Ben bu oyunu nasıl anlatacağım? Oyun sonunda içime akan o duyguyu nasıl tanımlayacağım?
Aslına bakarsanız ben komedi-seçerim. Zor beğenirim. Seyrederken sahneyle inatlaşırım. Gülmemeye ayarlarım kendimi. Benim çok güldüğüm film ‘Silent Movie’dir meselâ, sessizdir. Bu, yaşla gelen bir şey değil. Gençliğimden beri böyle. Geçen yıllar içinde esprileri de ezberledim sanırım. Şimdi seyrettiğim komedilerde başka şeylere bakıyorum. Geçmişte gülmediğim oyunlar, filmler şimdi benim için anı oldu. Baktım ‘acı bir tebessüm’ konmuş dudağıma. Zamanında gülmediklerime hüzünleniyorum sanırım. İtiraf ediyorum Nejat Uygur’u şimdi daha çok seviyorum. Galiba onu daha iyi anlıyor ve takdir ediyorum. Halkını çok iyi tanıyormuş. Gücünü halktan almış, halka kendini benimsetmiş.
Biliyorsunuz tiyatromuzun kurtulması için yıllardır yazılan
reçetelerden biri geleneğe dönmektir. ‘Köy
seyirlik oyunlarının ritüel kaynaklarına inerek eski kültürler ile inanç
sistemleri ile ilişkisini irdelemek’dir. ‘Karagöz’den Orta Oyunu’ndan yararlanmaktır.
Bence unutulan şey o kaynakların suları ile yıkanmış insanlarımız
eksilmektedir. Yâni Haldun Taner’in dediği gibi ‘Koyma akıl ancak kapıya kadar sürer. Oyma akıl ise
bütün hayata siner.’ Nejat Uygur ‘oyma akıl’ sahiplerindendir. Hayatına
sindirdikleri ile tiyatrosunu, sanatını yapmıştır. Onun yaptığını yapmak bu nedenle zordur.
Marko Paşa uyarlama bir metin. Şimdi aslını kaç kişi
bilir, hatırlar? Önemi de yok. Marko
Paşa ‘bizim’ olmuştur. Nejat Uygur, oyuna yerli aşı yapmış. Oyun, doğaçlama
ile serpilmiş, çiçek açmış, meyva vermiş. Öyle bir meyva ki yaşı da yeniyor
kurusu da, yaz da yenir kış da. Oyunun içinde orta oyunu, gölge oyunu kokusu var. Ama bir de Nejat
Uygur kokusu var. Nejat Uygur’un
oyunlarındaki fark onun her oyununa
kattığı farklı kokulardan geliyor. Ama
temelde insanca olan şeyin, insanı sevmenin gülümseten sevincini hissediyorsunuz oyunlarında. Süheyl&Behzat Uygur Tiyatrosu oyuna yaşadıkları
evden gelen geleneğin üstüne ‘modernlik’ ile cila çekmiş. Hem eski hem yeni bir oyun çıkmış ortaya. Ucuzla(t)madan
güldüren, sempatik, samimi bir oyun bu.
Bu naif samimiyet, insanın içini ısıtıyor.
Tiyatronun uleması
komedilere pek yüz vermiyor yada kendine göre komik bir anlayışı(!)
var. Jürilere basit geliyor bu oyunlar herhalde. Çok ciddi bizim tiyatro ulemamız.
Mesaj istiyor, alternatif istiyor. Gerçi bu alternatif merakı da yavaş yavaş
kayboluyor ama ‘ulema’ seçtiği oyunlarla ülke siyaseti karşısında duruş
gösterme, mesaj iletme amacında. (Teyze,
dayı, amca, hala, ahbap,arkadaş ilişkilerini saymıyorum.) Marko Paşa Türk Tiyatrosu'nun klâsiklerinden.
Tiyatro halk ile buluşuyorsa, halk
tiyatroya yakınlaşıyorsa bu tür oyunlar sayesindedir. ‘Güldür Güldür’ün, ‘Çok Güzel
Hareketler’in tiyatro olmadığının anlaşılmasının
yolu bu tür oyunlardan geçiyor. Bu tür oyunlar tiyatroyu yaygınlaştırıyor. Ama bizde amacı tiyatro olan ödül yok ki bu tür oyunları
görsün.
Nejla Uygur’un Behzat
ve Süheyl Uygur ile birlikte sahnede olmasının değeri ve önemi var. Süheyl
Uygur’un oyunculuğunda hissettiğim tevazu ile ‘içten’ yansıyan ‘Nejat Baba’ geni var.Tüm ekibe sinmiş, Behzat Uygur’un oyunculuğunda dışa vuran ‘eski tiyatro
terbiyesi’ ile Behzat Uygur’un topluluğun dışa açılan yüzü olarak gösterdiği
samimiyet, muhtemelen içimdeki o duygunun kökünü oluşturuyor. TV ekranlarından
gelen popülerliklerini ‘satmıyorlar’
sahnede.
Toprağa sağlam tutunmuş kökün üstüne yönetmenin(Uğur
Babürhan) büyüttüğü bir fidan var. Bu geleneksel tiyatronun tiplemeleri ile besleniyor. Abartılı ama laubali olmayan
tavırlar, durumlar, yüksek sesli ama çığlık çığlık olmayan konuşmalar hem
tempoyu yükseltiyor hem de içinizi coşkulandıran bir müzikle(Serpil Günseli-
Aranjör Uğur Cümbüşel) içinizdeki tempo
vuruşlarını kışkırtıyor. Oyunun en başındaki müzikli karşılama ile oyunun en
sonunda oyunun müzikli özeti, seyirciyi
sarıp sarmalıyor, kapıya kadar mutlu uğurluyor.. Müziğin kanto tınısına katılan özellikle ağır bestelerdeki İngiliz
müzikallerinin tınısı, sahne duygusunun
oluşmasında önemli bir etki yapıyor. Üç girişli sahne düzenine(Uğur Babürhan)
sahnenin iki yanlarından seyirci arasına inen merdivenlerin katılması ile seyirci sahne ile sarmaş dolaş oluyor. Dansların(Ömer Yılmaz) hem tasarımında hem de icrasındaki başarı, kostüm tasarımının
usta(Sadık Kızılağaç) elinden çıkmış
olması ve özeni, ışığın(Gürcan Arsu) sahne düzenine yardımı, oyunun genelindeki
oyunculuk düzeyindeki birliktelik, oyunu keyifle seyretmenize neden
oluyor. Marko Paşa'da ekibin coşkusunun
seyirciye geçişini alkışlar, kahkahalardan anlıyorsunuz. Marko Paşa, türünün güzel bir örneği.
Oyunun yönetmeni olarak çok başarılı bulduğum Uğur Babürhan
aynı zamanda, evin otoriter babası Marko Paşa’yı oynuyor. Paşa’nın gerek ses
tonu, gerekse bedeni ile sahneye ağırlığını koyuyor. Şahnaz Çakıralp, iki uç duyguyu oynamayı ,
olumsuzdan olumluya geçip her iki rolü de seyirciye sevdirmeyi başarıyor. Ömer Yılmaz’ın koreografisini çok beğendim.
Bizi klişeden kurtardı. Ekibin, dans performansı da iyi. Ömer Yılmaz, canlandırdığı Seyfettin
ile sıcacık, sempatik bir karakter yaratmış. Oyundaki karakterlerden biri
Mürüvvet’i canlandıran Leyla Yüngül'ün oyunu akılda kalacaktır diye düşünüyorum. Sahneye
yadırgatan girişinden sonra kendini benimsetmeye başlıyor, onu öyle kabul
ediyorsunuz ki bu bir oyuncu için çok önemli. Abartıyı seyirciyi sinir etmeden
kullanmak bir beceridir bence. Kısa rolünde Burcu Afşin’in iyi oyuncu olduğunu
düşünüyorum. Afşin’in duruşu bana umut verdi. Önder Keskin’in Doktor’u ise çok
sempatik. Oyunun başlarında, seyircinin
tam ısınmaya başladığı anda başarılı bir
oyun açılışına katkı veriyor.
Uygur’ların Marko
Paşa'sı Nejat Uygur'a bir saygı duruşu gibi. Mirası, onun önemini ve değerini
bilen ellerde.
Marko Paşa,oyunculuğu,
müziği, dansları, kostümü ile
anlatılması zor sıcacık bir duygu uyandırdı içimde. İyi ki seyrettim.
Melih Anık
Not: Söylemesem olmaz. Marko Paşa şu anda İBBŞT'da sahnelenen Cibali Karakolu'ndan çok çok daha iyi bir oyun. İBBŞT yönetimi Nejat Uygur ve Nejla Uygur'u unuttu ya ne diyeyim..
Not: Söylemesem olmaz. Marko Paşa şu anda İBBŞT'da sahnelenen Cibali Karakolu'ndan çok çok daha iyi bir oyun. İBBŞT yönetimi Nejat Uygur ve Nejla Uygur'u unuttu ya ne diyeyim..
Merhaba,
YanıtlaSil(Umarım yanılmıyorumdur!...) Şimdiye dek yazdığınız yazılar içerisinde en yoğun duygu yumağı taşıyan dev dalgalar imgesi veren görkemli bir yazı...
Bulunmaz