Bir oyun eleştirisi, yazarı tanıtan bir paragrafla başlamalı, ikinci
paragraf oyunun konusuna ayrılmalı, üçüncü paragrafta yönetmenin yorumu,
dördüncü paragrafta ise oyunculuklar ve oyunun tekniğine değinilmeli. Eleştiri
özellikle bizde ‘Mutlaka görün, sezonun kaçırılmayacak oyunlarından biri vb’
gibi bir cümleyle bitirilmeli.Bu 'format'a uyma hedefi ile yazıya başlıyorum....Ama...
26 Kasım 2013 Salı
27 Temmuz 2013 Cumartesi
Bregenz Festivali(2013): Gördüklerim , Düşündüklerim
‘Constance’ (bölgede ismi Bodensee olarak geçiyor) Avrupa’nın ortasında bir
göl. Üç ülkenin (Avusturya, İsviçre ve
Almanya) ’Constance’ Gölü’ne sahili var.
Bregenz, ‘Constance’ Gölü’ne sahili olan bir Avusturya şehri. Bu bölgeye
hayat veren ‘Constance’ Gölü, bir festivalin de esin kaynağı olmuş ve festivalin ruhunu belirliyor sanki. Bregenz
Festivali denilince akla önce göl üzerindeki
sahne, dekor ve o sahnede
sergilenen operalar geliyor.
10 Mayıs 2013 Cuma
Terör mü Şiddet mi? İnishmorelu Yüzbaşı(İstanbul DT)
Martin McDonagh(1970) ülkemizde ”içli dışlı” olduğumuz bir
yazar. Leenane’ın Güzellik Kraliçesi(1996), Yalnız Batı(1997), Inishmaan’ın Sakatı(1996), Yastık adam(2003)
ve Inishmore’lu Yüzbaşı(2001) ülkemizde sahnelenen McDonagh oyunları. Bu sezon
7 Piskopat isimli filmi de vizyondaydı.
McDonagh, toplum dışı, karanlık, takıntılı, sıkıntılı
tiplerin dünyasını anlatıyor. Tutku önemli bir duygu onun eserlerinde. İnsanlar
tutkularının sonuna kadar gidiyor. Onun denizi fırtınalar ve büyük dalgalar
içinde. Kan, gözyaşı doğal ögeler. Her türlü şiddeti içeriyor oyunları. Yazar,
sürprizleri ve “saçma”yı seviyor. Toplumun yerleşik algılarını “takmıyor”.
4 Mayıs 2013 Cumartesi
İki “Renkli” Yazı : Mefisto - Melih Anık(30 Aralık 2009) ve Üstün Akmen(1 Nisan 2010)
Üstün Akmen Mefisto yazımdan sonra Mefisto'yu yazarken benim cümlelerimi tersine çevirerek ama benim adımı anmadan yazısını yazmış. Aklınca bana haddimi bildirmek istiyor.
Melih Anık(30 Aralık 2009) / Üstün Akmen(1 Nisan 2010)
Melih Anık(30 Aralık 2009) / Üstün Akmen(1 Nisan 2010)
…………
Bu yıla(2010) damgasını vuracak bir oyundan bahsedeceğim.Bu sezon her dalda ödüle aday gösterilecek ve muhtemelen pek çoğunu alacak bir oyun hakkında düşüncelerimi paylaşacağım .
/
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 2009–2010 sezonunda işte bu oyunu Ragıp Yavuz’un yönetmenliğinde sahne ışıklarına kavuşturdu ve Ragıp Yavuz’un “Mefisto”su sezona damgasını tüm gücüyle vuran oyunlardan oldu.
……….
Bu yıla(2010) damgasını vuracak bir oyundan bahsedeceğim.Bu sezon her dalda ödüle aday gösterilecek ve muhtemelen pek çoğunu alacak bir oyun hakkında düşüncelerimi paylaşacağım .
/
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 2009–2010 sezonunda işte bu oyunu Ragıp Yavuz’un yönetmenliğinde sahne ışıklarına kavuşturdu ve Ragıp Yavuz’un “Mefisto”su sezona damgasını tüm gücüyle vuran oyunlardan oldu.
……….
30 Nisan 2013 Salı
Yeni Metin Yeni Tiyatro : İZ (Galata Perform)
Galata Perform tarafından sahnelenen İz, Ahmet Sami Özbudak’ın ilk piyesi. Yeşim
Özsoy Gülan’ın sabırla sürdürdüğü Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında doğmuş. Ahmet Sami Özbudak bu piyes
ile geçen sene Almanya’nın Heidelberg Stückemarkt Festivali’nde
“Avrupa’nın En Genç En İyi Yazarı”
ödülünü almış. Oyunu Yeşim Özsoy Gülan yönetmiş. Oyun gerek konusu gerekse
sahnelenişi açısından “Yeni Metin Yeni
Tiyatro Projesi” tanımının hatırlattığı özellikleri taşıyor.
Piyes son 50 yılda
farklı zamanlarda aynı apartman dairesinin sâkinlerini “göstererek” olayları, nesli, yaşamı, devri, ilişkiyi,
sosyal sınıfı, değişimi, Türkiye tarihini anlatıyor; o üç devirdeki yaşanmışlıkların
daireye ve hayata bıraktıkları “iz”lerin peşine takılarak bugünü anlamamızı istiyor.
Etiketler:
yeşim özsoy gülan
21 Nisan 2013 Pazar
Cinayet, “Delete” mi ? Katilcilik (Yiğit Sertdemir- 6’dan Sonra Tiyatro)
Yiğit Sertdemir tiyatro dünyasına adım attığı günden beri
her yıl “Sezonda ilk kez
sahnelenen en başarılı yerli oyun yazarı” seçilebilirdi.
Zira Sertdemir, her yıl karşımıza ödül adayı olabilecek yeni bir oyun ile
çıktı. Yaratılması ve yaşatılması için yapılanlar başlı başına ödüllük olan
Kumbaracı50, yarattığı projelerle tiyatro dünyasının heyecanla beklenen merkezi
oldu. Türk Tiyatrosu’nu yurt dışında sürekli olarak temsil eden “vizyon” da Yiğit
Sertdemir ve arkadaşlarından çıktı. Yiğit Sertdemir, bu yıl Türkiye’nin
prestijli ödüllerinden sayılan Afife ile
Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri’nde En Başarılı Erkek Oyuncu adaylıklarının yanına
bir de En Başarılı Sahne Tasarımcısı adaylığını
koydu. Sertdemir, bence. bu
yıl yönettiği oyunlarla En Başarılı Yönetmen’e de aday olmalıydı. Tiyatronun
mekân yaratmaktan başlayarak her dalında
“ödüllük işler” yapan Yiğit Sertdemir’in
2013 Afife Tiyatro
Ödülleri’nde “Sezonda ilk kez sahnelenen en
başarılı yerli oyunun yazarlığını” onaylayan Cevat Fehmi Başkut
Özel Ödülü ile
ödüllendirilmesini, “görüldü”ğünün bir kanıtı olarak alıyor ama bu
durumun ödül kategorilerindeki sıkışıklıktan kaynaklandığını sanıyorum. Eminim
ki yaşlandıktan sonra şimdilik benim gönlümde duran ödülü de verecekler.
Etiketler:
6'dan sonra
16 Nisan 2013 Salı
Buffini’nin Sessizlik Oyunu Üzerine Düşüncelerim (İstanbul DT)
Oyunu seyretmeden önce hakkında yazılan ve konuşulanlardan pek
çok dalda ödüle aday olacağını hissetmiştim, seyrettikten sonra pek çok dalda
aday(yapım, yönetim, kadın oyuncu, yardımcı erkek oyuncu, dekor, müzik, ışık) olduğu açıklandı. Sessizlik, tiyatro
camiasının ama öncelikle “elit”inin çok beğendiği bir oyun oldu. Beğeniler
genellikle kadının bedeni üzerinde söz hakkı olması hususuna yoğunlaştı.
Sanırım iki kadın oyuncunun başarısı, hareketli dekor, ışık da göz aldı. Ancak
oyun hak ettiği tartışma zeminine getirilemedi.
Etiketler:
istanbul devlet tiyatrosu
5 Nisan 2013 Cuma
Öyleyse Neden “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” (Haldun Taner) ?
Oyunun sahneleneceğini duyduğumdan beri bir soru kafamı meşgul etti: Haldun
Taner’den(1915-1986) NEDEN bu oyun seçildi? Oyunu seyretmeden önce de sordum seyrettikten
sonra da aynı soruya ikna edici bir cevap bulmaya çalışıyorum. Seyretmeden önce
genellikle, “neden” sorusuna aklınıza yatan bir cevap alabilme umuduyla bir beklentiniz olur ama seyrettikten sonra o
beklenti biter bir hayıflanma alır yerini “neden?” diye.
29 Mart 2013 Cuma
Eskişehir BB Şehir Tiyatroları’nda Troyalı Kadınlar (Euripides)
Kısaca hatırlatmakta yarar var.
Troya Savaşı M.Ö.1200’e tarihlenmiştir. Savaşın, 9 katlı (kimine
göre 19) bir şehir olduğu belirtilen Troya’nın VIIa diye adlandırılan dönemine denk geldiği sanılmaktadır.
Troya’nın hikâyesi M.Ö. 700’lerde
Homeros tarafından İlyada ve Odysseia Destanları’nda anlatılmıştır.
Tragedyanın üç önemli isminden biri sayılan Euripides’in, M.Ö. 415 yılında
Troya’nın Kadınları’nın da içinde olduğu bir dörtleme ile ikincilik ödülü kazandığı
bilinmektedir. Dörtlemenin oyunları,
Aleksandros, Palamedes, Troyalı Kadınlar ve Sisüfos. Euripides’in yaklaşık 90
oyun yazdığı sanılıyor ancak elde bulunan 19 eseri arasında dörtlemenin Troyalı
Kadınlar dışındaki oyunlarına ulaşılamamış. Belki o oyunlar bilinse Troyanın
Kadınları’nın yorumlanması daha farklı olabilirdi.
25 Mart 2013 Pazartesi
Evaristo ile Civan Canova Tiyatrosu’na Devam (6 Üstü Oyun Projesi)
Bu yazı, Kızıl Ötesi Aydınlık ile ilgili yazdığım uzun yazının devamı sayılabilir. (http://melihanik.blogspot.com/2013/03/vardiya-oyuncularndan-civan-canova.html)
Bu kez Evaristo penceresinden Canova tiyatrosuna bakma
fırsatını değerlendirmek istiyorum. Evaristo,
Canova’dan okuduğum ilk tek kişilik oyun. Diyaloglu tiyatroda kendine özgü bir tiyatro
dili oluşturmuş olan Canova’nın Evaristo’su, onun “monolog tiyatro”su üzerine düşüncelerimi
paylaşma fırsatı verdi.
Etiketler:
civan canova
20 Mart 2013 Çarşamba
Vardiya Oyuncuları’ndan Civan Canova “Aydınlığı”: Kızıl Ötesi Aydınlık
“Yaşamak. Tek arzum bu. Kendimce. Bir Maranta
çiçeği gibi”
Kızıl Ötesi Aydınlık’ın ilk hâlini yazıp tamamlamıştım ki Ezgi Atabilen’in Civan Canova ile yaptığı röportaj yayımlandı Hürriyet Keyf’de(17 Mart 2013). Civan Canova o anda masamda yayımlanmayı bekleyen iki oyununu(Kızıl Ötesi Aydınlık ve Evaristo) anlatmış açık açık. İçimden keşke anlatmasaydı diye geçirdim. Onun kendi oyunlarını yönetmesini de doğru bulmadığımı söylemiştim yüzüne. Zira yönettiğinde metnin zenginliği içinden çıkabilecek farklı “okumalara” kapılar kapanmış; şimdi de oyunlarını anlatarak seyirciyi şartlandırmış oluyordu. Oysa o “seyircilerin/okurların hayâl gücüne teslim etmemiş” miydi oyunlarını?
Kızıl Ötesi Aydınlık’ın ilk hâlini yazıp tamamlamıştım ki Ezgi Atabilen’in Civan Canova ile yaptığı röportaj yayımlandı Hürriyet Keyf’de(17 Mart 2013). Civan Canova o anda masamda yayımlanmayı bekleyen iki oyununu(Kızıl Ötesi Aydınlık ve Evaristo) anlatmış açık açık. İçimden keşke anlatmasaydı diye geçirdim. Onun kendi oyunlarını yönetmesini de doğru bulmadığımı söylemiştim yüzüne. Zira yönettiğinde metnin zenginliği içinden çıkabilecek farklı “okumalara” kapılar kapanmış; şimdi de oyunlarını anlatarak seyirciyi şartlandırmış oluyordu. Oysa o “seyircilerin/okurların hayâl gücüne teslim etmemiş” miydi oyunlarını?
Etiketler:
civan canova
15 Mart 2013 Cuma
Tiyatro Kedi’de “Yalnızlık Konuşur Bazen” (Ersan Katırcıoğlu- Hakan Altıner)
“Ne garip insanın birini öldüresiye döverken umduğu tepkiyi alamaz ise
karşısındakinden korktuğunu ilk kez o zaman fark ettim”
Hasan Ali Toptaş “Hausa Distosi’nin Büyük Romanı” isimli
denemesinde diyor ki:
“12 Eylül’den on dokuz
yıl sonra kütüphanem ikinci kez ellerimin arasından kayıp gittiğinde , kala kala
geriye yazar arkadaşlarım tarafından imzalanan 45-50 kitap kalmıştı…. Bildiğim
şu ki ertesi sabah (yatağımda) gözlerimi açtığımda içimde kocaman bir çöl
vardı. Öyle ki o günlerde artık her şeye
kaybettiğim kitaplara bakar gibi bakıyordum. Kimi zaman elimi uzatıp hayâlimde
dokunuyordum hatta, raftan alıyor büyük bir hasretle evirip çeviriyor, içlerini
açıp karıştırıyor ve hangi sayfada hangi satırların altını çizmişsem hepsini
bulup tek tek okuyordum. Genellikle
geceleri, başımı yastığa koyup gözlerimi kapadığımda yapıyordum bunları. …
Onlarda kalan eski dokunuşların sıcaklığını bularak derin bir hazzın içinde
kaybolma vaktiydi.”
Etiketler:
tiyatro kedi
13 Mart 2013 Çarşamba
Cumhuriyet'i Shakespeare ile Anlatmak : Biz Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık - Can Merdan Doğan(BGST-Tiyatro Boğaziçi)
Can Merdan Doğan’ı
tiyatro camiası “bu”ndan sonra tanımaya başlayacak. “Bu” dediğim “Biz
Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık”(BKBOO) piyesi..
Ben Can Merdan Doğan’ı önce tiyatro yazıları ile fark ettim.
Mart 2011 tarihli yazımda (http://melihanik.blogspot.com/2011/03/tum-tiyatro-odulleri-hastaafife-de.html
) ondan bahsetmiştim. Fark edilmemesi
imkânsız bir birikimi ve bakış açısı
vardı, kalemi düzgündü, iyi ifade ediyordu, akıcı yazıyordu. Merak ettim, kendisi ile tanıştım. Üniversitede bitirme
tezi olarak yazdığı “Pencerelerde Duran Neydi ?” isimli oyununu okudum. Oyunu
konuştuk, onu daha yakından tanıdım. Felsefî bir derinliği vardı. Sağlam
duruyordu. Yapmak istediklerini anlatıyordu, yürüyeceği yolu biliyordu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya
Fakültesi Tiyatro Bölümü Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı (2006-2010) mezunu
olduğunu öğrendim. Can Merdan Doğan, şu sıralarda Kadir Has Üniversitesi Sinema ve TV Bölümü’nde master öğrencisi, Reha Erdem Sineması üzerine çalışmakta.
Etiketler:
tiyatro boğaziçi
27 Şubat 2013 Çarşamba
Emek Sahnesi’nde Beyti Engin Rejisi: Kırmızı Yorgunları (Özen Yula)
Özen Yula
“Yeni kuşak” yazarları arasında Özen Yula’nın ismini sayarken buluyorum kendimi bazen. Hemen
yanıldığımı fark edip onu “onların” arasına koyduğum için kendime
kızıyorum. Bu hâller, onu yüz yüze
tanıdıktan sonra oldu sanki. Belki karşımdaki
genç görüntünün ve enerjik bakışların
tesiri altındayım. Belki de eskiden de yazılmış olsa seyrettiğim/okuduğum eserlerinin bana yeni gibi gelmesinden oluyor.
Etiketler:
emek sahnesi
26 Şubat 2013 Salı
İBBŞT Edebî Kurul Üyesi Dilek Tekintaş’a Sorular
İBB Şehir Tiyatroları’na yaptığım yazılı müracaatı takip
eden bir saat içinde Dilek Tekintaş beni telefonla aradı. “Benim sizi tehdit ettiğimi söylemişsiniz, sormak için aradım” dedi.
Sözlü olarak kimseye bu anlamda bir şey söylemedim. Tehdit edilseydim, İBB Şehir Tiyatroları’na yazdığım mesajda “tehdit
edildiğimden” MUTLAKA bahsederdim, etmedim. Ben “tehdit”i, “hakaret”ten daha çok
önemserim, bence daha büyük suçtur. “Hakaret” kendinizi, “tehdit” karşınızdakini “yok etme”ye
yöneliktir. Takdir ederseniz ki ikisine de aynı karşılık verilmez, ben de
vermem, bu hususta ihmalkâr davranmam.
23 Şubat 2013 Cumartesi
Dilek Tekintaş Gene Yorum Yazmış
“İBBŞT BAŞ DRAMATURGU Dilek Tekintaş’ın Yorumu” başlıklı
yazımın altına bu kez “Dilek” bile
yazamayan biri(?) “adsız” bir yorum bırakmış ama bu yorum, “yorum”cunun Dilek Tekintaş olduğunu kanıtlamış oldu. Bakın
ne diyor:
“Düşünce barındırmayan
,iyiyi güzeli önermeyen biriyle ne tartışılır ne konuşulur.Bu üslupla yazan
biri nasıl özür bekler anlaşılır gibi değil.Dedikodu yapmaktasınız ve sürekli
yanlış ifadeler içindesiniz.Ruhunuzun huzur bulmasını dilerim,Yasınıza hürmetten
artık durun diyorum sadece.Şahıslar yetmedi kurumlara mı sicradiniz.Hangi
sifatla,Kim olarak onermektesiniz değerli yargılarınızı ! Sizin bu kadar hassas
olup herkese ağzınıza geleni yazma hakkınız nerden sanırım biliyorum muhatap
alındığınız için inandığınız bir hal olsa gerek.herkesten aynı şeyi beklemek de
yanılgınız .Tiyatro dunyasına kattığınız kirlenmenin bedeli yok ve
yakıştırmıyorum size.Bunlar benim fikrim.Haksiz oldugumu yazamayip size
yazılandan alintilarla karşınızda ki kisiye bütün alanlarınızdan üstelik emin
olmadan yazmanız pek yazık bir durum.“
İlk yorumunda HAKARET ediyordu bu kez SUÇLUYOR!
“Düşüncesiz, önerisi olmayan, dedikodu yapan, yanlış
ifadeler kullanan, tiyatro dünyasını kirleten”
Ama hâlâ yazımdaki iddialarıma cevap vermiş değil.
“Düşünceli, öneren, dedikodu yapmayan, doğru ifadelerle tiyatro dünyasını temizleyen bir” yazı
yazamıyor.
Türkiye Kayası’nda NEDEN o
değişiklikleri yaptıklarını; yazarın fikrini NASIL değiştirdiklerini anlatamıyor.
Tekrar hatırlatırım yazım “eldivenim”dir.
Melih Anık
İBBŞT BAŞ DRAMATURGU Dilek Tekintaş’ın Yorumu
Türkiye Kayası oyunu üzerine yazdığım yazının altına “Dilek”
imzalı bir yorum yazılmış. Yazımı yayımlamadan önce Türkiye Kayası ile ilgili yazdığım birkaç twit’ten sonra İBB Şehir Tiyatroları “baş
dramaturgu ve edebi kurul üyesi” olduğunu söyleyen Dilek Tekintaş beni
telefonla aramıştı. Telefonda bana söyledikleri ile yazılan yorum arasındaki
benzerlikler nedeniyle yorumun da Dilek Tekintaş’a ait olduğunu düşünüyorum.
Etiketler:
ibb şehir tiyatroları
21 Şubat 2013 Perşembe
İBBŞT’da Dramaturjik(?) Düzeltme: Türkiye Kayası (Fehime Seven)
Benim bildiğim Türkiye Kayası, Galata Perform bünyesindeki
“Yeni Metin Yeni Tiyatro” isimli projenin “Liseli Gençler Oyun Yazıyor” başlığı
altında düzenlenen atölyesinde, dramaturg Ceren Ercan’ın yürütücülüğünde Fehime
Seven tarafından yazılmış bir oyun.
Kütüphanemde 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Ajansı desteğiyle “Ve Diğer Şeyler Topluluğu”(ve Galata Perform)
tarafından bastırılmış ve “Yeni Metin Yeni Tiyatro’09” isimli çok önceden
edindiğim bir kitap var. Bu kitabın 202-246.sayfaları arasında Türkiye Kayası’nın metni verilmiş. Ben oyunu oradan okudum. Yazım içinde o metne
“ilk metin” dedim.
İBB Şehir Tiyatroları’nda seyrettiğim Türkiye Kayası, Fehime
Seven’in oyun dergisinden aldığım
ifadeleri ile “Ceren Ercan’ın
danışmanlığında, Ayris Alptekin, Nazlı Bulum, Albina Özden ve Sefa Tokgöz’ün
desteğiyle; düzeltme sürecinde İBB
Şehir Tiyatroları dramaturgu Gökhan Aktemur’la çalışarak; İBB Şehir Tiyatroları
ve ‘yeni metin yeni tiyatro’nun katkılarıyla yazıldı.” Yazım içinde o metne
de “düzletilmiş/ikinci metin” dedim.
14 Şubat 2013 Perşembe
600 Yıl Sonra “Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü” (3 M.O.T.A.)
Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü’nü, 3 M.O.T.A. Oyuncuları’ndan
(Reji: Ümit Çırak) seyrettim. Stefan Tsanev’in yazdığı oyun, küçük mekânı iyi
kullanan bir dekor(Tasarım: Barış Dinçel) içinde, iyi bir oyunculukla(Ayşegül
Aydın, Ümit Çırak,Tolga Çıklaçiftçi) sunuluyor.
Sahnelemenin -zaman zaman ufak eklemeler
olsa da- metne sâdık kalan bir yorumla yapıldığını; bu hâliyle keyifle
seyredildiğini belirtmek isterim. Bu biçem,
yazarın hayâl gücü ile yarattığı
kurgusuna da uygun.
Etiketler:
Ümit Çırak
7 Şubat 2013 Perşembe
Evet , Bu Kemal Başar’ın Hamlet’i ! (CEF - AYSA Yapım)
Yazının hemen başında yapım şirketlerini( Cef Tiyatro Mehmet
ve Zerrin Ongan, AYSA Prodüksiyon Necip Eraslan) anmam ve teşekkür etmem gerekiyor.
Bu zamanda özel bir tiyatronun bir Shakespeare yapması hem zor hem de takdir
edilecek bir girişim. Seyretmekten bıkmayacağım Hamlet’i tüm yanlış ve doğruları
ile yeniden seyretmiş olmaktan
memnunum.
Etiketler:
shakespeare
31 Ocak 2013 Perşembe
Yaratan ve Yokeden “Düello” : Ben, Feuerbach (Trabzon DT )
Trabzon Devlet Tiyatrosu turne yaptı da “Ben, Feuebach”ı
seyretme keyfini yaşadık. Oyun seyircinin yakın ilgisi ile karşılandı, biletler
tükendi . Ben seans öncesi bilet iadesi nedeniyle son anda yer buldum.
Sinema salonu olarak bile yeterliliğinden kuşku duyduğum
Cevahir Salonları’ndan birinde tepelerden aşağıya bakarak seyrettim oyunu. Bir
tarafımda bir turizmci diğer tarafımda gövdesine baktığınızda mesleğini tahmin
edebileceğiniz bir aşçı koltuk komşularım idi. Aşçı çalıştığı iş yerinden
arkadaşları ile gelmiş, dört kişilik bir ekiptiler. Her hafta bir oyun
seyrediyorlarmış. Turizmci genç adam ise Hakan Meriçliler’i Yalan Dünya’dan çok beğenirmiş onun için gelmiş. İçimden
“size göre değil bu oyun, birazdan uyursunuz” dedim. Oyun sonunda
“utandım”. Yan yana oturup “seyir hâlindeki”
tepkilerine şaşırdığım eleştirmenlerden çok daha anlamlı tepkiler verdiler oyun
süresince. Oyun sonundaki alkışlarının samimiyetine inandım. İçim sevinç ve
umutla doldu.
Etiketler:
devlet tiyatroları
24 Ocak 2013 Perşembe
Sumru Yavrucuk - Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi
“6 Üstü Oyun”
“6 Üstü Oyun” Altıdan
Sonra Yapım’ın yürütücülüğünde ve Yiğit Sertdemir’in Sanat Yönetmenliğinde hazırlanmış bir proje. “Türkiye’nin en üretken yerli oyun yazarlarının bir araya geldiği”(Altıdan
Sonra Yapım’ın tespiti ve tercihi) projede, “2012 Aralık ayından itibaren her ay bir oyunun prömiyeri yapılacağı" belirtilmiş. "Ayşe Bayramoğlu, Civan Canova, Ebru Nihan Celkan, Mirza Metin,
Yeşim Özsoy Gülan ve Yiğit Sertdemir’in, BUGÜN teması altında yazdıkları tek
kişilik oyunlar, duayen oyuncular tarafından sahnelenecek.” Kimsenin
Ölmediği Bir Günün Ertesiydi bu projenin ilk gösterisi, Ebru Nihan Celkan
yazmış Sumru Yavrucuk yönetmiş, oynuyor.
Etiketler:
kumbaracı50
17 Ocak 2013 Perşembe
Vasıf Öngören’in Zengin Mutfağı “Sahnede”(....mi?)
“İnsan kime hizmet ettiğini düşünmeli!” (Vasıf Öngören)
Aslı Öngören rejisi ile
sahnelenen Zengin Mutfağı, öncelikle yazarı ile gündeme gelmelidir. Her ne
kadar Sevda Şener “Hoca”, 2003 basım tarihli “Gelişim Sürecinde Türk Tiyatrosu” isimli kitabında Ismayıl Hakkı
Baltacıoğlu ile başlattığı ve Nâzım Hikmet, Reşat Nuri Güntekin, Cevat Fehmi
Başkut, Ahmet Kutsi Tecer, Sabahattin Kudret Aksal, Melih Cevdet Anday, Aziz
Nesin, Güner Sümer, Orhan Kemal, Oğuz Atay, Dinçer Sümer, Sedat Veyis Örnek,
Murathan Mungan, Memet Baydur’dan geçirdiği “gelişim sürecinde” Vasıf Öngören’e(1938-1984)
bir bölüm ayırmamış olsa da ben Öngören’in kısa hayatında en az yukarda ismi
anılanlar kadar Türk Tiyatrosu’nun gelişimine katkı sağladığını hatta onların
pek çoğundan daha yeni bir ufuk açtığını söylemek zorundayım. (Bu arada
Haldun Taner , Sermet Çağan, Asaf Çiğiltepe, Bilgesu Erenus vb güme gitmiş!)
10 Ocak 2013 Perşembe
Akıl ve Kelime Oyunları ile Strateji : Gri Sahne’de GRİ “Kutlama”(Pinter)
Yıldıray Şahinler’in şahane rejisi, başarılı teknik yapı ve
de mükemmel oyunculuktan keyifle
seyrettiğim Doğum Günü Partisi, benim Harold Pinter’e olan sempatimi
arttırmıştı. Bir Pinter oyunu olan Kutlama’yı seyretme arzumun
“kabarmasına” o oyunun neden olduğunu
söyleyebilirim. Gri Sahne’yi tanıma isteğim böyle bir oyunla yan yana gelince
Kutlama’yı seyrettim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)