Yazar
Oyun yazarı, senarist, şair, oyuncu ve yapımcı
Olexandr Viter(1972) modern Ukrayna tiyatrosunun önde gelen isimlerinden biri.
En bilinen oyunu İstasyon Rusça, Lehçe, Ermenice, Estonyaca, İngilizceye
tercüme edilmiş. Ukrayna, Rusya, Arnavutluk, Beyaz Rusya, Yunanistan ve
Estonya'da sahnelenmiş. Chicago'da okuma tiyatrosu olarak seyirci ile buluşmuş.
Oyun 'The Grand Duchy of Drama' adlı oluşumda 4 ülke tarafından uluslararası
proje olarak seçilmiş. Polonyada 'Night of Culture' isimli festivalde
sahnelenmiş.(Dergiden) 'Ukrayna tiyatrosu
kendi ülkesini yendiden keşfediyor; Gogol ve Bulgakov'un eserlerinde ortaya
çıkan ortak eğilimler genç yazarlarda da görülüyor.'(Kitaptaki Dr.Senem
Cevher'in önsözünden) Türkçeye
tiyatromuza pek çok oyun kazandırmış olan Senem Cevher tarafından tercüme edilmiş.
Konu
Oyun fantastik bir yerde geçer. Yazar bu yere
'istasyon' demiş. İstasyon olması yolculukları akla getiriyor. Ama bu istasyon
bir ruh durumu(sanki). Seyirci buna baksın, öyle mi? Fazla ayrıntıya girmeden,
keşfi seyirciye bırakarak bu yolculuğun zihinsel olduğunu ve 'istemek' ile
ilintili olduğunu söylemekle yetineyim. Yazar oyunda net olarak açıklayacak
zaten. Yazar 'Bu hayatta neyin
peşindeyiz? Belki de neyin peşinde olduğumuzu anlamıyoruz.' demiş. Yönetmen
Ali Atilla Şendil 'Sizin için keşif şimdi
başlıyor' diyerek oyun bittiğinde seyircinin zihninde kalan izlerin hayattaki
etkisine dikkat çekiyor. Ben size sahnedeki üç kadına dikkatle bakın derim siz
hangisiniz? Kalan mı, giden mi yoksa arada kalan(araftaki) mı?
Reji
Yazarın,
yakaladığı temaya çok iyi girdiğini ama sürdürmekte ve bitirmekte zorlandığını
söylemeliyim. Yönetmen metinden kaynaklanan eksikliği net ve açık olmayı ve de seyirciye ulaşmayı tercih ederek ortadan kaldırmayı hedeflemiş. Sahne
aralarında devamlılığı öne çıkarmış. Bu şekilde hızlı bir oyun olmuş. Yönetmen oyunu anlaşılır kılmak için çalışmış.
Ciddi bir metin çalışması yapılmış. Oyundan kesilen parçalar bunun kanıtı.
Sahnede üç kadın göreceksiniz. Giden, arada kalan(araftaki)
ve dönen. Yönetmen bu üç kadına durumlarına uygun kostümler(Şirin Dağtekin Yenen)
giydirmiş. Biri hayâl gibi bir kostüm giyiyor, diğeri beyaz süslü bir kostüm ve
üçüncüsü gündelik kostüm içinde. Tabii
ki oyuncuların yorumlarından da onların aralarındaki farkı anlayabiliyorsunuz. Üç kadın oyuncunun(Gamze Yapar Şendil, Berrin
Akhasanoğlu, Zeynep Alper) dengeli ve ne dediklerini bilen oyunculukları oyunun
seyirciye ulaşmasında önemli bir rol oynuyor.
Yaratılan ortamı bulanıklaştıran dekor tasarımından(Şirin
Dağtekin Yenen) kaynaklanan bir kaç hususu belirtmek istiyorum. Oyun zihinsel
bir ortamda geçiyor. Sahne arkasında mağara ağzı gibi duran çıkış ve seyircinin
arasından gelip ona bağlanan yol bence rejinin temeli ile uyumlu değil. İstasyondan
ilerilere gidiş ifadesi var. Oysa yönetmenin
iki oyuncuyu istasyona seyirci arasından getirmesini ve bir oyuncuyu geldiği
yerden yâni seyirci içine doğru çıkarmasını ki bence çok doğru, düşününce sahne
arkasına çıkışın fazla olduğu anlaşılacaktır sanırım. Benzer şekilde Tanya'nın
sahne dışına çıkışları için sabit bir yön kullanmasını da doğru bulmadım. Bu mekânın her tarafından çıkılır ve girilir.
Nasıl ki demlikten her türlü içki akıyor
mekân da aynı düşünceye uygun kullanmalıydı.
Oyunun ışık düzeninin(Nejat Karaorman) rejide katkısının az olduğunu düşündüm.
Örneğin demlik ve fincanların ve de gazetenin aydınlatılmasına özen daha iyi
olabilirdi. (Karanlıkta odaklanma ve yavaştan aydınlanma gibi)
Ben üzerinde kafa patlatılmış oyunları seviyorum.
İstasyon öyle bir oyun. Kadın duyarlılığından beslenen ve onu temel almış bu
oyunda öncelikle kadınların kendilerinden bir şeyler bulacaklarına inanıyorum.
Ama erkekler de kalan, arada kalan ve giden olurlar hep. O nedenle erkek kadın
fark etmez oyunun seyircisi olun.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder