Bu sene Çandarlı'ya geldiğimde bazı projeler vardı
aklımda. Meselâ Turgut Özakman'ın Çılgın Türkleri. Özakman'ın oyununun bizim
ekibe uygun olmadığını gördüm. Oyun ortaokul lise öğrencileri için yapılmıştı.
Daha sonra mevcut oyuncuların tümünün kadın olması nedeniyle Anadolu kadınları
üzerine bir oyun yapmak geçti aklımdan. İlgili kitapları getirttim. Konuyu
bütünüyle algılamak istedim ve bir oyun için kurgu belirlemeye çalıştım. Çok çok okudum. Hüseyin Sorgun ve Ayla Algan aynı
konu ile ilgili oyunlar yapmıştı. Hüseyin Sorgun ricam üzerine oyununu
gönderdi, temasa geçtiğim Ayla Hanım'ın kızı Sevi Algan oyunun son hâlini
almadığını söyleyerek göndermedi. Edindiğim
izlenime göre Algan'ın versiyonu da Sorgun'unkine benziyordu. Ben onların
yaptığından farklı bir kurgu bulamadım ve oyunu yapmaktan vazgeçtim.
Mevcut oyuncu adaylarını düşünerek durum muhakemesi yaptım. Uzun süre farklı
okumalar yaptık. Esas amacım grupla birlikte yerel hikâyelerden, özgün bir uyarlama oyun oluşturmaktı. Geçen sene dokunur
gibi oldum ama yeterince olgunlaştıramadım. Çehov, Memduh Şevket Esendal ve Haldun
Taner külliyatını hep yanımda taşırım. Bu sene Sabahattin Ali kitaplarını da
getirdim. Çehov, Sabahattin Ali hikâyeleri okuduk. Çehov'un bir hikâyesini gruba
okuttum. Hikâye Sevgili Doktor'da Aksırık sahnesi ile oyun yapılmıştı. Uyarlama
hakkında fikir vermesi için bu hikâyeyi ve skeci konuştuk. Arkasından Sabahattin
Ali'nin Sırça Köşk hikâyesini okuduk. Hikâyeyi oyunlaştırmak için bir kaç hafta
ödev verdim ama gruptan bir geri dönüş alamadım, uyarlama yapmak için bir istek göremedim. Hikâyeyi ben uyarladım. Seçimlerden önceydi. Herkes
hikâyeyi çok beğendi ama grup içinde bu hikâyenin sakıncalı olabileceği üzerine
tereddütler olduğu belirtildi. Seçim sonuçlarını bekleme kararı aldık.
İrlandalı bir yazarın bir oyununu okuduk. Oyunu
Çandarlı'ya uyarladım, kesip biçerek oyundaki erkek sayısını dörde indirdim. Ama
elimizde erkek oyuncu yoktu. Bir başka yazarın iki erkek bir kadından oluşan
kısa oyununu kadınlara uyarladım. Aklımda olan bir seçenek de kısa oyunlar
yapmaktı. Ama o zaman ayrı ayrı gruplarla çalışmak için benim zamanım
yetmeyecekti. Bir oyun için çalışma programı yapmak zaten çok zordu birkaç
oyuna bölününce zamanlama sorunlarından çekindiğim için vazgeçtim. Geçen
seneden edindiğim tecrübeye göre tiratlardan oluşan oyunların bu tür topluluklara
uygun olduğunu biliyordum. Zira bir oyuncu herhangi bir zamanda mazeret
belirterek ya da belirtmeyerek ortadan kayboluyordu. Anneler, babalar, torunlar,
eşler, çocuklar , sağlık sorunları, seyahatler, tsm, thm koro çalışmaları,
biçki- dikiş, resim kursları, sergiler, politik toplantılar vb nedenler kişilere yeni kararlar verdirebiliyor bu da
bizim oyuna sürpriz olarak yansıyordu. Çandarlı'nın kadınları çok aktif. Her
yerde olmak istiyor. Tiratlardan oluşmuş oyunda her an karşılaşılabilecek sürprizlere
hazır olmak, oyunu bırakanın tiradını çıkararak yola devam etmek nisbeten kolaydı.
Oyun çok da bozulmadan devam ediyordu. Ben de her an yeni düzenlemeler yapmak için
hazırdım. Geçen yıl 35 kişiye kadar çıktık. Ben 50'ye yakın tirat dağıttım. Elimizde
13 kişi kaldı sonunda. Oyunun sahnelenmesine 20 gün kala gelen bir müzisyeni ve bir
erkek oyuncuyu oyuna eklemiştim. Amacım geleni kaçırmamaktı.
O nedenle mevcut ekibe göre oyun yapmaya çalıştım. Ancak ekibin kesin olmayışından
hep tedirgin oldum. Yarın kimin oyunu bırakacağını düşünmek sinir bozucu idi. Bazı prensiplerle oyun yapmaya çalışıyorum. Kimse dışarıda kalmamalı. Oyuncuların parçaları dengeli olmalı. Birisi çok fazla öne çıkmamalı. Bu nedenlerle metni ve
şahısları kesin oyunları istemedim. Rol dağılımı ilk
anda kabul görse bile ertesi gün ne
olacağından emin olamadım. Bazı roller(orospu rolü), kelimeler(orospu vb) ve
anlatımlar(boşalma, sevişme vb) bazı
kişilerde hassasiyet yaratabiliyordu. Mizansenlerde kimin kimin yanında olduğuna,
kimin kime ne kadar dokunması ya da dokunmaması gerektiğine dikkat etmek
gerekiyordu. Grubun arkasında ve önünde
olmak, kimin ne giydiği de önemli olabiliyor. Gözlem ve algınız açık olmalı. Devamlı
olarak yüzleri ve beden dillerini izlemek gerekiyor. Her şey hassas dengelerde çünkü. Rol dağılımında yaşanabilecek hassasiyetleri(uzun
veya kısa rol ya da önde arkada olmak gibi) en aza indirmekti amacım.
Bu yıl da aynı düşünce ve duygularla yola çıktım. Şiirde
olan koronun mizansenini grupla nasıl
gerçekleştireceğim hakkında tereddütlerim vardı. Sahne geçişleri belli bir
disiplin içinde olmalıydı. Bazı sorunlar yaşadık ama hataları en aza indirdik. Grup
yaklaşık bir saat sahnede ayakta duracaktı. Provaların başlangıcında yorulmalar
olduğunu gördüm ama zamanla oyuncular sanki yeniden doğdu ve hepsi sağlam bir
şekilde sahnede durdu.
Okumalar yaparken bir erkek oyuncu eşiyle birlikte gruba
katıldı. O zaman üniversite yıllarımın hayâli olan Ben Ruhi Bey Nasılım'ı
sahnelemeye karar verdim. Çok ayrıntılı olmayan bir uyarlama ile okuma
provalarına başladık. Oyuncuların tek tek ve grup hâlindeki becerilerine,
uyumlarına ve de memnuniyetlerine bakarak değişiklikler yaptım. Başlangıçta grubun yaş ortalaması nedeniyle
(oyuncuların çoğu 50 yaşın üstünde idi. 70'li yaşlarda oyuncular da vardı.) ezber
sorunu yaşayacağımızı düşünerek sahneye telefonlarla çıkabileceklerini ve
unuturlarsa telefonlardaki tekste bakarak hatırlayabileceklerini söyledim. Provalarda
kağıda basılı bir metin hiç kullanmadık. Ben sık sık yaptığım değişiklikleri
oyuncuların telefonlarına whatsapp grubu üzerinden gönderdim. Bir süre sonra oyuncular sahnede telefondan okuma işinden vazgeçmemiz
gerektiğini, ezberleyerek daha iyi oyun vereceklerini söyledi. Onların bu istek
ve cesaretinden memnun oldum. Hepsi de rollerini ezberledi. Ezber unutması
nedeniyle sorun yaşamadık. Yaşları var
ama yürekleri genç(leşen) oyuncular, esprili bir şekilde ezber yapmanın alzaymıra
iyi geleceğini söyleyerek tiyatronun tedavi edici özelliği üzerinde duruyordu. Her
şey iyi giderken ya da ben öyle sanırken ve kostümler dikilmiş, dekor yerleşmişken oyuna
yaklaşık 20 gün kala elimizdeki erkek oyuncu oyuna eklediğim müziği(çello partisyonları), mizansenlerde
yaptığım değişiklikleri ve de bildiğim/bilmediğim,
tahmin ettiğim başka nedenleri bahane ederek oyunu bıraktı. Oysa onu oyunda
tutmak için de bazı mizansen değişiklikleri yapmak zorunda kalmış ve onu rahatsız eden mizansenleri değiştirmiştim. Ertesi gün eşi de oyunu bıraktı. Aylardır çalışan 9 kadını
yarı yolda bırakmak olmazdı. Ben, Ruhi Bey oldum, oyuncu oldum. Erkek oyuncunun
rahatsızlıkları nedeniyle değiştirdiğimiz eski mizansenlere geri döndük. Ayrılan kadın oyuncunun tirat rolünü dört
oyuncu arasında, koro içindeki repliklerini de gruba paylaştırıp yeni bir mizansen
yarattım. Oyuncuların oyun bırakması, bırakacaklarını ima etmeleri, söylemeleri,
repliklerin dağıtılması ve makyaj konularındaki belirtilen memnuniyetsizliklerden
doğan sorunlar maalesef içimde tatsızlık
ve burukluk yarattı. Grup içinde makûl
kişilerin de yardımıyla çıkan sorunları bertaraf ederek gemiyi limana soktuk ve
oyunu seyirciye sunduk.Seyirciden aldığımız ilgi ve tepkiden çok memnunum.
Oyun seçme,yazma, uyarlama, yönetme, kayıtları evde
izleme ve (bu sene) oyunculuk yapmak doğrusu çok yorucu. Beş aylık yaz
süresince prova dışı zamanlarda da oyunla haşır neşir olmak başka programlara
imkân bırakmıyor. Allahtan bu sene sahne
dışındaki olayları çözen ne istediysem yerine getiren bir yapım sorumlusu
vardı. Jale Gür bana çok yardımcı oldu. Teşekkür ederim.
Koçanlı Konağı:
Çandarlı Kültür Evi
Güzel olan bir şey daha var. Beni oyunun sahnelenmesinden
daha çok mutlu ediyor. Çandarlı'daki tarihi binada (eski santral, eski yağ
fabrikası) oynadık oyunumuzu. Fikri ortaya attığımda itirazlar oldu.
Çandarlı'da gösteriler için iki mekân vardı: Kale ve Konferans Salonu. Israrcı oldum ve tarihi binada tiyatro yapılabileceğini
gösterdim. Çok mutlu ve gururluyum. Şimdi hayâlim bu salonun ismine uygun
olarak (Kültür Merkezi) sadece sergilere açık ve kütüphane olarak değil
konferans, sohbet ve tabii ki tiyatro için kullanılmak üzere kalıcı olarak
düzenlenmesidir. Bir hayâlim daha var.
Restore edilmiş ama ben buraya geleli beri bir iki kereden fazla açılmamış olan
Koçanlı Konağı'nın tefriş edilerek butik otel olarak açılması. Böylelikle yerli
ve yabancı sanatçıları bu otelde misafir etmek ve sanatlarını sergilemek için
de Kültür Evi'ni onlara tahsis etmek Çandarlı'ya inanılmaz bir canlılık getirecek.
Bu şekilde şimdilik dışarıdan bakan
beldenin yerel halkını da kültür
hayatına katmak mümkün olacak. Bu husus ile ilgili önerim de şudur: Yazarları, ressamları, fotoğraf, tiyatro ve
diğer sanatların sanatçılarını Çandarlı'ya davet edin, onları misafir edin. Onlardan
Çandarlı (ve Dikili'ye) ait eserler yaratmalarını isteyin. O eserleri Tarihi Kültür Evi'nde ve Koçanlı
Konağında sergileyin, koruyun. Eserleri pazarlayın
ve kültür için bir finans kaynağı yaratın. O sanatçıların beldede geçirecekleri
zaman süresince yerli halk ile teması beldenin sakinlerine ve sanata büyük
katkı yapacaktır. Bu amaç için yöredeki tüm gençlerden, öğretmenlerden ve öğrencilerden yardım alınmalıdır. Bölgede yaşayan tiyatroculardan yardım almak da mümkün. Ben geçen seneki ilk denememde hayal kırıklığı yaşasam da bu yıl desteklerinden gurur duyduğum iki büyük kadın sanatçı 'tanıdım', Elçin Şanal ve Maral Üner. Onların övgü dolu sözleri bana ve grubumuza çok iyi geldi. Eminim ki onların büyük birikimlerinin Çandarlı halk tiyatrosuna katkıları da büyük olur.
Çandarlı'da 'halk
tiyatrosu' yaptık. İşleri,
eğitimleri tiyatro olmayan kişilerle ilk
denemeyi geçen yıl (2017- Ben Kimim Bu Gece) gerçekleştirmiştik. Çandarlı'da
uzun yıllardan sonra bir ilkti. O çalışma örnek oldu. Bu yıl da devam ettik. Ülkemizde
çok başarılı örnekleri var. (30. yılını doldurmuş Bulancak Sanat Tiyatrosu) Dikili
ve Çandarlı bu işin başında henüz. Halk tiyatrosu gönüllülük esası üzerine
kurulu olmalıdır. Tiyatro eğitmeni değil
yönetici gerekiyor öncelikle. Halk
tiyatrolarında eğitim, oyun yaparken sahnede yâni uygulama sırasında verilmelidir. Halk tiyatrosunda sahneye
çıkacaklar için özel oyunculuk kursları bence yararsızdır. Yönetici, tüm
katılımcılar gibi 'gönüllü', maddi beklentilerden uzak olmalı. Onun tiyatro
bilmesi gerekmez, tiyatro sevmesi hatta tiyatroya âşık olması lâzım. Yönetici,
ihtiyaç olunan tiyatro bilen insanları arar
bulur sorun değil. Katılımcıların yaş
aralığı geniş olacağı için yönetici belli bir yaşanmışlığı olan kişilerden olmalıdır.
Para kazanma amacıyla ve kendi öz
geçmişlerini oluşturmak için sureta işler yapanlar ile halk tiyatrosu yürümez. Kendisi
eğitime muhtaç kişilerden halk tiyatrosu yöneticisi olmaz. Yöneticinin tek amacı
o halk tiyatrosunu yaşatmak ve büyütmek olmalıdır. Başka işi olmamalıdır. İlçede,
beldede 12 ay yaşayan ve tercihen 'yerel'
halktan birisi olmalıdır.
Çandarlı Halk Tiyatrosu'nda oynadığımız İnsan
Yaşıyorken Özgürdür her şeye rağmen oyuncuların fedakârlığı ile ortaya çıktı. Birlikte
çalıştığım arkadaşlarıma hep söyledim. Amacımız sadece tiyatro yapmak değil. Tiyatro
aracılığıyla toplumsal buluşmayı sağlamak, ortak dil oluşturmak, değişimin
kapısını aralamak. İnanıyorum ki yörenin tiyatro ile uyanışına çok küçük bir
katkı yaptık, bir kibrit çaktık, bir mum yaktık. Bu bilinçle aramızda olan ve amacımızı paylaşan oyunculara, arkadaş ve dostlara teşekkür ediyorum.
Yaşadıklarımdan öğrendim. Yine yaparsam ki galiba yapacağım şimdi ne
yapacağımı çok daha iyi biliyorum.
Melih Anık
Not: Dikili Belediyesi sınırları içinde bir gösteri merkezinin yapılması büyük bir zorunluluk. En kısa zamanda gerçekleşmesini dilerim.
Not: Dikili Belediyesi sınırları içinde bir gösteri merkezinin yapılması büyük bir zorunluluk. En kısa zamanda gerçekleşmesini dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder