Çandarlı, en yakın ilçeye 18, büyük ile 93 kilometre
mesafesinde bir belde. Bir zamanlar ilçe imiş en yakın ilçe Dikili'ye
bağlamışlar.
Çandarlı'nın tarihi ismi Pitane. Bir kaynağa göre Pitane
"suyu bol olan yer" demekmiş. Ancak beldede su sıkıntısı var. Beldenin
âcil sağlık ünitesi yok itfaiyesi var. Eviniz yanarsa söndürecek kadar su var
ama bedeninizi yakarsanız, şansınız varsa kilometrelerce öteden ambulansın
gelmesini beklemeniz gerekecek. Çandarlı'nın Kalesi var çoğu zaman kapalı. Restore
edilmiş tarihi taş ev Kültür Evi var bazen açık bazen kapalı. Koçanlı Konağı'nın
açık olduğunu ben görmedim. Daimi açık olan ise (özellikle) kadınların
yüreği. Ben o açık kapıdan girdim.
Yosun Konaklama, ilk çalışmalar için tesisini açtı, sahibi
belediye ile olan ilişkilerimizde yardım etti. Bazı provalarımızı Kültür Evi'nde
yaptık. Konferans Salonu'nda provalarımızı ve gösterimizi yaptık. Bize her yer tiyatroydu, parkta da çalıştık.
Çalışmalarımıza otuza yakın(sadece üç erkek) meraklı geldi. Kaç
kişiyle devam edeceğimizden emin değildim. Yazılı bir oyunu sahnelemek zordu.
Hem gelenlerin tümüne dengeli rol verebileceğim oyun yoktu, hem de bazısına rol
versem diğerleri dışarıda kalacaktı. O nedenle çeşitli oyunlardan tiratlar
topladım, gelenlere verdim. Tiradını beğenmeyene yeni tirat buldum. Tiratları
oyuncuların ağzına uyarladım, yeniden kurguladım. Amacım geleni geri
çevirmemek, kaçırmamaktı. Gönüllü
yapılan bir işte hedef, oyuncuların keyfalmasını ve kendi sınırlarını zorlamasını
sağlamak olmalı. Baştan itibaren oyuncuların kendilerini aşmak için
gösterdikleri gayret ve sonundaki başarı benim için bir hedefin gerçekleşmesi
demekti, başardık. Çevrede uyandırdığımız olumlu etki de yorgunluğumuza değdi.
Çalışmaya başladıktan sonra tiratları bir oyun formunda
biçimlendirdim, ortaya "Ben Kimim
Bu Gece, tiratlardaki kadınlar" çıktı. Bir gün bir erkek geldi, ona
bir rol yarattım. Oyunun kurgusunu değiştirdim. Oyuna on gün kala bir müzisyen
"Ben ne yapabilirim" diye geldi. Hemen oyuna müzik katma kararı aldım.
Oyun çıktıktan sonra oyunu bırakanlar oldu. Onların tiratlarını çıkarıp yola
devam ettik. Elde ne varsa onu değerlendirdik. Konferans salonu, tiyatroya
uygun değildi. Sahnede kullandığımız kahve iskemlelerini Yosun Konaklama'nın deposundan çıkardık. Kadınlar el birliği ile
salona taşıdı. Ekibimizin erkek oyuncusu tamir etti. Pazardan kumaş alıp
bulduğumuz panoları kapladık, sahnenin arka duvarındaki sinema perdesine
uydurduk ve epik perde yaptık. Oyuncular, kostümlerini ve aksesuvarlarını kendileri
temin etti, birbirlerinin eksiğini tamamladı. Salondaki altı spot eldeki
imkânlar çerçevesinde düzenlendi. Gösteriye iki gün kala ilâve projektör bulundu.
Çalışmalarımız tiyatroyu evlere taşıdı. Provalar evlerde de
devam etti. Bazen bir eş bazen bir çocuk yönetmen, eleştirmen oldu eşine,
annesine. Oyun on dört farklı oyundan alınmış on beş tirattan oluştu. Böylelikle
on dört farklı yazardan ve oyundan söz etme imkânımız oldu. Tiratlar farklı
duyguları ifade ediyordu. Böylelikle farklı duyguları sahnede çalıştık.
Oyuncular 40 ile 70 yaş arasında idi. Farklı sosyal
gruplardan ve eğitimlerden geliyorlardı. İçlerinde önceden tiyatro tecrübesi
olan yoktu ama çok iyiniyetli çok kararlı idiler. Beldede düzenlenen resim kursuna gidiyorlardı. Onların
yeteneklerini kullandık, oyunun afişini resim tuvaline yaptık. Ortaya mükemmel
bir kolaj çıktı. Bu tuvalin bir gün Çandarlı'nın "tiyatro salonu"nda olmasını
hayâl ediyorum.
20 yıldan fazla bir süredir bu tür bir tiyatro çalışmasına tanık olmamış Çandarlı'da oluşturduğumuz oyun, bu gibi yerlerde yapılacak tiyatro için bir örnektir. Eldeki olanakların kısıtlılığına sığınmadan yapılacak bir şeyler vardır, her zaman. Her yerde "bizim kadınlarımız" gibi fedakâr, kararlı, kafasına koyduğunu yapmaya hazır kadınlar (ve de erkekler) vardır. Ben Çandarlı'da onlardan aldığım güçle çalıştım. Bu işi yapmış olmaktan dolayı gönlümdeki huzuru ve oyuncularımı her zaman kafamda ve kalbimde saklayacağım.
Çandarlı "kraliçeler şehri" diye biliniyormuş
eskiden. Şehrin kurucusu savaşçı kadın amazonlarmış. Pitane ismi de bir kraliçeden
geliyormuş. Oyuncu kadınlarımız tarihe yakışanı yaptı. Onlar Çandarlı'da bir öncü. İnanıyorum ki onların açtığı yol
bereketli olacak.
Nehir Ercen Aran, Bahadır Bayraktar, Nezahat Çalı, Nihan
Dabanoğlu, Nafize Demirağ, Selda Emanetoğlu, Fatma Ergüzer, Nebahat Evren,
İlhan Güngör, Jale Gür, Recep Kanzık, Gülendam Matran, Serpil Okçuoğlu, Mine
Songüler, Semra Uçar, Barış Uyanıker'e ve ailelerine teşekkür ederim. Hayatımın
en değerli armağanlarından birini verdiler bana. Bu aslında Çandarlı'ya bir
armağandır. Umarım yöneticiler tiyatronun kıymetini bilir, yapılan oyunu
seyreder ve tiyatroya daha çok imkân yaratırlar.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder