Sayın Başkan,
İzmir BB olarak İzmir’e şehir tiyatrosu kazandırma
girişiminizi heyecanla ve takdirle izliyorum. İzmir için eksikliği duyulan bu
kurumun tesis edilmesi için gayretlerinizi samimi bulduğumu bilmenizi isterim.
Ancak son günlerde sosyal medya aracılığıyla yayılan ve büyüyen şikayetlere
baktığımda bir şeylerin yanlış gitmekte olduğunu düşündüm. Bu benim için
sürpriz olmadı. Zira ben İzmir BB Şehir Tiyatroları’nın kuruluş aşamalarını
yakından takip ettim zaman zaman da uyarılarımı yaptım. Ama kendini seçtiren GSY
uyarılarımdan hoşlanmadı. Kendi facebook hesabında aramızdaki yazışmaları bir
araya getirerek beni takipçilerine(öğrencileri, müritleri vb) şikayet etti ve
onların bana hakaret etmesine kapı açtı
yol gösterdi. Kamusal bir kurumun başında olan şahsın bu kibir dolu
davranışlarının kişisel boyutunu bir yana bırakarak kamusal varlığının gereğini
yapamamış olmasını oturduğu koltuğu içine sindirememiş olmasını dikkatinize
sunmak istiyorum. Zira GSY titrini isminin önüne koyduğu andan itibaren
yaptıkları söyledikleri sizi de bağlar. Eleştiriye
tahammülsüzlük görüntüsü işgal ettiği koltuğun sorumluluk ve yükümlülüklerine
de terstir. Bunca yıldır tiyatronun içinde olan bu şahsın şekilde bile
olsa eleştiriye tahammül etmesi beklenir zorunludur. Şu sıralarda 'mücadelesi'ni kendi kişisel facebook hesabından yapıyor. Tuhaf değil mi? Ayrıca kendisini eleştirenleri özerliğe
karşı gelmekle itham etmekte ve kendini ‘ak’lamaya çalışmaktadır. Bu tür
davranış biçimlerinden ülkemizin çektiklerinin en yakın şahitlerinden biri de
sizsiniz. Ülkece şikayet edilen bir
oyunun belediyeniz sınırları içinde
oynanmasına izin vermeyeceğinizi umarım.
Yoğun gündeminiz
olanları izleme fırsatı vermemiştir. Ben size buradan özetlemeye çalışacağım.
Danışma Kurulu GSY adaylarına çağrı yaptı. Yücel Erten, Cezmi Baskın, Eren Aysan, Hülya Nutku, Levent Üzümcü, Zeynep Altıok, Orhan Alkaya’dan oluşan Danışma Kurulu ‘Ödenekli tiyatrolar konusunda deneyim ve birikim sahibi oyuncu ya da rejisör olmak‘ şartı ile aslında nereye doğru yürüdüklerini ima etmişler. Biz Yücel Erten GSY olunca anladık. Zira bu danışmanların önüne bu özellikte kaç kişi çıkabilir ülkemizde? Adaylardan 3 yıllık hedefleri, repertuvar perspektifleri ihtiyaç duyacakları konuk sanatçı ve teknik eleman sayılarını da belirterek somut projelerini sunmaları bekleniyor. İlanda Danışma Kurulu’nun iki adayı seçip ve Başkan’a yani size son kararı vermeniz için sunacağı belirtiliyor. İlana sayıları 40’a varan kişi adaylık için başvurmuş. Bazıları çok iyiniyetle sosyal medya üzerinden kendilerini tanıttı. Ah ne kadar safça! Yücel Erten adayları değerlendirecek kurulun bir üyesi. Hep o konuştuğuna göre başkanı. Basına yansıdığı şekliyle Danışma Kurulu üyelerinin teklifi doğrultusunda ön değerlendirme öncesinde Yücel Erten kuruldan ayrılmış GSY için başvuru dosyasını vermiş. Demek ki Yücel Erten dahil olmak üzere Danışma Kurulu başvuranlar içinde kafalarına uygun aday bulamamış. İçlerinden biri olan Yücel Erten’i aday olmaya yüreklendirmişler. Konunun etik açıdan yorumunu bir kenara bırakarak ‘conflict of interest(çıkar çatışması)’ açısından kararın yasal olarak sorunlu olduğunu düşünüyorum. Sizi diğer adaylar için empati yapmaya davet ediyorum. Zira onlar değersizleştirildi ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Meğerse büyük bir oyunun figüranı olmuşlar. Ama bu noktada ‘şeffaf yönetim’ ilkesini hatırlatmama izin verin. Siz şeffaflıktan yanasınız. Adaylar kendilerini İzmir Youtube kanalında tanıttı mı? Seçmenleriniz belediyenizdeki diğer ihaleleri şeffaf izlerken şehir tiyatrosu ile ilgili gelişmeler şeffaf bir şekilde ortaya kondu mu? Maalesef hayır. Gerekli mi idi? Yüzde yüz. Siz seçimle gelmiş bir Başkan’sınız ve de her konuda olduğunuz gibi tiyatro konusunda da şeffaf olmak zorundasınız. Temsil ettiğiniz parti ve kişisel beyanlarınızdan biz bunu duyduk.(Şu anda bile ŞT Yönetmeliği’ne ulaşmak mümkün değil. Ben mesaj yazdım telefon ettim istedim. ŞT yönetimi vermiyor. Kimler kazandı açıklanmıyor. Devlet sırrı mı bu!!!) Şehir Tiyatrosu ile ilgili süreç maalesef kapalı kapılar arkasında cereyan etmiştir etmektedir.
Danışma kurulu duman doğru çıksın örneğinde olduğu gibi
Yücel Erten’in yanında Telat Yurtsever’in ismini size sunarak iki aday sunma
‘görevini’ tamamladı. Bu noktada bir hususu dikkatinize sunmak isterim: Danışma Kurulu’ndan biri aday olursa kaç aday
sunulursa sunulsun kim seçilir? Tabii ki Danışma Kurulu’nun eski üyesi yâni Yücel Erten. Yücel Erten seçileceğinden
emin olmadığı bir yarışa girer mi? Hayır. Bu durumda şekil şartı doğru olsun
diye iki aday sunuldu size. Yücel Erten ve Telat Yurtsever. Siz de Yücel
Erten’i seçtiniz. Bu aşamada şartları sağlayan bir tek o vardı çünkü. Telat Bey de figüran oldu. Ona ayıp olmadı mı? Bu sizi
yönlendirmek anlamını taşıyor. İş kitabına uyduruluyor. Danışma Kurulu size eşit olmayan iki aday
sunarak kararınız üstüne ipotek koyuyor. Siz bundan memnun musunuz? Bu size ve
şahsınızda Başkanlık makamına hakaret anlamı taşımıyor mu?
Telat Yurtsever eğitimini Hamburg’da tamamlamış ve
Almanya’da tiyatro yapan bir tiyatro yapıcı. İsmi The Hamburger
Sprachwerk ile anılıyor. Adı geçen kurum
Hamburg Kültür otoritesi tarafından kurulmuş. Ama bir ödenekli kurum
tecrübesinden bahsetmek mümkün değil. Sanıyorum Danışma Kurulu’nun Alman
ekolüne bir gönül bağı bar. İki adayı da Alman kültüründen seçmiş. İlginç olan
iki adayın İzmir ile ilgisi ve benzerliği turist olmaktan öte değil. Yücel
Erten’in bir artısı var: O turneye oyun getirmiş olabilir. Oyunları İzmir’de
oynanmış olabilir. Devlet Tiyatrosu GSY iken de İzmir DT ile ilişkisi olmuş
olabilir. Ama bir ayağı Kıbrıs’da. İzmir’de yaşamamış bile. İzmir BB ŞT açısından ‘Ödenekli tiyatro
tecrübesi’ ifadesinin mevcut bir kurumu
yönetmiş olma ile yetmemesi gerektiğini düşünüyorum. Zira siz ‘sıfırdan’ başlıyorsunuz.
Yücel Erten mevcut kurumlarda görev yapmış. Hazır düzenlere gelmiş. Kurmak ile
mevcut kurumda çalışma arasında büyük fark olduğunu benden çok sizin
anlayacağınızı düşünüyorum. Ama benim esas itirazım İzmir BB ŞT’nun başına
İzmir’de ikamet eden bir İzmirlinin seçilmemiş olmasınadır. Danışma kurulu
müracaatlar içinde başka aday bulamamış Almanya'dan Telat Bey’i koymuş Kıbrıs'tan Yücel Bey’in
karşısına. Siz bunda iyi niyet buluyor musunuz? Biliyorum ki İzmir’de yaşayan
ve tiyatro yapan onlarca GSY adayı bulabilirsiniz. Yücel Erten’den farkları
onun kadar yaşlı olmamalarıdır. Ama ‘tecrübe yaşta değil baştadır’. Ayrıca
‘ununu elemiş duvara asmış’ olmamak da lâzımdır. 9 Eylül gibi tiyatromuza nice
yetenek ve yönetici kazandırmış bir üniversitemiz var. NEDEN siz İzmir
dışında arıyorsunuz kadrolarınızı?
Sayın
Başkan
‘Kitabına
uydurarak’ yapılan GSY seçiminin
aşamalarından haberdar ve de bu koşullarda tercih yapmışsanız hemen görevinizden istifa etmeniz gerekir. Yok ‘kandırılmışsanız’
ki ben öyle olmasını umuyor ve diliyorum Danışma Kurulu’nu hemen lağvetmeniz ve
GSY atamanızı geçersiz kılmanız gerekir. Yeni bir ekiple işe başlamak şaibeli
bir sürecin taşınmasından çok daha iyi olacaktır. Tiyatro sanatı bunu
kaldırmaz.
Tiyatro
yapıldığı yer ile ilgili bir sanattır. Hele ‘şehir tiyatrosu’ derseniz anlam ve
derinlik artar. Şehir tiyatrosu özel tiyatroların rakibi değildir mesela.
Başarısı üç kuruşa bilet satıp doluluk oranı ile övünmek de değildir. Bu noktada Muhsin Ertuğrul’un idealist
yaklaşımı ile doğmuş ama o ‘gittikten’ sonra hiç tartışılmamış ‘şehir
tiyatrosu’ olgusundan bahsetmek gerekir. Şehir Tiyatroları şehir merkezlerinde
post sermiş tiyatrolar değildir. Şehrin tüm metrekaresinde varlıklarını
göstermeli ve ‘tiyatro’yu en uzak köşelere götürmelidir. Sizin ‘mahalle ve köy
tiyatroları’ girişiminiz bu düşüncenin ürünüdür. Ancak yetersizdir. Sekiz ilçe
arasında taşeron eliyle yürütülen bir projedir.
Şehir Tiyatrosu aslında bu fikrin de sahibi ve takipçisi olmalıdır.
İzmir’de
30 ilçe var. İlçelerin 24’ü CHP’li 4’ü AKP’li diğer ikisi de İYİ Parti ve
MHP’den. Tiyatro konusunda en etkin hangisi derseniz ALİAĞA Belediyesi(MHP) derim. Diğerleri
Seferihisar(Sizin eski yuvanız) ve Bademler(Urla)dir.
Diğerlerinin planı programı yok. Gösterişten öte gitmeyen işler yapılıyor.
(Dikili Çandarlı’da yaşıyorum. Bilmekten öte burada tiyatro yaparken
yaşadıklarımdan öğrendiğim çok şey var. Bunları Genel Sekreter yardımcınıza da
anlattım ama değişen bir şey olmadı.)
İşte Şehir Tiyatrosu’nun vizyonu merkezde salon doldurmak kamyon üstünde
çocuk tiyatrosu yapmaktan öte büyük olmalıdır.
Amaç tiyatro seyircisine ‘tiyatro ile düşünsel seyri’ öğretmektir.
Zira ‘tiyatro ile seyreden insan’ iyi seçmen olur. Seçmeyi bilir. Yâni
sizler onları sadece eğlendirmek için tiyatro kurmuyorsunuz. Büyük bir ufuk
açıyorsunuz. Ayrıca şehrinizde mevcut
özel tiyatroların da önünü açma sorumluluğunuz var. Bir anlamda açacağınız özgürlük
ve demokrasi bayrağı ile onlara gölge olursunuz. Arkanızdaki güç ve şehir tiyatrosu eliyle meydanları
özgürleştirirsiniz. Şehir tiyatrosu öncelikle şehrin meselelerini sahneye
getirir hemşehrileri ile çözüm yollarını tartışır. Şehrin içinde ikamet eden
tiyatro gönüllülerinden bir birliktelik yaratılır. Onlar aracılığıyla tiyatro
evlere girer. Hayal ediyorum elbette. Bunların hiçbiri olmadı ülkemde. Şehir
tiyatroları kendi krallıklarını kurdu ve üç beş kişinin elinde oyuncak oldu. Böyle
bir şehir tiyatrosu yapacaksanız yapmayın.
Sayın
Başkan
Şehir tiyatrosu kurma arzunuzu anlıyorum. Ama kurmadan önce bir ‘arama konferansı’ yaptınız mı? Nasıl bir şehir tiyatrosu gerekiyor İzmir’e, biliyor musunuz? İzmir’de 270 bin kadar tiyatro izleyicisi var. Aslında bu satılan bilet sayısı. 4 milyonluk şehirde 60 bin kişi tiyatroya bilet satın alıyor demektir bu. Ekonomik durumları ne bu insanların? Yüzde 11 yoksulluk sınırında. İstihdam oranı yüzde 47. Ortalama net maaş 1700 TL. Şehre 2 milyona yakın tursit geliyor.(Turistlere yönelik tiyatro için ne düşünüyorsunuz? Gelişmiş dünya şehirleri gösterileri izlemek için gelen turistlerden olağanüstü paralar kazanıyor. Şehir tiyatrosu bunun için ne yapacak?) Komşularla ilişkiyi yumuşatmak halkları birbirine bağlamak için tiyatro çok iyi imkanlar sunuyor. Sizin GSY’nizin hedefleri ne? Aslına bakarsanız hedefleri önce siz koymalı ve bunu becerebilecek kadroyu kurmalı idiniz. Arama konferansının amacı da o olmalıydı. Oysa siz işi başkalarına bıraktınız.
Yücel Erten özerklikten bahsetmiş . Şehir Tiyatroları Yönetmeliği ortalarda yok. Ben internette aradım bulamadım.(Lütfen ulaşılabilir kılın) Onun için orada nasıl bir özerklik var bilmiyorum. Lafta kalmış olabilir.. İzmir BB Belediyesi organizasyonunda silsile usulü birbirine bağlı direk organizasyon bağları var. Kültür ve Sanat Daire Başkanı, Şehir Tiyatrosu Müdürü, koordinatörü gibi pozisyonlarınız ve Şehir Tiyatroları Müdürlüğü Şubeniz var. Bunlar içinde Yücel Erten'in GSY olduğu Şehir Tiyatroları nerede? GSY’nin bahsettiği özerlik modeli nedir? Bir fotokopi makinası almak için satın alma şubesindan ihaleye çıkmasını istemek midir? Evet özerlik şarttır ama bu organizasyon biçimi içinde değil. Sizin başkanlığınız sizden sonra gelecek başkanların iki dudağı arasına bağlı bir sistemi önleyecek bir yapı kurmak için bir şans olabilir. Lütfen bu şansı kaçırmayın.
Gelelim
oyuncu seçim sınavlarına. Sosyal medyayı takip edin. Çocuklarımızın nasıl
aşağılandığını görerek üzüleceksiniz. ‘Mimlenmekten’ korkmuyor artık onlar. ŞT sınavlarının
böyle bir yararı oldu. Kaybedecek şeyleri kalmayan insanlar onlar. Konuşmaya
başladılar. Onları aldattılar. Onların umudunu çaldılar. Torpil olacağına
inandırıldılar. Eşitsizlik ve adaletsizlik bir kere daha onların boynunu büktü. GSY
ve Danışma Kurulu YÖK’e bağlı okullar
tanımıyla tiyatroyu böldü. MSM ve benzer kurumları dışarıda bıraktı. Danışma
Kurulu ve GSY’nin ne nefreti var bu kurumlara?
Ben
kadronun böyle kurulmaması gerektiğini yazdım. Dünyadaki örneklere göre önce
bir repertuvar ve stratejik plan yaparsınız. Ona göre oyuncu seçersiniz.
Elinizde oyun yoksa hangi yaş aralığına göre oyuncu alacaksınız? Seçtiklerinizi
hemen kadroya almamalısınız. Bir çekirdek kadro yaratır maaşlı kadrolarınızı
çok kısıtlı tutarsınız. Proje bazında yapılanırsınız. Kadro uzun vadede şekil
alır ve sabitlenir. Ama her zaman kısıtlı bir maaşlı kadro ile çalışmak gerekir. Bunu yapmazsanız ‘atm’ memurları ile
doldurursunuz kurumu. İşsizlik bu kadar yüksekten herkes bir yerlere kapağı
atmaya çalışıyor. Kapağı atan sabit maaşa geçiyor kurumda rol ve rejisör
beğenmeme hakkını(!) kullanıyor ama dışarıda tiyatro dizi yapmaya devam ediyor.
Bunları çözmek gerekiyor. Ben olsam İzmir’de ikamet etmeyeni kuruma almam.
Onlardan istenecek en önemli husus kabul edildikleri durumda ikametgahlarını
İzmir’e aldırmak olmalıdır. Seçici jüri
müracaat eden 800 kişiyi bir iki dakika ‘şarkı söyle dans et’ ile değerlendirmiş.
Sonuçları telefondan bildirmişler. Aynı kişi sabah reddedilmiş akşam kabul
edilmiş. Ama en kötüsü jürinin kendini Olimpos’ta oturuyor sanması. Türlü maddi
olanaklarını zorlayarak İzmir’e gelen gençler yüzlerine bakmayan onlara değer
vermeyen kibir abidelerini görünce isyan etmiş. Hocaların onlara sınava girecek
başka iller önermeleri de işte bu acımasız kibrin bir sonucu.
Bizim tiyatromuzda militer bir yapı var. Emretmeye çanta taşıtmaya angarya yüklemeye alışmış bir HOCALAR ordusu var. Onlar koltuk buldu mu azıtıyorlar. Benim maddi beklentim olmamasına rağmen bana da öyle davranmayı denedikleri için biliyorum. Bu davranışlara bakarak sahneden oyunlarla söyledikleri anlamını kaybediyor. Yaptıkları ile yaşamları uyumsuz . Bu kafa İzmir'de olmamalı.
Önerim
bu GSY ve danışmanlar gurubundan kurtulmanızdır. Baştan başlayın lütfen. İki
gün sonra dönüşü olmayan bir yola girerseniz fiyaskonun boyutu ve bedeli büyük
olur. Ben böyle bir tehlike görüyorum. 50 yıla yakın iş ve 70 yıla yakın hayat tecrübem bana
bunu söylüyor.
Saygılarımla.
Melih Anık
Tiyatro
yazarı
Notlar:
Daha önce de zatınıza sosyal medyadan kerelerce yazdım. Hiçbir geri dönüş almadım. Bu mektubumu da siz görmezseniz tarih görür.
Siz
bir milyon beş yüz bin oy almışsınız Akp’nin de oyu bir milyon. Şehir tiyatroları bir kesimin tiyatrosu olamaz.
Tiyatro birleştirir. Bunu yapamıyorsa varlığı kuşkuludur. O zaman ‘goebbels’i
sık sık anarız.
Gösteri bazında pek çok ihale açıyorsunuz. Onların
bütçelerini topladığınız zaman epey bir para ediyor. Bence bu işleri yendien
yapılandırın(Şehir Tiyatroları bünyesine alın.) Size müracaat eden gençleri de
ilçelerinizde bu amaçla değerlendirin. En azından CHP’li 24 ilçede bu gençler için iş imkanları
doğacaktır. Her biri 2-3 kişi istihdam etse bir tiyatro birlikteliği
yaratırsınız.Tüm bunlar olaya geniş bir vizyondan bakmakla mümkündür. Ama önce
meclisteki çoğunluğunuzu da kullanarak izmir’e gerçekten ÖZERK bir tiyatro
kazandırın. Bu imkanı kaçırırsanız gelecek sizden hesap sorar.
Sonradan ek:
Tiyatroyu tiyatrocular yönetir denir ya yanlıştır. Tiyatroda iki başlı yönetim gerekir: Sanat yönetimi ve işletme yönetimi.