11 Ocak 2022 Salı

Ozan Ağaç'tan Cesur Bir Komedi: Hediye(Tek Perde Oyuncuları)

 


Ozan Ağaç’ı Mayıs 2011’de Kısa Oyunlar Festivali’nde seyrettiğim oyunlarla
tanıdım. O günü anlatan yazımın içinde onun hakkında şunları yazmışım:

Gecenin dikkati çeken isimlerinden biri Kerem ile Şirin (Ceren Menekşedağ-Serhat Yıldız),Ferhat ile Aslı (Melda Narin- Ozan Ağaç), Leyla ile Mecnun (Evrim Akbayırlı ,Yiğit Pakmen, Suad Abdullah) Aşk3lemi’ni yazan Ozan Ağaç idi. “Genç” soluklu bir üçleme yazmış Ozan Ağaç. Esprili bir dili var. Yaraların kabuklarını kaldırmaya meraklı. Biraz asi biraz alaycı. Yeni kuşak dilini kullanıyor ama geyik muhabbetinin sınırlarını zekice zorluyor. Dikkat edilmesi gereken bir yazar. Ceren Menekşedağ ve Melda Narin’in iyi oyunculukları dikkat çekici. ( https://melihanik.blogspot.com/2010/05/kastda-kadkoy-sanat-tiyatrosu-3-15-ksa.html )

Hemen arkasından 27.Genç Günler’deki oyununu seyrettim. Oyunu yazdım.. Oyundan bir bölümü paylaşıyorum:

İBBŞT tarafından düzenlenen 27.Genç Günler(2011) kapsamında Avamgarde Tiyatro Topluluğu’nun Eleman Aranıyor isimli oyununu seyretme nedenim oyunun yazarı Ozan Ağaç.

Ozan Ağaç’ı tanımam geçen yılki(2010) Kısa Oyunlar Festivali..  Festivalde sunulan 3 kısa oyun ona aitti. O oyunlarından hatırımda kalan ironik bir dil ve geniş hayâl gücü idi. Bu yıl onun bir oyununun programa alındığını öğrenince oyunu seyretmek istedim.  

Ozan Ağaç  gene hayâl gücünü ve ironik dilini kullandığı bir oyun ile sahnedeydi ancak bu kez seyredeni şaşırtacak bir konuyu ele almıştı. Eleman Aranıyor hassas ve zor bir konuyu işliyor. Hassasiyeti yanlış anlamalara ve yorumlara açık; zorluğu ise konunun altında çok derin bir felsefe ve birikim olmasından.  Tanrı, şeytan, cennet, cehennem , dört büyük melek oyunun içinde. Oyunu anlatmak seyir tadını kaçıracak o nedenle oyunun ele aldığı konunun çerçevesini çizmek bana daha doğru geliyor. https://melihanik.blogspot.com/2011/07/ozan-agactan-eleman-aranyor-avamgarde.html )

İlk yazımdan itibaren Ozan Ağaç ile başlayan arkadaşlığımız sürüyor. Ağaç ara sıra yeni oyunlarını okumam için gönderiyor. Telefonda sohbet ediyoruz. Onun kaleminde beğendiğim özellikler zaman içinde olgunlaşarak yazar karakterini belirledi. Hediye işte o oyunlardan biri.

Yapımcı bir arkadaş oyun arıyordu. Ozan Ağaç’ı tavsiye ettim. Eleman Aranıyor önerdiğim ilk oyundu ama 2011’de sahnelenebilen bir oyunun 2021’de nasıl karşılanacağından emin olamadım. Hediye de olabilirdi. Yapımcı ile yazar Hediye’de  karar kıldılar. Oyunun yapımcı sorumluluğundaki süreci çok sancılı geçti. Sonunda Ozan Ağaç ve arkadaşları yapımcının verdiği sözleri tutmayışı tolerans sınırlarını aştığı için büyük bir fedakârlıkla çıkardıkları oyunu ve  onca emeği çöpe atmamak için  kendi başlarına yollarına devam kararı aldı. Tek Perde oyuncuları adı altında yollarına devam ediyorlar.

Bu arada Ozan Ağaç bir özel kanalda Seyyar isimli 10 bölümlük dizinin senaryosunu yazdı baş rolde oynadı. Biz özellikle ilk yedi bölümü severek ve merakla bekleyerek izledik. Orada da yapımcı işe karıştı(Tahmin. Yönetmen değişti mesela.) ve son üç bölüm bildiğimiz sakız gibi uzayan bir dizi hâline geldi. Bu da başka bir yapımcı!!!

Ozan Ağaç ve arkadaşları şimdi Hediye’yi yaşatmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Fikrim odur ki Hediye piyasada ‘oyun’ diye yapılan pek çok işten daha iyidir. Öncelikle tekst  Ozan Ağaç’ın zeki ironik diline sahip. Dialoglar akıcı. Espriler ince. Deli dolu bilinçli bir kontrolsüzlükle yükselen hikâye olgun bir sona bağlanıyor.

Oyun (özellikle fantezi dünyasında yaşayan  zihinlerden) geçmesi olası bir konuyu işliyor. İlişkilerde cinselliğin tüketilmesi ve yeniden canlandırılması bazılarına ‘absurd’ gelebilecek ama cesur bir bakış açısıyla anlatılıyor. Müge Cem’e 35.doğum günü için unutamayacağı bir hediye veriyor. Amacı hediyenin  birlikteliklerini renklendirmesi ve sağlamlaştırması.  Niyet iyi ama hediye sıra dışı. Bu arada halının altına süpürülmüş konular da ortaya çıkıyor. Oyun sonunda herkes için âdeta bir katarsis(arınma) iyileşme yaşanıyor.

Ben komedilerde seyirciyi dinlerim. Tepkiler nasıl? Seyrettiğim gece (ki bugün salgın  koşullarında salon doluya yakındı) seyirci esprileri zamanında aldı ve kahkahasını saklamadı. Ben bile tekstini bildiğim bir oyunda o kahkahalara katıldım. Yönetmen Zuhal Acar teksti iyi okumuş ve gelişmesine uygun dönüm noktalarını tempoyu ayarlayarak suskunlukları kullanarak ve  yerinde mizansenler yaratarak vermiş. Üç oyuncu (Burak Can Aras, Melda Narin Güler ve Sude Yazıcı) komik olmaya çalışmadan durumun  komedisini ortaya çıkarmaya yönelik  sempatik sıcacık oyun çıkarıyor. Melda Narin’deki potansiyeli 2011’de görmüş olmaktan mutluyum. Ozan Ağaç hakkında da yanılmadığımı görmek iyi hissetmeme neden oluyor.

Oyunun dekoru hakkında söylemek isteyeceklerim oyuna katkısından(ki işlevsel ve olması gereken gibi) daha ziyade kısıtlı olanakları olan bir topluluğun dekoru var etme çabaları ile salondan salona taşımada ve kurmada yaşadıkları fedakârlıklar. Sanıyorum pek çok tiyatronun başında olan dert. Tiyatro yapmak bu kadar zor olmamalı. Yapanları alkışlamak gerekiyor.

Hediye gülerek iyi vakit geçireceğiniz eğlenceli, zamanınıza ve tiyatro için yaptığınız maddi manevi fedakârlığa hayıflanmayacağınız bir oyun. Bugünlerde seyirci olmak da fedakârlık istiyor çünkü. Tedbirinizi alın oyunu  seyredin.

Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder