Manik
depresif olarak da bilinen bipolar bozukluk hastalığının belirtileri şunlarmış:
yersiz neşe yada sinirlilik hâli, aşırı konuşma, konudan konuya atlama,
abartılı yüksek veya düşük özsaygı, alışveriş çılgınlığı, yalnızlık, çaresizlik
duygusu, intihar düşüncesi.
Tiyatro Kimya oyunu Semih Çelenk çeviri ve
uyarlaması ile sahnelemiş. Uyarlamada öncelikle Türkiye'de tanınan kişilerin
tekstteki yabancı kişilerin yerini almasına dikkat edilmiş. Deprem uzmanı Prof.Ahmet
Işıkara merhum bu nedenle oyuna dahil oluyor meselâ. Bence bu doğru tercih
olmuş. Ama bu ve benzeri değişiklikleri yaparak oyun Türkiye topraklarına sokulurken
müzikte de aynı tercihin geçerli olmasını isterdim doğrusu. Müzik(Rahim Ozan Demir) "çok
Fransız" kalmış. Bence yerli müziklerden seçim daha doğru olurdu.(Biliyorum telif!) Bir diğer husus ise sahneler arasında belirgin geçişlerin
olmaması. Arka arkaya dinlediğiniz zaman anlamsızlaşabilen tirat zincirinde tekstteki
gibi mekân ve zaman ayrımı vurgulansa seyirci için oyun daha iyi takip edilebilir
olacak. Bu sahneler arasında karartma yada ani bir ışık değişimi(renk ve yön)
ile verilebilir bence. Bu arada da oyuncu her ışık değişiminde farklı bir yerde
olabilir. (Duvarda asılı resimler olsa?) Bu aynı zamanda zihinsel atlamanın sahnedeki karşılığı olur. Bence oyuncunun
sahnede uzun yürüyüşler yapmasına gerek yok farklı yerlerde olması önemli.(Hareket yönetimi:Alpaslan Karaduman) Oyuncunun bazı hareketlerini beğendim. Sahne
ışığı ise çok aydınlık. Oysa bipoların zihni alacakaranlık. Orada yarasa var!
Oyunun
en iyi tarafı oyunculuğu. Şeyda Terzioğlu'nun oyunculuğunu beğendim. Bence
replik replik çalışılmış bir oyunculuk gösteriyor ancak reji(Aybüke Dereli) anlayışı
nedeniyle hak ettiği ölçüde ortaya çıkmıyor.
Oyunun
bende uyandırdığı etkinin herkes tarafından paylaşılacağı hususunda kuşkum var.
Oyunu önceden okuduğum ve ön hazırlık yaptığım için beyindeki ufacık kimyasal
değişikliklerin neden olduğu durumların insanı ne hâle getirdiğini seyretmenin
derin duygusu içinde idim. İnsan denen makinanın ayarı nasıl da kimyasal
dengelere bağlı. Belki içinde yaşadığımız toplumda bize normal(?) gelen
insanlarla yaşadığımızı farketmenin endişeli korkusu sardı içimi. Her ne kadar
bipolar hastalığının kalıtımsal olabilme ihtimalinin olabileceği söyleniyorsa
da içinde yaşadığımız dünya beynimizdeki kimyasal dengeyi bozabilir ve biz de bu
farkında olmadığımız ama dışarıdan delilik gibi görünen bir hâl içine düşebiliriz.
Belki de düşmüşüzdür çoktan. Belki de
pek çok insan kontrol altında tutuluyor ve biz başımıza gelene kader diyoruz. Belki de pek çok saçma olayın nedeni bu. Toplumların
bu insanlar tarafından yönetildiğini
düşünebiliyor musunuz? Oyunda görünmeyen yarasanın toplumun beyni içine
yerleşmiş olduğunu ve devamlı çırpındığını hayâl edin bir.
Melih
Anık
Not: Oyun Mitos Boyut'tan çıkmış. Vala Thosdottir'in oyunlarını alın okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder