına bir bakın tartışma nereden çıkmış. "TÜSAK'a layıksınız" sözünü akla getiren ben değilim. "Hangi değirmene su taşıdığım" ifadeniz de talihsiz. Herkesin kendi düşüncesini ifade etmesi neden illaki bir değirmene su taşımak olsun? Sanat konusunda devletin görevi vardır tabii ki ama benim vurguladığım husus sanatçı yapması gerekeni yapmış mıdır? Bence yapmamıştır.Kendini düzeltmekten başlamak en kolayı olmasına rağmen kendi dışındakilere el atmaya çalışmak ne kadar doğru? Bu işler susmayacağız, mücadele edeceğiz sloganları ile düzelmez. benim yaşım düzelmediğini/düzelmeyeceğini görecek kadar çok..


 Seyirciler adına yazmıyorum KENDİ adıma yazıyorum. YÖNETİMLER kim? Seyirci Özgürlük Parkı'nda sanatçının yanındaydı. Taksim Tünel yürüyüşünde sanatın yanındaydı. Seyirci salonları dolduruyor. DT biletleri karaborsada. Gezi Parkı'nda yanındaydı. Şimdi sokaklarda. Daha ne istiyorsunuz? Oralara gitmeyen sanatçılara soruyor musunuz? Benim adıma benim varmadığım sonuçlara varmayın. Ben TÜSAK yasa taslığının VARSA seçeneğinin masaya konulmasından yanayım. Önce SİZLER yâni TÜM sanat camiası tarafından üstünde anlaşılmış böyle bir örneği koyun görelim.


 Hakan Bey, Beni tanımadığınız o kadar belli ki. Sanırım lafa da son yorumdan girdiniz. Hakkımda yorum yapabilmeniz için yazdığım bine yakın yazımı okumanız gerekecek. Ama şuradan başlayabilirsiniz: "Ön yargı"dan kurtulabilirsiniz meselâ!


 Hakan Bey, Washington'da yaşıyormuşsunuz. Bu alelacele yorumlarınız ondan olmasın?


 Arda Bey, Üslubunuza karışmam o sizin kendi aynanızdır. Sizi gösterir yâni. Ama sizin "üslup çirkinleşmesinden" korkmanıza gerek yok.


Hakan Bey, Sizlerden çekinseydim yazmayı bırakmam hatta düşüncelerimi ifade etmekten vazgeçmem gerekirdi. Silinmekle de ilgim yok zira KENDİM için yazıyorum. Düşüncelerimi paylaşıyorum. Ama sizin hâlâ Türkiye'de yaşadığınızı anladım. Zira oralarda geçerli olan düşünceye saygı sizin için önemli değil. Türklüğe nereden geldik bir anda anlamadım?


Arda bey, Sürüklendiğiniz kulvara girmeyeceğim.


 Serhan Bey, bu konu bir yazı olacak kadar geniş. Bir uygun zamana kadar yazı olmayı bekleyecek. Yazımı paylaştığınız için teşekkür ederim.

Melih Anık


Not:

Konuşmanın tamamı aşağıdaki linkte:


Yazı ve yorumlar bir bütün hâlinde okunduğunda bir tablonun ortaya çıkacağından eminim. Kanımca asıl mesele de o TABLO zaten..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder