İstanbul BB Şehir Tiyatroları’nı bu yazının konusu yapan , “Bugün TV”deki Arif Akkaya ve Engin Alkan ile yapılan 20 dakikalık sohbet oldu.
- Engin Alkan twitter’da yazmış da- oradan haberim oldu.
Ekranda “…kursta oyunculuk, diksiyon, dans, fonetik dersleri verilecek” diye yazıyor. Oyunculuk, diksiyon, dans ve fonetik içermiyormuş gibi . Kaldı ki açıklanan hedef oyuncu yetiştirmek de değil !
Yani ilk algı yanlış ! Ama sohbet bu yolda yürüyor.
Akkaya ve Alkan Genç Tiyatro bünyesinde başlatılacak “Liselilere Tiyatro Kursları” ile ilgili olarak çağrılı idiler. Bu arada Genç Günler/Tiyatro konuşuldu ve laf döndü dolaştı “Ne Olacak bu Tiyatromuzun Hali”ne geldi.
Bazı konular kulağa hoş geliyor. Peşine takılıp sürükleniyoruz. Durup düşündüğümüzde ise yeni sorular ortaya çıkıyor. Ben soruları kendime sordum. Düşüncelerimi de paylaşıyorum.
GENÇ GÜNLER
25 yıl olmuş Genç Günler başlayalı . Doğrusunu isterseniz ben geçen sezon, alıcı gözüyle baktım.
Bu biraz da etkinliklerin sezon sonuna kalmasından , gençlik ile ilgili “sıradanlaşan” Mayıs ayı etkinliklerine mesafeli olmamdan kaynaklandı herhalde.
Genç Günler kapsamında sahnelenen Mehmet Avdan’ın İnek oyununu biraz gecikerek sezon içinde seyrettim . Sonra da ondan aldığım şevk ve heyecan ile Mayıs ayında Öfke’yi seyrettim. Birincisinde nasıl “gençleştim” ise ikincisinde o kadar “yaşlandım” , “Genç” ile ilgili genel algıya katıldım.
Ayşenil Şamlıoğlu göreve geldikten sonra “etkinlik”ten “birimleşme”ye geçmekten; Türk Tiyatrosu’nun yeni yönetmenlerinin, yazarlarının, tasarımcılarının ve oyuncularının yetişmesi ve ürünlerinin kalıcı hale gelmesi için köklü adımlar atmanın şart olduğundan bahsediyordu.
“Tiyatrolarımızı emanet edip” gideceğimiz kuşakların önünü açıp destek olmak ; tiyatronun bütün olanaklarının gençlere seferber edilmesi ; bizim gençlerimizin onlardan hiçbir eksiğinin olmadığı gibi bir söylem beni tedirgin etti biraz ama “bu birimde yeni bir dil aranması , üslup geliştirilmesi , yurtdışına açılım” ; yurt içi ve yurt dışından gelecek tiyatro topluluklarını konuk etmek ; modern dans çalışmalarını, üniversite buluşmalarını, konser, dinleti, panel, atölye çalışmaları vb. etkinlikleri gerçekleştirmek gibi hedeflere de “Hadi hayırlısı bakalım” dedim.
Bu sezon afişinde “Genç Tiyatro” yazan 4 oyun var : İnek, Hizmetçiler, Kafes, Bekleme Salonu..İlk üçünün yazarı asırlık çınar.. Bekleme Salonu ise “genç” Yiğit Sertdemir’e ait. Oyunlar Şehir Tiyatroları’nda ilk kez sahneye çıkmıyor. Daha önce defalarca seyirci ile buluşmuş.
Bu repertuvara bakıp varılacak sonuç şu : Şehir Tiyatroları’nın “Genç”ten anladığı, yaşı genç olanlarca yapılan etkinlik.Bu beraberinde "mazeret"i de getiriyor."Genç yapa yapa öğrenecek!" Ama seyirci zorlukla bilet satın alıyor.
Yenilenen İBB Şehir Tiyatroları web sitesinde :
“Genç Tiyatro’nun hedeflerinin başında yeni yazar, yönetmen ve tasarımcıların yetişmesini sağlamak ve onları genç izleyiciyle buluşturmak yer alıyor. Genç Tiyatro’da üretimde bulunan ekipler, Şehir Tiyatroları repertuarındaki oyunların yanı sıra, gönüllülük esasına göre çalışıyor ve tiyatrodaki mevcut malzemeleri kullanarak prodüksiyonlarını gerçekleştiriyor”
Kilit sözcüklere dikkat isterim: repertuvardaki oyunlar(“Yeni oyun getirme!”); gönüllülük(“İlave para isteme!”); mevcut malzemeleri kullanmak (“Masraf çıkarma!”)..
Böyle bir “çerçeve “ ile nasıl “Genç” olunacak?
Bu ifadeden anlaşılan bir hedef daha var , o da “Genç izleyici ile buluşma”. Yaşlısı ile buluşmadaki sorunlarını henüz çözememiş tiyatromuz, genç olan ile “yeniden başlamak”(!) istiyor herhalde. Biz her yeni gelen ile “yeniden başladığımızı” sanan bir neslin saf çocuklarıyız ya..
Geçen sezon sadece mayıs ayında 17000 kişiye ulaşılmasını övgü ile yazanlar “çok yol aldıklarından” emin ! İstanbul’da kaç genç var ?
Tiyatro Kursu düzenleyen Genç Tiyatro’nun yöneticisi, konservatuvar eğitimini yarıda bırakan Arif Akkaya kaç yaşında ? 44..
Neden 25 yaşında biri yönetmez o birimi ? GENÇ olduğu için mi ?
Tiyatromuz bu nedenlerle kafaca YAŞLI !
Tiyatro zaten “Genç”tir. “Genç olmak” zorundadır. “Genç olmak” devrimciliktir , denemeciliktir, yeni ve güncel olandır. Hızlıdır,öndedir,toplumun sorunlarına hemen reaksiyon verendir. Keşke tüm tiyatrocular bunun farkına varsa.
Ülkede bu kadar olay var. Sahnede ne var ?!!!
Şehir Tiyatroları “Genç olma”yı yaşı genç olanların yaptığı tiyatro tanımına sıkıştırıyor. İşi “hafif”letiyor. (Hatta bir yönetmen GENC’in yanına "yaşlı" danışman koyuyor.)
“Genc”i böyle tanımlarsanız diğer yapılanlar “yaşlı” mı olacak ? “Yaşlı” tiyatro ne?
TİYATRO KURSU
İ.B.B. Şehir Tiyatroları “Genç Tiyatro” bünyesinde liseli gençlere ücretsiz tiyatro kursu verecekmiş. Çeşitli uygulama ve kuram dersleriyle zenginleştirilmiş kurs programlarıyla, 14-19 yaş arasındaki gençlerin tiyatro ve oyunculuk sanatı yolu ile kendilerini ifade edebilme becerilerini geliştirmek, birlikte gerçekleştirecekleri grup aktiviteleri ile de kişisel yaratıcılıklarının ve güven duygularının gelişmesine katkı sağlamak amaçlanıyormuş.
Başvuranlar arasından seçerek aldığınız gençler 4 ay eğitimden sonra kendilerini “oyuncu” sanacak . Oysa hiç de öyle olmayacaklar. Aileler “Bizim çocuk tiyatrocu oldu” diyecek. Halbuki olmayacak! Yanlış bir algılama doğacak. Onlardan seyirci de çıkmayacak. Çıkarsa kaç kişi çıkar ? Kapasite ne kadar zaten? Şehir Tiyatrolarının kapatması gereken oyuncu açığı mı var? Yoksa “dershane” olmaya mı özendi?
Müşteri çeken tüccar gibi “Tiyatronun sıkıcı tarafını değil eğlenceli tarafını ortaya çıkaran kurs…” söylemi kullandığınızda o “büyük “ amaç hafiflemiyor mu?
Ya da “Tiyatro eğitimi para tuzağı haline geldi” demek sizin yaptığınız işi mi “yüceltiyor” yoksa kendi içinizde buna “öz eleştiri” demeyi mi tercih ediyorsunuz?
“Genel Sanat Yönetmeni’ne yazdığım açık mektupta bu konuya değinmiştim.Şehir Tiyatroları’nın her bir salonu kendi çevresinde aktif olmak zorundadır. Yani marifet, kurslarla,tiyatroya zaten heves etmiş olanı getirmek değil , tiyatroya en uzak olanda tiyatro merakı yaratmaktır. Seyirci yaratmaktır. Ödenekli bir tiyatronun görevi de budur. Eksik olan budur, tiyatro kursu vermek değil. Meraklısı, kursu bulur.
Tiyatro kursu açan , gelsinler diye "bekler". Oysa tiyatro onlara "gitme"lidir.
Şehir Tiyatroları okullara giderek yerinde eğitim yapmalıdır. (Tiyatrocu sohbet eder,oyundan parçalar oynar ,tecrübesini paylaşır vb.) Kamu kuruluşu olduğu için okullara daha rahat girebilir. Bunun için Milli Eğitim Müdürlükleri ile işbirliği yapabilir. Kamu kurumu olduğu için bu onun görevidir de ayrıca.
Sokaklarda gören gözlerle bakın! İddaa bayileri önünde 14-19 yaşlarındaki “Gençler, harçlıkları ile bahis oynuyor. Onlar için en önemlisi “bahiste kazanmak!” Onlar için tiyatro da kursu da önemsiz. Kursa kayıt yaptırmayacak ve gelmeyecekler. Ama asıl onlardan tiyatro seyircisi yaratmak önemli.
“NE OLACAK BU TİYATRONUN HALİ?”
Tiyatrocu hep “ağladığı” için bir takım “kurtarıcılar”(?) çıkıyor ortaya.
“Taleplerin bu şekilde olduğu bir ülkede…” diyorlar . Ne şekilde ? Cahil ve sıradan..TV dizileri ile kandırılmış. Dünyada nasıl?
Tiyatro neye yarar? Bu sıradanlığa kafa tutmaya ! Cahilliği yok etmeye ! Tiyatronun fasit dairesi de bu değil mi zaten ! Salona gelmeyenden, cahilden "seyirci" yaratılacak . Yeni seyirci ile tiyatro yaygınlaştırılacak!
“İnsanlar televizyon başından kalkmıyor!”muş.
Evet! "Cahil"(?) halk kalkmıyor tv başından ! Tiyatroyu ihtiyaç olarak görmüyor. Soruyu tersten soralım: Neden evden çıksın da tiyatroya gelsin? Onu oraya getirecek ne sunuluyor da gelmiyor? Heyecanı yaratacak olan, tiyatrocu ! Tiyatrocu oturduğu “sırça köşk”ünde seyirci bekliyor! Uzmanlaşma yolunda yaptığı "Deneme"lerine seyirci ,alkış bekliyor!
Halk emin olun, kendisi için seyredilir, değerli bulduğuna gelir. Kuyruğa girer.
İstanbul gece çıkılması , bir yerden bir yere gidilmesi nerdeyse olanaksız bir şehir. Gerçekleri bilerek oyun saatleri yaratacaksınız. Parklara,garlara, alışveriş merkezlerine gireceksiniz. GENÇ Tiyatro o işte !
Kamu olarak önce siz gireceksiniz ki , güvenlik güçleri alışsın ve özel tiyatrocular Taksim'de , Tünel'de dayak yemesin!
Diyelim bir çocuğunuz var. Hastalandı. İlacı acı diye içmek istemiyor. İçmesin mi dersiniz? Yoksa ilacı şekere sarıp mı verirsiniz? Anne olsanız vazgeçer misiniz ?
Tiyatrocular çocuğuna acı ilacı vermek zorunda olan annenin sorumluluğunu hissetsin içinde.
Ama tiyatrocu neyi, nasıl bir şeker içine saracağını da bilecek kadar eğitimli,donanımlı ve akıllı olsun.
Tiyatrocu öyle mi anlaşılıyor?
“Tiyatro yasası , yönetmeliği yok”muş.Kim hazırlayacak? Tiyatrocu hazırlayacak ve peşine düşüp çıkartmaya çalışacak. Tiyatrocunun “tasarı” yasası , yönetmeliği var mı ? İşin sahibi var mı? Muhtemelen YOK!
Sunucu “Tiyatronun sorunlarını konuşmak günler alır “ diyor. Böyle bir algılama var toplumda. Şu tiyatrocular zavallı, kurtarılmaya muhtaç. Özür dilerim “dilenci” gibi! Sorunlar da dağ gibi! Konuş konuş bitmez ! Yıllardır konuşuluyor durum ayni !
Tiyatrocular! Bir defa da şikayet etmeyin. İyiyiz deyin! Bu iş böyledir deyin! Sorunlarımız var ama biz çözeriz deyin! Hiç değilse ayakta ölün be canım ayakta ölün!
Ama aranızda nasıl kavgalar var ! Ben utanıyorum !
Kimse tiyatromuza, tiyatrocularımıza “zavallı” muamelesi yapmasın. Tanımı icabı tiyatro ve tiyatrocu “zavallı” değildir .
Elinde “değiştirme” gücünü tutan zavallı olur mu hiç!
Tiyatrocular ! Umarım farkına varırsınız !
Benim içim acıyor sizinki acımıyor mu?
Melih Anık
evet çevrede tiyatroya karşı bukadar acımasız insanlar hep olucak ancak her yolun önünede gül dökülmüyor ne yazıkki. şehir tiyatrolarının liseliler için yaptığı uygulamada beni ayrı bir mutlu etti.16 yaşımdayım ve tekel bayisi önünde bahis yapmıyorum belkide kızım ondandır ama diğer erkek arkadaşımda bu tarz şeyler yapmıyor.gençlere bukadar acımasız olmamalısınız.aradık tiyatro kurslarını bulduk ancak buda bir şans buda bir deneyim bunuda deniyoruz ve bize bu şansı tanıdkları için çok teşekkür ediyorum ben ve arkadaşlarım adına.gençleri ve karakteristik özelliklerini genelleyemezsiniz üzerime alınmadım elbettteki ama bunlar çok çirkin suçlamalar ben ve liseli arkadaşlarım adına.. sistemin parsellediği sanatı kendi ellerimizle yeniden yapacağız.
YanıtlaSilSevgili Kızım,
YanıtlaSilBenim kızım senden büyük. Umarım sana böyle seslenmemi hoş gürürsün.
Yazımı okuduğun ve düşüncelerini paylaştığın için teşekkür ederim.
Haklısın, bu kurs ilgi duyanlara bir olanak yaratacak . Senin gibi tiyatroya ilgi duyanlar böyle fırsatları takip ediyor. Muhtemelen kursa başvuran olarak çok sayıdasınız ama gene de azsınız maalesef. Yaşıtlarının bir kısmı tiyatroya gitmek istiyor ama gidemiyor ; bir kısmı sevmiyor , bir kısmı hiç bilmiyor. (Tüm ülkemizi düşün lütfen)
Şehir Tiyatroları başvuranlardan seçim yapacak. Böylelikle zaten tiyatro sever gençler gelecek. Oysa tiyatroyu yaygınlaştırmanın yolu bilmeyende, sevmeyende tiyatro zevkini yaratmaktan; gidemeyene olanak yaratmaktan geçer.
Ben özellikle kamu tiyatrolarının okullara gitmesini istiyorum . Küçük de olsa her okulda bir tiyatro yani ! Böylelikle senin gibi başvuranların dışında tiyatroya hiç ilgi duymayan gençlere tiyatro anlatılsın istiyorum. Aslında hayalim her eğitim düzeyinde tiyatro dersi verilmesidir.
Tabi ki tüm gençler iddia bayileri önünde değil. Ama olanlar “kurtulma” umutlarını harçlıklarından bahis oynamaya bağlamışlar. Onlarda, harçlıklarından tiyatro bileti alma arzusu yaratılsa fena mı olur?
Senden ricam bu blogdaki Bekleme Salonu başlıklı yazımı okumandır. Belki hakkımdaki olumsuz düşüncelerin değişir.
Kendimi gençlere anlatamamış olmayı önemli bir eksiklik sayarım. Bu nedenle senin uyarılarınla kendimi anlatmaya hazır olduğumu bilmeni isterim.
Sevgiler.
Not: facebook sayfasından bana mesaj gönderebilirsin.
öncelikle merhaba tiyatronun okullara gitmesi konusunda bende aynı fikirdeyim ancak kamu tiyatrolarının okullara gitmesi için ordaki olanaklarada bir göz atmak gerekir kanısındayım.şimdi okulun konferans salonu yok bahçesi öğrencileri zor alıyor vsvs. devlet okullarının genelinde konferans salonları küçücük yada hiç yok durumda.ben tiyatro kulüb üyesiyim son toplantımızda diğer liselerin kulüp başkan ve yardımcılarıyla 2 haftada bir toplantı alıp tiyatroyu nasıl okullara taşırız ve neler yapabiliriz fikrini attım ortaya.şimdi kulüp hocası ilgili yerlere aktarıcak.
YanıtlaSilElbette tiyatroculara büyük görevler düşüyor bu durumlarda ama dediğim gibi önce o olanakların sağlanması gerekiyor
Not:FACEBOOK SAYFANIZI BULAMIYORUM.
http://www.facebook.com/profile.php?id=616588323&ref=profile
YanıtlaSilistersen bir de şunu dene:
www.twitter.com/melihanik
öncelikle size teşekkür ederim. nedenini anlarsınız. sonrada size katıldığımı söylemek isterim. ben de bir tiyatrocu olmak isterdim. ama devletin durumu ortada ve elimizden fazla bir şey gelmiyor. maddi olanakları düşününce her şey bizi çıkmaza götürüyor. tiyatro için kurslar bile artık çıkar aracılığı. bize sevdirmek kolay ama adam yok. sadece para konuşur. bizse küçük dünyamızdaki küçük tiyatrolarda... gerçek tiyatronun tadını yaşayamadan tadını yaşatamadan...
YanıtlaSil