Sayın Şamlıoğlu,
“Kabul etmiş olduğunuz” görev nedeniyle sizi kutlar , başarılı olmanızı dilerim.
40 yıldır İstanbul Şehir Tiyatroları’nı takip eden bir seyirciyim. Öğrenimimde tiyatronun ve İstanbul Şehir Tiyatroları’nın önemli bir yeri olduğunu söylemeliyim.
Geçen bu 40 yıl içinde nesnel olarak yorumlayabileceğim, empati kurabileceğim bir döneme tanıklık etmiş olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.
Tiyatronun geniş yelpazesinden seçilmiş oyunları Türk Tiyatrosu’nun “çınar”larından seyretmek şansına kavuştum. Yitirilen salonların ardından bakakaldım. Sahnelerinizde seyrettiğim nice sanatçıyı özlüyorum. Yerleri doldurulmamış olanlar için hüzünleniyorum.
Gidenin yerine geleni (şahıs,mekan,oyun vb) daha iyi anlıyabiliyor ve karşılaştırma yapabiliyorum.
Elbette bu çağın sarmaladığı her şey eskisi gibi olamaz. Ama öyle bir şey var ki, yitirdiğimiz … Artık hiçbir şey “saf ve samimi ” değil ! (“Herkes hesap peşinde”)
Bu dönem de kendi ifade biçimini bulacak doğal olarak. Aslında geleceği kuruyoruz. Çağ ve söylemi bizden güçlü . Bizler onu kendimiz şekillendirdik sanma iyimserliği ile avunacağız galiba.
Her şeye rağmen hala yapılacak bir şeyler de var. Ben bunun tiyatro ile başlayacağına inanıyorum.
“Dışardan” bakan bir insan olarak düşünce ve önerilerimi sizinle paylaşmak istedim.
Tiyatro Mekanları
Tiyatro mekanları yapısal olarak gitgide bozulmakta.Yeni yapılanların fiziksel olarak sanat mekanı olduklarını söylemek zor. Dıştan apartmana benzeyen, akustiği bozuk , kullanılan malzemeleri yapıya uymayan, iç mekan düzenlemeleri ve dekorasyonu kötü, dıştan ve içten ulaşımı sorunlu vb binalar yapılıyor. Bazı salonlar dış seslere açık. (Mekanlar, içinde ses kaydı yapılmaya uygun olmalıdır.)
Mekanların büyüklüklerine, içinde bulunulan bölge dikkate alınarak karar verilmeli, “tek tip” tiyatro mekanı tercih edilmemelidir. (Ama her durumda İstanbul’a “orta sahneli” serbest mekan gereklidir. )
Estetik değerlendirme olarak mevcut sanat yapıları sanat ile “tanışmış” değildir.
Yeni yapılar eskinin ruhunu da yoketmektedir.
Tiyatro mekanları başka sanat ürünleri ile kalıcı olarak “süslenmelidir”
En azından bir mekan, tarihi ve teknik olanakları ile “turistik turlar” düzenlenecek şekilde hazırlanmalıdır.
İstanbul’un eski tiyatro mekanları envanteri ve de haritası çıkarılmalıdır. Canlandırılması mümkün olanlar için projeler üretilmelidir.
Tiyatronun Yeri
Kamunun kullanımında olan yapıların yerleri önemlidir. Zira bu yapılar kültürel ve fiziksel olarak çevreyi etkiler. Sanat yapılarının yerleri ise daha da önemlidir. Bu nedenle yer seçim ve kullanımı “uzmanca” yapılmalıdır. Halk kolaylıkla ulaşabilmeli ve mekan ile samimi ilişkiler kurabilmelidir.
Gözlemim şudur ki yeni tiyatro yapıları için “gerçek” uzmanların yardımına ihtiyaç vardır.
Teknik Donanım
Örneğin döner sahne gibi bir teknik donanım , oyunlar turne yapacağı için kullanılamamaktadır.Zira her salonda döner sahne yoktur. Döner sahneler de zamanla devreden çıkmaktadır. Bu durum dekor tasarımcısını da pratik çözümlere zorlamaktadır.
Salonlar güvenli ; ilk yardım hizmeti tesis edilmiş ; ışık ve ses düzeni yeterli ; kullanılan dekor , kostüm özenli olmalıdır.
Teknik bakım ve güncelleştirilme için devamlı takip halinde olunmalı, çağın gelişmelerinden ve olanaklarından yararlanılmalıdır.
Repertuvar
Oyun seçimlerinde tiyatronun tarihine yönelik örneklerin de yer alacağı geniş bir yelpazeden seçim yapılmalıdır. Türkiye edebiyatının klasikleri yeni bir tiyatro anlayışı ile sahnelenmelidir.
Türkiye folklorundan yararlanılmalıdır. Ortak çağrışımın ve imgenin yaratılmasında bu kökten beslenilmelidir.
Seyirci oyuna gitmeden önce oyunun klasik,uyarlama vb gibi nasıl sahnelendiğini bilmeli; mümkünse önceden “nesnel olarak” bilgilenebilmelidir.
Performans Tiyatrosu önemsenmelidir.
Her yıl mutlaka bir veya iki “ilk oyun” sahnelenmelidir.
Uygulama/Uyarlama yapacak yönetmen mutlaka başka disiplinler/kurumlar ile yardımlaşmalıdır. Örneğin Shakespeare oynanacaksa neden İngiliz Dili ve Edebiyatından bir uzmandan ; ya da Polonya Tiyatrosu’ndan oyun oynanacaksa neden Polonya Kültür Ateşeliğinden yardım alınmasın?
Ayni bağlamda dekor,kostüm alanında ülkenin başka alanlarındaki sanatçı ,tasarımcı ve üreticileri ile ortak çalışmalar yapılabilir.
Tüm kadro için sürekli “meslek içi eğitim” verilmelidir.
Dünya Tiyatrosu’nun “saygın” yönetmenlerinden oyun sahnelemesi istenmelidir.
Mutlaka her oyunun, görevini hakkıyla yapan bir dramaturgu olmalıdır.
Tiyatro Dergileri, Kitapları, Afişler, Müzikli Oyun CD’leri, Fotoğrafları , Hediyelik Eşya
Para ile satılacak oyun dergileri hazırlanmalıdır. Oyunlar için hatıra eşya tasarımı yapılmalıdır. Tarihi değeri olan kişi ve oyunlar için hatıra “sanat pul ve para” serileri tasarlanabilir. Fotoğraf albümleri hazırlanabilir. (Örneğin Lüküs Hayat’a ait pul var mıdır? Lüküs Hayat müzik cd’si yapılmış mıdır? 25.Genç Günler’den ne kalmıştır? ) “İlk Gece” anı nesnelerinin satışı ile maddi kaynak yaratılabilir. “İlk Gece”ler anlamlı ve değerli olaylar olarak şehrin hayatına sokulabilir. Radyo tiyatrosu örneği, cd kayıtları hazırlanabilir. Afişler sanat değeri olan ürünler olmalıdır. Bunların satışı için özel bir satış alanı düzenlenebilir. Oyun kitapları,dergileri fuayelerdeki “stand”larda satılabilir,sergilenebilir.Tiyatronun "Sesli tarihi" hazırlanabilir. Böylelikle tiyatronun “belleği” oluşturulmuş ve canlı tutulmuş olur.
Tiyatro Müzesi
İstanbul Tiyatro Müzesi gecikmiş bir kurumsal gereksinimdir. Bunu öncelikle kendi tarihinden başlatarak gerçekleştirmek İstanbul Şehir Tiyatroları’nın omuzlarındadır.
Tiyatro Kütüphanesi
Halka açık ve tiyatro kitaplarının yoğun olarak bulundurulduğu bir kütüphane hazırlanmalıdır. Kitap, belge bağışları özenlendirilmelidir.
Geçmiş oyunlara ait dvd kayıtların yayımlanması sağlanmalıdır.
Yeni oyun yazma yarışmaları düzenlenmeli ve kitap haline getirilmeleri desteklenmelidir.
İnternet Sayfası
Yeniden düzenlenmeli ve sürekli aktif ve güncel tutulmalıdır.
Turne ve Çevre İlişkileri
İstanbul Şehir Tiyatroları özellikle tiyatrosu olmayan illerimize turne yapmalıdır .
Gerek İstanbul gerekse Türkiye turnelerinde , yerli/ yabancı sanatçılar bölgedeki okulları ziyaret etmeli , öğrencilerle tiyatro sohbetleri yapmalıdır.
İstanbul içindeki yerleşik salonların tüm bölgeleri kapsayacak sorumluluk alanları tanımlanmalı ; çevre okullarla ilişki kuracak tiyatro eğitmenleri olmalıdır.
Çocuklardan oluşan küçük guruplar oyun öncesi , sırasında ve sonrasında sahne arkasında ağırlanmalıdır.
Park ve Meydanlarda Tiyatro
Tiyatro sadece salonda yapılan bir sanat değildir. Bilindiği gibi parklar bahçeler de tiyatro alanına dahildir. Örneğin Gülhane Parkında, yerinde oluşturulan kukla vb oyunlar, çocukların/halkın katılımı ile yapılabilir.
Sürpriz dans gösterileri , meydanları , garları, vapurları vb şenlendirebilir.
Bu kapsamda tarihi yarımada içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile işbirliği içinde tarihi bilen ve en azından bir yabancı dili konuşabilen oyuncular tarafından turizme yönelik performanslar yapılabilir. Tarihi kişilikler, ziyaretçiler ile “buluşturulabilir”, “konuşturulabilir”.
Diğer Topluluklara Destek
Diğer tiyatro topluluklarına salon, kostüm ve teknik donanım vb konularda yardım edilmelidir.
Gösteri Zamanları
Genel olarak klasik gösteri saati anlayışından çıkılmalı ,şehrin yaşayışına(trafiğine) uygun, yeni gösteri saatleri araştırılmalıdır. Tatil günlerinde gösteri sayısı arttırılmalıdır.
“Sabah Tiyatrosu”, “Pazar Tiyatrosu” ,”Tiyatro Söyleşisi”, “Şiir Matineleri” , “Anma Gösterileri”düzenlenmelidir.
Kurslar,Sergiler vb
Yeteneklerini paylaşmak isteyen öğreticilere mekan ve imkanlar açılmalıdır. Mekanlarda süreli kurslar düzenlenmelidir. Böylelikle çevre ile ilişki ve onları tiyatroya alıştırma olanağı doğacaktır. Mekanlarda süreli sergiler düzenlenmelidir.
Akademik Söylem
Tiyatronun “akademik dili ve söylemi” geliştirilmelidir. Yıllardır “ayni” olanın tekrarlanmasına son verilmelidir. Bu nedenle eğitim kurumları ile yakın iş birliklerine ihtiyaç vardır. Araştırma projeleri desteklenmelidir. Bilgi birikimi , akademik tezlerde kullanılmak üzere paylaşılmalıdır. Tiyatronun sorunları ve açmazları üzerine akademik çevrelerle ortak projeler yapılmalıdır.
Bu kapsamda ulusal ve uluslar arası çalışmalar değerlendirilmeli , desteklenmelidir.
Emekli Ustalar
Her sene yaşayan en azından bir emekli “usta”yı sahneye çıkaracak bir sahneleme yapılmalıdır. Emekli “Usta”lardan oluşturulacak bir kadro ile oyun sahnelemek de bir seçenek olabilir.
Sanatçının Sosyal Güvencesi
İstanbul Şehir Tiyatroları , kendinden yetişmişlerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için sosyal hakların da güvence altına alındığı bir ortamı ve de örneği yaratmak zorundadır.
Bilet Fiyatı, Tiyatro Ekonomisi
Bilet fiyatı öğrenciler için ucuz ama diğer seyirciler için “makul” olmalıdır. Çok ucuz bilet özel tiyatroların yaşamasını güçleştirecektir. Kamu kurumlarının amacı, yan gelirlerin arttırılması için ellerinde bulunan olanakları iyi değerlendirerek ekonomik dengeyi sağlamak olmalıdır.
Tiyatro İşletmesi
Tiyatro işletmesi özel bir alandır. Her bir salon çağdaş tiyatro işletmesi anlayışı ile organize edilmelidir.
Özerklik
Özerkliğin ancak “yaşamdan ve uygulamadan” geçtiğine ve de sadece tiyatrocuların omuzlarında olmadığına inanıyorum . İstanbul halkı , Şehir Tiyatroları /nı "benim"derse/serse "özerklik" de gelecektir. Onun için de tiyatrocularımızın tiyatroyu "yaşamın merkezine" koymak gibi bir sorumlulukları ve öncelikleri vardır. Önemli olan “atmosfer”in yaratılmasıdır.
Bu da yıkılan binaların, taşınan tiyatroların ve de gidenin arkasından “ağlamaktan” ziyade , “günün hakkını vermekten” geçer.
Elbetteki tüm yazılanlar ve de fazlası tarafınızdan bilinmektedir.
Aslına bakarsınız ben “Bayrak yarışını devralmak”, “Görev için nöbete gelmek”, “Tiyatromuza borçlu olmak” gibi söylemleri sevmiyorum. (Anlamıyorum da.) Siz “kararlı” olduğunuzu gösterirseniz “izleyeniniz” de çoğalacaktır.
Umarım ki gerçekleştirmek için zamanınız ; olmayacaksa ,” görevden alınmayı” beklemeden “istifa etmek” tercihiniz olur.
Bir konuda ayni düşünceleri paylaştığımıza eminim : Kamuya ait kurumlar ve de “tiyatrocular” , öncü olmak zorundadır. İşte o zaman “halkın vergileri” de yerinde kullanılmış olacaktır.
Saygılarımla.
Melih Anık
Yazılarınız nedeniyle size teşekkür etmek için fırsat kolluyordum, ama
YanıtlaSilelimize o kadar çok pislik bulaşıyor ki, fırsat bulamıyoruz. Yine saygın
içeriği olan keyif aldığım bir yazı yazmışsınız. Ancak özerkleşmenin de
kurum çalıanlarına sorumluluk yükleyeceği için bir disiplin getireceğini,
bir tür iç eğitim olduğunu düşünüyorum. Fikirlerinize katılıyor ve
kutluyorum. Özerklik hakkında yazdığım yazı ne yazık ki bir polemiğin
parçası olarak değerlendirildi sitenizde. Görüşlerinizi merak ediyorum.
Saygılar
Ergün Işıldar
Not:
Tiyatro dünyası siyesinde yorumum içinde geçen "pislik" lafı çirkin bulunduğu için yayımlanmadı.Bir de güya yzıyı N. Saban'ın yazısına yorum olarak yolladığım söylenmiş.
Bahsettiğim yazı Ayşenil Şamlıoğlu arkadaşıma hoşgeldiniz yazısı yani bu son yazınızdır.
YanıtlaSilSaygılar,
Ergün Işıldar