Tiyatro Mottom:
Sahnedeki oyun hayatı
fark etmemizi sağlıyor
hayatı daha iyi okumamıza yardım ediyor hayata ilişkin pratik yaptırıyor mu? Tiyatro niye
var?
Bu yazı üç saat süren oyunu seyretmek isteyen ya da
seyreden meraklı seyircilere yol göstermek için yazıldı.
Oyunun
Tarihsel Geçmişi
12. yüzyılın başlarında ölen Danimarkalı tarihçi
Grammaticus Danimarka Tarihi isimli kitabında halk arasında yaygın bir söylence
olan Amleth’i yazmış.
Belleforest bu hikayeyi 1567’de İngilizceye çevrilen
Trajik Öyküler’ine dahil etmiş.
Shakespeare de Hamlet’in konusunu Belleforest’ten
almış.
Kimine göre Shakespeare yakınlık duyduğu ve hemen
hemen Hamlet ile aynı durumda olan Earl of Essex’in ruhsal durumunu
anlayabilmek için yazmış olabilir.
1594’de oynanan Ur Hamlet’in İspanyol tragedyası
yazarı Thomas Kyd’in elinden çıktığına inanılır. Bu oyun kaybolmuştur ama
uzmanlar Shakespeare’in bu oyundan yararlandığı olasılığını önemserler.
Öte yandan Aeschylos’un
Orestos üçlemesinde Sophocles’in Electra’sında aynı konu işlenmiştir.
Shakespeare’in o eserleri okuduğuna dair bir kanıt yoktur.
Hamlet
Üzerine Yapılan Araştırmalar Yorumlar
Hamlet ile ilgili geçmiş tiyatro yapıcılarına cesaret vermiş
gibidir. ‘Shakespeare de başkasından almış biz de onun oyununa istediğimizi
yapabiliriz’ anlayışı ile Shakespeare’e farklı elbiseler giydirmeyeni dövüyorlar
sanırım. Dünyada en çok oynanan oyunlardan biri olan Hamlet’in neredeyse her
sahnelenişi farklı bir yorumdur. 1936’da
yayımlanan Hamlet Bibliography’de (Raven) 1935 yılına kadar Hamlet üzerine
çıkan kitap ve inceleme sayısı 2167 olduğu belirtilmiş. Hamlet’i eleştiren ya
da sahneleyen herkes oyun sanki ilk kez ele alınıyormuş gibi yepyeni bir
yorumla eleştirmek ve sahnelemek gayreti içinde olur. Bu kadar çok uğraşılan
bir oyun ile ilgili saçma sapan şeyler söylenmiştir. Claude Williamson’un 1661
ile 1947 yılları arasında Hamlet’in kişiliği üzerine yapılan yorumları
derlediği neredeyse 800 sayfalık “Hamlet’in Kişiliği Üzerine Yorumlar” bu
gerçeği ortaya koyar. (Mina Urgan)
Öte yandan Ayşegül Yüksel Hamlet ile ilgili
psikolojik araştırmalardan bahseder ve sahneye koyucuların psikoloji uzmanlarının
yorumlarından yararlandıklarını ve psikoloji kavramlarını ya da çözümleme
yaklaşımlarını kullandıklarından bahseder.
Hamlet konusunda da malzeme de çok boldur.
Her Hamlet sahnelemesi yeni bir yorumdur. Sanki
gökyüzü altında söylenmemiş söz yoktur. Ama dönemler ve nesiller değiştikçe
yeni yeni Hamlet’ler görülecektir. Engin Alkan gibi araştıran bir tiyatro
yapıcının da birikimi anlayışı ve
kişiliği ile Hamlet sahnelemesi en doğal hakkıdır. O da Hamlet’e kendi imzasını
atmak istemiştir. (Ödenekli tiyatroda klasik eser sahnelenmesi konusuna yazımın
içinde değindim.)
Alkan’ın Hamlet’ini eleştirirken ‘Bu da olur mu?’
deyip kestirip atmak yerine sahnelemeyi anlamaya çalıştım.
Hadi başlayalım.
Hamlet’in
Konusu
Hamlet
babasını öldüren amcasının, annesi ile evlenerek ülkenin kralı olmasıyla hayatı darmadağın olan otuz yaşında bir gencin yaşadıklarını/hissettiklerini
anlatan bir oyundur. Üstelik o genç cinayeti ona hayalet olarak görünen babasından öğrenir. Hamlet durumu zihninde o kadar çok tartar ki
düşünmeleri öfkesini bulanıklaştırır bütün oyun
intikamını almak için yapması gerekeni aramak ve karar vermeye çalışmak ile
geçer. Oyunun ilk versiyonu altı saat sürüyormuş. Engin Alkan üç saatte Hamlet’in
düşünmelerine tereddütlerine son verir.
Engin
Alkan Rejisinin Ana Hatları
Alkan Hamlet’in
oyun sonunda ölürken en yakın arkadaşı Horatio’ya ‘Biraz daha katlan bu kötü dünyamıza benim hikayemi anlatmak için’ repliğinden yola çıkmış. Hamlet Horatio’ya
tarihi bir görev vermiştir. Hamlet müzesine(anıt mezar?) giren turist(oyunculuk
eğitimi alan bir genç) Hamlet metnini okurken Horatio olur eski Kral’a ait
olduğunu sonradan anladığımız mezar önünde selfie çekerken yanında Hamlet’i
görür. O andan itibaren Horatio Hamlet’in(oyunun) gözlemcisi oluyor. Oyun boyunca sahnede bir kenarda
duruyor/oturuyor bizim gibi oyunu seyrediyor. Sonlara doğru turist Horatio gene
kitabına dönerek açtığı parantezi kapatıyor. Öyle yansımıyor ama siz Horatio
anlatıyor da diyebilirsiniz ki bu bence çok iyimser bir yorum olur. Zira
Horatio’nun varlığı var ile yok arasında yoka yakındır. İşlevsiz bir figür
olmuştur. Mina Urgan Hamlet’in bir ‘Düşünce tragedyası’(Schlegel) olduğunu
söylüyor. Tragedyası düşünceye düşman bir çevre içinde yaşamasından
kaynaklanır. Hamlet düşüncelerini arkadaşı Horatio’dan başka hiç kimseye
açıkla(ya)maz. İşte o Horatio Alkan’ın rejisinde sessiz bir muhabir olmuştur.
Hamlet onunla paylaştığı şeyleri de kendi kendine söyler. Yâni kendi söyler
kendi dinler. Hamlet’in meşhur tiratları da özensiz geçilince ‘düşünce adamı Hamlet' imajı silikleşmiştir. Horatio’nun oyuna bu şekilde katılması oyunun epik
yanıdır ama iki epik parantez içindeki oyun dramatiktir.
Alkan Hayalet’i de oyundan çıkarmış. Bu daha önce de
çok denenmiş bir trük. Ben de yönetsem çıkarırım. Ama Alkan hayaleti gerçekten
çıkarmış mı? Hayalet’in geldiğini aydınlatılan
mezar ve sahne yanlarındaki panolardan anlıyoruz. Hayalet’in rengi beyaz ki bu
ruhlara uygun bir renk. Hayaleti
duymuyoruz ama hayaletin ne dediğini Hamlet’in repliklerinden anlıyoruz. (Bunu
oyun metnini bilenler anlıyor. Sıradan seyirci için ise ‘Ruh geldi!’) “Hayalet değil o Hamlet’in zihnindeki aydınlanma(elektriklenme)” diyebilirsiniz elbette. Eğer öyleyse ki
muhtemelen öyle ışığa gerek yok. Zira her elektriklenme için ışıkları yakıp söndüreceksiniz
oyun boyunca zihni elektrik dolu Hamlet’i titreşen ışıklar altında oynatmak gerekir.
Eğer halisünasyonlar görüyorsa Hamlet’in deli taklidi yapması da inandırıcı
değil o durumda. Adam basbayağı çatlak demektir. Öyle mi? Aslında deli rolü ile
söylediklerinden sorumlu tutulmayacak buna karşılık Kral ve Kraliçe’yi tedirgin
edecektir.(A.Yüksel) Hayalet ile ilişkisi sonraki sahnelerdeki Hamlet’i zor
durumda bırakıyor. (Hayalet’i görüyor mu yoksa kafasının içinde mi?) Palyaço
burun takıp kırmızı don ve topuklu terliklerle sahneye girdiği sahnedeki
Hamlet’i. (Kaçık rolü bunu yaptırıyor Alkan'a göre. Bence basit.) O sahnede Alkan’ın rejisine göre
rol yapıyor Hamlet. Yutturuyor da. Polonius ‘Deli
olmasına deli ama mantığı da yok değil’ diyor. Mantıklı bir delilik yâni. Hamlet de söyler zaten ‘Kaçık rolünü oynamaya başlamalı’.
Hayalet
ve Fortinbras Üzerine Düşünceler
Bazı rejilerde Hayalet’i Hamlet’e oynatmışlar.
Hamlet Kral’ı zor duruma düşürmek ve taraftar toplamak için kendisi bir tanık
uydurmuş(sanki). Hayalet ile ilgili en yaratıcı yorumu şahane bir Hamlet
çevirisi yapan Tarık Günersel’den duymuştum. Günersel Norveç Kralının yeğeni
Fortinbras’ın Danimarka’yı karıştırıp verdikleri
toprakları geri almak ve böylelikle eski
bir hesabı kapatmak için yerli işbirlikçileri ile hayalet oyununu oynattığı olasılığını
söylemişti. (Dış güçler bizde çok kullanılır, değil mi?) Fortinbras karakteri
Hamlet oyununun siyasi boyutunu gösterir. Komşu iki ülke Norveç ile Danimarka
arasında süren çekişmeyi vurgular. Oyun içinde Demokles’in kılıcıdır. Oyun sonunda Fortinbras iç çekişmelerle
dağılmış ülkeyi geri alır. (Bu bize ders olmaz mı?) Ama Alkan’a göre Fortinbras yok oyunda. Shakespeare’in
yararlandığı metinlerde de Fortinbras’ın olmadığı, oyuna Shakespeare’in eklediği düşünülüyor.(Ayşegül
Yüksel) Alkan da ilk oyuna dönmek istemiş herhalde. Ayşegül Yüksel Shapiro’dan
yaptığı bir alıntıda Shakespeare’in çağına olan duyarlığını vurguluyor : “Eski dinsel inancın yerine yenisinin geldiği
bir dünyaya doğmuş Elizabeth’in ve Tudor
Hanedanı’nın sonunun gerilimli bekleyiş sürecini yaşamış Shakespeare tanıdık bir
geçmiş ile belirsiz bir gelecek arasındaki korkunç boşlukta yaşamanın anlamını
resmetmiştir” İçinde yaşadığımız dünya bundan daha iyi nasıl anlatılabilir.
Fortinbras’ı çıkarırsanız oyunun toplumsal/siyasi yönü kalmaz. Alkan öyle
istemiş belli ki.
Hamlet’in
Psikolojik İncelemesi ve Engin Alkan Rejisi
Alkan oyunu Ayşegül Yüksel’in ayrıntılı olarak
anlattığı ‘Psikoloji Biliminde Hamlet Yorumları’
çerçevesinde ele almış. Freud Oedipus
kompleksi ya da Elektra karmaşası ile açıklamış ama Hamlet’in annesiyle sevişme
isteği taşımadığını söylemiş. Amca Kral Hamlet’in bastırılmış çocukluk
isteklerini somut olarak gerçekleştirmiş. Hamlet’e dokunan da bu imiş. Ernest
Jones’a göre Hamlet Ophelia’yı gerçekten sevdiğinde değil başka erkekleri hep
ona yeğlemiş olan annesine nispet olsun diye seçmiş. Lacan’a göre temel sorun
fallusa kimin sahip olduğudur. Bir zamanlar eski Kral’ın(babanın) simgelediği
fallus artık annesiyle evlenen amca Kraldır. Alkan Hamlet’in annesi ile
ilişkilerinde bilinç altı hisleri gösterme eğilimindedir. Hamlet’in annesinin
elbisenin omuzlarını sıyırması çıplak omuzlarını tutması sonra peruğunu ve
elbiselerini çıkartması bu eğilimin dışa
yansımasıdır. Oyunun en ilginç ânı Ophelia’nın boğulmasına tanık olan(bu özgün
oyunda yok) Kraliçe’nin onu kurtarmak amacıyla harekete geçen korumayı bir el
hareketi ile durdurmasıdır. Bu jest annenin de Hamlet’e karşı ‘boş’ olmadığını
gösterir Alkan’a göre. Oğlunun sevgilisinin ölümüne göz yumarak oğlunu bir
başkasıyla paylaşmak istemediğini gösterir. Takip eden sahnede Kraliçe
Laertes’e olayı –dili geçmiş zamanda anlatır. Olayı hem görmüş hem görmemiş
gibidir. Halide Edib çevirisinde –mış’lı zaman kullanmıştır. T.S Eliot ‘Bir
ananın işlediği suçun bir oğulda ne gibi tepkiler uyandırdığı’ olduğunu söylemiş.
Alkan buna yakın/yatkın.
Rogers Gardner ‘Bilge
yaşlı adam ile baştan çıkarıcı anne arketiplerini uzlaştırmaya uğraşır.
Kahramanın ilgisi bir zamanlar annesiyle yaşamış olduğu sevgi dolu birlikteliği
yeniden yaşama yönündedir. Hamlet’in sorunu yaratıcılığın sezginin
incinebilirliğin gizemin simgesi olan kadınca yanını bastırdığını görmekteki
başarısızlığıdır. Jung’a göre insanı olması gerektiği gibi gösteren
persona(maske) içsel olarak kadınsılıkla özdeşleştirilen zayıflıkla dengelenir.
Birey dışsal olarak güçlü erkek rolünü oynadıkça içsel olarak kadınlaşır.
Hamlet narsist coşkulu kadınsı fallik özellikleriyle sonsuz oğlan çocuk
arketipine sıkışıp kalmıştır.’ (A.Yüksel) Alkan’ın Hamlet’i kırmızı don ve
parıltılı terlikle sahneye çıkarması yukarıdaki yorumlara eğilimini
göstermektedir. Kırmızı donlu Hamlet bu oyunu magazinsel olarak konuşulur hale
getirdi. Öte yandan Mina Urgan’a göre Hamlet’in kadınsı yönü yoktur. Üstelik
saldırgan belalı bir erkektir. Rosencrantz ve Guildenstern’i acımasızca ölüme
gönderir. Laertes ile dövüşür. Polonius’u öldürür. Kral’ın ağzına zehir dolu
kupayı boşaltır.(Koruma nerelerde?) Ama yönetmen özgürlüğü diye de bir şey var.
Alkan’ın bir başka yorumu şu replikten
kaynaklanıyor(sanki)
Hamlet: (oyuncuya) ‘Vay benim eski dostum. Sen amma da sakal koyuvermişsin ben görmeyeli.
Allah vere de sesin kalp altınlar gibi
çatlak çıkmasa boğazından’ Shakespeare döneminde kadın rollerini erkek
çocuklar oynarmış. Oyun içindeki oyunda
kraliçeyi oynayan oyuncunun peruğunu
çıkardığı zaman ortaya çıkan görüntüsü otuz yaşındaki Hamlet’in çocuk rolünde
gördüğü oyuncunun Hamlet’ten daha çabuk yaşlandığı izlenimini veriyor. Zaman
ona çok acımasız davranmış olmalı(!) Batista adeta bir ‘drag queen’. Batista’yı
bu kadar uç noktaya götürmeye gerek var mı?
Engin
Alkan Rejisinde Kadınlar
Sahneye holiganların sırtında ve onların
tezahüratlarıyla gelen Kral'ın yanında Kraliçe ‘Yaşasın Danimarka’ diyor ki bu önemsenecek bir çıkış. Bu
Kraliçe’nin ülkenin bütünlüğüne olan hassasiyetini gösteriyor ki Amca Kral ile
evlenmesinin bir mazereti olarak yorumlanabilir. Alkan’ın Hamlet’inde Kraliçe
ve Ophelia dışında sahnede kadın yok. Danimarka’da kadın kalmamış gibi bir izlenim doğuyor. Kraliçenin(kadınların) de
taraftarı olmalı. Keşke Alkan Kral’ı omuzlarında sloganlarla sahneye taşıyan
futbol holiganı gibi duran saray erkeklerinden bazısını kadın yapsaydı da
holiganlar azalsaydı. Batista’yı erkek
oyuncuya oynatan Alkan bunu yapabilirdi. Ayrıca bu Shakespeare dönemine de
uyardı.
Engin
Alkan Rejisinde Gözüme Batanlar
Fötr şapkalı Polonius’un oğluna nasihat ederken ve
de Kraliçe’ye akıl verirken cebinden çıkardığı defterde yazılanları mekanik
olarak tekrarlaması onun bir budala olduğunu göstermek için yapılmış sanki. Polonius
‘aptal ve yandaş politikacı’ tipine bir gönderme sanki. Oyunda aykırı duruyor. (‘Çıkıntı’ deniyor
böylelerine.) Oyunda ‘Zavallı’ olarak dolaşan Polonius’un Hamlet’i annesinin çağırdığını
haber verirken ‘babalanması’
hoyratlaşması olmamış.
Horatio’yu cep telefonu ve selfie ile bugüne
getirince ve bir anıt mezardan Hamlet’e bakınca Hamlet’in ‘çağdaşımız olması’
büyük bir soru işareti haline geliyor. Laertes elinde kılıçlarla sahneye girip
çıkarken Hamlet’in ve korumanın ceplerinde tabanca taşımaları, Hamlet’in
Polonius’u tabanca ile vurması oyun sonundaki kılıçlı vuruşmayı post modern yapıyor. Ayrıca tutarsız.
Kralın korumasının Kral’ı korumadığı oyun sonunda
anlaşılıyor ama Alkan Ophelia’nın ölüm
sahnesi için onu oyuna katmış sanırım.
Kralın görevlendirdiği Guildenstern ve Rozancrantz’a
para dolu çanta verilmesi bugünün algısına bir gönderme.
Tanrı önünde çıplak kalmak bir metafor olarak
kullanılır ama Kral’ın üstünü çıkarması ve yüzünü boyamasının oyuna bir şey kattığını
düşünmüyorum.
Dekor
Belli ki dekor tasarımı ile de titiz bir
çalışma yapılmış. Ben Panteon ve Les İnvalides(Napolyon’un anıt mezarı) izlenimi
aldım. Çatı iskeleti anıt mezar formunu vurguluyor. Ortada bir mezar yeri var
ki içinde eski Kral var Ophelia, Kraliçe ve Hamlet giriyor. Tarihin mezarlığı
demek daha doğru. Metaforik anlamda kullanılmış. Arkadaki kolonun o ayrık duran çatıyı
taşıdığı izlenimi verilmiş. Kolon dibindeki çukur başlangıçta Hamlet’in kendi ile
baş başa kaldığı bir inziva köşesi izlenimini verdiyse de oyun içinde yol geçen
hanına döndü. Arkasındaki geçiş yeri dar olmalı ki oyuncular o açıklığı atlamak
zorunda kaldı. Yanlardaki ışıklı panolar
sanki birer ayna……olsaydı keşke. Zaman zaman renk değiştiren ama anlamlı
sonuçların çıkmadığı panolar olmuş. Hayaletin gelişi ile ortadaki mezar ve o
panolar beyaz ışıkla aydınlanıyor. Diğer sahnelerde ise renklerin kendine göre
anlamı vardır muhtemelen ama ‘anlatmadığını’ düşünüyorum.
Oyunculuk
Oyunculuklar için bir şeyler yazılması âdettendir.
Bu oyunun künyesinde rol dağılımları verilmiş. İBBŞT bu konuda bir karar verse iyi olacak. Kimi oyunda rol dağılımı var
kiminde yok. Alkan’ın ‘yönetmen tiyatrosu’ oyunculukların öne çıkmasını önlüyor
onları mekanik hale getiriyor. Oyuncular
‘görev yapıyor’. Oyunculuk skalasını hakkınca değerlendirmek zor. Bence genel
seviye orta. Özgün Akaçça(Hamlet) Zeliha Bahar Çebi(Ophelia) ışığı olan
oyuncular.
Işık hayaleti işaret etmesi dışında oyuna bir şey
katmıyor. Kostümler i ikiye ayırmak lazım. Birinci grupta Hamlet Ophelia Kralice
var. Kalanlar ikinci grupta. Birinci gruptakilerin kostümleri üzerine ince
düşünülmüş ikinci gruptakilerin kostümleri depodan toplanmış gibi. Bana en
garip gelen Polonius’un kostümü oldu.
Aykırı dursun diye yapılmış sanki.
Bu Oyun Neden Yapılmış ve Ödenekli
Tiyatroların Görevi Ne?
Seyrettiğim günden beri kendime soruyorum. Bu oyun
neden yapılmış? Neden bu yorum? Bu kapsamda ödenekli tiyatroların sorumluluk ve
görevlerini düşünüyorum ister istemez. Gençler Shakespeare’i nasıl
tanıyacak? Ödenekli tiyatrolarda
yönetmenler kendi mesleki hayallerini gerçekleştirirken ne kadar özgür olmalı?
Ya da ne yapmalı? Mesela oyun sonrasında ya da özel toplantılar vasıtasıyla
özellikle gençlere klasik oyunları anlatsalar mı? Böyle bir Hamlet yapan Engin
Alkan bence zorunda. Ülkemizde daha
alfebenin ilk harfinde iken son harfine zorlanan büyük bir kesim var. Tiyatroda
da böyle. Fikri, liderinin dediklerinden
ve takip ettiği köşe yazarı ve medya
fenomeninden kaynaklı, okumayan düşünmeyen yarı cahillerle dolu toplum. Entelektüel(?)
kesim için de geçerli bu dediklerim. ‘Aydın’ olmanın içi boş şimdi. Onun için anlasa da anlamasa da oyun sonu
ayaklara fırlayarak alkışlarıyla ‘cahilliğini gizleyen’ seyircilerle dolu her
salon. O seyirci bu gösteriyi Shakespeare’in Hamlet’i sanacak. Eleştiriler ise övmeye
ayarlı. Övmezsen ‘dövüyorlar’ ‘küsüyorlar’. Çıkışta seyirciye ‘Hamlet neden
kırmızı don giydi?’ diye sor bakalım ne cevaplar alacaksın? Ödenekli tiyatrolarda dramaturglar ne yapar? Kendi kişisel hayallerini
gerçekleştirmeye çalışan yönetmenler karşısında ne kadar güçlüler?
Bu Hamlet'in iki afişi var. Soldaki oyun kitapçığında sağdaki İBB Şehir Tiyatroları'nın internet sayfasında. Afiş oyunu anlatır. Hangisi derseniz bence ikisi de değil. Ama zihinlerde karışıklık olduğu kesin.
Alkan’ın Hassasiyeti
Alkan başta ve sonda
bir cümleyi söyletir Horatio’ya: ‘Dünyada
bütün işi yemek ve uyumak olan insana
insan denir mi?’ Alkan kişisel
olarak şikayet ettiği insanlara bir mesaj vermek istemiş belli ki. Ben bu
cümlenin arkasındaki düşüncenin Alkan’ın bir gazeteye verdiği röportajda
söylediklerine bağlıyorum. Ancak bu
oyun için çok zayıf kalıyor bu cümle.
Sonuç
Engin Alkan’da kendi içinde bütün olan başka oyunlar seyrettim. Bu oyun
akla gelen şeylerin bir araya getirildiği ‘toplama’ bir oyun olmuş ama ‘bütün’
değil. Ayrıca çok uzun. Engin Alkan
Hamlet için ‘Kabın şeklini almak değil,
kabı kırmak isteyen biri.’ demiş. ‘Goethe
Hamlet’i içine sadece güzel çiçekler konulması gereken incecik porselenden
yapılmış bir vazoya benzetmiştir. Bu vazoya bir meşe dikince vazo
kırılıvermiştir.’(M.Urgan) Galiba bu cümle Alkan’ı etkilemiş. Bir yazının
finali için iyi bir cümle verdi bana: Alkan
porselen vazoyu kırmış. Bu Hamlet gelecekte kırmızı donu ile
hatırlanacak. Yazık.
Melih Anık
Kişisel şikayetim:
Mezarcılar
sahnesi ben çok severim. O sahnenin böyle oynanması ile ilgili şikayetim
var. Bu kadar kötü yorumlanan mezarcı sahnesi daha önce hiç görmedim.
Hamlet’in tiratları çok meşhurdur. Şiirseldir. Ben de çok severim. Maalesef Alkan’ın
rejisinde tiratlar sıradanlaşmış. Hamlet’in estetik havası zarar görmüş. Hiç
değilse olduğu gibi bırakılsaydı da şiirsel bir tad ile ayrılsaydım salondan.
Engin Alkan ile Röportaj
https://tiyatrodergisi.com.tr/engin-alkan-hamlet-kabin-seklini-almak-degil-kabi-kirmak-isteyen-biri/
HAMLET Künye
Yazan: William SHAKESPEARE
Çeviren: Sabahattin EYÜBOĞLU
Yöneten: Engin ALKAN
Dramaturg: Sinem ÖZLEK,
Dekor IşıkTasarımı:
Cem YILMAZER,
Kostüm Tasarımı: Nihal KAPLANGI,
Efekt Tasarımı: Metin KÜÇÜKYILMAZ,
Hareket Düzeni: Senem OLUZ,
Dövüş Koreografisi: Murat TURHAN,
Yönetmen Yardımcıları: Hüseyin TUNCEL, Sevinç
ERBULAK, Selin TÜRKMEN,
Asistanlar: Deran ÖZGEN, Kamer KARABEKTAŞ, Osman
KABA, Yılmaz AYDIN
Hamlet : Özgün AKAÇÇA
Claudius : Doğan ALTINEL
Horatio : Onur ŞİRİN
Gertrude : Elçin ATAMGÜÇ
Ophelia : Zeliha Bahar ÇEBİ
Polonius : Zafer KIRŞAN
Laertes : Direnç DEDEOĞLU
Rosencrantz : Tevfik ŞAHİN
Guildenstern : Alp Tuğhan TAŞ
Osric : Destan BATMAZ
1.Mezarcı : Mehmet Emre ERTUNÇ
2.Mezarcı : Emrah Derviş SOYLU
Gonzago : Cihat Faruk SEVİNDİK
Batista : Doğan ŞİRİN
Lucianus/Papaz : Oğuzhan OĞUZ
Koruma : Hüseyin Emre ŞEN
Soylu : Deran ÖZGEN
Dekor Uygulama: Sırrı TOPRAKTEPE,
Kostüm Uygulama: Sibel USANMAZ,
Işık Uygulama: Fatih KARA, Gökhan DAVULCU, Ali
ÖZKIR,
Efekt Uygulama: Nesin COŞKUNER,
Sahne Terzileri: Mehmet SOYLU, Nezahat TUNA
Sahne Kuaförleri: Ufuk CAN, Eray KABİLOĞLU
Aksesuar Sorumluları: Bilal Zafer KURUOĞLU, Tunahan
ALTUN, İlyas ÖZCAN, Kadir KARATAŞ
Sahne Teknisyenleri: Dursun SARIAHMET, Seyit KIRDI,
Mert Ali METİN, F. Mehmet ÖZKARDAŞ,
Yusuf ŞAHİN, Koray SATIR, Burak YILMAZ
Grafi̇k Tasarım: Alper YILMAZ, Fotoğraflar: Ahmet
ÇELİKBAŞ, Broşür Uygulama: Koray GÜN
İ̇lk Oyun: 05 Ekim 2022, Süre: 165 Dk./ 2 Perde
Çeviri, edisyon karşılaştırmaları ve dramaturji
çalışmalarına katkılarından dolayı; Nazif Uğur Tan, Anıl Can
Beydilli, Mehmet Ergen, Esra R. Akçay Duff ve eşi
Damien Jade Duff’a, yönetmen yardımcılarımız;
Oya Kaptanoğlu ve Gökhan Doğrusoy’a katkılarından
dolayı çok teşekkür ederiz.
Kaynak
Hamlet (oyun) Sabahattin Eyüboğlu tercümesi
Hamlet(Oyun) Halide Edib Adıvar tercümesi
Hamlet(oyun) Orhan Burian tercümesi
Hamlet(oyun) Tarık Günersel tercümesi
Shakespeare ve Hamlet Mina Urgan
William Shakespeare Yzyılların Sahne Büyücüsü
Ayşegül Yüksel
Çağdaşımız Hamlet Jan Kott
William Shakespeare Terry Eagleton