7 Nisan 2019 Pazar

Boşa Gitmiş Çaba: CİMRİ(Ankara Devlet Tiyatrosu)


ADT İstanbul’a turne yaptı. Genel Müdür’ün baş rolü oynadığı Cimri’yi getirdi. Bir arkadaşımın mazereti nedeniyle iade edeceği biletleri alarak gittik seyrettik. Yâni önceden Cimri gelsin de gidelim diye bir hazırlığımız yoktu.




Cimri’nin İstanbul’a geldiğini duyduğumda aklıma ilk gelen Antalya Devlet Tiyatrosu’nda iki yıl önce seyrettiğim Dede Korkut oldu. O zaman da yazmıştım bu oyun İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e vd illere  turne yapmalı diye. Kimse ‘işitmedi’. Böyle turnelerde genel olarak tahsisat yok mazeretleri oluyormuş. Cimri için tahsisat mesele olmamış demek ki. (Cimri Avrupa’ya gidecekmiş. El insaf!) Cimri’yi seyrettikten sonra Dede Korkut’un tahsisat ayrılmayı  çok hak eden bir oyun olduğunu bir kez daha söylerim. (Genel Müdür oynasaydı Dede Korkut turne yapardı herhalde.)  Bu arada İKSV Tiyatro Festivali yaptı. Dünya seyahatleri  yaparak oyun seçen İKSV tiyatro yönetimi  Antalya’ya(Trabzon’a, Diyarbakır’e vb)  gidip oyun seyredemiyor demek ki. Onlar da bir âlem. Ama haksızlık olmasın. Bu arada Ankara’dan  İhanet’i  getirdi.  Dede Korkut gibi bir oyunu da ıskaladı.

Cimri hakkında düşüncelerimi paylaşmadan önce genel olarak klasikler konusunda bir şeyler söylemek isterim. Bazı klasikler ders kitaplarına da girmiştir. Cimri bunlardan biri. Okulda okumak için iyidir. Gençlere cimriliğin komedisi anlatılır. Yazarı tanıtmak için iyi bir örnektir. Ancak Cimri gibi oyunlar tiyatro repertuvarında ‘gençlik oyunları’ gibi bir kategori altında listelenmelidir. (Çocuk Tiyatrosu gibi bize GENÇLİK TİYATROSU lazım)Zira özellikle bu yüzyılda konu olarak eskimiştir. Bu oyunlar amatörler tarafından, okul tiyatrolarında sahnelenebilir. Ancak profesyonel tiyatrolarda seyirciye söyleyecek çok sözü de kalmamıştır. ADT mesaj açısından bu boşluğu görünce oyunun komedi ögeleri üzerine yaslanmayı hatta bu özelliği köpürtmeyi  tercih etmiş. Bu tercih ise DT gibi bir kurumda rejiyi ucuzlatmış, çadır tiyatrosu seviyesine indirmiş.  İllaki Cimri yapmak isteyen bir DEVLET TİYATROSU öyle bir Cimri yapar ki şaşkınlık ve hayranlıktan ölürüz. (Dünyada öyle nice oyun var.) Oysa Cimri çok sıradan bir oyun olmuş ve DT klasına yakışmamış. DT Klası, olması gerekendir olan değil. Zira DT bu klastan çok uzakta.


DT, Moliere’in başka oyunları dururken neden Cimri’yi seçer? Öyle ya din tüccarlarının iç yüzünü dışa çeviren Tartuffe, sağlık sistemini iğneleyen Zoraki Hekim varken neden Cimri? Cimri ‘zararsız’ bir oyun. Kimseye zarar gelmez. Güler geçersin. Kimse de alınmaz. Ama bu yüzden hayallerdeki ‘klası’ ve beklentileri yerle bir eder.  


Gelelim Cimri’nin ‘tiyatral’leğine.

 Işıl Kasapoğlu tiyatro birikimine inandığım bir yönetmen.  Cimri onun birikimleri ile çok yorulmadan kolaylıkla kotaracağı bir oyun. Ama esas sorun da bu nedenden ortaya çıkıyor. Bizim tiyatro dünyamızdaki basit beklentiler ‘büyük’ tiyatro yapıcılarımızı da tembelliğe itiyor. Bu bence biraz da bıkkınlıktan ileri geliyor. Yap yap nereye kadar? Yaptığını anlamayan ucuz alkışlar ve ödüller ile ayaklara kalkan bir tiyatro dünyamız var bizim. Işıl Bey fark etmez olur mu bu dünyayı? O da torbasından çıkarıyor ve bence çok da zorlamıyor hem kendini hem de düzeni.

Cimri farklı ekollerin karışımı bir rejiyle sahnelenmiş. İçinde biraz biraz Commedia dell’arte(tabii ki orta oyunu), epik tiyatro, sirk(palyaço) vb tarzların bir arada olduğu bir ‘empty space(boş alan)-Peter Brook’ gösterisi. (Bence bu oyun İtalyan Sahne değil kutu tiyatro istiyor.) Ama her şey karakterlerin sahneye girişlerinde müzik kullanılmasında olduğu gibi oyun sürerken disiplinini kaybediyor ve curcunalaşıyor. Örneğin  sahne döşemesinden  sahneye girişler oyunun tamamında tutarlı bir özellik değil. Sahne içinde sahne üstü ile dışı arasında tiyatral bir anlam yok. Oyunun hemen başında Harpagon elindeki çıkına yer arar ve platform üzerinde o kadar kapak varken paltform dışında koyar. O çıkın orada unutulur. Neden oraya koydu anlaşılmaz. On bin altını koyduğu sandık neden dışarıdan içeri girer? Oysa oyun onun ‘üstüne’dir, ‘üstünde’dir.  Jacques Usta sahne(platform) dışına düşer. Neden oradadır belli değil. Platformu var iyi güzel de iki yandaki merdivenler neden ana yapıdan kopuk(uyduruk) bir görünümdedir? Tavandan sarkan muhteşem avize ile sofitada sağdan sola geçen çiçekli bant ve sahnenin iki yanındaki heykelin oyunun ruhuna katkısı nedir? Salıncağın oyundaki rolü nedir? Jacques Usta orada neden oturur? Zaman zaman ışığın kısılması o sahnelerin düş/ hayal gibi olduğu izlenimini verse de takip eden sahne neden o sahnenin devamı gibidir? Jacques Usta’nın yemek pişirme sahnesi oyunun içinde ayrık otu gibi durmaktadır.  Sahi bu kadar uğraşmışsınız bu oyuna canlı müzik koyamadınız mı? Bu tarz canlı müzik ister. La Fleche neden gitarı çalar gibi yapıyor?  Gaipten gelen ses, Frosine’in takma kalçasının çıkararak salıncağa oturması, babanın oğlunu sopalaması, Valere ile Harpagon arasındaki dialogda Jacques Usta’nın taraflara önce kılıç sonra mızrak vermesi , modern palyaço La Fleche, Valere’in doğu ağzıyla  ‘darılmayın güzelim’ demesi, ‘adalet gel buraya’   oyunun eklektik kalmış ayrıntıları. Komiklik olsun diye aklıllarına gelen ne varsa doldurmuşlar. Oyuncunun seyirciye sandığın rengini sorması, Valere’in babasına karşı seyirciden  alkışla destek istemesi  oyunu çocuk oyunu, seyirciyi de çocuk durumuna düşürmektedir.  Cimri bu basit trüklerle DEVLET TİYATROSU ismindeki ‘büyük’lüğe uymayan bir düzeyde sunulmaktadır. Bu sahneleniş basittir. Bence Cimri bu hâliyle zaman kaybıdır. Dostlar alış verişte görsün işidir. Bence ‘ayet gibi laf’,  ‘Allah yok mu?’ repliklerini de çıkarın. Allah muhafaza birileri yanlış anlar falan..


Oyunun en iyi tarafı oyunculuk düzeyi. İyi oyuncular seyrettim. Sanki bu oyun için özel olarak bir araya getirilmişler.  

Oyunun fotoğraflarına bakıyorum. Sahnede bir köprü var. Çiçekler de sahnenin iki yanından sarkmakta. Bunlar İstanbul’da yoktu. Sanırım Cevahir Sahne’si  yeterli değildi. Onun için hem dekoru hem de mizanseni yerine uydurdular. Kaldı ki önden iki sırayı sökülerek halledilebilecek şeyler  bunlar. Oldu mu şimdi? Biz İstanbullular ‘geçiştirilecek’ bir seyirci miyiz? Gelecek sene DT, Cevahir’den çıkacak diye duyumlar aldım.İnşallah gelen gideni aratmaz.

Sanırım olağanüstü bir şeyler olmazsa bu benim seyrettiğim son Cimri olacak.

Melih Anık        


Oyunun Künyesi:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder