20 Kasım 2018 Salı

Gestus'tan Etik Nedir (Gökhan Erarslan)


Gökhan Erarslan (1982) Türk Tiyatrosu'nun 'kaygılı' yazarlarından biri. Ülkede yaşananlara anlamak için bakan, yaşadıklarından, gördüklerinden kaygılanan, kaygısını anlatmak için tiyatronun dilini kullanmayı seçmiş bir yazar Erarslan. Bugüne kadar yazdıklarını okumuş ve ayrıca bazılarını da seyretmiş biri olarak Etik Nedir(2017)  kaygısını(kaygımızı)  açık ve net olarak dile getiren bir oyun. Oyunu özel kılan diğer hususlar dildeki akıcılık, konudan konuya geçişlerde süreklilik ve başta sona sanki bir gökdelen inşaatı yapar gibi sağlam bir temel üzerine kurulmuş binanın kat kat yükselişinde gösterilen dikkat ve özen. Bence oyun Erarslan'ın yazarlık hayatında yeni bir aşama.  Malûmunuz üst kat bir alttakine dayanmak zorunda. Erarslan da tekst 'inşa etmiş'. Anlattıkları matematiksel bir denge içinde ve içinde fazlalık yok. Ortaya atılan konular ve kişiler birbiri ile ilintili. Oyun öncelikle metin olarak alkışı hakediyor.




Etik Nedir oyununda bir akademisyenin son dersine öğrenci oluyor seyirci. Akademisyen bir karar almanın arifesinde. Ne yapsın? Ama önce içinde bulunduğu durumu, o noktaya nasıl geldiğini anlatması lâzım. Anlatıyor. O anlattıkça seyirci giderek tanıdık bir şeyler hatta kendini bulmaya başlıyor. Akademisyenin içinden geçtiği 'tünel' sanki seyircinin hayatı. Oyun sonunda öğrenci-seyirci 'ben olsam ne yaparım' noktasına geliyor ki işte o noktada oyuncu soruyor:  'Ne yapayım?'

Gökhan Erarslan kendisi ile yapılan bir röportajda  'Sizce etik nedir?' sorusuna şöyle cevap vermiş:
"‘Hayattaki en büyük güçlük, seçimler yapmak zorunda olmamızdır’, der George Moore. Bizi biz yapan da tam olarak budur; yani seçimlerimizdir. Etik değerler, gündelik yaşamda yaptığımız seçimler nedeniyle, doğrudan doğruya bizlere ve vicdanlarımıza yönelen ağır bir yük olagelmiştir. Şimdi bizler bunu yadsımadan yaşamaya devam etmeli miyiz yoksa insanı insan yapan değerlerden biri olarak bunu korumakla mı mükellefiz? Hesaplaşma burada başlıyor işte! Bence etik, doğruyla yanlışın ne olduğunu ayırt edebilmekle başlar. Bu zorlu bir süreç, kolay değil."

Etik Nedir bu çerçeve içinde seyirciye bir davet. Gökhan Erarslan'ın kelimeleri ile 'Seyirci kendi vicdanında ya da aklında neyin etik olup neyin olmadığını düşünüyor, tartıyor ve karakter adına bir yargıda bulunuyor. Bu bir sosyal deneydir aynı zamanda.'

Etik Nedir bir ders yerine bir dertleşme olarak da alınabilir. Oyun bir sınıfta değil bir kahvede, barda bir vapur veya trende geçebilir aynı masayı veya barı  paylaştığınız birine ya da  yol arkadaşınıza iç dökme olabilir. Ben oyuncunun yorumunda ders vermek yerine içini dökme tonunu daha çok hissettim. Bunun tekstten kaynaklandığını düşünüyorum. Yazarın ülkesine karşı duyduğu sorumluluğun içindeki kaygı tonu hissediliyor. İnanıyorum ki bu oyun başka mekân dekorları içinde de farklı yorumlarla seyirciye sunulabilir. Bu açıdan da metnin imkânlarını geniş buldum.   


Oyunun tek oyuncusu Tolga Çiftçi bu oyun için doğru bir seçim dediğiniz bir oyunculuk sunuyor.  Tek kişilik oyunların tedirginliğini ki bu  interaktif olan bir oyunda  her akşam yeni olan seyirciyi tartma, tanıma aşaması,  sahneye girişinin ilk beş dakikasında üzerinden atıyor ve giderek seyirciyi avucunun içine alıyor ve anlattığı maceranın yolcusu yapıyor. Tolga Çiftçi aynı zamanda bir yönetmen. Bu ona oyunu yorumlarken ayrıca bir avantaj sağlıyor. İçselleştirilmiş bir fikri sunmasına yardım ediyor. Oyunda bir yazar, 2 yönetmen 2 oyuncu var. Hepsi fikir yolculuğunun ortaklarından olmuş. Reji ile önerebileceğim bir şey var o da akademisyenin sınıfta dolaşması ve 'öğrencilere' kara tahtada yazdıkları ile baş başa bırakacak saniyeler vermesi.

Reji ile ilgili olarak esas mesele metaforlar. Oyunda göze çarpan iki metafor var. Biri su bardağı diğeri elma. Eminim ki su bardağının boş ve doluluğu üzerinden yapılan mecaz seyirciye kolaylıkla geçecek. 'Kırmızı elma' ise bana 'geçmeyen' bir metafordu. Sordum anlattılar ama eve dönünce tüm gecem 'elma' aramakla geçti.  

Ne idi bu elma?

'Varlığı nerede arayalım? Varlığı terk etmede. Elmayı nereden umalım? Elden vazgeçmeden!' 'Sen, bu elmanın içindeki bir kurda benzersin; ağaçtan da haberin yok, bahçıvandan da!' diyen tasavvuf elması mı? (Mevlana)

Havva'ya sunulan elma mı?

Herakles’in , dünyanın ucunda, güneşin battığı yerde, Atlas’ın gök kubbeyi taşıdığı yerde bulunan bir bahçedeki ağaçtan alması gereken  elma mı?

Okumayı öğrenen öğrencinin kızaran elması mı?

Newton'un kafasına düşen elma mı?

Pamuk Prenses'in yediği elma mı?

Apple'ın elması mı?

Babasının Gregor Samsa’nın sırtına fırlattığı elma mı?

Lotte'nin noel ağacına astığı elma mı?

Hıristiyan dünyasındaki altın elma mı?

Annenin göğsü mü?

Üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşleri simgeleyen elma mı?
Ulaşılması gereken bir yeri, fethedilmesi gereken bir beldeyi, bir devlet kurma idealini, kimi zaman cihan hakimiyeti idealini, kimi zaman da Türk birliği idealini ifade eden elma mı?
 Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgeleyen elma mı?

Savaş azmini yüksek tutmak için kullanılan elma mı?

Bana kalırsa zor ve riskli bir metafor bu kırmızı elma. Oyunun içine eklenecek bir kaç cümle ile anlamı netleştirilebilir. Oyuncudan ricam elma ile ilgili eyleminin görülmesini temin etmesi. Benim gibi kaçıranlar olursa diye.

Etik Nedir cümlesinin arkasında soru işareti yok. Erarslan sormuyor bir tespit yapıyor ve seyirci ile tespitini paylaşıyor ve diyor ki 'Etik budur. Şimdi siz ne yapacağınıza karar verin(ve de artık)'

Gestus, Gökhan Erarslan'ın yeni yolculuğu. İyi bir başlangıç yapmış. Etik Nedir seyre değer bir oyun. Başarılar diliyorum.

Melih Anık


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder