Gecenin
dikkati çeken isimlerinden biri Kerem ile Şirin (Ceren Menekşedağ-Serhat
Yıldız),Ferhat ile Aslı (Melda Narin- Ozan Ağaç), Leyla ile Mecnun (Evrim
Akbayırlı ,Yiğit Pakmen, Suad Abdullah) Aşk3lemi’ni yazan Ozan Ağaç idi. “Genç”
soluklu bir üçleme yazmış Ozan Ağaç. Esprili bir dili var. Yaraların
kabuklarını kaldırmaya meraklı. Biraz asi biraz alaycı. Yeni kuşak dilini
kullanıyor ama geyik muhabbetinin sınırlarını zekice zorluyor. Dikkat edilmesi
gereken bir yazar. Ceren Menekşedağ ve Melda Narin’in iyi oyunculukları dikkat
çekici. ( https://melihanik.blogspot.com/2010/05/kastda-kadkoy-sanat-tiyatrosu-3-15-ksa.html
)
Hemen arkasından 27.Genç Günler’deki oyununu
seyrettim. Oyunu yazdım.. Oyundan bir bölümü paylaşıyorum:
İBBŞT tarafından düzenlenen 27.Genç
Günler(2011) kapsamında Avamgarde Tiyatro Topluluğu’nun Eleman Aranıyor isimli
oyununu seyretme nedenim oyunun yazarı Ozan Ağaç.
Ozan Ağaç’ı tanımam geçen yılki(2010) Kısa
Oyunlar Festivali.. Festivalde sunulan 3 kısa oyun ona aitti. O
oyunlarından hatırımda kalan ironik bir dil ve geniş hayâl gücü idi. Bu yıl
onun bir oyununun programa alındığını öğrenince oyunu seyretmek istedim.
Ozan Ağaç gene hayâl gücünü ve ironik dilini kullandığı bir oyun ile
sahnedeydi ancak bu kez seyredeni şaşırtacak bir konuyu ele almıştı. Eleman
Aranıyor hassas ve zor bir konuyu işliyor. Hassasiyeti yanlış anlamalara ve
yorumlara açık; zorluğu ise konunun altında çok derin bir felsefe ve birikim
olmasından. Tanrı, şeytan, cennet, cehennem , dört büyük melek oyunun
içinde. Oyunu anlatmak seyir tadını kaçıracak o nedenle oyunun ele aldığı
konunun çerçevesini çizmek bana daha doğru geliyor. https://melihanik.blogspot.com/2011/07/ozan-agactan-eleman-aranyor-avamgarde.html
)
İlk yazımdan itibaren Ozan Ağaç ile başlayan
arkadaşlığımız sürüyor. Ağaç ara sıra yeni oyunlarını okumam için gönderiyor. Telefonda
sohbet ediyoruz. Onun kaleminde beğendiğim özellikler zaman içinde olgunlaşarak
yazar karakterini belirledi. Hediye işte o oyunlardan biri.
Yapımcı bir arkadaş oyun arıyordu. Ozan Ağaç’ı
tavsiye ettim. Eleman Aranıyor önerdiğim ilk oyundu ama 2011’de sahnelenebilen
bir oyunun 2021’de nasıl karşılanacağından emin olamadım. Hediye de olabilirdi.
Yapımcı ile yazar Hediye’de karar
kıldılar. Oyunun yapımcı sorumluluğundaki süreci çok sancılı geçti. Sonunda
Ozan Ağaç ve arkadaşları yapımcının verdiği sözleri tutmayışı tolerans
sınırlarını aştığı için büyük bir fedakârlıkla çıkardıkları oyunu ve onca emeği çöpe atmamak için kendi başlarına yollarına devam kararı aldı. Tek
Perde oyuncuları adı altında yollarına devam ediyorlar.
Bu arada Ozan Ağaç bir özel kanalda Seyyar isimli 10
bölümlük dizinin senaryosunu yazdı baş rolde oynadı. Biz özellikle ilk yedi
bölümü severek ve merakla bekleyerek izledik. Orada da yapımcı işe karıştı(Tahmin.
Yönetmen değişti mesela.) ve son üç bölüm bildiğimiz sakız gibi uzayan bir dizi
hâline geldi. Bu da başka bir yapımcı!!!
Ozan Ağaç ve arkadaşları şimdi Hediye’yi yaşatmak
için var güçleriyle çalışıyorlar. Fikrim odur ki Hediye piyasada ‘oyun’ diye
yapılan pek çok işten daha iyidir. Öncelikle tekst Ozan Ağaç’ın zeki ironik diline sahip.
Dialoglar akıcı. Espriler ince. Deli dolu bilinçli bir kontrolsüzlükle yükselen
hikâye olgun bir sona bağlanıyor.
Oyun (özellikle fantezi dünyasında yaşayan zihinlerden) geçmesi olası bir konuyu işliyor. İlişkilerde cinselliğin tüketilmesi ve yeniden canlandırılması bazılarına ‘absurd’ gelebilecek ama cesur bir bakış açısıyla anlatılıyor. Müge Cem’e 35.doğum günü için unutamayacağı bir hediye veriyor. Amacı hediyenin birlikteliklerini renklendirmesi ve sağlamlaştırması. Niyet iyi ama hediye sıra dışı. Bu arada halının altına süpürülmüş konular da ortaya çıkıyor. Oyun sonunda herkes için âdeta bir katarsis(arınma) iyileşme yaşanıyor.
Ben komedilerde seyirciyi dinlerim. Tepkiler nasıl?
Seyrettiğim gece (ki bugün salgın koşullarında salon doluya yakındı) seyirci esprileri
zamanında aldı ve kahkahasını saklamadı. Ben bile tekstini bildiğim bir oyunda
o kahkahalara katıldım. Yönetmen Zuhal Acar teksti iyi okumuş ve gelişmesine
uygun dönüm noktalarını tempoyu ayarlayarak suskunlukları kullanarak ve yerinde mizansenler yaratarak vermiş. Üç
oyuncu (Burak Can Aras, Melda
Narin Güler ve Sude Yazıcı) komik olmaya çalışmadan durumun komedisini ortaya çıkarmaya yönelik sempatik sıcacık oyun çıkarıyor. Melda
Narin’deki potansiyeli 2011’de görmüş olmaktan mutluyum. Ozan Ağaç hakkında da
yanılmadığımı görmek iyi hissetmeme neden oluyor.
Oyunun dekoru hakkında söylemek isteyeceklerim oyuna
katkısından(ki işlevsel ve olması gereken gibi) daha ziyade kısıtlı olanakları
olan bir topluluğun dekoru var etme çabaları ile salondan salona taşımada ve
kurmada yaşadıkları fedakârlıklar. Sanıyorum pek çok tiyatronun başında olan
dert. Tiyatro yapmak bu kadar zor olmamalı. Yapanları alkışlamak gerekiyor.
Hediye gülerek iyi
vakit geçireceğiniz eğlenceli, zamanınıza ve tiyatro için yaptığınız maddi
manevi fedakârlığa hayıflanmayacağınız bir oyun. Bugünlerde seyirci olmak da
fedakârlık istiyor çünkü. Tedbirinizi alın oyunu seyredin.
Melih Anık