1990 yılının Aralık ayında, eşimle, Londra’ya, oyun izlemeye gidiyorduk. Uçakta Ahmet Levendoğlu ile yan yana düştük. Yol boyunca konuştuk. Uçaktan inerken Londra’da seyredeceğimiz oyunları kararlaştırmıştık. O günden sonra Ahmet Levendoğlu ile bir araya gelmedik. Yaptığımız programdaki isabetli katkıları için teşekkür edemedik.
1990 daki ilk oyunu Aldatma’dan bu yana Ahmet Levendoğlu, 20 yıllık tiyatro yolculuğunda seyirciyi ‘aldatma’dan , gözünü boyamadan, dürüst ve namuslu bir ‘duruş’ sergileyerek ilkeli ve hedefleri belli tiyatro yaptı. Özel bir tiyatro için risk taşısa da tiyatroyu ön plana alan, çağdaş oyunları seçerek repertuar oluşturdu; tercümeleri ile yeni oyunlar kazandırdı; tiyatro kütüphanesinin oluşmasına katkı verdi; oyunlarında uzman ve/de ümit veren seçkin isimleri bir araya getirdi. Tiyatronun öğretmeni olarak insan ‘yetiştirdi’. Tiyatro Stüdyosu sahnesine çıkan genç oyuncuların ilerde ses getireceğini biliyorduk, öyle de oldu. Eminim ki oyuncular için de kendilerini sınadıkları bir sınav sahnesi idi, becerenler için hayat okulu oldu. Sahnelediği oyunların tiyatro dünyasındaki yeri ilk anda anlaşılmamışsa bile zaman içinde anlaşıldı, onaylandı.
Ahmet Levendoğlu, tiyatronun mutfağında her şeyi yapmaya ‘muktedir’ bir sanatçı. Tercüme ediyor, yönetiyor, oynuyor. TV dizilerinde kazandığı ile ‘finanse’ ediyor tiyatroyu. Taşları ayıklayarak sabırla bir ‘zen bahçesi’ yaratan bir bahçıvan, öğretmen, yazar, editör.. Kişiliği ile tiyatroda olması gereken (maalesef sayısı az) örnek bir sanatçı. Bugün belli bir seviyede seyirci varsa, o seyircinin yetiştirilmesinde onun katkısı var diye düşünüyorum. Seyirciye dalkavukluk yapmadı ama ona ‘yapışmadı’ da ; görünüşünde hissettiğiniz mesafe (Salt görünüşte..Ne kadar ‘sıcak’ bir insan olduğunu biz Londra uçağında öğrendik.) sahneden ‘duruş’ olarak yansıdı ve seyircisine ‘uzak’ kalmadan ulaştı; onun tiyatrosu bir ‘kriter’ oldu. Tiyatro Stüdyosu, seyircinin güvenini boşa çıkarmamış; salondan çıkan seyirciyi, ayrıntılardaki titizlik sonucu ortaya çıkmış nitelikli tiyatrosu ile etkilemiş bir topluluktur. Seyircisi, düşünsel olarak 'beslenmiştir'.
Ahmet Levendoğlu ‘var’lığını ‘yok’luğunda hissettiren bir tiyatro çınarı. O ‘yok’sa ne olduğunu anlamak için yakın tiyatro geçmişimize bakmak yeterlidir. Tiyatro Stüdyosu içinden yeni tiyatrolar çıktı. Onların repertuarları ile Tiyatro Stüdyosu’nunki arasındaki fark onun ‘yok’luğunun göstergesidir.
Tiyatro Stüdyosu’nun 20.yılı, tiyatromuzda onu ve yaptıklarını ‘görmemeyi’ seçenlere ya da ‘görmekte’ gecikenlere; hakkı olan övgülerde cimri davrananlara , onu ‘aldatan’lara zaten bir cevap niteliğinde.
Ülkemiz ve tiyatromuz her aşamada 'yorduğu' Ahmet Levendoğlu’ndan yeterince yararlanmadı. Umarım bundan sonra hakkını verir. Toplum olarak, Ahmet Levendoğlu gibi bir Usta’ya yaşattığımız ve sancılı geçtiğini sandığım 20 yıl için teşekkür etmek ondan özür dileme anlamı taşır.
Bu yazı benim (gecikmiş) kişisel teşekkürümü sunmak ; tiyatromuzun borcu olduğuna inandığım 20 yıllık teşekkürü hatırlatmak için bir fırsatın değerlendirilmesidir. İsterseniz özür dileme de sayabilirsiniz.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder