Sevgili Tiyatro Biteatral,
10 Mart 2011 tarihinde Maya Sahnesi’nde oynadığınız Medea isimli oyununuzu seyrettim. Oyun sonunda salondan çıkarken aklım, oyun üzerine düşündüklerimi nasıl ifade edeceğim ile meşguldü. Oyun hakkında ne düşünüyorum; bu oyundan neyi, nasıl ifade ederim? Maya Sahnesi’nden Taksim’e çıkana kadar kararımı vermiştim. Size mektup yazmalıydım.
Bunun pek çok nedeni var. Her şeyden önce yazmak, düşüncelerle yüzleşmek anlamına geliyor. Yazarak, düşündüklerimi öncelikle kendim ve sonra tiyatro için kalıcı kılmak istiyorum. İyi de neden mektup mu diyorsunuz? Her ne kadar ben tiyatro eleştirisinin alışılmış şekil ve tarzına uyma zorunluluğu duymuyorsam da mektup formunu kullanmamın nedenlerinden biri , sizin Medea’nız için ‘alışılmış’ bir tiyatro yazısı yazmanın -güçlüğü değilse- içimden gelmeyişidir. Konumuz tiyatro ve Medea kolay kolay bir araya getirilemeyecek bir kadro tarafından çalışılmış olduğu için gene tiyatro yazısı sınıflandırması içinde “okunabilir”. Mektup olmasından ‘samimiyeti’ anlaşılmalıdır; mektubun “açık” olması da üçüncü şahıslar için de ilgi çekici olabilir diye düşünmemden kaynaklanmaktadır. Doğaldır ki düşüncelerime itiraz edenler de olacaktır. Asıl bu nedenle Medea’dan yola çıkarak böyle bir tartışma ortamının oluşmasının doğru olacağını düşünüyorum. Esas amaç klasik bir oyunun sahnelenmesi sorunlarının ve tercihlerinin konuşulmasıdır. Sizin Medea’nızın en hayırlı tarafın' böyle bir tartışmaya sebep olmasıdır. Başkasından duymayacağımı düşündüğüm için ‘ateş’in içine kendimi atıyorum.Tiyatro seyretmek benim için bir zevktir, görev değil. Bilirsiniz ki zevk için yapılacak şeylerin özel pek çok nedeni olur. Ben zaman(ve de para) harcadığım için, seyredeceğim oyunu seçmeden önce çok düşünenlerdenim. Önceden hazırlık yapmak gibi kötü(!) bır de alışkanlığım var. Bu nedenle bu mektubu hayal kırıklığına uğramış bir seyircinin dertleşmesi olarak alın lütfen.
Medea’yı seçme nedenlerim şunlardı:
Yazar: Yunan trajedisinin üç yazarından biri Euripides. Klasik bir trajedi seyretme fırsatı çok çıkmıyor önümüze.
Oyun : Medea, zamanımızla olan benzerlikler nedeniyle ilgimi çeken bir oyun. İçinde yaşadığımız toplumla olan benzerliklerin 2500 yıl öncesinden “kök”lenmesi de çok ilginç. Bir bakışla günümüz gazetelerindeki üçüncü sayfa haberi. Daha genç yaşlarımda ‘yok artık!’ diyeceğim bir konu, zamanımızda sıradan hale geldi. Kendi aile fertlerini gözünü kırpmadan öldüren ve arkasından göz yaşı döken anne, baba, evlât, sevgili yok mu? Bu tür olaylar nerdeyse trajedi bile sayılmayacak artık. Üstüne kuma getirilen, aldatılan kadının öfkesi, insanın yaptığı fedakârlıklarının takdir görmemesi, zengin biri ile evlenmenin hayatları garantiye alması, ihanet çok güncel. Benzer savunmalar, mazeretler bugün de var. Güç ve iktidar kavramları sorgulanıyor. Medea çok çağdaş ve güncelleştirilebilir bir oyun bana göre.
Yönetmen: Zurab Siharulidze Gürcü bir yönetmen. Gürcistan, Medea’nın vatanı sayılıyor. Gürcü bir aydının kendi topraklarından doğan bir trajik karaktere nasıl baktığını merak ettim. Ayrıca Siharulidze, hem oyunculuğun hem de yönetmenliğin akademik eğitimini almış ve vermiş biri. Ülkemizdeki tecrübesi de çok tatmin edici. Bilkent Üniversitesi MSSF Tiyatro Bölümü, Rejisörlük ve Aktörlük sanatı öğretim görevlisi (1997-2006) şimdi Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Tiyatro Bölümü, Oyunculuk Yüksek Lisans Bölüm Başkanı (2006) ve Bahçeşehir Üniversitesi Boğaz Tiyatrosu kurucusu (2008). Gürcistan Devlet Tiyatrosu, T.C. Devlet Tiyatroları, Bilkent Üniversitesi, Beşiktaş Belediyesi Prodüksiyon Tiyatrosu ve Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda oyunlar yönetmiş. Ne yapacağını merak etmez miyim!
Çeviri Haliç Üniversitesi’nde Prof.Dr.Metin Balay’a ait.
Dekor Kostüm: Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Dekorları ve Kostümü Bölümü’nde araştırma görevlisi olan Başak Özdoğan tarafından yapılmış.
OYUNCULAR
Ayşe Lebriz Berkem Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünden mezun; İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oyuncusu. Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde ‘Sahne Sanatları-Tiyatro’ dersi, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarında da ‘Oyunculuk’ ve Semiha Berksoy Vakfı’nda ‘Güzel Konuşma ve Oyunculuk’ dersleri veriyor.
Berk Yaygın, Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde okumuş. ‘Arda Kanpolat’ oyunculuk ödülünü almış.
Gizem Erdem, Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun olmuş, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun oyunlarında rol almış.
Damla Ekin Özel, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Oyunculuk bölümünden mezun olmuş. Yıldız Teknik Üniversitesi Modern Dans Programı’nda dans eğitimi almış. Halen Boğaziçi Üniversitesi’nde Eleştiri ve Kültür Araştırmaları üstüne yüksek lisans yapıyor. Değişik oyunlarda oynamış.
Müzik: İlkay Zeynep Aknam, Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müzik Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans (Pedagojik Formasyon) mezunu. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji Yüksek Lisansı ile devam etmiş. İstanbul Enka Okulları İlköğretim bölümünde ve İ.T.Ü Devlet Konservatuarı’nda flüt öğretmenliği yapmakta. Oyun müziklerinin yapılmasında katkıda bulunmuş ve oyun orkestrasında görev almış. Yurtiçi ve yurtdışında çok sayıda flüt ustalık- sınıflarına katılmış ve konserler vermiş.
Bu kadro okullu. Yaptıkları işin eğitimini almışlar. Kötü bir şey yapmazlar (herhalde?).
Afiş tasarım Gülay Yiğtcan, Grafik Tasarım Deniz Karbon Yılmazlar Fotoğraflar Burak Şentürk’e ait. Medea’nın afiş ve program sayfası da sizi başka âlemlere götürüyor.
Bir seyirci olarak ön araştırma beni olumlu yönlendirdi. Oldu bu iş! Bu oyun seyredilmeli!
Heyecan duyduğum her şey için yaptığım gibi önceden hazırlandım. Medea’yı (A.Hamdi Tanpınar çevirisi) yeniden okudum, yeni notlar çıkardım. Ovidius’un Dönüşümler-Yedinci Bölümü’nü, Nietzsche’nin Tragedya’nın Dönüşü’nden Euripides’i, Seneca’nın Medea’sını, Kerem Karaboğa’nın Tragedya ile Sınırları Aşmak, Latacz’ın Antik Yunan Tragedyaları’dan Medea bölümü, Jan Kott’un Antik Tragedyalar ve Çağdaş Yorumları’ndan aldığım notları ve altını çizmiş olduğum satırları yeniden okudum. İnternetten Medea ile ilgili bazı müzikleri dinledim. Sinema ve tiyatrodaki önceki Medea’lar hakkında bilgi edindim. Medea resimlerine baktım. Haddimi aşarak(?), eski bir alışkanlıkla hayalimde oyunu sahneledim(!) Oyunu budadım ama Medea’nın ‘kurtuluş’ gibi gördüğü Aigeus’u oyunda tuttum. Medea’yı kuma ya da metres baskısı yaşayan kadına dönüştürdüm, paranın gücünü iktidar ettim; yalın bir sahnede , sembolik göndermeler yapan kostümler kullandım ve soyut göndermeler yapan müzik döşedim. Kreon’un kızının ölümünü dans ile verdim, Medea’nın büyücülüğünü masalımda kullandım. Koroyu seyirci arasına oturttum, kadere ve Tanrıların kararlarına bağlayan Euripides’e inat oyunun sonunu insana bağladım ve bir başkaldırış tasarladım. Benim yaptığımın kat kat daha iyisini yapmışlardır düşüncesi ile heyecanlandım. Oyunu seyretmeye hazırdım.
Gördüm ki Euripides’in orijinal metnine sadık kalma gibi bir tercihiniz yoktu. Tragedyanın bölümleri ile de ilginiz kalmamış. Metindeki 23 kişiyi 5 kişiye indirerek tragedyanın eski bir alışkanlığını denemek istediğinizi anladım. İki kişilik ‘koro’yu nedenini anlayamadığım giysiler içine sokmanıza şaşarak baktım. İason ile Medea neden ‘yattı’? Medea neden Kreon ile oynaştı? İason neden koro ile kucak kucağa? Kadının ön planda olduğu bir oyunda ‘kadının kullanılışı’ üzerinde ne kadar düşündünüz diye uzun uzun düşündüm. Simgelere dayanan bir oyunda İason neden giysi değiştirdi, neden röpdöşambr ve içine şort giymişti? Oyun sonunda kadınların yüksek pabuçlarla boylarını uzatmaları nasıl bir yorumdu? Ortada duran ve yıkıldı yıkılacak gibi duran çerçevenin işlevi neydi? İçinden geçme ya da geçmemeye yüklediğiniz anlam ne? Çerçeve içindeki el kol dansı ne diyordu? İason’u da oynayan oyuncu ulak olarak geldiğinde elindeki mesajları yaprak yaprak verirken `mesaj mı çekti`? Ulak, neden ‘koro’ tarafından oynanmadı? Bavuldan kadeh çıkmasının anlamı ne? Neden o sırada koronun bir elemanı, Medea’yı gölgeliyordu? Sahnede mevcut olmayan hayali çocuklara hitap eden Medea çocuklarını neden sahne gerisinde öldürdü? Koro neydi? Vicdan, toplumsal kanı, dış göz, iç ses, toplumsal kural, sırdaş, seyirci…? Oyuncular neden o kadar bağırıyorlardı ve ‘ağdalı’ oynuyorlardı? Neden mizansende ‘sürünme’ bu kadar çoktu? İason, müzisyenin elini neden öptü? Kreon’u neden ‘boyadınız? ‘Kendini bilme’nin aynası neden o kadar sıradan ve ‘tozlu’ idi? ? Plastik perde neyin ‘şeffaf’lığıydı, epiğin mi? Yerdeki kilim ve ‘pala’ların nedeni ne? Tahta sandalye, plastik perde, profil kapı, renkli bavulun nedeni ekonomik mi? Fotoğraf albümü, oyunu bugüne getirmeye yeter mi? İason Medea’ya mı kendine mi konuştu? Aigeus’a ne yaptınız? Sütnine nerede? Medea neden ‘zavallı’ ? Sahnede ‘gösterdiğiniz’ estetik mi? Bu yaratıcılık(?) ile mi kalıpları zorlayacaksınız? Sizin aldığınız hazzın(!) seyirciye geçtiğini düşünüyor musunuz? ‘Sıkıcı bir tiyatro’ ne? Bu kadar farklı metafor ile ortaya çıkan nasıl ulaşacak seyirciye?
Sizi anlayamamış olmamın kabahati sadece ben de mi? Samimiyetle merak ediyorum, bu kadar ‘sıkı’ bir kadronun ortaya çıkaracağı Medea bu mu olmalıydı? Ve ben onca hazırlık yapmış gelmişken sizin bana ettiğiniz cefa, reva mı? Seyirci tiyatroya gelmezse sorumlu, seyirci mi?
Hala düşünüyorum, bulmaca severim ama galiba bu en zoru. Anladım ki siz gazetelerin üçüncü sayfalarını hiç okumamışsınız ve aranızda hiç tartışmamışsınız.
Saygılarımla.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder