Google’a rain man’i
sorarsanız 449 milyon sonuç geliyor.
Aramayı daraltıp ‘rain man’i sorarsanız
bir milyon yüz seksen bin sonuç alıyorsunuz. ‘rain man tiyatro keyfi’nin sonucu
ise yirmi bin iki yüz. (29 Nisan 2014) Ben 20200 sonuçluk Rain Man’i seyrettim
bu yazıyı yazdım. 449 milyon ile 20200 arasında ne kadar fark varsa, Rain Man
ile Tiyatro Keyfi’nin Rain Man'i arasında o kadar fark var.
29 Nisan 2014 Salı
28 Nisan 2014 Pazartesi
“Ya Tutarsa”- Ali Erdoğan Kabare Dev Aynası'ndan Halk Tiyatrosu
Ali Erdoğan’ın oyununu seyretmek için Akatlar Kültür
Merkezi’ne gittiğimde ünlü bir tiyatro ödül jürimizin ünlü iki üyesini gördüm
fuayede. Hani her oyuna gitmiyorlar deniyor ya ben İKİ jüri üyesi gördüm, vallahi
gördüm. O iki jüri üyesi oyunu sonuna kadar seyretti. Ama oyunu o ödül
jürisinden seyreden başkaları olmamıştır. Seyredenler seyretmeyenlere
anlatmışlardır. Dokuz kişiye de gerek kalmamıştır. Biz buna “dostlar alışverişte görsün” diyoruz.
21 Nisan 2014 Pazartesi
“Yuvaya Dönmek - Babam İçin” İBBŞT’na Nasıl Düştü?
“Yuvaya Dönmek - Babam İçin”
İBBŞT’na nasıl düştü sorusunu kendime sordum önce. “Düştü”ye bir ön takı
bulmalıyım ki yanlış anlaşılmasın. Zira salt “düştü” aşağılama gibi
anlaşılacak, “gökten düştü” desem övgü gibi olacak. Yıllardır repertuar
kuruluna bile gelmeden arşivde bekleyen oyunlar olduğu söyleniyor, o oyunların
yanında iki yıl içinde bu oyun repertuara nasıl alındı sorusunun karşılığı
bence “düştü”. Bu yazı da ilgililere “nasıl
düştü?”yü sormak için.
19 Nisan 2014 Cumartesi
“5 Fasılda Tükenmek” – KaST(Kadıköy Sanat Tiyatrosu)
Kadıköy Sanat Tiyatrosu’nu(KaST) Striptiz isimli oyunla tanıdım.
Mehmet Avdan’ın rejisi için gitmiştim, iki oyuncu (Salih Usta ve Serdar
M.Bakioğlu) tanıdım. Sahne üstünde işlerini son derece ciddiyetle yapan ve
kendilerine hayranlıkla baktıran bu iki genç sahneden indiklerinde sanki hayatı
umursamaz gibi görünüyorlardı. Salih Usta’nın hep bir telaş içindeymiş izlenimi
veren hareketleri, içinin mahremini saklayan gülüşleri, gözlerindeki pırıltıya
sinmiş samimiyeti; Serdar Bakioğlu’nun sizi dinlerken aklından onlarca şeyi
geçirdiği izlenimi veren bakışları ama sonra söylediğinize verdiği cevaplar ve
şimdilerde çok da üstüne gitmediği blogundaki sıra dışı yazıları, bu iki genci
gözümde farklı bir yere oturttu. Yaptıklarını paylaşmak istiyorlardı ama
kimseden de bir şey beklemiyorlardı. Bana yaptıklarını daima duyurdular ama ne yazarsam ne söylesem hiç
“alınmadı”lar, bildikleri yolda devam ettiler. Başlangıçta KaST olarak açtıkları salon şimdi KaST Salon
olarak devam ediyor.Yapmak istediklerini kendi sitelerinde açıklamışlar:
16 Nisan 2014 Çarşamba
Bu TAŞ (Tiyatro Tek Ağaç) Bize de Dokunuyor
Sibel Arslan Yeşilay çok önemli bir iş yapıyor. Genç Alman
yazarların oyunlarını tercüme ederek tanımamızı sağlıyor. Çevirdiği oyunlar okuma tiyatrosu olarak sunuluyor. Kendi sitesinde (http://www.sibelarslanyesilay.com/
) 2002 yılında Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla İBBŞT’da dört oyunun okuma
tiyatrosu olarak sunulduğunu gördüm. Oyunların
yazarları da Türkiye’ye gelmiş, söyleşiler yapmış. Sibel Arslan Yeşilay bu
geleneği sürdürüyor. Ben bir süre önce Yeşilay’ın yönettiği onun son tercümelerinden
birini, Marianna Salzman tarafından yazılan Sarı Çıyan Müziği’nin okuma
tiyatrosu ve söyleşisini izlemiştim. Çok başarılı bulduğum bir gösteri idi. Yeşilay’ın
tercüme ettiği, okuma tiyatrosu da yapılan Almanya doğumlu Hakan Savaş Mican’ın
oyunu “Mezbaha Kuğuları”nı da okudum.
15 Nisan 2014 Salı
“Tek Oyunculu” Hamlet (İstanbul Devlet Tiyatrosu)
Ülkemde Işıl
Kasapoğlu’nu ve Bülent Emin Yarar’ı seven çok. Bu sınırsız bir hayranlığa
dönüşmüş. (Yanlış anlaşılmasın ben de severim onları ama sınırsız değil.) Kasapoğlu
ve Yarar belki de bundan ama eminim arkadaşlıklarından ve de tiyatro
dünyasındaki yerlerinden güç alarak orijinalinde 24
kişilik olan Hamlet’i beş kişiye indirmişler. (Bu “proje”yi başkası önerse
kabul olmaz, başkası yapsa salon boş kalır(dı).) Ama "proje"yi önerenler ve kabul edenler haklı baksanıza Afife jürisi
bunun dördünü onaylamış, “Yılın
En Başarılı Yönetmeni(Işıl Kasapoğlu), “Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu”(Bülent Emin Yarar), “Yılın En Başarılı
Sahne Tasarımı”(Hakan Dündar), “Yılın En Başarılı Işık Tasarımı”(Cem Yılmazer) dallarında aday yapmış. Oyunun
dekorunu yapan kostümü de yaptığı için geriye beğenilmeyen bir tek müzik kalmış.
Oyunun künyesinde yazsaydı müzik de aday olurdu ama müziğin iki kişilik orkestrası(Yasemin Taş ve Cansın Bezircilioğlu) var ama tasarımcısı yok. Şu andaki durumuyla oyun “Yılın En iyi Prodüksiyonu”na
da aday olma potansiyeline sahip ama aday değil. (Hiç değilse bu noktada Afife
jürisi ile aynı fikirdeyiz.) Kabahat müzikte (herhalde). Künyesinde yazan her
şeyi beğenilen bir oyun neden “Yılın En iyi Prodüksiyonu”na aday değil? Fazlası
var eksiği yok, neyi eksik aday olanlardan? Nedeni metin olabilir mi? Öyle ya bir
de “metin” var. Yâni bu oyunun esasını belirleyen metnin dramaturgu(Zeynep
Avcı) var da dramaturglara ödül verilmiyor. İstanbul Devlet Tiyatrosu da Zeynep
Avcı’nın ne yaptığına da karar veremedi bir türlü. İlk duyurduklarında Zeynep Avcı, “oyunlaştıran”dı. (Beni uyaran Ege Küçükkiper oldu) Ben çok
şaşırmadım. Zira Zeynep Avcı’nın Shakespeare tercümeleri “farklı”, uyarlama,
yeniden oyunlaştırıyor zaten. Fazla bulduğunu kaldırıyor. (Bknz: Venedik
Taciri) Sonra “uyarlayan“ oldu. En
sonunda “dramaturg” olmasına karar
verilmiş ki oyunun künyesinde bu unvan ile anılıyor. Afife jürisi de “arada
kaldı” herhalde, ”Hangi Zeynep Avcı’ya ödül vereceğiz” diye. Bu hususun önemli
olduğunu düşünüyorum. Zira “tek kişilik”(?) Hamlet bu durumdan “alınmış”(!),
ben “neyim?” diye şaşırmış kalmış. Yeni bir oyun mu, uyarlama mı, dramaturjik
çalışma mı? Çünkü ortada karmakarışık bir şey var.
14 Nisan 2014 Pazartesi
Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı (Tiyatro Adam)
18.Afife Tiyatro Ödülleri’nde(2014) “Yılın En Başarılı Prodüksiyonu”, “Yılın En
Başarılı Yönetmeni”, “Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu”, “Yılın En Başarılı
Sahne Tasarımı”, “Yılın En Başarılı Giysi Tasarımı”, “Yılın En Başarılı Sahne
Müziği”, “Yılın En Başarılı Işık Tasarımı” olmak üzere tam yedi dalda aday
gösterilen bir oyunla karşı karşıyayız. Görünüşe göre Arturo Ui’nin Önlenebilir
Tırmanışı bu yılın çok ödüllü oyunu olacak. Bu ilginin oyunun “tiyatro”
niteliğinden geldiğinden çok kuşkuluyum. Bence politika yapılıyor.
13 Nisan 2014 Pazar
Sezonun En Önemli Oyunlarından Biri: "Nehir" (Oyun Atölyesi)
Oyun
Atölyesi’nin Nehir isimli oyununu seyrettiğimde hissettiğim şey “farklı” bir
oyunla karşı karşıya olduğumdu. Görünen şu: Bir Adam iki Kadın bir kulübede.. "Çapkın"(?) Adam nehir kıyısındaki kulübesine "attığı"(?) Kadın'larla yaşadığı sıradan ilişkileri hatırlıyor. Eşimle oyunu konuşarak eve geldik. Ertesi sabah
kahvaltıda gene konuştuk. Girişteki şarkı, oyunda okunan şiir, elde tutulan
kitap (Ted Hughes- “River”), sözü edilen Virginia Woolf’un kitabı (“Fenere
Doğru”), iki kadının aynı anda bulunduğu tek sahne, tavana çarpıp düşen kuş,
kuğular “farkı” ima ediyordu ama “adını koyamadık”.
7 Nisan 2014 Pazartesi
Yıllara Damgasını Vuran Oyun: Bir Delinin Hatıra Defteri (Ankara DT- Gogol)
Bir Delinin Hatıra Defteri’ni daha önce seyretmiştim.
Dostlar Tiyatrosu’nun sitesine baktım. Oyun 1992-93 sezonuna kaydedilmiş. “Yok o kadar geç değildi” dedim kendime.
Genco Erkal ile yapılan bir röportaja rastladım. O da 1965 yılından bahsediyor.
O da olmaz. Oyun dergileri arşivimi indirdim. Bir Delinin Hatıra Defteri’nin
oyun dergisini buldum. Allahtan dergilerin içine not atıyormuşum o zamanlar. “14
Şubat 1969 Elhamra”. (Elhamra da yok oldu biliyorsunuz değil mi?) Derginin orta
sayfasında kadro verilmiş:
“Nicolay Gogol’ün hikâyesinden oyunlaştıranlar: Sylvie
Luneau- Roger Coggio
Çeviren: Coşkun Tunçtan
Yöneten: Genco Erkal”
6 Nisan 2014 Pazar
Tiyatro Öteki Hayatlar’ın “Üç Yapraklı Yonca”sı
Tiyatro Öteki Hayatlar’ın “Üç Yapraklı Yonca” isimli
piyesini seyrettim. Oyunu seyretmiş olmaktan dolayı memnunum. Eda Erman ve Ufuk
Karagöz’ün oyunculuklarını beğendim. Özellikle Eda Erman’ın sahnede âdeta başka
bir kişi olmasını sahnenin büyüsü ile açıklayabildim. Elbette onun tiyatroyu
sevmesinin rolü var(herhalde). Her iki oyuncunun güzel oyunculukları oyunu
sıkılmadan seyretmemi sağladı. Ancak oyun daha kısa olabilir miydi diye de
düşündüm.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)