Tiyatronın iki temel öğesi var: Biri OYUNCU diğeri SEYİRCİ, yani SEN! SEN varsan TİYATRO yok olmaz!
Sen oyuncu ile ağladın, oyuncu ile güldün.
Sen seni anlatan oyuncuyu hiç yalnız bırakmadın.
Sen ‘yanında olan’ oyuncuyu tanırsın.
Sen oyuncuyu ‘tamam’larsın!
Kimsen, nerdeysen, ne varsa üstünde başında önemli değil. Seyirci ve oyuncu birbirinin AYNA’sıdır. GÖSTER kendini, SEN yoksan ‘görüntü’ eksik, söz yarım..
Maalesef çok azsın ama ÇOĞALTMAK gene senin elinde. Bu yıl geçen yıldan bir fazla oyun seyret. Sen seyredersen tiyatro çoğalacak.
Maalesef çok azsın ama ÇOĞALMAK gene senin elinde. Bu yıl tiyatroya giderken tiyatroya hiç gitmemiş bir arkadaşını, komşunu al yanına. BİR’ken iki ol. İki olunca ÜÇ olmak daha kolay.
Maalesef çok azsın ama ÜÇÜ DÖRT YAPMAK gene senin elinde. SEN dinlersen dört olacak üç![1]
Maalesef çok azsın ama DÜZELTMEK gene senin elinde. Konuş, yaz. “Beğenmedim” demek de hakkın “Beğendim” demek kadar!
Maalesef çok azsın ama BİRLEŞTİRMEK gene senin elinde. Senin ALKIŞ’ında birleşecek ülkemin insanları, halkları.
Maalesef çok azsın ama UMUDUN KAYNAĞI sensin. Sen istersen doğacak güneş. Sen istersen Ferhat dağı delecek. Sen istersen Yunus, Pir Sultan Abdal, Mevlâna, Hacı Bektaş Veli sahne alacak! Sen istersen göz göze değecek, el eli tutacak, yarınlar umutla dolacak.
Tiyatro, uzaydaki yıldızları KEŞFEDEN bir teleskop, mikrobu İFŞA EDEN bir mikroskop, hayatı BÜYÜTEN bir büyüteçtir. Tiyatro, gündelik hayatın körleşmesi içinde göremediklerimizi GÖSTERİR. Tiyatro ile hayatı ve çevresini daha iyi tanır insan. Tiyatro, ciğerlerimizi dolduran, beynimizi canlandıran OKSİJEN’dir.
İçimizde yarına ait umut var oldukça, var olacak tiyatro. Bazı şeyleri tiyatro ile söylemenin keyfi de bambaşka.
SEN’den çok umutluyum SEYİRCİ!
Oksijenin bol olsun! Tiyatro Günün kutlu olsun!
Melih Anık
[1] Özdemir Asaf’ı anarak: “Ben üç şey biliyorum; Dinlemekle dört kılana anlatacağım”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder