Antonius ve Kleopatra’nın içinde “wife” ve “wom-a/e-n” geçen
repliklerinden yola çıkarak bir yazı yazma fikri Fetna Ayt Sabbah’ın “İslam’ın Bilinçaltında
Kadın” isimli kitabını okuduktan sonra aklıma geldi; hem dünün hem de bugünün
dünyasında “kadın” algısına oyun üzerinden bakmama neden oldu. Bana ilginç
gelen husus Shakespeare dönemi dünyasındaki bakış açısıyla İslam dünyasının
kadına bakışı arasındaki benzerliklerdir.
ENOBARBUS
“Büyük sebep varsa bırakalım ölsünler;- Ama
yok yere ölmelerine yazık olur.- Pek önemli bir iş varsa o başka,- Kadınları
hiçe sayabiliriz o zaman… Ölümde aşka benzer bir büyü var-Bir kadını kendine
çeken-…- Ölmeye can atıyorlar nerdeyse” (Antonius’a)
“İyi ya! Tanrılara şükredip kurbanlar
kesin!-Bir adamın karısını alan tanrılar- Dünyamızın terzileri gibi
davranırlar;-Eskiyen elbisenin yerine yenisini yapıp-Yüreğine su serpmeye
hazırdırlar.- Dünyada Fulvia’dan başka kadın olmasaydı- O zaman yanmıştınız,-
Haklı olurdunuz dertlenmekte.-Oysa sizin derdinizin avuntusu kendinizde;-Eski
aba, yerine yap yeni bir urba.-Doğrusu böylesi bir acıya dökülecek gözyaşı-
Soğandan yanan gözlerin yaşına benzer” (Antonius’a)
“Keşke hepimizin karısı onun gibi olsa..
Erkekler kadınlarla birlikte savaşa gitse”
Enobarbus: “Caesar’ın
kız kardeşinin adı Octavia’dır”/ Menas:“
Doğru, Caius Marcellus’un karısıydı”/ Enobarbus:“ Ama şimdi Marcus Antonius’un
karısı”
“ Bir atı kısraklarla bir arada işe koştuk mu-
O attan hayır gelmez. Her kısrağın sırtında-Hem bir asker olur o zaman hem de
bir at”
Piyes içinde Enobarbus’un
zaman zaman yazar rolüne “soyunduğunu” unutmamak gerekir.
ANTONIUS
“ Fulvia beni Mısır’dan ayırmak için savaşlar
çıkardı burada”
“ Dünyanın üçte birini-incecik bir yularla
çekip çevirebilirsin-Ama böyle bir kadını zor yola getirirsin” (‘Dünyanın üçte
biri’ Antonius, “ben bile Fulvia ile baş
edemedim” demeye getiriyor.)
“Çok dik kafalı bir kadındı - Hırçınlığı
yüzünden kopan kavga gürültü,-Politika kurnazlıkları işe karışınca-Bir hayli
terletmiştir seni, kabul- Buna üzülmesine üzülürüm ama bil ki- Önüne geçemezdim
bunun”
“Ölen Caesar’ın tabağında – Soğumuş bir artık
olarak bulmuştum seni- Onun mu yalnız, Pompeius’un da artığıydın- Doymak nedir
bilmezsin sen!” (Kleopatra’ya)
“Baban sağsa
pişman olsun kız doğmadığına senin” (Thidias’a)
CAESAR
“Karın ve kardeşin bana
savaş açtılar- Seninle ilgiliydi bana düşmanlıkları” (Antonius’a)
“Adımıza olur da
isteklerine; başka şeyler de uydur.- Dilediğin sözü ver kendisine.
Kadınlar- En mutlu günlerinde bile
dayanıksızdırlar;- Kara gündeyse el
değmemiş Vesta rahibeleri bile-yeminlerini bozuverirler.” (Elçi’ye)
“Ne erkekçe bir kadınlık”
“ Kardeşim sen de
göster umduğum gibi bir eş olduğunu- Umduğumdan da öteye geçeceksin biliyorum”
(Octavia’ya)
“Böyle mi gelir Caesar’ın kardeşi?-
Antonius’un karısı ordular ardından gelmeliydi-…- Oysa sen pazara inen bir
köylü kızı gibi- Geliyorsun Roma’ya “(Octavia’ya)
“ Yüce tanrılar bize
ve seni sevenlere – Senin hakkını aramak ödevini verdiler-Hiç üzülme yerin
başımız üstündedir her zaman” (Octavia’ya)
KLEOPATRA
“Baktın ki keyfi yok, benim gülüp oynadığımı
söyle- Neşeliyse hanımım birden hastalandı de”
“Efendimiz yeniden Antonius oldu madem-
Kleopatra olacağım ben de” (Antonius’a)
“Livia’nın, Octavia’nın desteklerini kazanmak
için- Kendilerine sunmayı kurduğum- Daha değerli birkaç hediye saklamışım bir
yana”
“ Evet hiç şüphen olmasın, Iras, yılışık askerler-
Sarılacak bize orospulara sarılır gibi- Uyuz sokak şarkıcıları bozuk mısralar-
Düzecekler bizim için…”
“O kahpe feleğe-ben öylesine lanetler
yağdırayım ki-Öfkeden kudurup kırsın dönmez olası çarkını” (“Housewife” “felek”
olarak çevrilmiş)
KHARMIAN
“Kraliçem onu hem çok seviyorsunuz-hem de sizi
sevmesine karşı koyuyorsunuz” (Kleopatra’ya)
Her dediğini yapın, hiç
karşı gelmeyin ona” (Kleopatra’ya)
“ Sabrını da tüketmeyin ama, tutun kendinizi-
Hep korku içinde yaşattığımız insan- Nefret eder sonunda bizden” (Kleopatra’ya)
AGRIPPA
“Octavia ile evlenin Antonius.- Bu evlenme kökünden siler süpürür- Bugün büyük
görünen küçük kıskançlıkları-….- Octavia’nın
ikinizi birden sevmesi- Sizi birbirinize sevdirecektir.”
KÖYLÜ(SOYTARI)
“Ama kadınları bilirsiniz, bütün
söylediklerine inandınız mı, yarıdan çok aldandınız demektir.”(Kleopatra’ya)
“Bir kadını şeytanın bile yemeyeceğini bilmez
miyim ben. Gerçi kadın tanrıların ağzına layık bir yiyecektir, ama şeytan
beslememişse kadını. Doğrusunu isterseniz o domuz şeytanlar,tanrıların bile
başını derde sokarlar karılarıyla. Neden derseniz, yarattıkları her on kadından
beşini yoldan çıkarıyor şeytan.” (Kleopatra’ya)
(Köylü, özgün metinde ‘
Clown’dur, yani soytarı. O günün algısıyla Soytarı doğruyu söyleyen karakterdir. Shakespeare’in
‘Soytarı’yı kullanması da halkın algısına inandırıcı gelmek için olmalı.)
OCTAVIA
“ Sizin savaşa hazırlandığınızı öğrenince- Ben
de yalvarıp izin istedim gelmek için”
IRAS
“Güzel bir erkeğin bir kahpeye düşmesi kadar -
Bir hödüğün boynuzsuz kalması da-Yürekler acısı bir şeydir.”
“ Ben görmeyeceğim
bunu, çünkü tırnaklarım- Daha keskindir elbet gözlerimden”
Sanıyorum ki ifadeler kendini açıklıyor. Onları açıklamak
için ekler yapmak okuyucuya saygısızlık olur.
Fetna Ayt Sabbah’ın kitabındaki saptamalar da yukarıdaki yaklaşıma paralel.
Bir imam gurubuna
göre kadın, “Şeytanın insan şeklinde görüntüsüdür”
“Uzrî(platonik aşkı ele alan) şairlerin sevdiği bütün diğer
kadınlar başkalarıyla evlenir, güçlü ve zengin erkeklerle iyi evlilikler
yaparlar. Şairler ise kendilerini çöllere vurur, mutsuzluğu yaşar”
“Arapların kadınlara hoş sözler söyleme ve tutkulu âşık rolü
oynama gelenekleri vardır. Arap olmayanlarda (Acemlerde) öncelik kadındadır.
İlk arzu duyan ve ilk konuşan kadındır.”
“İslam dünyasında
kadınların eğitiminin amacı oğulların daha iyi eğitilmesini sağlamaktır.”
“Nafaka olgusu, kadının diplomasını alıp iş aramasıyla
dağılır. Zira kadının geçimini sağlamak erkeğin görevidir.” Bu nedenle kadının
eli ekmek tutmamalıdır ki kocasına bağımlı olsun, nafakaya muhtaç olsun.
İnanışa göre “erkekler kadınlar üzerinde sorumlu
yöneticilerdir.”
“Kadının görevi ailenin üretimini sağlamak ve erkek
müminlerin cinsel doyumunu sağlamakla sınırlıdır.”
“Bir kadın kendi kendine evlenemez mutlaka bir ‘veli’si
olmalıdır.“
“Cinsel gücün gençleştirici etkisi” üzerine yığınlarca kitap
vardır. Bu tür kitapların büyük bir çoğunluğu kral ve emirlerin buyruğu ile
yazılmıştır.
“Biyolojik olarak erkek kadından doğar oysa kutsal söylemde
kadın erkek bedeninden yaratılmıştır. Kadınlar hayatın figuranı gibidir. Onlardan
bahsedilir ama onlarla konuşulmaz.“
Doğrusunu isterseniz Shakespeare İngiltere’sinde kadın üzerine
görüşlerin İslami söylem ile aynı “frekansta” olması beni şaşırttı. Bugünün
(iş) dünyasına bakınca Batı dünyasında “kadın”a bakışın çok da değiştiği
söylenemez. Ülkemizde de “kadın”a bakış açısının ve “kadın”a yaşattıklarımızın
ne olduğu herkesin malûmu. Antonius ve Kleopatra, bu ortak yanlara dikkat
çekilmesi ve eleştirilmesi (yergi) için
iyi bir fırsattır. Piyesi bu bakış açısıyla irdelemek, incelemek ve çağdaş
düşüncelerin ışığında sahnelemek ne
güzel olur. Bu, piyesteki bazı
repliklerin ve durumların eleştirel vurgularla öne çıkarılması ile
mümkündür. Ama her şeyden önce konunun üzerinde kafa yormak, niyet etmek, istemek ve o bilinçte olmak gerekir.
("Bazılarının" aklına “Kadınlar Matinesi” yapmaktan başka bir şey gelmiyor!)
Shakespeare oyunlarını sahnelerken hep söylenen “bugüne
getirmek”, “bugünün algısına sunmak ve seslenmek”tir; hepsinde, içeriğin
bugünün algısına “tercüme edilmesi” vardır. Antonius ve Kleopatra’da görünen
ise piyese
“muhalif” bir gözle bakmak gerektiğidir.
Bunu yapabilmek, ancak ve ancak esere belli bir mesafeden ve de
eleştirel akıl ve gözle bakmakla mümkündür.
Böyle bir bakış açısının örneği Binbir Gece Masalları’nda vardır. “Binbir Gece Masallarında ‘bilgi’ erkeklerin
tekelinden çıkar ve kadınların kontrolüne geçer. Bu masalların kadınları kalın
peçelerine, harem duvarlarına, kurnaz harem ağalarına karşı uysal ve durağan
değildirler.” Ayrıca “Halk masalları ataerkil yasalarda görülen ve kadınları
aşağılayan tüm yaklaşımları ortadan kaldırır.”
“Globe’a oyun götürmek”,
onların yıllardır yaptığını onlar gibi yapmak; aynı sakızı çiğnemek olmamalıdır. Kendi coğrafyanızdan dünyaya
“yeni” bir bakış açısı sunabiliyorsanız “Globe’a çıktım” demenizin bir anlamı
olur ancak. Bunun için Kleopatra’ya, Fulvia’ya, Octavia’ya Shakespeare’in giydirdiği
gömlekleri yırtmanız gerekir. Tiyatro, “ayna”yı doğru dürüst tutma sanatıdır!
Melih Anık
İlgi:
“İslam’ın
Bilinçaltında Kadın” Fetna Ayt Sabbah-
Çeviren: Ayşegül Sönmezay- Ayrıntı Yayınları
Antonius ve Kleopatra- Çeviren. Sabahattin Eyuboğlu- Türkiye
İş Bankası Kültür Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder